Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/235 E. 2022/973 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/235 Esas
KARAR NO :2022/973

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:06/04/2021
KARAR TARİHİ:25/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 24.07.2017 günü meydana gelen trafik kazasında müvekkillerinin müşterek oğulları …’ in hayatını kaybettiğini, görgü tanığı …’ın beyanında plakasını ve markasını alamadığı koyu renkli bir aracın müteveffanın kullandığı motosikletin bulunduğu sol şeride yanaştığı sırada, motosikletin bordür taşına çarparak dengesini
kaybettiğini ve motosikletin savrulması sonucu dava konusu trafik kazasının meydana geldiğini belirttiği, bu bağlamda, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri
dahilinde davalı … Hesabının müvekkillerinin oğullarını kaybetmesi nedeni ile meydana gelen
destek zararlarından sorumlu olduklarını, 27..07.2020 tarihinde davalı … Hesabına yazılı başvuruda bulunulduğunu ancak herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığını belirterek, 24.07.2017 günü meydana
gelen trafik kazası nedeniyle vefat eden …’ in desteğinden yoksun kalan davacı annesi ve
davacı babası için fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik baba … için 3.100,00 TL, davacı anne Semra için şimdilik 3.000,00 TL olmak üzere toplam 6.100,00 TL maddi tazminatın davalı …
Hesabına başvuru tarihi olan 27.07.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline,
yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Dava konusu olayın 24.07.2017
tarihinde müteveffanın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletin karıştığı kazada
müteveffanın vefat ettiğinin belirtildiği ve kazaya plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracında
karıştığı iddia edildiğini, ancak dava öncesi yapılan yazılı başvuru sonrası dosyanın incelendiğini ve
kazanın meydana gelmesinde bilinmeyen bir aracın varlığı ve kusurunun tespit edilemediğini, bu nedenle talebin ret edildiğini, davacı tarafın bu iddiasını ispatlaması gerektiğini, Kaza tespit tutanağında da kazanın tek taraflı olarak meydana geldiğinin açıkça belirtildiğini, ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmanın da değerlendirmede göz önüne alınması gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarında
açıkça belirtildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müteveffanın desteğinden yoksun kalan kişilerin tespit edilmesi,
sürekli ve düzenli gelirinin dikkate alınmasını, genel şartlarda belirtilen şekilde hesaplama yapılmasını ve
dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
24/07/2917 günü saat 18.10 sıralarında davacılar desteği müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … Bulvarı istikametinden, … Kavşağı istikametine doğru seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, motosikletin sol alt kısımlarını yolun solunda bulunan bordür taşlarına sürtmesi sonucu direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde orta refüjden takla atması şeklinde trafik kazasının meydana geldiği iddiası ile, motosiklet sürücüsü müteveffa …’in ölümü sebebiyle desteğin anne ve babası olan davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı istemi ile işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce tarafların kusur durum ve oranları ile davacıların tazminat miktarlarının tespiti hususunda dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 09/03/2022 tarihli raporunda özetle; kusur yönünden yapılan incelemede, …’ın beyanlarından motosikletin yanında her hangi bir aracın olmadığı, motosiklette temas edilmediğini beyan ettiği, yine olay görgü tanığı …’da motosiklet ile aynı hizaya bir aracın geldiğini, motosikletin direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrildiğini beyan etmiş ise de yolun solunda seyrini sürdüren motosikletin yanına diğer şeritten başka bir aracın gelebileceği bir aracın yanına aynı hizaya gelmesinin diğer sürücünün şeridine girme olarak değerlendirilemeyeceği, bu hususta takdirin Mahkemeye ait olduğu bildirilmekle, Müteveffa …’in meydana gelen trafik kazasında tam ve asli kusurlu olduğunun ifade edilebileceği yönünde görüş bildirildiği,
Tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise özetle;
“Maddi Zarar; ); En son bilinen 2022 asgari ücretler, TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant adı
verilen hesaplama tekniği ile hesaplandığında;
Davacı anne …’ in; oğlunu kaybetmesi sonucu toplam DYK zararının .297.134,64 TL olduğu,
330.000,00 TL azami limit dahilinde hesaplandığında ise 172.107,48 TL olabileceği,

Davacı baba …’ in; oğlunu kaybetmesi sonucu toplam DYK zararının 272.593,23 TL olduğu,
330.000,00 TL azami limit dahilinde hesaplandığında ise 172.107,48 TL olabileceği,

Toplam hesaplanan maddi zararın poliçe limiti 330.000,00 TL üzerinde bulunduğu görülmekle, garameten
hesaplamasına gidildiği, ancak desteğin tam ve asli kusurlu olduğu dikkate alındığında davalı …
Hesabının hesaplanan işbu zarardan sorumlu olmayacağı” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Çift taraflı trafik kazası bulunduğu iddiası yönünden dosyanın incelenmesinde, trafik kazası tespit tutanağından, olay yeri kaza krokisinde motosiklet sürücüsünün yolun sol şeridinde orta refüje yakın seyrini sürdürdüğü, orta refüje 13mt motosikletin sürtünme izinin bulunduğu, sürtünme izinden sonra 21.8mt ileride orta refüj üzerinde müteveffa motosiklet sürücüsünün bulunduğu, mütveffanın 19.8mt ilerisinde motosikletin hasarlı vaziyette durduğu, orta refüj üzerinde motosikletin sürtünme izlerinin bulunduğu tespit edildiği, kaza tespit tutanağı olay anlatımında, müteveffa motosiklet sürücüsü …’in 2918 Sayılı K.T.K.unun 52/1B (araçların hızını , aracın yük ve teknik özelliklerine göre hava, yol ve mahal şartlara göre ayarlamak zorundadırlar) kuralını ihlal ettiği kanaatine varıldığı, kaza olayına ilişkin soruşturma dosyası olan … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde, olay anını gösterir kamera görüntüsünün bulunmadığı, görgü tanıklarından … vermiş olduğu ifadesinde, aracı ile seyri halinde iken askeri yola girdiklerini, önlerinde 200mt ileride motosikletin takla atarak devrildiğini gördüğünü, kaza sırasında motosikletin yanında hiçbir aracın olmadığını, motosikletin yalnız başına hiçbir aracın temas etmediğini, olay görgü tanığı …’da ifadesinde olay günü aracı ile seyir halinde iken motosiklet ile koyu renkli bir aracın aynı hizaya geldiğini, daha sonra motosiklet sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve sürüklendiğini, bu aracın motosiklette temasının olup olmadığını bilmediğini, olay görgü tanığı aynı zamanda dosya şüphelisi … ifadesinde, idaresindeki … plakalı otomobili ile … caddesi üzerinde seyrini halinde iken dönüşten az bir mesafe sonra kaza olayı olduğunu gördüğünü, orta refüjde çimlerin üzerinde bir şahsın yattığını, kaza yapan motosikletin yol üzerinde orta refüj tarafında olduğunu, kendisinin motosikletin sağından geçerek yoluna devam ettiğini ifade ettiği, soruşturma sonucunda müteveffanın geçirdiği kazada başka bir araç ile illiyet bağı kurulamadığı, davacının kendi dikkatsizliği sonucu kazanın meydana geldiği kazada herhangi birine atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür.
6098 sayılı TBK’nın 49. maddesine göre, hukuka aykırı kusurlu bir fiille başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır. Haksız fiil sorumluluğunda genel davranış kurallarına aykırılık söz konusu olmaktadır. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş olup bütün hallerde bir kimse için haksız fiil sorumluğunun söz konusu olması, 6098 sayılı TBK’nın 49′ deki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmadığı kusur sorumluluğu hallerinde 6098 sayılı TBK’nın 49. ve devamında yer alan esaslar uygulanır.
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiil bir zararın doğması neden olmalı, zarara neden olan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi fiilden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişilerin maddi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararın haksız fiili ile gerçekleştiğinin diğer söylemle zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Açıklanan yasal mevzuat ışığında somut olayımıza bakıldığında; davacı taraflarca sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen bir aracın kusuru sebebiyle
trafik kazasının meydana geldiği, trafik kazası sonucunda müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları, davalı … Hesabının kazaya karışan aracın plakasının tespit edilememesi sebebiyle sorumluluğu bulunduğu iddia edilmiş ise de, gerek işbu dosya gerekse soruşturma dosyası kapsamında, çift taraflı trafik kazası olduğuna ilişkin kamera görüntü kaydı vb ispata elverişli herhangi bir delil bulunmadığı, soruşturma dosyası kapsamında ifadeleri alınan görgü tanıklarından hiçbiri tarafından herhangi bir aracın davacıların desteğinin kullandığı motosiklete temas ettiği, çarptığı yönünde bir beyanda bulunulmadığı bu hali ile dava konusu trafik kazasının çift taraflı trafik kazası olduğu husunun dahi ispatlanamamış olduğu anlaşılmaktadır.
Haksız fiile dayalı tazminat istemli işbu davada, haksız fiil sorumluluğunun şartlarının oluştuğunun, bu kapsamda somut olay bakımından davalı … Hesabı’nın sorumluluğuna gidilebilmesi için öncelikle iddia edildiği gibi çift taraflı bir trafik kazasının meydana geldiği hususunun davacı taraflarca ispat edilmesi gerekmekte olup, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere bu husus ispatlanamamıştır. Dava konusu tazminat talebine dayanak haksız filin varlığı, haksız fiil sebebiyle oluştuğu iddia edilen zarardan davalı … Hesabının sorumlu olduğu ispatlanamamış olduğundan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 80,70 TL ilam harcından peşin alınan 59,30-TL’nin düşümü ile geriye kalan 21,4‬0‬-‬TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 6.100,00-TL ücret takdirine, bunun davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/11/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır