Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/172 E. 2022/1088 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/172 Esas
KARAR NO :2022/1088

DAVA:Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/07/2020
KARAR TARİHİ:20/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile 03.01.2018 tarihinde 1 yıl süreli acentelik sözleşmesi akdedildiğini ancak davalı tarafından 08.06.2018 tarihinde çekilen ihtarname ile üretimin düşük olduğu gerekçe gösterilerek sözleşmenin 3 ay sonrasında feshedileceğinin bildirildiğini ve ihtarnamenin davacıya ulaşmasının hemen ardından ekranların kapatıldığını, davalının haksız feshi sebebiyle davacının kar mahrumiyetinin oluştuğunu, ayrıca manevi zarara da uğradığını beyanla, gerçek zarar miktarı tespit edildiğinde dava değerini artırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100-TL maddi ve 5.000-TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle: Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinde yetki kaydı bulunduğunu ve buna göre davanın İstanbul Mahkemelerinde açılması gerektiğini, dava dilekçesine konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin feshi ihbar sürelerine riayet edilerek ve davacının kusuru sebebiyle feshedildiğini, denekleştirme koşulları ile manevi tazminat şartlarının oluşmadığını beyanla, davanın reddini talep dilemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, acentelik sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayalı kar kaybından kaynaklı maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, sözleşmenin haksız fesh edilip edilmediği, davalının davacının kar elde etmesine engelleyecek eylemlerinin bulunup bulunmadığı, davacının kar mahrumiyeti olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dosya, … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayısına kaydedilmiş, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/01/2021 tarih,… sayılı yetkisizlik kararı gereğince, mahkememize tevdi edilmiş, mahkememizin 2021/172 esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılamada, taraflarca sunulan bilgi ve belgeler, mahkememizce celp edilen deliller hep birlikte değerlendirilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle dosya kapsamında rapor aldırılmasına kanaat getirilmiş, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının … ilindi bulunması nedeniyle … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulup tutulmadığı, ticari ilişki kapsamında yapılan poliçe düzenleme işlemleri, sayıları, miktarları, poliçe tipleri ile taraflar arasındaki borç alacak durumu ile davalının bilişim sistemlerini engelleyip engellemediği hususlarında rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin …Talimat sırasına kaydı yapılan dosyada alınan bilirkişi raporunda özetle; dosya içeriğinde sunulan belgeler ve iddia edilen hususlar ile davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının ayrıntılı olarak incelendiğini, söz konusu tespit ve açıklamalar doğrultusunda; davacının yasal defter ve kayıtlarının usulüne uygun tuttuğunu, taraflar arasında ticari herhangi bir borç alacak bulunmadığını, bilgi ve belgeler olmadığından poliçe sayıları, miktarları ve poliçe tiplerine yönelik tespitlerin yapılamadığını, acentelikten azil edilmesi ve sözleşmesinin fesih edilmesinden dolayı … Sigorta tarafından …-Ede Sigorta ve Aracılık Hizmetlerine tanımlanan kullanıcı giriş tanımlarının iptal edildiği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Talimat dosyasından alınan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Mahkememizce davalı taraf ticari defter ve kayıtları da incelenerek birleştirici rapor alınmak üzere SMM uzmanı ve Sigorta Uzmanı, Sözleşme bilirkişisinden oluşacak heyete tevdi edilerek, dosya kapsamında tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin inceleme yapılarak rapor düzenlenmesine kanaat getirilmiş, bilirkişi heyetince mahkememiz talimatı doğrultusunda rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi heyetince sunulan raporda özetle; dava ve icra dosyası ile davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde her türlü nihai karar mahkemeye ait olmak üzere; davacının acenteliğinin usule uyularak feshedildiğini, davalının feshin haklı sebebe dayandığı hususunu ispat edemediğini, gerçekleşen fesih sebebi ile davacının portföy tazminatı talep hakkı bulunmayacağını, davacının portföyünün acentelik feshinden sonra davacı şirket portföyünde kaldığına ilişkin kanaat oluşmadığı ve delil sunulmadığını davalı şirketin sözleşmenin fesih bildirimi ile feshi arasında geçen 3 aylık sürede davacı acentenin ekranlarını kapatarak üretim yapmasını engellediği kanaatine varıldığını, davacının bu 3 aylık süre içerisinde gelir kaybına uğrayacağını, mahkeme tarafından ekranların kapatıldığı 3 aylık süreye ilişkin gelir kaybı olacağı yönünde kanaate varılması halinde; gelir kaybının ortalama alınarak 30.370,65.- TL. Olarak hesaplandığı ve bu tutarda davacının tazminat talep hakkı olacağını, mahkeme tarafından sözleşmenin haksız feshedildiği ve sözleşme bitimine kadar davacının gelir kaybına uğrayacağı kanaatine varması halinde ise mahrum kalınan gelirin olası hesabı 69.514,70 TL olarak belirlendiği ancak, iş bu tazminatın fiili üretim tutarı olan 52.979,90.- TL. tutarı aşamayacağı, hakkaniyet indirim takdirinin ve manevi tazminat talebine ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Davacı vekilinin rapora itirazların değerlendirilmiş, dosyada mevcut raporların yeterli ve denetine elverişli olduğu kanaat getirilerek davacı vekilinin ek rapor talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, celse arasında sunmuş olduğu dilekçesi ile müvekkil …’in zararlarının tazmini amacıyla 1.000,00-TL olarak talep edilen mahrum kalınan kar taleplerinin 51.979,90-TL artırarak 52.979,90-TL olarak ıslah etmiştir.
Dava konusu sözleşme, belirli süreli sözleşme olarak akdedilmiştir. Süreli acentelik sözleşmelerinde sözleşmenin feshi için tarafların üç ay önceden fesih ihbarında bulunmaları koşulu sözleşmede yer almaktadır. Haklı sebeplerin bulunması durumunda taraflara fesih hakkı tanınmıştır. Davalı şirket tarafından haklı fesih iddiası ile sözleşme 3 aylık ihbar süresine uyularak feshedilmiştir. Taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesi incelendiğinde;
• Madde 11: Portföy Geliştirme ve Riziko Seçimi Acente, mevzuata uygun olmak koşulu ile üretimini arttırmak ve …’nın vereceği üretim hedeflerini gerçekleştirmek zorundadır.
Acente’nin üretiminin benzer durumdaki acentelerin normal üretimlerinin altına düşmesi ve Şirket’in yaptığı ihtara rağmen, Acente’nin üretimini makul bir süre içinde tekrar beklenen/taahhüt edilen düzeye çıkaramaması, acentelik sözleşmesinin feshi bakımından haklı neden oluşturur.
…, Acente’nin sistemi üzerinden tanımladığı ve kategorize ettiği herhangi bir müşteri grubundan ya da farklı bir il ya da ilçe gibi coğrafi alandan gelen işlerden zarar ediyorsa, bu alanlara sistem üzerinden üretim kısıtlaması koyabilir, kısmen veya tamamen yasaklayabilir.
• Madde 26: Sözleşme Süresi, Yenileme ve Fesih Şartları
Sözleşmenin süresi bir yıl olup, taraflardan her biri 3 ay önceden bildirmek suretiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak her zaman sona erdirebilir. Ancak, Acente, ayda tahsil ettiği primlerin tamamını kararlaştırılan vadede …’ya ödemezse, acente levha kaydı silinirse, üretim yetersizse, yasal düzenlemelere, bu sözleşme hükümlerine ve Şirket olarak verilecek emir ve talimata uymazsa ve/veya diğer herhangi bir haklı sebep varsa Şirket sözleşmeyi 3 aylık ihbar süresi aranmaksızın derhal feshedebilir. Acente, mevzuatta emredici şekilde düzenlenen haklar ve işbu sözleşmenin 17. Maddesindeki haklar saklı kalmak kaydı ile hangi ad olursa olsun hiçbir tazminat isteyemez, talepte bulunamaz.” Şeklinde taraflar arasında belirlenmiştir.
Davalı şirket tarafından davacı acenteye 08.06.2018 tarihinde gönderilen … 3. Noterliği aracılığıyla … yevmiye numaralı ihtarnamede “acentenin üretimlerinin düşük olduğu, üretimlerin arttırılması gerektiği, aksi taktirde acentelik sözleşmesinin 3 aylık fesih bildirim süresi sonrasında feshedileceğinin ihtar edildiğini, acentelik sözleşmesinde belirtilen 3 aylık süreye uyarak 08.09.2018 tarihi itibariyle feshedileceğinin bildirildiği” görülmektedir.
TTK 121. maddesi göre, fesih ihbarının davalı tarafa tebliğ tarihinden itibaren 3 ay geçmekle sözleşmenin 08.09.2018 tarihinde son bulduğu anlaşılmıştır. Davacı acentenin yeni düzenlenen sözleşme ile 5 ay gibi kısa bir süredir faaliyet gösterdiği, portföy arttırma çalışmasının zaman alacağı, acente aylık üretimi incelendiğinde her ay artan üretiminin bulunduğu göz önüne alındığında davalı şirketin sözleşmenin feshini dayandırdığı üretim yetersizliği iddiasını kanıtlayamadığı, bu hususu kanıtlayacak bilgi ve belge sunulmadığı, yapılan incelemeler neticesinde davalının usulüne uygun olarak fesih bildiriminde bulunduğu; ancak acentelik sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı hususunun kanıtlanamadığı kanaatine varıldığı bilirkişi raporunda belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunda davacının portföy tazminatına hak kazanıp kazanmadığına ilişkin değerlendirme yapılmışsa da, dava dilekçesinin incelenmesinde davacının portföy tazminatı talebinin bulunmadığı, dilekçesinin dava değeri kısmında mahrum kalınan kar olarak belirtmişse de dava dilekçesinin içeriğinden mahrum kalınan geliri talep ettiğinin açık olduğu, davalı cevap dilekçesinde ve ihtarnamede haklı sebebe dayanarak sözleşmeyi ihbar süresine uygun bir şekilde feshettiğini bildirdiği, sözleşmenin 26. Maddesinde belirtildiği şekilde davalının 3 aylık ihbar süresine uyarak sözleşmeyi feshettiği, yine sözleşmenin 11. Maddesinde düzenlenen davalının herhangi bir müşteri grubundan ya da farklı il ya da ilçe gibi coğrafi alandan gelen işlerden zarar ediyorsa bu alanlara sistem üzerinden üretim kısıtlaması koyabilir, kısmen veya tamamen yasaklayabilir hükmüne göre de davacıdan gelen işlerden zarar ettiğini dosya kapsamında ispatlayamadığından bu maddenin uygulanabilirliğinin bulunmadığı, ayrıca davalının fesih bildirimi ile fesih arasında geçen 3 aylık sürede davacının ekranlarını haksız bir şekilde kapatarak davacının üretim yapmasını engellediği, davacı acentenin yeni düzenlenen sözleşme ile 5 ay gibi kısa bir süredir faaliyet gösterdiği, portföy arttırma çalışmasının zaman alacağı, acente aylık üretimi incelendiğinde her ay artan üretiminin bulunduğu göz önüne alındığında davalı şirketin sözleşmenin feshini dayandırdığı üretim yetersizliği iddiasını kanıtlayamadığı, bu hususu kanıtlayacak bilgi ve belge sunulmadığı birlikte değerlendirildiğinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı davacının sunmuş olduğu 22/11/2022 tarihli dilekçenin bedel artırım dilekçesi olduğu, davalının yapmış olduğu zamanaşımı itirazlarının yersiz olduğu kanaatine varılarak davacının maddi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
TBK 58. maddesinde, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar görenin, uğradığı manevi zararına karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için aynı zamanda TBK’nın 58. maddesinde belirtilen şartlar dahilinde kişilik haklarına yönelik bir saldırının da mevcudiyeti gerekir. Manevi zarar, kişinin duygusal dengesini bozan, yaşama sevincini, yaşama keyfini azaltan, panik, korku, dehşet, yas, öfke, iğrenme, elem, küçük düşme, utanç duyma, moralsizlik, tedirginlik, ümitsizlik, yalnızlık hissi, aşağılık hissi, hayal kırıklığı gibi olumsuz duygular, sarsıntılar veya fiziksel acılar olarak tanımlanabilir. Davacı manevi tazminata dayanak olarak herhangi bir delil sunmamıştır. Davalının acente sözleşmesini ihlal etmesi halinde manevi olarak ne şekilde zarar gördüğünü, itibarını zedeleyici ne gibi eylemleri olduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenlerle manevi tazminatın şartları oluşmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.Davanın kabulü ile 52.979,90 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2.Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
3-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 3.619,05-TL karar ve ilam harcından 102,47-TL peşin harç ve 887,70 TL ıslah harcının toplamı olan 990,17 TL’nin mahsubu ile geriye kalan 2.628,88-TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti, bilirkişi ücreti 3.921,33 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 91,37) 3.582,91 TL yargılama gideri ve 102,47-TL peşin harç ve 887,70 TL ıslah harcının toplamı olan 990,17 TL olmak üzere toplam 4.573,08 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen (maddi tazminat) dava değeri üzerinden hesaplanan 9.276,78 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen (manevi tazminat) dava değeri üzerinden hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’nin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.206,84 TL’nin davalıdan, 113,16 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili (e duruşma) ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.20/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır