Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/480 E. 2020/723 K. 31.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2020/480 Esas
KARAR NO: 2020/723

DAVA:İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/09/2020
KARAR TARİHİ :31/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılar ile davalı şirket arasında; …, … … Noterliğinin 29.08.2013 tarih ve … y. numaralı Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi yapıldığını, Davacılara ait … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Pafta, … ada, … parsel numarasında kayıtlı 67 m2 yüzölçümlü arsa niteliğindeki taşınmazın, sözleşmedeki diğer maliklere ait parsellerle tevhid edilmesinden sonra yapılacak inşaatta davacılara, sözleşmede belirli esaslara göre işyeri verilmesi kararlaştırıldığını,Yapımcı arsa sahiplerinin Ana Taşınmazdaki taşınmazlarını kat irtifakı kurulması akabinde tahliye ederek boş ve inşaat için yıkıma hazır bir şekilde kendilerine teslim etmeleri tarihinden, inşa edilecek yeni Bağımsız Bölümleri yeni sahiplerine teslim edene kadar geçen sürede her bir taşınmaz üzerinde bulunan ve sözleşme imza tarihinde Bağımsız Bölümler için arsa sahiplerine tam mülkiyet ve hisseli mülkiyet durumu esas alınarak dava dilekçesinde bildirilen şartlarda “Hak Mahrumiyeti” ödemeyi kabul beyan ve taahhüt edildiğini, Davalı borçlunun Hak mahrumiyeti bedellerini, davacılara 01.10.2016 tarihine kadar ödendiğini, Davalının bu tarihten sonra çeşitli bahanelerle hak mahrumiyet bedellerini ödemediğini, Müteaddit yazılı ve sözlü taleplere rağmen davalı hak mahrumiyeti bedelleri konusunda da edimlerini yerine getirmediğini,Borcun ödenmemesi, ödenmesi taleplerinin sürekli ertelenmesi nedeniyle 01.10.2016 – 01.11.2019 tarihleri arasındaki hak mahrumiyeti bedellerine ilişkin 479.355, – TL asıl 63.286,59 TL işlemiş faiz ile toplam 542.641,59 TL alacak için; icra takibi başlatıldığını, Davalının 27.11.2019 tarihinde Yetkiye ve borca itiraz etmiştir. İtiraz nedeniyle icra dairesi 27.11.2019 tarihinde Takibin durdurulmasına karar verildiğini, …. İcra Dairesi … E. sayılı takip, yetki itirazı nedeniyle merciine gönderildiğini,Dosya, …. İCRA DAİRESİNDE … E. numarayı alındığını, Hukuk davalarında dava şartı olarak Arabuluculuk aşaması zorunlu olduğundan, Arabuluculuk başvurularının … Arabuluculuk Bürosuna, … numara ile 26.06.2020 tarihinde yapıldığını, Arabuluculuk 2. Oturumu 27.07.2020 tarihinde yapılmış ve tarafların anlaşamadıklarını, tüm bu nedenlerle Açıklanan nedenlerle; Borçlu davalının icra dosyasına yaptığı itirazların iptaline, takibin devamına, muayyen, belirli bir borca haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle; borçlunun inkâr tazminatına mahkum edilmesine, faiz, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin borçlu davalıdan alınarak alacaklılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:Davacılar vekilinin dava dilekçesinde her ne kadar davacılara iş yeri verileceğinin kararlaştırıldığını söylemişse de bu haksız iddialarını delillendirebilecek herhangi bir delil sunmadığını, zira davacılar ile müvekkil arasında imzalanan sözleşme incelendiğinde görüleceği üzere davacılara iş yeri verileceğine ilişkin herhangi bir madde bulunmadığını, bu anlamda huzurdaki davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, Müvekkil ile taralar arasındaki sözleşmeden kaynaklı iki yıllık hak mahrumiyeti bedeli ve enkaz bedelinin tamanını ödemiş olup, davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, sözleşme gereği iki yıllık hak mahrumiyeti bedelinin ödenmesi ile müvekkilinin borcunun sona ermekle olup iki yıldan sonraki süreç için hak mahrumiyeti bedeli ödeme yükümlülüğünün yalnızca inşaatın müvekkil şirketin kusuru ile uzaması sebebiyle gerçekleşebileceğini, oysa inşaatın uzamasının sebebinin davacılardan ve başka bazı arsa maliklerinin sözleşmeye aykırı olarak arsa payını devretmemesi ve müvekkillerinin kat irtifakı kurmasını imkansız hale getirmesi olduğunu, 07/12/2020 tarihli dilekçesinde bildirilen nedenlerden öncelikli olarak davacının tacir sıfatı bulunmaması nedeniyle Görevsizlik itirazları yönünden değerlendirilme yapılmasını, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesini, yargılama neticesinde davacılara herhangi bir borcu bulunmayan müvekkil aleyhine açılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkin davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiş olduğu görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki (kat karşılığı inşaat sözleşmesi) Eser Sözleşmesinden kaynaklanan İtirazın iptali davasıdır.
Dosyamız içine alınan … İcra dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde davacının toplamda 542.641,59 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davada uyuşmazlığın; davalının, davacı bankada müdür olarak çalıştığı dönemde verilen kredi nedeniyle mali sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davacı bankanın davalıdan zararına ilişkin talepte bulunup bulunamayacağı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Açılan davada, mahkememizce öncelikle dava şartları yönünden inceleme yapılması gereği duyulmuş ve bu nedenle de öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığı hususu değerlendirilmiştir. Zira görev, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca bir dava şartı olup, dava şartlarının HMK 138.maddesi uyarınca öncelikle değerlendirileceği ve HMK 115/1 maddesi uyarınca yargılamanın her safhasında resen değerlendirileceği sabit olduğundan mahkememizce bu yönde değerlendirme yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1.maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükmü yer almaktadır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Yine, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediğinden, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir.
Ticaret Mahkemelerinin görevi, ticari davalarla sınırlı olup, davanın ticari dava olup olmadığının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır.
Davanın kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan ve davalı tarafa ödenen bedelin iadesine ilişkin olduğu ve davacıların tacir olmadığı, davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan dava ve işlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan dava ve işlere asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağına dair özel bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davayı görüp sonuçlandırma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan mahkememizce davanın usul yönünden reddi ile dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda yetkili mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak dosya üzerinden karar verildi. 31/12/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır