Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/220 E. 2023/17 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/220 Esas
KARAR NO:2023/17

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 27.08.2015 tarihinde Lojistik Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 01.10.2015-30.09.2018 tarihleri arasını kapsamak üzere 3 yıl süreli olarak akdedildiğini, 6 ay öncesinden fesih bildiriminde bulunulmadığı taktirde ise sözleşmenin bir yıl süre ile uzayacağının kararlaştırıldığını, bu sözleşme ile davacının …’ta bulunan deposunda davalıya ait ürünlere depolama, elleçleme, forklift, taşıma hizmetleri vermeyi (sözleşme madde 3), bu hizmetin ifası için ise | adet ofis personeli,7 adet depo personeli ve | adet kat müdürü olmak üzere 9 kişiyi istihdam etme taahhüdünde bulunduğunu, Sözleşme sürecinde davalı yetkililerinin 09.06.2020 tarihinde davacı şirketi ziyaret ettiklerini ve 30.09.2020 tarihinde süreci sona erecek olan sözleşmenin yenilenmeyeceğini, sürenin sonunda depoyu tahliye edeceklerini bildirdiklerini, davacı şirketinde buna itiraz etmediğini ve kendilerinden 30.09.2020 tarihinde depoyu tahliye etmelerini talep ettiklerini, davacının, …’ta bulunan depoda büyük ölçüde davalıya hizmet vermesi, davalının sözleşmeyi sona erdirerek 30.09.2020 tarihinde tahliye edecek olması nedeni ile atıl kalacak bu depoya ait kira sözleşmesinin feshini ve deponun 30.09.2020 tarihinde tahliye edileceğini deponun kiralayanına ihtar ettiğini, ancak davalının taahhüt ettiği 30.09.2020 tarihinde depoyu tahliye etmediğini, 22.10.2020 tarihine kadar kullanmaya ve bu arada davacı şirketten sözleşme şartlarına göre hizmet almaya devam ettiğini, bu nedenle davacının depo kiralayanına bildirimde bulunmasına karşılık 30.09.2020 tarihinde depoyu tahliye edip kiralayana teslim edemediğini, kira bedeli ödemek ve davalı ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında istihdam ettiği 9 kişiyi de çalıştırmak zorunda kaldığını, 30.09.2020 tarihinde depoyu boşaltması gerekirken davalının 22.10.2020 tarihine kadar kullanmaya devam etmesi ve bu nedenle davacının 2020 yılı 10 ay için kira ödemek ve istihdam ettiği personele maaş ödemek zorunda kalması nedeni ile 2020 yılı 10 ay hizmet bedeli olarak davacının davalıya 05.11.2020 tarih … sayılı 157.736,96 TL bedelli fatura düzenleyerek gönderdiğini, davalının bu faturaya itiraz ettiğini ve 06.11.2020 tarih … no.lu 38.763,00 TL bedelli “Ekim 9 günlük kira iadesi” açıklaması ile iade faturası düzenlendiğini, davacının ise bu faturaya – karşılık – 06.11.2020 tarih … no.lu 38.763,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini ve davalıya gönderdiğini, bu şekilde taraflar arasında 2020 yılı Ekim ayı hizmet bedeli konusunda ihtilaf doğduğunu, bu ihtilafta; davalının 22.10.2020 tarihinde depoyu tahliye ettiğinden bahisle hizmet bedelinin 22 günlük olarak talep edilmesi gerektiğini, davacının ise, davalının taahhüt ettiği tarih olan 30.09.2020 tarihinde depoyu boşaltmaması nedeni ile depo aylık kirasının ve davalı ile yapılan sözleşme kapsamında istihdam edilen personelin maaşlarının tam ödendiğini, ayrıca sözleşme ile hizmet bedelinin günlük olarak değil aylık olarak ödeneceğinin kararlaştırılmış olmakla davalının 2020 yılı 10’uncu ay hizmet bedelini tam olarak ödemesi gerektiği düşüncesinde olduklarını, davacının fatura ve icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız olduğunu, itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini, zira; davacı tarafından son olarak düzenlenip e-fatura sisteminden gönderilen 06.11.2020 tarih … no.lu 38.763,00 TL bedelli faturanın davalı tarafından kabul edildiğini ve bir itiraz görmediğini, dolayısıyla bu fatura açısından TTK 21/2 madde kapsamında davalının bu faturaya ilişkin borcu kabul ettiğini, davalının 30.09.2020 tarihinde sona eren sözleşmenin yenilenmeyeceğini ve bu tarihte depoyu boşaltmayı taahhüt etmesine karşılık, depoyu ancak 22.10.2020 tarihinde boşaltabildiğini ve ürünlerini alabildiğini, bu süreçte davacının 30.09.2020 tarihinde kiralayanına teslim edeceği depoyu teslim edemediğini, depo için 2020 yılı 10. aya ait kira bedelini ve davalı için sözleşme gereği istihdam edilen 9 personelin aylık maaşlarını tam ödemek zorunda kaldığını, sözleşmenin 12. maddesinde; Tarafların sözleşme döneminde dilediği zaman 6 ay öncesinden yazılı olarak bildirmek suretiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih edebileceği, ihbar öneline uyulmaması halinde ihbar süresi veya bakiye ihbar süresi için, hizmet süresince düzenlenen aylık ortalama bedele tekabül edecek miktarın cezai şart olarak ödeneceği düzenlendiğini, bu hükme göre aslında davacının 20 yılı 12. aya kadar olan süreç için cezai şart talep edebilecek iken iyi niyet gösterdiğini ve 2020 yılı 10. ay ücreti dışında bir başka talepte bulunmadığını, davalının “22 gün kaldım/hizmet aldım bu süreye ilişkin ücreti öderim” mantığının yerinde olmadığı gibi, takibe itirazının da haksız ve mesnetsiz olduğunu, tüm bu nedenlerle davalının…. İcra Dairesi … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, davalının % 20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket tarafından üretilen ve satışı yapılan ekipmanların, ürünlerinin depolanması ve siparişler doğrultusunda sevke hazır hale getirilmesi ve taşıma araçlarına yüklenmesi amacıyla davalı ile davacı şirket arasında 27.05.2015 tarihli “Lojistik Hizmet Sözleşmesi” imzalandığını, taraflar arasındaki Lojistik Hizmet Sözleşmesinin süresinin 01.10.2015-30.09.2018 – tarihleri arasında 3 yıl süre ile geçerli olduğunu, sözleşme daha sonra tarafların mutabakatı ile 2 yıl daha uzatıldığını, tarafların son olarak sözleşmenin 30.09.2020 tarihinden sonra yenilenmeyeceği ve deponun davalı şirket tarafından tahliye edileceği, tahliye tarihine kadar da tahakkuk edecek borcun ödeneceği konusunda anlaştıklarını, Lojistik Hizmet Sözleşmesi’nin 2/2 maddesi “Sözleşmenin uzatılmaması veya herhangi bir nedenle sözleşmenin sona ermesi halinde sözleşmenin sona ermesi tarihinden itibaren, tahliye tamamlanana kadar geçecek sürenin bedelini eski sözleşme hükümlerine göre ödemek kaydıyla 90 gün içerisinde …, tüm emtiaları teslim alarak depolama alanını tahliye edecektir.” hükmünün amir olduğunu, sözleşmenin bu hükmüne göre, sözleşmenin uzatılmaması veya herhangi bir nedenle sözleşmenin sona ermesi halinde, sözleşmenin sona ermesinden itibaren tahliye tamamlanıncaya kadar geçecek sürenin bedeli ödenmek kaydıyla davalı şirketin 90 gün içinde depoda bulunan tüm emtiaları teslim alarak tahliye gerçekleştireceğini, sözleşmenin 30.09.2020 tarihinde sona erdirileceği ve yenilenmeyeceğinin davacı şirkete önceden bildirildiğini, bu konuda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık olmadığını, bu durumun davacı tarafından dava dilekçesinde kabul ve ikrar edildiğini, bu çerçevede Sözleşmenin 2/2 madde hükmüne göre; -Sözleşmenin uzatılmaması, herhangi bir nedenle sözleşmenin sona ermesi, sona erme tarihinden itibaren tahliye tarihine kadar bedelinin ödenmesi, Tahliyenin 90 gün içinde tamamlanması, hallerinde davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmiş sayılacağını, davacının tahliye tarihine kadar sözleşme kapsamındaki yükümlülüğün aylık değil günlük olduğunu, zira deponun hangi süre içinde tahliye edileceği esasen içindeki mal ve sevkiyatın durumuna göre belirlenebileceğini, bu durumun davacı şirkete daha önce belirtildiği gibi ihtarname ile de bildirildiğini, davacının deposunda davalı şirket dışında da hizmet verdiği müşterileri ve bunların mallarının bulunduğunu, yine davacının delil olarak sunduğu 06.07.2021 tarihli ihtarnamesinde “Corona virüs salgını nedeniyle oluşan olağanüstü durumun ve karantina tedbirlerinin lojistik sektörünü olumsuz etkilediğini belirterek iş hacimlerinin daralmasına sebep olduğunu, mevcut kira sözleşmesinin bu nedenle yenilenmeyeceğini” ilişkin beyanının da bunu gösterdiğini, bu durumun dava dilekçesinde belirtilen iddianın aksine davacının kendisinin de kiracı bulunduğu depoyu zamanında tahliye edememesinin davalı şirketten kaynaklanmadığını açık olarak ispatladığını, dolayısıyla davacının kendi kiralayanına zamanında depoyu teslim edememesinin sorumlusunun davalı şirket olmadığını, davacı şirketin ticari defterleri ve Ekim ayına ilişkin hizmet faturalarının incelendiğinde davacının davalı şirket dışında işletmelere de hizmet vermeye devam ettiğinin görüleceğini, davacının dava dilekçesinde sözleşmenin 6 ay önceden yazılı olarak bildirilmek kaydıyla her zaman sona erdirileceğini, ihbar öneline uyulmaması halinde cezai şart öngörüldüğünü, bu hükme göre cezai şart talep edilebilecek iken 2020 yılı 10. ay ücret dışında başka bir talepte bulunmadıklarını belirttiğini, davacının bu beyanlarının da taraflar arasında yapılan görüşme bu çerçevede oluşturulan mutabakatlarına aykırı olduğunu., bahsi geçen gecikmenin davacıdan kaynaklı olduğunu, sözleşmede belirtilen personel sayısı hizmetin daha iyi yürütülmesi için öngörüldüğünü, bu kişilerin sadece davalı şirket için çalışmadığını, davacının diğer müşterilerine de hizmet verdiğini, Ekim ayında depoda hiçbir mal girişi veya satış kapsamında mal sevkiyatı olmadığı gibi asıl çalışmanın davalı şirketin mallarının tahliyesine yönelik olduğunu, bu işlemlerin davalı şirket tarafından gerçekleştirildiğini, davacı şirket personellerinin ise bu dönem asıl olarak diğer müşterilerinin ihtiyaçları için hizmet verdiğini, Davalı şirketin “Lojistik Hizmet Sözleşmesi” gereği depodan hizmet aldığı süre içinde tahakkuk eden tüm ücretlerini eksiksiz ödediğini, Sözleşmenin 3.7. maddesine göre; “Pan Lojistik, … Ürünleri için tamamı raflanmış ve … için ayrılmış 5.000,00 Euro paletlik alanı ve istendiği taktirde ilave palet alanını sağlamayı” taahhüt ettiğini, davacının 5.000,00 Euro palete kadar sabit depolama hizmet bedeli tahakkuk ettiğini, bunu aşan palet için ise ilave bedel tahakkuku yaptığını, davacı tarafından her ay tanzim edilen faturalarda ve eki belgelerde günlük depolama bedelinin nasıl hesaplandığı esasen davalı şirketin ne kadar alanı kullandığı, giren ve çıkan palet sayısı da açık olarak belirtildiğini, davacı şirket tarafından davalı şirket adına tanzim edilen son aylara ilişkin 2020 Ağustos, Eylül, Ekim faturaları ve günlük depolama bedeli hesaplama tablosu dikkate alındığında, 31.08.2020 tarihli 3690 sayılı faturanın KDV dahil 147.940,74 TL olduğu, Ağustos ayının her gününde 5000 sabit palet üzerinde palet sayısı kadar malın depoda bulunduğunun açıkça belirtildiğini, 30.09.2020 tarihli 4217 sayılı faturanın KDV dahil 156.669,43 TL olduğu Eylül ayının başlangıcında 6256 paletlik depodaki m2 alanın 24 Eylül’de yapılan tahliye sonucunda sabit palet rakamının altına indiği gün sonu çıkan palet miktarının her geçen gün arttığının açıkça görüldüğünü, tahliyenin gerçekleştiği Ekim ayına ilişkin 05.11.2020 tarihli 4790 sayılı KDV dahil 157.736,96 TL’lik fatura incelendiğinde de günlük olarak çıkan palet sayısının ayrıntılı olarak belirtildiği son olarak 16.10.2020 tarihinde 335 paletin depodan çıkarıldığını, bu tarihten sonra esasen depoda bir işlem kalmadığını, buna rağmen davacı şirketin günlük sabit 5000 palet sayısı üzerinden günlük 3.650,00 TL bedel tahakkuk ettirerek hesaplama yaptığının görüldüğünü, deponun 16 Ekim tarihinde tamamen boşaltıldığını, davalı şirketin yeni deposunda 19.10.2020 tarihinde faaliyete başladığını, davalının esasen Ekim ayının ortasında depoyu boşaltmasına rağmen bir kısım özel eşyalarını da alarak 22.10.2020 tarihinden itibaren davacının deposunu tamamen tahliye ettiğini, tahliye tarihinde davacı şirketin diğer müşterilerine hizmet vermeye devam ettiğini, davalı şirketin sözleşme gereği esas borcunun Ekim ayı için tahakkuk eden bedelin yarısı olmasına rağmen davalı şirketin iyi niyetle bunu fazlasıyla ödemeyi de kabul ettiğini, davalı şirket tarafından sözleşmenin uzatılmayacağının davacı tarafa bildirilmesinden itibaren davalı şirketin ödeme yükümlülüğünün esasen sadece tahliye tarihine kadar palet sayısına göre tahakkuk eden bedel olduğunu, ancak davacı şirketin hesaplamalarını sabit 5000 palet sayısı üzerinden yapması ve Ekim ayı için tam faturasını tanzim ederek göndermesi üzerine davalı şirket tarafından bu faturaya itiraz edildiğini, davacı şirket tarafından tanzim edilen 31.10.2020 tarihli … ticari faturaya ve bu faturaya sistem üzerinden yapılan itiraz üzerine yeniden aynı şekilde tanzim edilip gönderilen 05.11.2020 tarihli … sayılı faturaya bu nedenle itiraz edildiğini, itirazlarının ayrıca davalı şirket adına … 44. Noterliğince keşide edilen 09.11.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davacı şirkete iletildiğini, itirazlarında davalı şirketin sorumluluğunun tahliye tarihine kadar olan döneme ilişkin olduğunun belirtildiğini, yapılan itiraza uygun olarak davalı şirket tarafından davacı şirket adına 9 günlük iadeye ilişkin 06.11.2020 tarihli 3624 sayılı 38.763,00 TL bedelli faturanın tanzim edilerek davacı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin bu fatura için sonradan iade faturası kesmesinin ise bir anlamı olmadığını, aynı gün davalı şirket tarafından davacı adına “İşyen Sigorta Poliçesi” bedel iadesine ilişkin 06.11.2020 tarihli 3623 sayılı 22.642,00 TL’lik fatura kesilerek davacının alacağından mahsup yapıldığını, yine aynı gün 06.11.2020 tarihinde 96.332,00 TL’nin davacı hesabına ödenerek davacı şirketin cari hesabının tamamen kapatıldığını, beyan ederek davanın reddi ile davacı şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi, yargılama gideri vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, sözleşmeye göre davacının davalıdan ücret talebinde bulunup bulunamayacağı, varsa ücret miktarının ne kadar olacağı, alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dosyamıza bir sureti celp edilen İstanbul 31. İcra Müdürlüğünün 2021/1163Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam
38.762,91 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemlerine ait davalı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ile rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetince sunulan raporda özetle; iddia, savunma, taraflarca sunulan bilgi ve belgeler, mahkemece celp edilen bilgi ve belgeler, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde ; taraflar arasındaki uyuşmazlığın 1.10.2015 tarihli sözleşmenin karşılıklı anlaşma ile sona erdirilmesinin ardından davalının depoyu 30.9.2020 tarihinde değil 22.10.2020 tarihinde tahliye etmesi nedeniyle kendisinden talep edilen bakiye bedelin yerinde olup olmadığının belirlenmesinden ibaret olduğunu, 1.10.2015 tarihli taraflarca fesih ihbar süresine uyularak olağan fesih yolu ile değil ihale sözleşmesi ile sona erdirildiği, bu hususun dava dilekçesinde ve davalının…. İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasına sunduğu 21.1.2021 tarihli itiraz dilekçesinde ve 25.6.2021 tarihli cevap dilekçesinde beyan edildiği, şu hâlde somut olayda söz konusu sözleşmenin sona erme şekli konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, her iki tarafın da yer yer tahliye ta: kin uyuşmazlığın çözümünde, sona erdirilen 1.10.2015 tarihli sözleşme hükümlerinin uygulanacağını beyan ettiği, ancak ihale sözleşmesinin 1.10.2015 tarihli e etkili olarak sona erdirdiği (başka ifadeyle 1.10.2015 tarihli sözleşmeyi tüm hükümleri ile ortadan kaldırdığı) göz önüne alındığında Sayın Mahkemenin takdirine sunulmak üzere alternatifli değerlendirme yapıldığını, İhale sözleşmesinin taraflar arasındaki 1.10.2015 tarihli sözleşmesel erdirdiği kabul edildiğinde 1.10.2015 tarihli sözleşmenin sona erdiği, bu halde davacının 30.9.2020 tarihinden sonraki döneme ilişkin Ekim 2020 Ayına ait hizmet bedelinin ödenmeyen kısmını talep etmesinin TBK m. 112 uyarınca olumlu zararın tazminin istediği anlamına geldiği, dolayısıyla bu halde taşınmazın 30.9.2020 tarihinde tahliye edilmemesinden doğan olumlu zararın tazmin edilmesi gerekip gerekmediğinden ibaret olduğunu, davacının taşınma: gerektiği konusunda anlaşma yapıldığını beyan ettiği, davalının ise 30.9.2020 tarihinde sözleşmenin sona eri yenilenmeyeceği ve tahliye tarihine kadar tahakkuk edecek bedelin ödenmesi konusunda anlaşıldığını iddia ettiği, başka ifadeyle taraflar arasında tahliyenin ne zaman yapılması gerektiği konusunda bir uyuşmazlık bulunduğu, dosyada yazılı bir ihale sözleşmesi bulunmadığı için bu uyuşmazlık bakımından taraflar arasındaki yazışmaların değerlendirilmesi gerektiğini, raporda yer verilen yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla tarafların sözleşmenin 30.9.2020 tarihinde sona ereceğini kararlaştırdığı ancak tahliyenin me zaman gerçekleşeceği konusunda bir düzenleme yapmadıkları, bu halde kural olarak TBK m. 90 uyarınca sözleşmenin sona erdiği tarihte tahliyenin gerçekleşmesi gerektiği, ancak yazışmalarda, tahliye tarihinin davalıya, davacı tarafından 24.8.2020 tarihinde bildirildiğinin her iki tarafında da kabulünde olduğu, şu halde olayda davacıya, davalının depoyu tahliye gereken tarihi bildirme, belirleme yetkisi verildiği anlaşıldığı, bunun bir muacceliyet ihbarı yetkisi olduğu, davalının bildirimin 24.8.2020 tarihinde yapıldığını, bu nedenle tahliyede gecikme olduğunu beyan ettiği, davalının ise gecikmenin kaynağının kendisi olmadığını beyan ettiği, şu halde davalıdan kendisine bildirim yapılan 24.9.2020 tarihinden itibaren 30.9.2020 tarihine kadar tahliyeyi tamamlamasının MK m. 2 hükmü uyarınca beklenip beklenemeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği, bu hususta ise sektörel incelemenin belirleyici olduğu, sektörel incelemede “deponun taşınma kararını veren tarafın … olması nedeniyle; beklenmedik, ani, olağanüstü ve sürpriz bir taşınma olmaması sebebiyle gerekli organizasyonu yapabileceği/yapması gerektiği, önceden taşınılacağının biliniyor olması açısından sektör uygulamaları dikkate alındığında, bu sürenin böyle bir taşıma organizasyonu için yeterli olduğu ” sonucuna ulaşıldığını, mahkemenin kabulü halinde, davalının 24.8.2020 tari itibaren yapılan bildirimden başlayarak bu taşınmazı 30.9.2020 tarihinde tahliyesi gerektiği, bu sürenin MK m. 2 uyarınca makul olduğu, ancak geç teslim nedeniyle asıl kiralayan dava dışı Peker Tekstile bir aylık bedel ödenmek zorunda kalındığı, bu bedelin 22 günlük kısmının davalı tarafından ödendiği ancak geri kalan kısmının ödenmedi ödenmeyen kısmın olumlu zarar niteliği taşıdığı, davalının bu davranışı ile oluşan zarar bakımından uygun nedensellik bağının olduğu ve kusursuzluğunu kanıtlayamadığı kabul edilirse tazmin borcunun varlığı sonucuna ulaşılacağı (TBK m. 112). Nitekim sektörel bakımdan yapılan incelemede anılan sürenin makul olduğu ve deponun müşteri potansiyelinin değerlendirildiğinde, büyük kısmının … için kullanıldığının anlaşıldığını, piyasa uygulamalarında yaygın olarak; bir deponun büyük müşterisinin depodan çekmeye karar vermesi halinde diğer kalan ürünlerin de büyük müşterinin depodan ayrılma süresi sonuna kadar tahliye edildiğini, … ürünlerinin mevcut depoda, takip eden ayın ilk günü dahi kalmış olsa, depo için aylık kirasının tam olarak ödeneceği, bu nedenle 30.09.2020 tarihi itibari ile depoyu tamamen boşaltamaması nedeniyle 10. ay kirasının da depoyu kiralayana ödenmesine neden olduğunun değerlendirildiğini, nihai takdirin mahkemede olduğunu, İhale sözleşmesi ile 1.10.2015 tarihli sözleşmenin sona erdirilmiş olmasına rağmen Mahkemenin – taraflar arasındaki uyuşmazlığa bu – sözleşmenin – tahliyeye ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği kanaatinde olması halinde ise sözleşme m. 2 hükmünün uygulama alanı bulacağı ve taraflar arasındaki yazışmaların somut olaya etkisinin olmayacağının kabul edileceği, sözleşme m. 2 hükmünde sözleşmenin sona ermesinden sonra davalıya eski sözleşme hükümlerine göre bedelini ödemek kaydıyla 90 günlük tahliye süresi tanındığı, eski sözleşme olarak ifade edilen 1.10.2015 tarihli sözleşmenin “Fiyatlandırma ve Fiyat Artışları” başlıklı m. 7 hükmünde ise ödeme şeklinin de aylık olarak belirlendiği görülmekle nihai takdirin Mahkemede olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Taraflarca rapora karşı sunulan beyan ve itirazlar değerlendirilmiş, tarafların itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor alınmak üzere dosya bilirkişiye tevdi olunmuştur.
Bilirkişi heyetince sunulan ek raporu ile dosya kapsamı ve yapılan itirazların hep birlikte incelindiği, inceleme neticesinde kök rapor sonucunu değiştirecek bir husus olmadığını, görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 1.102015 tarihli sözleşmenin karşılıklı anlaşma ile sona erdirilmesinin ardından davalının depoyu 30.9.2020 tarihinde değil 22.10.2020 tarihinde tahliye etmesi nedeniyle talep edilen bedelin yerinde olup olmadığının belirlenmesinden ibarettir. Taraflar arasındaki 01.10.2015 tarihli Lojistik Hizmetleri Sözleşmesi, taraflarca fesih ihbar süresine uyularak olağan fesih yolu ile değil ihale sözleşmesi ile sona erdirilmiştir. Bu husus dava dilekçesinde, davalının…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasına sunduğu 21.1.2021 tarihli itiraz dilekçesinde ve 25.6.2021 tarihli cevap dilekçesinde beyan edilmiştir. Şu hâlde somut olayda söz konusu sözleşmenin sona erme şekli konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bilirkişi heyet raporunun Sektör bilirkişisi tarafından değerlendirmesi yapılan kısmında piyasada uygulanan depolama hizmet bedelleri sözleşmelerde aksi belirtilmedikçe ürünlerin depoda kaldığı gün üzerinden hesaplandığı, geçmiş döneme ait taraflar arası depolama hizmet bedelleri ve diğer hizmetler günlük kayıtlar alınarak hesaplama yapıldığı, buna rağmen; mevcut deponun müşteri potansiyelinin değerlendirildiğinde, büyük kısmı … için kullanıldığının anlaşıldığı, (piyasa uygulamalarında yaygın olarak; bir deponun büyük müşterisi ürünlerini depodan çekmeye karar verirse, diğer kalan ürünler de büyük müşterinin depodan ayrılma süresi sonuna kadar tahliye edilir) … ürünleri mevcut depoda, takip eden ayın ilk günü dahi kalmış olsa, depo için aylık kirasının tam olarak ödeneceği, bu nedenle; 30.09.2020 tarihi itibari ile depoyu tamamen boşaltamaması nedeniyle 10. Ay kirasının da depoyu kiralayana ödenmesine neden olduğunun bildirildiği, davalı …, 24.08.2020 ile 30.09.2020 tarihleri arasında depoda bulunan tüm ürünlerini yeni deposuna taşımak için bu sürenin uygun olmadığını 17.09.2020 tarihinde bildirip gerekçe olarak da yeni depodaki sorunları ve iki depo arasındaki mesafenin uzun olmasını sebep olarak gösterdiği, buna rağmen, deponun taşınma kararını veren tarafın … olması nedeniyle; beklenmedik, ani, olağanüstü ve sürpriz bir taşınma olmaması sebebiyle gerekli organizasyonu yapabileceği/yapması gerektiği, önceden taşınılacağının biliniyor olması açısından sektör uygulamaları dikkate alındığında, bu sürenin böyle bir taşıma organizasyonu için yeterli olduğunun bildirildiği anlaşılmış olup, taraflar arasındaki yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla taraflar sözleşmenin 30.9.2020 tarihinde sona ereceğini kararlaştırıldığı ancak tahliyenin ne zaman gerçekleşeceği konusunda bir düzenleme yapılmadığı, borcun ifası için belirli bir zaman kararlaştırılmadığı hallerde TBK’nin ifa zamanına ilişkin yedek hükümleri uygulama alanı bulacağı, burada bahsi geçen borç, ihale sözleşmesi ile kararlaştırılan sözleşmenin sona ermesi tarihinde doğan tahliye etme borcu olup, yazışmalarda, bu tarihin davalıya, davacı tarafından 24.8.2020 tarihinde bildirildiği, yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla, davacıya, davalının depoyu tahliye etmesi gereken tarihi bildirme, belirleme yetkisi verildiği, bu hususun bir muacceliyet ihbarı olduğu, yani sözleşmenin bir tarafına borcun ne zaman muaccel olacağını belirleme yetkisi verildiği, davalı 24.8.2020 tarihinde bildirim yapıldığı, davalının 24.8.2020 tarihinden itibaren yapılan bildirimden başlayarak bu taşınmazı 30.9.2020 tarihinde tahliye edebileceği, bu sürenin MK m. 2 uyarınca makul olduğu, bu süreyi aşan kısmın (ödenmeyen 10 günlük kısmın) olumlu zarar olarak talebinin mümkün olabileceği, taşınmazın tahliyesi gerçekleştirilmişse de zamanında değil geç yapıldığı için tahliye etme borcu açısından gereği gibi ifa etmeme söz konusu olduğu ve davalının bu davranışı ile oluşan zarar bakımından uygun nedensellik bağının olduğu ve kusursuzluğunu kanıtlayamadığı, nitekim sektörel bakımdan yapılan incelemede anılan sürenin makul olduğu ve deponun müşteri potansiyelinin değerlendirildiğinde, büyük kısmının … için kullanıldığının anlaşıldığı, piyasa uygulamalarında yaygın olarak; bir deponun büyük müşterisinin ürünlerini depodan çekmeye karar vermesi halinde diğer kalan ürünlerin de büyük müşterinin depodan ayrılma süresi sonuna kadar tahliye edildiği, … ürünlerinin mevcut depoda, takip eden ayın ilk günü dahi kalmış olsa, depo için aylık kirasının tam olarak ödeneceği, bu nedenle 30.09.2020 tarihi itibari ile depoyu tamamen boşaltamaması nedeniyle 10. Ay kirasının da depoyu kiralayana ödenmesine neden olduğunun değerlendirildiği sonucuna ulaşılmış olup, davalının itirazları doğrultusunda alınan ek raporda da kök rapordaki görüşlerinin aynen devam ettiğinin bildirildiği, davalının sair itirazlarının yerinde olmadığı, ek raporda itirazların tek tek değerlendirildiği anlaşıldığından davalının ek ve kök rapora itirazlarının reddine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile…. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 2.647,90 -TL karar ve ilam harcından 468,17-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 2.179, 73 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 535,97 TL ilk masraf ile yargılama aşamasında yapılan 2.634,00-TL masraf olmak üzere toplam 3.169,97-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’NİN DAVALIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/01/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır