Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/681 E. 2021/397 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/681 Esas
KARAR NO:2021/397

DAVA:İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/12/2020
KARAR TARİHİ:16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil nezdinde borçluların … Nolu kredi borcuna ait kat ihtarnamesine ait borçlarından kaynaklanan alacağının tahsili için … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında 55.990,42 TL ( takip sonrası işlemiş faiz ve feri ve masrafları hariç ) ilamsız icra takibi başlattığını, Borçlunun iş bu takibe ilişkin borcun tamamına, yetkiye , faize , faiz oranlarına ve diğer tüm fer’ilere itiraz etmiş olduğunu,
Borçlunun itiraz dilekçesinde borcun tamamına, faize ve faiz oranları ile diğer tüm ferilerine itiraz etmişse de ; takibe ilişkin Genel Kredi Sözleşmesi incelendiğinde itiraz eden borçlunun sözleşmede imzasının bulunduğunu, bbb nolu kredi borcuna ait kat ihtarnamesine ait borçların borçlu tarafça ödenmemiş olduğunu, müvekkil bankanın alacağının muaccel olduğunu, Bu nedenle …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında davalı borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, Borçlunun yetkiye itirazlarının yersiz olduğunu, Tacir olan borçlular ile müvekkil arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin 60. vd Maddesi gereğince yetkili mahkeme ve icra daireleri müvekkil bankanın merkezinin bulunduğu yer icra müdürlükleri olarak belirlendiğini, Müvekkil bankanın merkez adresi … / … olduğunu,Borçlu tarafından yapılan itirazdaki amacının meşru ve haklı alacaklı müvekkilin alacağına kavuşmasını engellemek ve alacağını konusuz bırakmak olduğunu, tüm bu nedenlerle ve mahkemece resen nazara alınacak nedenlerle itirazlar açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekte olup haksız itirazın reddini davamızın kabulü ile davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra -inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın yetkisiz mahkemede haksız ve kötüniyetli olarak açıldığını, davada yetkili mahkemenin davalıların ortak yerleşim yeri olan … Mahkemeleri olduğunu, yetki sözleşmesi yapma hakkının tacir ve kamu tüzel kişilerine tanındığını. bu kişilerin haricindeki yetki sözleşmelerinin geçersiz sayıldığını, Davalıların yetki sözleşmesi imzalama yetkisinin olmadığını, taraflarına karsı başlatılan icra takibinde icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiş olduklarını, davacı banka tarafından başlatılan takibin miktarının da fahiş olduğunu,davacı bankanın sözleşme ve mevzuata aykırı şekilde hesap katetmiş ve fazla şekilde faiz talep etmiş olduğunu, bu husus da yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkabileceğini, davacı tarafın hem yetkisiz yerde icra takibi başlatması hem de fazla para talep etmesi nedeniyle kötüniyetli şekilde hareket ettiğinin açık olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle işbu davaya İlişkin yetkisizlik itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili … Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne gönderilmesine,aksi takdirde …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin yetkisizliğine ve … İcra Müdürlüğü’nün yetkili olduğuna karar verilmesine, İtirazın iptali talebinde borcun esasına ilişkin itirazın iptali talebinin incelenmesi halinde davanın esas yönünden reddine, davacı tarafın takip miktarının yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere karar verilmesini talep etmiş oldukları anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Mahkememizde açılan dava; İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Dava konusu ihtilaf; davacının davalılardan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın olup olmadığı varsa takip ve dava tarihi itibariyle miktarı, alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dosyamız içine alınan …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine 55.933,90 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalıların icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiklerinden, öncelikle, yetki konusu incelenmiş, İİK 50.maddesinden atıfla, HMK 17.maddesine göre belirlenmiş bir icra müdürlüğü olup olmadığı irdelenmiş, genel kredi sözleşmesinin 61.madde uyarınca İstanbul (merkez) mahkemelerinin yetkili kılındığı tespit edildiğinden, davalıların yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 14/04/2021 tarihinde dosyaya sunmuş olduğu beyan dilekçesi ile İcra takibine konu borcun ödendiğini, …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının haricen tahsili nedeniyle kapandığını, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesini, davanın konusuz kaldığını bildirmiştir.
Mahkememiz dosyası arasında alınan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı banka tarafından; 44.200,54-TL asıl alacak, 233,19-TL ihtar gideri, 314,96-TL %5,00 BSMV, 4.886,01-TL Kat Tarihine Kadar İşlemiş Akdi Faiz, 6.299,20-TL İşlemiş Temerrüt Faizi olmak üzere toplam 55.933,90-TL’ nin tahsili için takibin başlatıldığı anlaşılmıştır. Davalıların icra takip dosyasına sunduğu ayrı ayrı 10/03/2020 tarihli itiraz dilekçesinde asıl alacak miktarı dışındaki kısımlara itiraz edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın dava dilekçesinde ise herhangi bir ayrıma gidilmeksizin icra dosyasına itirazların iptali talep edilmiş ve harca esas değer olarak ise 55.990,42-TL gösterilmiş, anılan miktar üzerinden de harç ikmal edilmiştir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi hâlinde alacaklı borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü hâlinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri dışında, itirazın iptali davasında başka itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi hâlinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerekmektedir.
Alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacaktır.
Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcu tamamen öderse veya borçlu tarafından itiraza uğratılmamış alacaklar içinde alacak kesinleştiğinden, dava açmaya gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur (Hukuk Genel Kurulunun 09.02.2011 tarih ve 2011/13-29 E., 2011/56 K., 23.05.2018 tarih ve 2017/19-910 E., 2018/1111 K. sayılı kararları).
Somut durumda, davalıların icra takibine asıl alacak dışında ferileri yönünde itiraz bulunduğu anlaşıldığından, itiraza uğramayan, 44.257,06-TL asıl alacak yönünden, davacının dava açmakta hukuki yararı mevcut olmadığından, bu kısım yönünden istemin reddi gerekmiştir.
İtiraza uğrayan icra takibindeki feriler için ise davacı vekilinin beyanına göre davalılar tarafından dava tarihi sonrasında ödeme yapıldığı anlaşıldığında, artık iptalini gerektirir nitelikte bir itiraz konusu kalmadığından, toplam 11.733,36-TL istemleri yönünden ise dava konusuz kalmıştır.
Dava tarihinden sonra, davalılarca icra takibine ödeme yapıldığı, dava açılmasına itirazları ile sebep oldukları anlaşıldığından, dava tarihinden sonra konusuz kalan miktar olan 11.733,36-TL üzerinde, İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmüne göre, davalıların haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine itiraz ettiği, takip konusu alacağın likit olduğu anlaşılmakla asıl alacak miktarının %20’sine tekabül den icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının 44.257,06 TL alacak talebi yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine,
2-Davacının 11.733,36 TL alacağı yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalıların itiraz ettiği kısım olan toplam 11.733,36 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 2.346,67 TL inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 59,30 TL ilam harcının peşin alınan 676,23 TL’den düşümü ile geri kalan 616,93 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacının yaptığı 62,20 TL ilk masraf ve yargılama aşamasında yapılan 45,25 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 107,45 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 4.080,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalıların vekili bulunmadığından vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Kabul edilen İcra İnkar Tazminatı yönünden harçlar yasası uyarınca alınması gereken 801,51 TL ilam ve bakiye karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır