Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/575 E. 2022/948 K. 14.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/575 Esas
KARAR NO :2022/948

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:22/10/2020
KARAR TARİHİ:14/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin davalı şirketin ortağı olduklarını, davalı şirketin 2019 hesap yılına ait olağan genel kurul toplantısının 22/07/2020 tarihinde gerçekleştirildiğini, taraflarınca genel kurula vekaleten katılım sağlandığını, toplantı kararlarına ret oyu kullanıldığını ve tutanağa muhalefet şerhi işletildiğini, bilanço kayıtlarındaki kayıtların davalı şirketin fiili durumu ile bağdaşmadığını, karın düşük gösterildiğini, anılan nedenlerle 2019 yılına ait finansal tablolar ile bilanço ve gelir tablosunun onaylanması ve yönetim kurulunun ibrasının hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin kar payı dağıtmama kararının hukuka aykırı olduğunu, TTK 449. madde uyarınca genel kurul kararının uygulanmasının durdurulmasını talep ettiklerini belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacıların şirketteki hisse oranlarının davacı başına %0.03 civarında olduğunu, etki kuralı değerlendirildiğini davacıların iyi niyetli olmadıklarının açık olduğunu, daha önce kar payı konusuna ilişkin olarak bakanlık şikayetinde de bulunulduğunu ve bu konuda bakanlıkça inceleme yapıldığını, 2008 yılında oluşan 14.136.975,00 TL zararın diğer yıllar karı ile kapatıldığının ortaya çıktığını, dolayısıyla dava dilekçesinin aksine sistematik kar dağıtılmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, 2019 yılı dönem net karının 1.861.357,94 TL olduğunu, bilindiği üzere pandemi nedeniyle 17/05/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 31130 sayılı tebliğ nedeni ile 2019 yılı net karının %25’ine kadar nakden kar dağıtımına karar verilebileceği geçmiş yıl karları ve serbest yedek akçeler dağıtılamaz hükmünün dikkate alındığını, bu düzenlemelerin şirketin ekonomik durumu, pandemi nedeniyle oluşan belirsizlikler ve ülkede yaşanan finansal gelişmeler dikkate alındığında doğal hayatın olağan akışına uygun olduğunun açık olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, genel kurul karar iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; Davacıların dava açmakta hukuki yararlarının olup olmadığı, davalı şirketin 22.07.2020 tarihinde yapılan 2019 yılına ait genel kurul toplantısında; “2019 yılı dönem net karının dağıtılıp dağıtılmayacağının görüşülerek karara bağlanmasına” dair kararın kanuna, dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı, iptal şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizin 08/11/2021 tarihli celse ara kararı uyarınca mahkememiz 1 nolu celse ara kararları uyarınca bilirkişi incelemesi için dosyanın mali bilirkişi … ve Prof. Dr. …’a dosyanın tevdi ile, bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek davacı iddiası, davalı savunması, genel kurul tutanağı, şirket kayıtları ve tüm dosya kapsamınca inceleme yapılarak genel kurulda alınan dava konusu kararının kanun, şirket ana sözleşmesi ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı, iptal şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin denetime açık rapor sunmalarının istenilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti raporunda özetle;
“Bu bağlamda ifade edilmesi gereken diğer nokta, davalı şirketin kâr payı dağıtılmasına ilişkin getirilen yasak hakkında beyanlarıdır. Gerçekten de kanun koyucu 2019 yılı kârının dağıtılmasını %25 ile sinırlandırmış ve geçmiş dönemlerden elde edilmiş olan kâr paylarının dağıtılmasını da engellemiştir. Ancak davalı şirket 2019 vılı kârından hiç kâr payı dağıtmamış olup, savunmasında bu norma islinat etmesinin hukuken bir karşılığı yoktur. Ayrıca 2015 kâr payı ödemesinin 2018 yılında yapılmış olması 2019 yılı için kâr payı dağıtımının önünde bir engel olmadığı gibi davalı şirketin 2019 yılı bilançosuna göre 30 milyon TL’den fazla dağıtılmamış geçmiş dönem kârı bulunması karşısında 2019 yılı için yasal sınırlar (%25’ten fazla olmayacak şekilde) dâhilinde kâr payı dağıtmasının önünde bir mani olmadığı kanaatı hasıl olmuştur.
Hukuki tavsifi ve nihal takdiri mahkemeye ait olmak üzere, davalı şirketin kâr payı dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının yukarıda açıklanan sebeplerle dürüstlük kuralına aykırı ve kabili iptal olduğu” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
6102 sayılı TTK ”İptal sebepleri” başlıklı 445. maddesine göre, ”446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.”, ”İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446/1-b maddesinde ”Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri…” hükmü mevcuttur.
Bu açıklamalara göre, somut olaya gelindiğinde, davacının iptalini talep ettiği ” kar dağıtılmasının görüşülmesine ilişkin” karar ile ilgili olarak, mahkememizce TTK 445. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmiş olup, iptali talep olunan genel kurul toplantısına davacıların katıldığı ve toplantının sonuna kadar da ayrılmadıkları anlaşılmış, davacıların iptalini talep ettikleri dava konusu genel kurul kararına ilişkin olarak bu toplantıda muhalefet şerhi ile oyunu olumsuz olarak kullandığı görülmüş, davanın üç aylık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.

Bilirkişi raporunda da haklı olarak açıklandığı üzere kâr payı ortaklar açısından vazgeçilemez nitelikteki haklardan olup, kâr payının dağıtımının sınırlandırılması mümkün ise de genel kurulların uygulamada her yıl verdikleri dağıtmamaya ilişkin kararlar sonucunda ortakların bu hakka ulaşmasının fiilen engellemesine neden olmaktadır. Şirket operasyonel olarak zarar etmediyse, ve yapacağı yatırımlar için kaynak ihtiyacı yoksa veya gerçekleşmesi muhtemel bir tehlikenin savuşturulması için ek kaynağa gerek yoksa şirket ortaklığından dolayı beklenilen kar payının dağıtılması gerekir. 2015 yılı kâr payı ödemesinin 2018 yılında yapılmış olmasının, 2019 yılı için kâr payı dağıtılmamasına gerekçe olmamalıdır. Yapılan mali incelemede davalı şirketin 2019 yılı bilançosuna göre 30 milyon TL’den fazla dağıtılmamış geçmiş dönem kârı bulunduğu belirlenmiş olup, buna göre 2019 yılı için yasal sınırlar (%25’ten fazla olmayacak şekilde) dâhilinde kâr payı dağıtmasının önünde bir engel olmadığı anlaşılmıştır. Netice olarak yapılan toplantıda alınan dava konusu genel kurul kararının TTK 445 maddesine göre dürüstlük kuralına aykırı olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı şirketin 22/07/2020 tarihinde yapılan 2019 yılına ait genel kurul toplantısında 5 nolu madde altında görüşülen “2019 yılı dönem net karının dağıtılıp dağıtılmayacağının görüşülerek karara bağlanmasına” dair kararın iptaline,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 26,30 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 116,60 TL toplam harç ile yargılama aşamasında yapılan tebligat, posta ücreti 61,85 TL ve bilirkişi ücreti 1.800,00 TL olmak üzere toplam 1.978,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/11/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza