Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/646 E. 2022/239 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/646 Esas
KARAR NO : 2022/239

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:20/11/2020
KARAR TARİHİ:22/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkiline ait altyapı ve elektrik kablolarının bulunduğu alanda kazı çalışması yapıldığını, bu kazı sırasında kablolara zarar verildiğini ve müvekkilinin maddi zarara uğradığını, zarar bedelinin tahsili için …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, yapılan itirazın hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın kabulü ile takibe yapılan itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, ayrıca müvekkilinin yerleşim yerinin Diyarbakır olduğunu, bu nedenle yetki yönünden de itirazlarının bulunduğunu, ayrıca müvekkili tarafından davacının kablolarına zarar verilmediğin, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, haksız fiil sebebiyle oluşan maddi zararın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Dosyamıza getirtilen …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 4.019,85-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İddia, savunma, toplanan deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve elektrik ve inşaat mühendislerinden oluşan bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda özetle; “İstanbul ili genelinde yapılacak altyapı işleri için kazı ruhsatının İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü (…) tarafından verildiğini, İBB meclisinde belirli zamanlarda … toplantıları yapılmaktadır. Bu toplantılarda görüşülen konular arasında İstanbul genelinde yapılan büyük inşaat çalışmaları ve bu çalışmalar sırasında o bölgede mevcut olan altyapı sistemlerinin deplasesi ya da deplase yapılamıyor ise yeni tesis yapılması olduğunu, bu çalışmaların tarihleri genelde belli olup kuruluşlar altyapı tesislerini korumak için önlem almaktadırlar. Bununla birlikte birde karşılaşılan acil işlerde hızlı bir şekilde yapılması gereken kazı çalışmaları vardır. Ancak, her iki durumda da işin sahibi kimse İBB’den kazı ruhsatını almakla yükümlü olduğunu, dosyaya konu olan olayda da, … Genel Müdürlüğü 18.04.2019 tarihli kazı ruhsatını almıştır. Kazı ruhsatı konusu Atık Su Abone Bağlantılarının yapıldığını, İstanbul genelinde büyük idare, kurum ve kuruluşlar söz konusu kazı ve işin yapılmasını aksi söylenmedikçe yüklenicilere yaptırdığını, o halde, kazı ruhsatı olmadan herhangi bir şekilde kazıya başlanılmayacağından öncelikle kazı mahallinde olabilecek altyapı tesislerinin güzergâhlarının tespit edilmesi gerektiğini, dosyaya konu olan olayda kazı mahallinde işverenin ve yüklenici Ensar İnşaat şirketinin isimlerinin yazılı olduğunu, işveren söz konusu işi sözleşme ile yükleniciye verdiğini, sahada herhangi bir iş yapmadığını, her türlü güvenliği ve altyapı tesislerine zarar verilmeyecek şekilde yüklenici tarafında yapılacağı, işlerin yapılması sırasında verilebilecek zararlardan yüklenicinin sorumlu olacağı belirtilmekte ise de, bilirkişi heyetimizin görüşüne göre, sahada yapılan çalışmalarda işveren denetimle sorumlu ekip bulundurmak zorunda olduğunu, o halde, esas olan kazı çalışmalarına başlanılmadan önce Bedaş’a müracat edilip olması muhtemel kablo tesisatının fiziki bir şekilde ortaya çıkartılması gerektiğini, Ensar İnşaat firması da dosyaya sunduğu yazılarda hasarın meydana geldiği yerde herhangi bir iş yapmadıklarını beyan etselerde, dosyaya sunulan fotoğraflara göre ana cadde içinde bulunan … rögarındaki ana atık su hattına bağlantı yapılması sırasında dosyaya konu hasarın yüklenici tarafından verildiği anlaşıldığını, neticede, yukarıda detayı verildiği şekilde, … Genel Müdürlüğü’nün iş sahibi olarak kazı ruhsatı almasına rağmen Bedaş’ın yer altı kablo tesisi yerinin belirlenmesi amacıyla herhangi bir girişim yapmadığı gibi, bunun sorumluluğunu sözleşme ile yükleniciye yüklendiğini, ancak, sözleşmede işin yapılması sırasında yer altı tesisine verilen hasarlardan yüklenicinin sorumlu olacağı belirtildiğini, buradan anlaşılması gereken, kazı çalışması başlamadan önce Bedaş’ın kablosunun güzergâhının belirlenmesi, sonrasında meydana gelecek hasardan yüklenicinin sorumlu tutulabileceği bilirkişi heyetimizin görüşüdür. Buna göre … Genel Müdürlüğü’nün olayın meydana gelmesinde %50, benzer mantıkla yüklenici bir çok inşaat yapmış tecrübeli bir yüklenici olarak, işçi sağlığı ve iş güvenliği adına bölgede olabilecek yer altı tesislerinin güzergâhlarının tespit edilmesi için Bedaş ile irtibata geçmesi bölgeye bir Bedaş görevlisinin gelmesini beklemesi gerektiği halde bunu yapmadığından olayın meydana gelmesinde %50 kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, davacı taraf icra takibinde gecikme faizi hesabının %9 (yıllık) yasal faiz ile yaptığını, rapor içinde detayı verilen asıl alacak hesabına göre Bedaş’ın zararı 3.697,97 TL. hesaplanmış olup, 17.04.2018 (olay tarihi) – 05.04.2019 (icra takip tarihi) arasında 353 gün olduğuna göre, anılan tarihler arasında 3.697,97 x 353 gün x 9/36500 = 321,88 TL gecikme faizi hesaplandığını buna göre icra takibinin 3.697,97 +321,88 = 4.019,85 TL. üzerinden devam etmesi gerektiğine ilişkin” görüş ve kanaat sunulmuştur.
6098 sayılı TBK’nın 49. maddesine göre, hukuka aykırı kusurlu bir fiille başkasına zarar veren kimse bu zararı tazmine mecburdur. Böylece haksız fiilden sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmaktadır. Haksız fiil sorumluluğunda genel davranış kurallarına aykırılık söz konusu olmaktadır. Özel bir sorumluluk hükmüyle düzenlenmemiş olup bütün hallerde bir kimse için haksız fiil sorumluğunun söz konusu olması, 6098 sayılı TBK’nın 49′ deki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, ayrık bir düzenleme bulunmadığı kusur sorumluluğu hallerinde 6098 sayılı TBK’nın 49. ve devamında yer alan esaslar uygulanır.
Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Düzenlemesi mevcuttur. Haksız fiil sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için gerekli olan ikinci koşul, zarara sebebiyet veren hukuka aykırı fiilin, fail tarafından kusurlu olarak yapılmış olmasıdır. Kusur, hukuk düzeninin kurallarının bilerek ve isteyerek yada ihmal sebebiyle ihlal edilmesi gerekecektir.Kusurun kanunlarımızda tanımı yapılmamıştır. Uygulama ve öğretide kabul görmüş tanıma göre; kusur, hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiil bir zararın doğması neden olmalı, zarara neden olan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi fiilden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişilerin maddi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararın haksız fiili ile gerçekleştiğinin diğer söylemle zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut olayımıza bakıldığında; dosya kapsamında haksız fiil sorumluluğunun yukarıda izah edilen yasal şartlarından olan kusur durumunun ve zarar durum ve miktarının tespiti hususunda alınan bilirkişi heyet raporunda davacıya ait elektrik kablolarının zarar gördüğü söz konusu alanda kazı çalışması yapan davalı yüklenici ile dava dışı işveren …’nin hasara sebep oldukları, %50 oranında kusurlu oldukları ve zarar miktarı tespit edilmiş olup, rapor dosya kapsamına göre denetime elverişli bulunmuş olup, davalı yüklenici ile dava dışı işverenin haksız fiilden kaynaklı dava konusu zarardan sorumluluklarının müteselsil sorumluluk olması sebebiyle davacı tarafından tüm zararın tahsili amacıyla davalı aleyhine yapılan takibin yerinde olduğu kanaati ile davanın kabulüne, , İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü bulunmakla birlikte somut olay bakımından haksız fiilin davalı tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, tarafların kusur durumu ve tazminat miktarının tespitinin yargılamayı gerektirdiği bu hali ile davalının itirazında itiraz anında haksız olmadığı ve alacağın likit olmadığı dikkate alınarak şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın KABULÜ ile …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasına davalı tarafça yapılan İTİRAZIN İPTALİ ile takibin aynen devamına,
2-Şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 274,59-TL karar ve ilam harcından 54,40-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 220,19-TL eksik harcın davalıdan alınmasına,
4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 116,60-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 1.637,95-TL masraf olmak üzere toplam 1.754,55-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.019,85-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2022

Katip …

Hakim …