Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/15 E. 2021/428 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/15 Esas
KARAR NO:2021/428

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:17/07/2013
KARAR TARİHİ :29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 17/12/2012 tarihinde … İl Emniyet Müdürlüğü adına kayıtlı, motosiklet ile seyir halinde iken davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalısı olarak bulunan, davalı …’ın işleteni ve diğer davalı …’ın da sürücüsü olduğu … plaka sayılı araç ile çarpışma yaşandığını, kaza neticesinde müvekkilinin yaralandığını, ceza dosyası ve alınan ATK raporlarına göre davalı …’ın kusurlu bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin yüzünde yara izi bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin hem maddi hem manevi zarar gördüğünü belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz Mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, dava açılmadan önce müvekkiline herhangi bir başvuru yapılmadığını, müvekkilinin temerrüte düşmediğini, dava konusu olay ile ilgili olarak belirsiz alacak davası açılamayacağını, müvekkilinin sorumluluğunun, sigortalısının kusuruyla sınırlı olduğunu, bu nedenle araçların kusur durumuna ilişkin inceleme yapılması gerektiğini, ayrıca kusur durumundan sonra maluliyet incelemesi ile aktüerya hesabı yapılması gerektiğini, ayrıca … Emniyet Müdürlüğüne sigorta teminatı kapsamında 07/03/2013 tarihinde 3.011,36-TL ödeme yapıldığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın, davacının tam kusurlu hareketi nedeniyle meydana geldiğini, bu hususta müvekkillerine yöneltilen davanın hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, talep edilen maddi tazminat talebinin hukuki bir geçerliliğinin bulunmadığını, hesabın neye göre yapıldığının belli olmadığını, davacının yüzünde meydana gelen yara izinin, mesleğinin icrası noktasına bir sorun yaratmayacağını, davacının uğradığı bir zarar var ise bunun sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizce verilen 21/09/2017 tarih, … Esas ve … sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 11/11/2020 tarih, 2019/1378 esas ve 2020/4169 karar sayılı ilamıyla KALDIRILMAKLA, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelenmiştir.
Mahkememiz … esas sayılı yargılama sonucunda; davaya konu kazanın, 17/12/2012 tarihinde davacının yönetimindeki … Emniyet Müdürlüğüne ait motosiklet ile … Devlet Hastanesinin önünde, hastanenin acil kapısından çıkıp sağına dönüşle kaza tespit tutanağına göre sağ şerit üzerinde 15,0 m ilerlemiş olduğu sırada, hastanenin morg kapısından çıkıp sol tarafa gelmek üzere doğrultu değiştiren davalı …’ın sürücüsü olduğu otomobilin ön solu ile çarpışması sonucu meydana geldiği, alınan kusur raporunda; çarpışma noktasının yerine göre hastanenin acil kapısından çıkan davacının sağa dönüş yaptıktan sonra 15,0 m kadar ilerlemiş olduğu, buna karşılık çarpışma noktasının davalı tarafa ait aracın çıkış yaptığı kapısına yakın mesafede bulunduğundan, morg kapısından çıkan davalı sürücü …’ın solundan gelen davacının önünü emniyetsiz şekilde kestiği belirlenmiştir. Davalı sürücü …’ın hastanenin morg kapısından çıkarken… caddesine fazla taşmadan durup her iki yandan gelen trafiği kontrol ederek yaklaşan araç yok ise sola dönüş manevrasını tamamlamak üzere yola girmesi gerekirken kazanın oluş şekline göre hastanenin acil servisine ait kapısından dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde çıkış yapıp solundan gelmekte olan davacının yönetimindeki motosikletin şeridine girerek önünü emniyetsiz şekilde kestiği için Trafik Kanununun asli kusurlu sayılmayı gerektiren hallerin sıralandığı 84/(g) fıkrası uyarınca (şeride tecavüz etme) kazada %75 oranında asli kusurlu oduğu, davacı sürücünün ise hastanenin acil kapısından çıkarken ve sağına dönerek ilerlediği sırada yaya ve taşıt trafiğine karşı son derece dikkatli ve tedbirli davranması gerektiği, otoparktan çıkıp sağına dönüş yaptığı için hızı düşük olması gereken davacının manevra yeteneği yüksek motosikleti ile sağına dönüş yaptıktan sonra çarpışma noktasına kadar kat ettiği 15,0 m içinde duramadığı ve soluna kaçamadığı bu nedenlerle olay yerinin gerektirdiği dikkat, tedbir ve özeni göstermediği, kazayı önlemeye matuf önlemleri almada geç kaldığı ve %25 oranında tali kusurlu olduğu alınan rapor ile belirlenmiştir.
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinin 27/02/2015 tarih ve 3289 sayılı raporunda meydana gelen kaza sonucu davacının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 17/12/2012 tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği belirlenmiş, rapora yönelik itirazlar üzerine Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan alınan 11/02/2016 tarih ve 269 sayılı raporunda ise 17.12.2012 tarihinde trafik kazasına bağlı arızasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin 17/12/2012 tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği tespit edilmiş, alınan raporların aynı doğrultuda olduğu ve davacının trafik kazası nedeniyle sürekli maluliyetinin bulunmadığı Adli Tıp Kurumu Genel Kurul raporu ile belirlenmiştir.
Trafik kazası nedeniyle İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonunun 23/09/2014 tarih ve 2014/1020 sayılı kararı ile davacıya nakdi tazminat olarak 4.388,88 TL ödenmesine karar verildiği ve … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas, … Karar sayılı ilamı ile ödenen nakdi tazminatın …’tan tahsili için İçişleri Bakanlığı tarafından açılan dava sonucunda 4.080,00 TL’nin davalı …’tan tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
… Sulh Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile davalı …’ın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı trafik kazası sonucu yüzünde sabit iz kalacak şekilde yaralanarak malul olduğu iddiası ile maddi tazminat talebinde bulunmuş ise de dosya kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinin 27/02/2015 tarih, 3289 sayılı raporu ve Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 11/02/2016 tarih, 269 sayılı raporu ile davacının 17.12.2012 tarihinde trafik kazasına bağlı arızasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadan iyileşmiş olduğu tespit edilmiş olmakla maluliyeti bulunmadığından maddi tazminat isteminin reddine karar verilmişt,r.
Manevi Tazminat Yönünden;
17/12/2012 tarihinde meydana gelen kaza sonucu davacının yaralandığı, olay nedeniyle … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın % 75 oranında, davacının ise %25 oranında kusurlu olduğu, davalı …’ın ise … plakalı aracın işleteni olduğu, davalı … hakkında açılan ceza davası sonucunda … Sulh Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği belirlenmiş, davacının dava dilekçesinde yer alan 1 numaralı davalı …A.Ş.ve 2 numaralı davalı …’tan manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.
Türk Borçlar Kanunu 56. maddesi hükmüne göre hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Manevi tazminatın tarafların ekonomik durumları da nazara alınarak tazminat ödeme yükümlüsü olan tarafın fakirleşmesi, lehine tazminata hükmedilen tarafın ise zenginleşmesi sonucunu doğurmayacak hak ve nesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği koşuluda değerlendirilerek ve tarafların kusur durumu, yaralanmanın mahiyeti ve davalı …’ın … plakalı araç işleteni olduğu dikkate alınarak, davalı …’ın hakkında manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ve fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar vermek gerekmiştir, davacı tarafından davalı sigorta şirketi yönünden de manevi tazminat talep edilmiş ise de davalı sigorta şirketinin sigorta poliçesi kapsamı da değerlendirildiğinde manevi tazminattan sorumlu olmadığı anlaşılmakla sigorta şirketi yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 21/09/2017 tarih, … Esas ve … sayılı kararının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 11/11/2020 tarih, 2019/1378 esas ve 2020/4169 karar sayılı ilamıyla; “Davacı vekilince, dava dilekçesinde ve içeriğindeki anlatımlarda gerçek kişi olan davalılardan manevi tazminata yönelik talepte bulunduğu, davalı Sigorta Şirketinden manevi tazminat yönünde talepte bulunmadığı halde maddi hata sonucu dilekçenin sonuç kısmında davalılar numara ile zikredilirken gerçek kişi davalılar (2) ve (3) sıra numarasında yer aldığı halde (1) numara ile numaralandırılmış olan Sigorta Şirketine ait numarayı da içerecek şekilde (1) ve (2) numaralı davalıların zikredildiği görülmüştür. Buna rağmen Mahkemesince davalı Sigorta Şİrketine yönelik manevi tazminata ilişkin talebin mevcut olduğu kabul edilerek davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminatın reddi yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun olmadığı,
Diğer yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 56. maddesi kapsamında manevi tazminata hükmedilirken hâkim tarafından olayın özelliği ve kişilerin durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Buna rağmen İlk Derece Mahkemesince, davalı … hakkında manevi tazminata yönelik hüküm kurulurken manevi tazminatın belirlenmesinde esaslı ölçütlerden olan davalının ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmadığı görülmüştür.
Açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılamada manevi tazminat istenilen davalılar … ve …’ın manevi tazminatın takdirinde belirleyici olacak şekilde ekonomik ve sosyal durumlarının araştırılarak dosyaya kazandırılmasına, davalı sigorta şirketine karşı manevi tazminat isteminde bulunulmadığı da nazara alınarak davaya konu trafik kazasının oluşumu ve kişilerin ekonomik ve sosyal durumlarına göre manevi tazminatın Mahkemesince takdir edilerek karar verilmesi gerektiğinden” bahisle kaldırılması üzerine, 02/02/2021 tarihli tensip zaptı 2 nolu ara karar ile istinaf karar kaldırma ilamı doğrultusunda davalıların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması için,” … İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalılar … ve …’ın SED araştırmasının yapılmasının istenilmesine,” şeklinde karar verildiği, ara karar gereği müzekkere yazıldığı ve davalıların sosyal ve ekonomik durum araştırma formlarının dosya arasına alındığı incelendiği anlaşılmıştır.

İstinaf karar kaldırma ilamı doğrultusunda manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirme sonucunda;
6098 TBK’nun 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” Aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Zira MK’nın 4.maddesindeki hak ve nesafet kuralları, kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hak ve nesafete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir. Belirtilen bu hususlar ve özellikle davacının %25 kusur oranı, kaza nedeniyle meydana gelen geçici maluliyet süresi, İstinaf ilamı doğrultusunda celbedilen sosyal, ekonomik durum bildirir formlar kapsamında davalılar … ve …’ın sosyal, ekonomik durumları ve davalı sigorta şirketine manevi tazminat talebi yöneltilmediği hususları dikkate alınarak mahkememizce takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ / KISMEN REDDİ ile 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 17/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Maddi tazminat talebi yönünden davanın REDDİNE,
3-Alınması gerekli 683,10-TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’tan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 28,05-TL gider ile yargılama aşamasında yapılan 719,45-TL olmak üzere toplam 747,50-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 355,95-TL yargılama giderinin davalılar … ve …’tan alınıp davacıya verilmesine, geriye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …AŞ tarafından yapılan 50,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davalılar … ve … tarafından yapılan 50,00-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesap edilen 23,50-TL’nin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN
7-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan alınıp davacıya verilmesine,
8-Davalılar … ve … vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/2.maddesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN
9-Davalılar …AŞ, … ve … vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
Dair, huzurda bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı, diğer tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)