Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/72 E. 2021/756 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/461 Esas
KARAR NO:2021/613

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/05/2017
KARAR TARİHİ:27/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket … Gıda Madencilik Ltd. tarafından davalı şirketin maden ocaklarında ocak içi üretim ve kırma işi yapıldığını ancak davalı şirketin bu hizmet karşılığında bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine … 3.İcra Müdürlüğü vasıtasıyla 29.09.2016 tarihinde … E. Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını ancak davalı şirketin icra takibine, yetkiye, dosya borcuna itiraz ettiğini ve ayrıca takas mahsup talebinde bulunduğunu, bunun üzerine icra takibine yetkili olan …. İcra Müdürlüğü’nde … E. Sayılı dosya ile takibe devam edildiğini, ancak davalı tarafça borcun muaccel olmadığı ve vadesi geldiğinde ödemelerin yapıldığı iddiasıyla icra takibinin durdurulduğunu, davalı tarafça yapılan ödemelerin icra konusu alacak ile ilgili olmadığını, harici ödemeler olduğunu,icra konusu alacağın muaccel olduğu gerekçesiyle itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına, dava masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı Vekilinin 21.06.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle:Müvekkil şirketin, alacaklı olduğunu iddia eden, … Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.ne herhangi bir borcu bulunmadığını,Taraflar arasındaki sözleşmenin ödemeyi düzenleyen 4. maddesi gereğince, ödeme vadesi 150 gün olup takip konusu yapılan faturaların sözleşmeye göre vadesi gelmediğini, dolayısıyla takip tarihi itibariyle takip alacaklısı şirkete muaccel olmuş herhangi bir borç bulunmadığının açık olduğunu, … 3. İcra Müdürlüğü …. sayılı fatura takibine dayanak yapılan 14.06.2016, 21.06.2016, 07.07.2016 ve 21.07.2016 tarihli faturaların ödeme vadeleri anılan sözleşme ile 150 gün olduğunu, 29.09.2016 tarihinde başlatılan icra takibinin takip tarihi itibarı ile borcun muaccel olmadığını, Söz konusu faturaların ödeme vadeleri dikkate alındığında;14.06.2016 tarihli faturanın muacceliyet tarihi 14.11.2016,21.06.2016 tarihli faturanın muacceliyet tarihi 21.11.2016,07.07.2016 tarihli faturanın muacceliyet tarihi 07.12.2016 ,·21.07.2016 tarihli faturanın muacceliyet tarihi 21.12.2016 olarak sözleşme ile düzenlendiğini, takip tarihinin ise 29.09.2016 olduğunu, dolayısıyla takip tarihi itibarı ile muaccel olmuş hiçbir borç bulunmadığını, dilekçelerinde ekli cari hesap ekstresi ve ödeme belgeleri incelendiğinde, söz konusu ödemeler vadesi geldiğinde de ödendiğini, dolayısıyla davacı yanın müvekkil şirketten hiçbir nam altında alacağının bulunmadığını, davacının icra inkar tazminatı talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Muaccel olmamış bir borç hakkında yapılan icra takibinin kötü niyetli ve müvekkili zarara uğratmaya yönelik olduğunu, açıklanan sebeple davacı yanın iş bu kötü niyeti sebebi ile %20den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, tüm bu nedenlerle haksız ve kötüniyetli olarak huzurda açılan davanın reddine, %20den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Dosyamıza getirtilen …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 154.810,87-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilaf; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafça düzenlenen faturalar nedeniyle davalı takibe konu edilen bakiye 154.810,87-TL yönünden borçlu olup olmadığı ve alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemlerine ait taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları …’ ta bulunduğundan, … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak bilirkişi incelemesi yapılması talep edilmiştir. … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasından sunulan bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasında sözleşmenin mevcut olduğu, Sözleşmenin 4.maddesinde; 7 günde bir sevkiyatı gerçekleştirilen hammaddenin faturası kesilecek aylık toplam miktar 150 gün vadeli çekler ile ödenecektir. Sözleşmenin 9. Maddesinde; Müteahhit sözleşmenin imzalanmasından sonra 15 gün içinde sözleşme tutarının %10’u kadar teminat senedini şirkete vermek zorundadır. Aksi halde bu tutar kadar hak ediş ilk ödemelerden teminat olarak içeride tutulacaktır. Sözleşmenin 10.maddesinde; Müteahhit’in yukarıdaki yazılı şartlardan herhangi birine uymaması, işi yapmaması, makine ekipmanını başka işlere göndererek işi geciktirmesi hallerinde Şirket herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın sözleşmeyi feshedebilir. Bu durumda alınan teminat senedi nakde çevrilir. İşi tamamladığında ise teminat senedi iade edilir. Şirket herhangi bir gerekçe göstermeksizin de sözleşmeyi fesh edebilir ve teminat senedini Müteahhide iade eder. Sözleşmenin 11. Maddesinde; B. Herhangi bir itilaf durumunda şirket kayıtları esas alınacaktır. Hükümlerinin düzenlendiği, davacının 2016 yılında davalıya toplam tutarı 757.619,00-TL olan 11 adet fatura düzenlediği, davalıdan toplam tutarı 253.129,00-TL olan 5 adet çek aldığı, davalının toplam 134.520,02-TL ödeme yaptığı, Sözleşmenin 4.maddesine göre “7 günde bir sevkiyatı gerçekleştirilen hammaddenin faturası kesilecek aylık toplam miktar 150 gün vadeli çekler ile ödenecektir.” şeklinde olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. maddesi ile birlikte ticari teamülleri de göz önüne aldığında, sözleşmede herhangi bir vade belirtilmediğini, 150 günlük hususun ödeme aracının (çekin) niteliği ile alakalı olduğunu, bunun ödeme vadesi anlamına gelmeyeceği ve sözleşmeye göre ay toplamı fatura tutarlarının takip eden ay sonuna kadar vadesi en fazla 150 gün olan çek veya çekler ile kapatılması gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. Maddesi, vade belirtilmemiş işlemlerde ödemenin en çok 30 gün içinde yapılması gerektiğini, bu sürenin de başlangıç tarihi olarak faturanın alıcıya ulaştığı tarihin dikkate alınması gerektiğini, bu bilinemiyorsa mal veya hizmetin teslim edildiği tarihin dikkate alınması gerektiğini, ancak gerek dosyada gerekse inceleme yaptıkları defter ve belgelerde faturaların veya mal ve hizmetin alıcıya teslim tarihi tespit edilemediğini, bu nedenle sözleşmenin ödeme maddesi ile mesleki bilgi ve tecrübelerine dayanarak, takip eden ayın başlangıcın teslim tarihi olarak almanın daha doğru olacağını, dava konusu 14.06.2016 ve 21.06.2016 tarihli iki faturanın ödeme vadesinin 01.07.2016’da başlayıp (ödenmemişse) 31.07.2016’da muaccel hale dönüşeceğini; 07.07.2016 ve 21.07.2016 tarihli iki faturanın da ödeme vadesinin 01.08.2016’da başlayıp (ödenmemişse) 31.08.2016’da muaccel hale dönüşeceği kanaatine varıldığını, alınan mal ve hizmet karşılığı faturalar ile karşılığında yapılan çek ve havale ödemeleri mukayeseli karşılaştırdıklarında da, 16.08.2016 tarihinde verilen kasım- aralık- ocak vadeli çeklerin toplamının iş bu dosya kapsamı dışında olan 07.06.2016 tarihli 195.054,00-TL ‘lik faturayı karşıladığını, bu dosya kapsamı içinde olan 14.06.2016 tarihli 72.865,00-TL’lik faturanın 58.075,00TL’lik kısmını karşıladığını, dosya kapsamındaki diğer üç faturanında 150 gün vade gözetilerek ödemelerinin havale yoluyla yapıldığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 2. Maddesindeki “teknik şartlar” ile iş bu raporumuzun 5.Maddesindeki hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sözleşme hükümlerinin davalı tarafı güvence altına alan hükümlerin mevcut olduğunu, sözleşme tutarının %10’u kadar teminatı işin aksaması veya yapılmaması durumunda sözleşmeyi fesih edebileceği hususlarının görüldüğünü, sözleşmenin “teknik şartlar” kısmında belirtilen hususlarla ilgili tarafları ihtilafa düşüren herhangi bir yazışma, ihtar, reklamasyon faturası, fatura iadesi, reddetme, kabul etmeme ve benzeri şüphe uyandıran ve dikkat çeken hiçbir bulgu ve belgeye rastlanmadığını, davalı taraf her ne kadar ödeme vadesinin 150 gün olduğunu iddia etse de sözleşmenin “ödeme” hususuna değinen 4.Maddesinde görüldüğü üzere vadenin sadece çekin niteliği ile alakalı olduğunu, sözleşmede çekin verilme süresinin belirtilmediği ve bu nedenle vade belirtilmeyen hususlarda TTK hükümlerine göre en geç otuz gün içinde bir ödeme aracı ile ödemenin ifa edilmesi gerektiğini, ilk ödeme 16.08.2016 tarihinde yapılmış olsa da Haziran 2016 tarihli faturaların 31.07.2016 tarihinde muaccel olduğunu, Temmuz 2016 tarihli faturaları ise davalı 150 gün sonra havale yoluyla birebir tutarda ödeme yaparak bu faturalara ilişkin daha önce bir ödeme yapmadığını zimnen kabul ettiğini, dolayısıyla davalının itirazının yerinde olmadığı kanaatine ulaşıldığını, davalının maruz kaldığını iddia ettiği zararlara karşılık takas mahsup talebi ile ilgili olarak ise dosya muhteviyatında bu iddiayı destekleyecek hiçbir hususa rastlanmadığından takdirinin mahkemede olduğu hususlarında görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında da inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle; Davacı ve davalı şirket arasında 01.01.2016 tarihinde “davalı şirketin maden ocaklarında ocak içi üretim ve kırma işi sözleşmesi’ imzalanmış olduğu, sözleşmede davalının ödeme borcunun nasıl ve hangi tarihte gerçekleştirileceğine ilişkin tek hüküm m. 4′ olduğunu, bu hükme göre, “7 günde bir sevkiyatı gerçekleştirilen hammaddenin faturasının kesileceği, aylık toplam miktarın 150 gün vadeli çekler ile ödeneceği” şeklinde olduğunu, 6012 sayılı TTK uyarınca, çekte vade söz konusu olmayacak ve görüldüğünde ödenmesi gerektiğini (m. 795), bu düzenlemeye rağmen uygulamada çek düzenlenirken, çeke ileri bir tarih yazılarak vadeli çek kavramı yaratıldığını, somut olayda sözleşmede ödemenin vadeli çek ile yapılmasının kararlaştırılması halinde alacağın hangi tarihte muaccel olacağının belirlenmesi gerektiğini, tarafların ödemeye ilişkin m. 4 hükmünde ödeme şeklinin çek ile yapılacağını ve çeklerin 150 gün vadeli olarak kararlaştırdığını, bu düzenleme doğrultusunda tarafların, ödeme yapacak olan taraf lehine 150 günlük vade kararlaştırdıkları . nitekim doktrinde de çekin üzerine fiili düzenleme tarihinden belirli süre sonraki tarihi koyan düzenleyenin amacının borcunu nakit yerine çek ile ödemek olmadığını, düzenleyenin amacının alacaklının çekin üzerinde yazılı olan tarihe kadar bedeli talep etmesini önlemek olduğu kabul edildiğini, sözleşmede yer alan aylık toplam miktarın 150 gün vadeli çekle ödeneceği ifadesinin açık olmadığını, bu ifade ile bir ay içindeki toplam fatura tutarlarının ayın son gününden itibaren 150 günlük vadeli çekle mi ödeneceğini, yoksa ay içindeki her faturanın düzenleme tarihinden itibaren mi 10 günlük vadeli çekle ödeneceği belirsiz olduğu (zira sözleşmede faturaların teslim tarihinden de bahsedilmediği), takibe konu olan fatura tarihlerinin, 14.06.2016,21.06.2016, 07.07.2016 ve 21.07.2016 olduğu, takip tarihinin ise 29.09.2016 olduğunu, şu halde son fatura tarihinden itibaren veya her fatura tarihinden itibaren ileriye doğru 150 günlük vade hesaplandığında alacakların muaccel olmadığını hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmiştir.
Mahkememizce, bilirkişi heyeti raporu denetime elverişli bulunduğundan hükme esas alınmıştır.
Dosya kapsamında; taraflar arasında davalı şirketin maden ocaklarında ocak içi üretim ve kırma işi sözleşmesi olduğu hususunda ve sözleşme maddeleri üzerinde çekişme bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın esasını, davacının davalıdan muaccel hale gelmiş bir alacağın bulunup bulunmadığı oluşturmaktadır. Tarafların kabulünde olan sözleşmede, ödemeler hangi tarihte ve ne şekilde yapılacağı hususunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Sözleşme 4.maddesinde “7 günde bir sevkiyatı gerçekleştirilen hammaddenin faturasının kesileceği, aylık toplam miktarın 150 gün vadeli çekler ile ödeneceği” şeklinde düzenleme yer aldığı ancak ifadenin muğlak olduğu bu ifade ile bir ay içindeki toplam fatura tutarlarının ayın son gününden itibaren 150 günlük vadeli çekle mi ödeneceği, yoksa ay içindeki her faturanın düzenleme tarihinden itibaren mi 10 günlük vadeli çekle ödeneceğinin belli olmadığı, işbu durumda tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre hareket edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Tarafların ticari defterlerine göre takibe konu edilen faturaların tarihlerinin 14.06.2016, 21.06.2016, 07.07.2016 ve 21.07.2016 olduğu, takip tarihinin ise 29.09.2016 olduğu, her fatura tarihinden veya son fatura tarihinden itibaren ileriye doğru 150 günlük vade hesap edildiğinde, icra takibi itibariyle alacağın muaccel olmadığı, dolayısıyla davacının icra takibi ile davalından talepte bulunamayacağı, takip tarihi itibariyle davalının borçlu olmadığı yönündeki itirazının haklı olduğu kanaat edildiğinden, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafça kötü niyet tazminatı talebinden bulunulmuş ise de, muaccel olmasa da, davacının alacağının mevcut olduğu, davalının da açıkça davacının kötü niyetle takip başlattığını ispat edemediği anlaşıldığından, tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Şartlar oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli harç 59,30 TL olup, peşin alınan 2.643,79 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 2.584,49 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 18.657,03 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.27/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır