Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/718 E. 2023/979 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/718 Esas
KARAR NO :2023/979

DAVA:İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:22/12/2020
KARAR TARİHİ:21/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket ile Davalı arasında kargo sözleşmesi imzalandığı, yapılan taşıma işlemleri neticesinde faturalar kesildiği, Davalının, taşıma hizmetine karşılık olarak ödenmesi gereken ücreti ödemediğini, bu fatura değerlerinin toplamı 37.535,89-TL olarak çıktığını, bu faturaların Müvekkil Şirket’in ticari defterleri incelendiğinde görülebileceği, E-Arşiv fatura kapsamında elektronik belge biçiminde oluşturulan faturaların Davalı tarafa hem elektronik ortamda hem de fiziken teslim edildiği, Müvekkili Şirket tarafından …. İcra Müdürlüğü … E. Numaralı dosyasıyla icra takibi başlatıldığı, borçlu tarafından bu takibe it edilmesi neticesinde takibin durduğunu, Davanın kabulü ile borçlunun …. İcra Mi … E. Sayılı takibine yaptığı itirazının iptaline ve takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, Yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taşıma ücreti talebinin | yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, faturaların tarihinin 2018 yılına ilişkin olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, İşbu dava nezdinde Müvekkilinin ödeme emrine itiraz dilekçesinde itirazın alacaklıya tebliğ edilmesi talep edildiği, Ancak buna rağmen 18.09.2019 tarihinde açılan icra takibine yılın geçmesinin ardından, 22.12.2020 tarihinde itirazın iptali davası açıldığını, Müvekkili Şirket 01.04.2018 tarihinde davalı ile çalışmaya başladığı ve 20.05.2019 tarihinde aralarındaki sözleşme sonlandığını, sözleşme süresi içerisinde kendisine kesilen tüm faturaları ödediğini, davacıya borcunun bulunmadığını, sözleşme bitiminden sonra da davacının müvekkiline fatura kesmeye devam ettiğini, Müvekkili Şirket tarafından 19.07.2018 tarihinde davacıya gönderilen e-posta içeriğinden davacı tarafın fatura kesimi işinin düzgün yürütülemediği konusunda uyardığını, Davacı Şirket çalışanı Bölge Müdür Yardımcısının , Müvekkili Şirkete 2018 yılında başlayan iş ortaklıklarının 06.05.2019 tarihinde sona ereceğini bildiren dilekçe ekinde 19.04.2019 tarihli bir e-posta gönderildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin Mayıs/2019 itibariyle sona erdiğini, davanın zamanaşımı def’i nedeniyle reddine, kabul görmez ise davanın esastan ve delil yetersizliğinden reddine, davanın reddi halinde takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
İcra İflas Kanununun 67/1 maddesine göre ‘Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Dava konusu …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 37.535,89 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, davanın, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ihtilaf; taraflar arasında bulunan ticari ilişki gereğince oluşan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılmış itirazın iptali noktasında toplanmaktadır.
Dosya mahkemece reesen belirlenen mali müşavir bilirkişiye tevdii edilerek rapor hazırlaması talep edilmiş bilirkişi raporunda ” Taraflar arasındaki ticari ilişkinin ihtilafsız olduğu, tarafların ticari defterlerinin TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, Davacının 204.889,94 TL. tutarında fatura kestiği sabit olup buna istinaden 164.797,35 TL, tahsilat yaptığı 40.092, TL Alacak bakiyesi olduğu, Davalı tarafından kesilen Faturalarının Davacının kep ortamından kabul etmediği sayın Mahkeme’nin aksi karar vermesi halinde (19.846,15 * 19.609,73) hasar faturası bakiyeden mahsup edildikten sonra Davacı Firmanın 636.71 TL. Alacak bakiyesi olduğu tespit edilmiştir. (Talep 37.535,89 TL.dir.) Davacı/alacaklı takip öncesinde faiz talebinde bulunmadığı için taleple bağlılık kuralı gereği bu konuda değerlendirme yapılmayacaktır. Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması nedeniyle, takip sonrasında hükmolunan asıl alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında temerrüt faizi 7.786,12 TL. olarak hesaplanmıştır.” şeklinde rapor sunmuştur.
Taraflarca bilirkişi raporuna yapılan itiraz ve beyan dilekçesi neticesinde dosyaya taşıma konusunda uzman bilirkişi eklenerek ek rapor hazırlamak üzere dosya bilirkişilere verilmiş bilirkişiler ek raporunda “Taraflar arasındaki ihtilafın özü davacı ile davalı arasında belirli bir süre devam eden çerçeve taşıma sözleşmesi ilişkisi kapsamında ifa edildiği ileri sürülen kargo hizmetinden dolayı davacı şirketin bakiye alacağının olup olmadığı hususundan ibaret olduğu; Davalı şirket vekilinin kök rapora itiraz dilekçesine ekli belgelere göre taşıma süreci içinde gerçekleştiği değerlendirilen iki hasara ilişkin toplam (668,09+4.943,81)= 5.611,90 TL’nin davacının alacak bakiyesinde mahsup edilmesinin yerinde olacağı ve böylece davacı şirketin bakiye alacağının kök raporda tespit edilen meblağdan mahsupla 40.092,59-5.611,90=34.480,69 TL olduğunun değerlendirildiği; Üçüncü kişilerin bayilere veya bayilerin üçüncü kişilere gönderdiği kargoların taraflar arasındaki çerçeve taşıma ilişkisi kapsamında olmadığı gerekçesiyle davalı şirkete fatura edilemeyeceği iddiası ile mahsubu istenen meblağ bakımından ise söz konusu taşımaların excel çıktılarına göre tespit yapılmasının mümkün olmadığı, gerek davacı şirket ve gerek davalı şirket tarafından kesilen faturaların HMK hükümlerine uygun ve tasniflenmiş olarak dava dosyasına sunulması halinde değerlendirilmesinin mümkün olabileceği; Takip tarihine kadar faiz talebi olmamakla hesabına da yer olmadığı, Kanaat ve sonuçlarına varılmıştır.” şeklinde ek rapor sunulmuştur.
Belirlenen heyet tarafından sunulan ek rapora yapılan itiraz neticesinde heyet olarak ek rapor hazırlanmak üzere dosya tevdi edilmiş bilirkişi heyeti ek raporunda ” Ek raporumuzda da belirtiğimiz üzere; davacı vekili söz konusu hasar kalemleri açısından sorumluluklarının eşyanın brüt kg başına 8,33 SDR ile sınırlı olduğunu savunmuş olmasına rağmen; kayıp-hiç teslim etmeme olgularında, tam tazminat esası TTK m.886 gereği, “sebebi açıklanmayan kayıp” söz konusu olduğunda “pervasızca ve zarar meydana gelme bilinci içinde” zararın meydana geldiği karine olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, hiç teslim etmeme ve kayıp karşısında bu itirazın yerinde olmadığı değerlendirilmektedir Yine de, talep ve itiraz gözetilerek TTK m.882 hükmünde getirilmiş sınırlı sorumluluk ölçütünü uygulanabilmesi için, zayi eşyanın brüt ağırlığının dava dosyasına sunulması gerekmektedir. Dosya içerisinde bu tür bir belgeye rastlanmamış olup bir hesaplama yapılamamıştır. Öte yandan, kargo içeriği bildirilmemiş olması, kargoya ilişkin düzenlenen evrakta içerik bilgi: olmaması gibi hususlar, kargonun tam zayi-kayıp edilmesi ile bir illiyet bağı oluşturmaz. Taşı: kargo içeriğini, kendisinden talep edilirse ancak denetlemek ve evrak uyumunu gözetmek durumunda olabilir. Yoksa, kargo içeriğinden taşıyıcı sorumlu tutulamayacaktır. Bu husus, taşıyıcının sebebi açıklanamayan kargo kayıplarında kayıp zararından sorumlu olmasına mani değildir. Davacının, 204.889,94 TL. tutarında fatura kestiği sabit olup buna istinaden 164.797,35 TL tahsilat yaptığı 40.092,59 TL. Alacak bakiyesi olduğu, Sayın Mahkeme’nin davalı yönünde karar vermesi durumunda, (19.846,15 * 19.609,73) hasar faturası bakiyeden mahsup edildikten sonra Davacı Firmanın 636,71 TL, Alacak bakiyesi olduğu tespit edilmiştir” şeklinde heyet ek raporu sunulmuştur.
Taraflarca heyet ek raporuna yapılan itiraz ve beyanlar neticesinde dosya tekrar heyete tevdi edilmiş bilirkişi heyeti 2. Ek raporunda ” -Kesilen 55 adet iade faturasının toplamı KDV dahil 19.609,73 TL, 16 adet satış faturasının toplamı KDV dahil 19.846,15 TL dir. Davacının, 204.889,94 TL. tutarında fatura kestiği sabit olup buna istinaden 164.797,35 TL. tahsilat yaptığı 40.092,59 TL. Alacak bakiyesi olduğu görülmüş olup, Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davalı şirketin iki taşımaya ilişkin iki hasardan dolayı toplam 5.611,90 TL’nin davacının alacak bakiyesinden mahsup edilmesinin yerinde olacağı değerlendirilmektedir. Böylece davacı şirketin bakiye alacağının kök raporda tespit edilen meblağdan mahsupla 40.092,59-5.611,90 TL 34.480,69 TL olduğu tespit edilmiştir.” şeklinde heyet 2. Ek raporu sunulmuştur.
Yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-11 maddesi uyarınca, taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bilge yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez, aynı yasanın arabuluculuk ücreti 18/a-12 fıkrası uyarınca anlaşmaya varılamaması halinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bükçesinden karşılanır. Somut olayda davalı haksız bulunduğundan yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, alacağın davalıya fatura edildiği ancak davalı tarafından davacı şirkete ödemede bulunulmadığı,bunun üzerine …. İcra müdürlüğünün … sayılı dosyası ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun da belirlendiği ve mahkememizce aldırılan bilirkişi kök ve ek raporlarının uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu ve davalının itirazında haksız olduğu kanaatine varılmış ise de icra inkar tazminatına ilişkin yasal koşulların oluşmadığı, davalının icra takibine itirazında kötü niyetli olduğuna dair kanaat oluşmadığından bu hususta yasal koşullar oluşmadığı da gözetilerek icra inkar ve kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine, takibin 34.480,59 TL üzerinden devamı ile itirazın iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile ;
… İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra takibine karşı davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile icra takibinin 34.480,69 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
2-Davacının icra inkar tazminatı isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine
3-Davalının kötü niyet tazminatı isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine
4-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 2.355,37 TL harçtan önceden davacıdan alınan peşin harç 453,34 TL harcın mahsubu ile kalan 1.902,03 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye aktarılmasına,
5-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.768,75 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 91,86) 3.461,97 TL yargılama gideri ve 453,34 TL peşin harç olmak üzere toplam 707,62 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinden, davalıdan tahsiline karar verilenden hariç kalan miktarın kısmen kabul- kısmen red dolayısıyla davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen (maddi tazminat) dava değeri üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 3.055,2‬0 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
9-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşmamaları nedeniyle 6325 sayılı kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve ret oranları gözetilerek 107,45 TL’sinin davacı taraftan, 1.212,55 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
10-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/12/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸