Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/47 E. 2022/646 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/47 Esas
KARAR NO:2022/646

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/01/2020
KARAR TARİHİ:09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında alım satım sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca oluşan bakiye alacağın davalı şanca ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine … 7. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe, yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ederek durdurduğunu, bunun üzerine huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptalini, takibin kaldığı yerden devamını, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı yanın cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:
Dava, davacı şirket tarafından davalı şirkete karşı … 7. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan ve fatura alacağı olduğu iddia edilen faizi ile birlikte toplam 25.248,83 TL’nin tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketle alım satım sözleşmesi akdettiğini, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve bu işlemlere istinaden fatura düzenlediğini, işbu faturadan kaynaklanan faizi ile birlikte toplam 25.248,83 TL alacağın tahsiline ilişkin yapılan takibe davalının yaptığı itirazın iptali için işbu davayı ikame etmiştir.
İcra İflas Kanunu (İİK) m.67’de düzenlenen itirazın iptali davası, takip talebine itiraz edilen alacaklı tarafından itirazın tebliğinden itibaren 1 yıl içinde ve genel hükümler çerçevesinde alacağın varlığının ispatı gereken bir davadır. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilir.
İtirazın iptali davasında davacı alacaklı, takip konusu alacağın varlığını ispat etmek zorundadır.
İş bu dava bakımından önemli delillerden olan yasal dayanağını Vergi Usul Kanunu hükümleri oluşturan “fatura” Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 2001/1 E. 2003/1 K. sayılı kararında “ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup ticari belge niteliğindedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Fatura tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmayıp faturayı teslim alanın borç altına girmesi, hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmesinin ispatına bağlıdır. Ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Tek yanlı düzenlenen faturanın, düzenleyen tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması alacağın varlığını ispatlamaz. Faturalarda belirtilen mal veya hizmetin davalı alıcıya teslim edildiği iddiasını davacı ispatla yükümlüdür. Fatura içeriğindeki mal veya hizmetin davalıya teslimi dayanak belgelerle kanıtlanmadığı sürece ticari defterler tek başına mal veya hizmetin teslim edildiğini ispata yeterli değildir.
Somut dosyanın tetkikinde; … 7. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının yapılan incelenmesinde; alacaklının davacı borçlunun ise davalı şirket olduğu, faizle birlikte toplam borç miktarının 25,248,83 TL, olduğu, davalı borçlunun 25/10/2019 tarihinde süresinde olacak şekilde borca itiraz ederek takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dosya, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi için mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi raporunda ” Davacı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davacı defterlerinin HMK 222’ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun Sayın Mahkemenizin takdirinde bulunduğu, Davalı yanın ticari defterlerini sunmaması hakkında takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, Davacı yanın ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı yandan takip tarihi itibarı ile KAYDİ olarak 20.357,98 USD karşılığı 59.258,71 TL alacaklı göründüğü, Davalının kendisine keşide edilen faturanın tebellüğüne ve emtianın teslimine itirazının olduğu, ancak dosyada mübrez fatura ve teslim tutanak fotokopilerinde okunaksız bir şekilde isim ve imzanın bulunduğu, dolayısı ile davaya konu emtianın bahsi geçen belgelerin okunaklı bir nüshasının ibrazı halinde KAYDİ anlamda teslim alınmış olabileceği kanaatine varılmakla birlikte bu hususun hukuki yorum ve takdirinin Sayın Mahkemenize ait olduğu, Davacının dava dilekçesinde davalıdan faturadan kaynaklı alacağı olan 21.183,38 TL bedeli talep ettiği, ticari defterlerinden tespit edilen davacı kaydi alacağının ise; 20.357,98 USD karşılığı 59.258,71 TL olduğu görülmekle; HMK 26.maddesine göre taleple bağlılık ilkesi yönünden bu hususun hukuki yorum takdirinin Sayın Mahkemenize ait bulunduğu, Davacı yanın davalı yanı takiple temerrüde düşürdüğü, bu nedenle faiz yönünden hesaplamanın infaz anında icra müdürlüğü tarafından yapılacağı, Davacı yanın talep ettiği icra inkar tazminatı hakkında takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu” şeklinde raporunu sunmuştur.
Davalı dosyaya cevap dilekçesi sunmayarak davacının tüm iddialarını reddetmiş sayılmış ve ispat külfeti yukarıdaki açıklamalardan da açıkça aşlaşılacağı üzere davacı üzerindedir. Faturaya konu alacak karşılığı hizmetin teslim edildiğine dair herhangi bir belge dosya kapsamında bulunmadığı gibi alacağı tevsik eden bir sunulmadığı gibi fatura ve üzerinde de herhangi bir ibarenin yer almadığı anlaşılmıştır. Davaya konu faturaların teslim kısmındaki isim ve imzaların fotokopi olmasından dolayı okunaklı olmadığı görülmüştür. Tek yanlı düzenlenen faturanın, düzenleyen tarafın kendi ticari defterlerine kaydedilmiş olması alacağın varlığını ispatlamaya yetmeyeceğinden her ne kadar bilirkişi raporunda davacının talebinde haklı olduğu belirtilmişse de yukarıdaki açıklamalar ışığında bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek davacının davalıdan faturaya konu alacakların varlığını ispatlayamadığı anlaşılmıştır.
Faturanın delil olması ile ilgili açıklamalar, dosya arasında yer alan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç 80,70 TL olup, peşin alınan ve ıslah ile tamamlanan toplam 435,24 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 354,54 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan …Ü.T. gereği 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştikten sonra artan gider avansının davacıya ve davalıya İADESİNE, Davacı ve davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın “Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik”in 207. maddesi uyarınca davacının bildireceği İBAN numarasına, İBAN numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan gider avansında kalan paradan karşılanmak üzere PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürünce davacı tarafa iadesine,
8-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 216/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin talebi olmadıkça gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmamasına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olarak davacı vekili ile davalı şirket yetkilisin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/07/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza