Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/562 E. 2021/180 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/562 Esas
KARAR NO:2021/180

DAVA:Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/10/2020
KARAR TARİHİ:03/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, aralarında banka görevlilerinin de bulunduğu kişiler tarafından dolandırıldığını, Aynı dolandırıcılar tarafından diğer bankaların çeşitli şubeleri aracılıyla yapılan dolandırıcılık nedeniyle açılan dava …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde … Esas sayısı ile görülmekte olduğunu, Bahsi geçen ceza dosyasının sanıklarından …’in müvekkilin iş yerinde ziyaret ettiği bir gün, sohbet sırasında, müvekkilin aile şirketi olan ambulans işini geliştirmek istediğini ve bunun için kredi kullanmak istediğini öğrenmiş ve müvekkilin beyanına göre aynen “o zaman sana piyango vurduğunu, bir hibe programı var … kontrolünde, … tabana para dağıtıyor.” dediğini ve konu ile ilgili özet bilgiler verip, detayıyla anlatmak üzere müvekkile randevu verdiğini, söz konusu randevuda müvekkilinin …in anlattıklarına başta inanmamış fakat yapılan ısrarlar neticesinde inanmamış, teklifi kabul ettiğini, Bir süre sonra da, parayı hangi bankanın hangi şubesine yatıracağını bildirdiğini, Bunun üzerine müvekkilin, … Bankası … … Bölgesi Şubesine, kendi adına … numaralı hesabı açtırdığını ve 440.000,00 TL yatırdığını, müvekkilinin , … … şubesinden gelen telefon bilgisi ile parasının çekildiğini öğrenmiş ve hesabını kontrol ettiğinde parasının kendisine söylenenin aksine, tanımadığı kişi tarafından ve hiçbir şekilde vermediği sahte bir talimatla çekildiğini öğrenmiş ve dolandırıldığını anladığını, Müvekkilin bankadan aldığı sözlü bilgi sırasında bu hesap hareketinin 2017 Nisan ayında yapıldığını anlaşıldığını. Bu işin bilgisini ise bankanın Şubat 2018’de ancak verdiğini anlaşıldığın. Büyük şaşkınlık yaşayan müvekkilin, bankadan bilgi almaya çalıştığını, … Genel Müdürlüğüne …. Noterliği aracılığı ile 05.10.2018 tarih ve … yevmiye numaralı bilgi isteme yazısı gönderildiğini, Ancak anlamadıkları şekilde, hesapta gariplik olduğunu bildiren şubenin , neredeyse bu paranın çekilmesi ile müvekkili suçlayan ve bilgi vermeyen bir yanıt gönderdiğini, Müvekkilinin mağduru olduğu dolandırıcılık eylemleri hakkında 2012 yılından beri haberdar olmalarına rağmen bu dolandırıcılık eylemlerinin engellenmesine yönelik hiçbir önlem ve tedbir almayarak müvekkilin mağdur olmasına neden olan davalı bankanın , gönderilen ihtarnameden sonra müvekkili suçlayıcı tutum sergilediğini,Söz konusu işlemler esnasında müvekkilinin hem birikimlerini kaybetmiş olması hem de davalı bankanın, müvekkili suçlayan tavrı nedeniyle derin bir üzüntü yaşamış, psikolojik olarak yıprandığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, davalıya güvenilerek emanet edilen ancak davalının çalışanlarının ağır kusuru nedeniyle müvekkilinin bilgisi dışında ve sahte evraklarla tanımadığı üçüncü kişilerin hesabına aktarılan tutardan şimdilik 10.000,00-TL’nin ve müvekkilin söz konusu alacak miktarını zamanında kullanamaması nedeniyle uğradığı zararın tazmini amacıyla sonradan artırılmak üzere (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve belirsiz alacak olarak) 1.000,00-TL’nin, müvekkilin hesabına para yatırdığı tarihlerden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte, 50.000,00-TL tutarında manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin 02/12/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olmadığını, bu nedenle dava değerinin güncellenmesi ve eksik harçların davacı tarafa tamamlattırılması , aksi halde ise yargılamaya devam edilmemesi gerekmekte olduğunu, davacının huzurdaki davasının zarar iddiası ve taleplerinin müvekkil banka bakımdan zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkil bankanın … … ilçesinde bulunan … … şubesine 28/03/2017 tarihinde bizzat gelerek adına hesap açtırdığını, bu esnada daha önceden müvekkil bankada mevcut olan tüm bilgilerini güncellediğini, 28/03/2017 tarihinde açılan bu hesaba başka bir kişiden 150.000 TL, başka bir kişiden ise 40.000 TL EFT ile aktarıldığını,29/03/2017 tarihinde yine 150.000 TL aktaran aynı kişiden 250.000 TL EFT ile hesaba aktırıldığını, ardından dav acının aynı banka şubesine gelerek kendisine ait banka kartını teslim alıp ve aynı gün bu kart ile müvekkil bankanın … /2 … bankamatiğinden havale işlemi yapmayı da denediğini fakat güvenlik sisteminin buna izin vermemesi neticesinde söz konusu işlemi işcep uygulaması üzerinden gerçekleştirerek su 439.992 TL’yi … isimli şahsa havale olarak gönderdiğini, davacı tarafın konuya ilişkin müvekkil banka bünyesinde bankacılık kanuna kapsamında soruşturmayı yürüten müfettiş tarafından yapılan görüşme talebini reddettiğini, bunan yerine müvekkil bankanın başka bir şubesinden şikayet dilekçesi sunduğunu, müvekkil banka müfettişine bilgi vermekten de imtina ettiğini, aradan geçen 3 yıl içerisinde müvekkil banka ile ne kendisinin ne de avukatlarının hiçbir şekilde iletişime geçmediğini, netice itibariyle cevap dilekçesinde ayrıntılarıyla ifade edilen nedenlerden haklı itirazlarının kabulüne hukuka usul ve yasalara aykırı ve dayanaksız talepler içeren davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, davacının davalı banka nezdindeki hesabından bilgisi ve rızası dışında yapılan işlemler nedeniyle uğranılan zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK 114.maddesinde dava şartlarının düzenlenmiş; 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olmasının dava şartı olarak sayılmıştır. Görev husususun kamu düzenine ilişkindir. HMK 115.maddesinde, mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının yargılamanın her aşamasında resen araştırılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Bu kapsamda dosya değerlendirildiğinde, dava konusunun Mahkememizin görev alanına girmediği belirlenmiştir.
Dava tarihi olan 29/06/2020 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde de görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir. Tüketici konumundaki davacı tarafından açılan davada, Kanunda “bankacılık ve benzeri sözleşmeler” olarak ifade edilen ve tahdidi olarak sayılmayan bir hukuki işlemine dayanıldığından, Mahkememiz önüne gelen durumda, Davacı, hesabından tanımadığı kişiler tarafından, kendisi tarafından verilmeyen talimat ile hesaplarından bilgisi olmadan parasının çekilmesi nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmekte olup, davacının tacir sıfatı bulunmadığı ve tüketici konumunda olduğu, taraflar arasındaki arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemesi görevli olması karşısında, görev yönünden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin … TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.03/03/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza