Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/373 E. 2021/128 K. 15.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/373 Esas
KARAR NO:2021/128

DAVA:Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/10/2013
KARAR TARİHİ:15/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tapuda …caeli İli. … İlçesi, … Köyü, … ada ve … parselde kayıtlı akaryakıt istasyonu ile ilgili olarak taraflar arasında 11/05/2007 tarihinde bir intifa sözleşmesi ve buna bağlı yatırım protokolü akdedildiğini, bu sözleşmeler uyarınca müvekkiline 25/12/2022 tarihine kadar akaryakıt istasyonundan yararlanma hakkı tanındığını, taraflar arasındaki sözleşmelerin (dikey anlaşmanın), Rekabet Kurulu’nun tebliğ ve kararları nedeniyle öngörülenden daha erken tarihte sona erdiğini, müvekkili tarafından davalının taşınmazı üzerine konulan intifa hakkının terkini için 94.846,91-TL terkin harcı vc masraf yapıldığını, taraflar arasındaki dikey sözleşmelerin intifa süresi sonuna kadar devam edeceğine inanılarak müvekkili tarafından ayrıca intifa ve inkişaf bedelleri ödendiğini, sözleşmelerin geçersiz kalan kısmına tekabül eden güncelleştirilmiş 526.795,36-TL intifa ve inkişaf bedelinin de iade edilmesi gerektiğini belirterek intifa hakkının terkini için ödenen 94.846,9l-TL’nin ödeme tarihinden itibaren, sözleşmelerin uygulanmayan kısmına tekabül eden intifa ve inkişaf bedeli olan 526.795,36-TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin kendisine yapılan ticari inkişaf bedelini amacına uygun olarak kullandığını, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, davacının taleplerinin fahiş olduğunu, taraflar arasındaki intifa sözleşmesinin geçersiz olduğunu, geçersiz bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla ödenen İntifa bedelinin iadesinin istenemeyeceğinî belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava bayilik sözleşmesine istinaden davalının maliki olduğu taşınmaz üzerindeki intifa hakkı ve sözleşmenin Rekabet Kurumu’nun kararı nedeniyle geçersiz kılınan bölümüne ilişkin süreye tekabül eden bir kısım bedelin iadesi ve tapuda terkin için sarfolunan meblağın tahsili isteğine ilişkindir.
Davalının zamanaşımı def’i; talep sözleşmeye dayalı olduğundan, yetki itirazı ise protokolün 13.maddesi hükmüne göre yerinde bulunmamıştır.
Taraflar arasında imzalanan 25/10/2007 tarihli bayilik sözleşmesi, 11/05/2007 tarihli intifa hakkı tesisi vaadi ve yatırım hakkında protokol ve ekleri dosya arasına sunulmuştur. … …, …, … mevkiinde … ada … parselde kayıtlı taşınmazın davalı şirket adına kayıtlı iken 25/10/2007 tarihinde davacı şirket lehine 15 yıl süreyle intifa hakkı tesis edildiği, intifa hakkı lehdarının 24/10/2013’de başvurusu üzerine intifa hakkının kaldırıldığı celbolunan tapu-kayıt suretinden ve resmi senetten anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış ve davalının anlaşmazlık dönemine ait ticari kayıt ve defterlerinin incelenmesi için …ocaeli Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır. Mali müşavir bilirkişi davalının sunulan 2007 ile 2010 arası resmi defterlerinin bilanço usulüne göre tutulduğunu, 2007 ve 2008 yevmiye defterlerinin kapanış kayıtlarının olduğunu, 2007 ve 2008 yevmiye defterlerinin kapanış kayıtlarının olmadığını, davacı adına düzenlenen faturaların rapor içeriğinde bildirildiğini ifade etmiştir.
Mahkememizce davacı ticari kayıt ve defterlerinin sözleşme hükümleriyle birlikte tetkiki, birleştirici rapor alınması için oluşturulan mali müşavir, finansçı ve ticaret hukukçusu akademisyen bilirkişiler 13/08/2015 günlü müşterek raporlarında, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri olduğunu, davalı şirket adına sözleşme hükümlerine göre yapılan ödemelere dair faturaların tablo halinde rapor içeriğinde gösterildiğini, fatura muhteviyatı “15 yıllık İntifa Bedeli” ibareli, toplam tutarı kdv dahil 1,100.465,05.-TL olan üç adet fatura düzenlemiş olduğunun görüldüğünü, davacı şirketin de bu faturalara istinaden ayrıntıları yukarda görülen muhtelif tarihlerde bu faturaların kdv dahil toplamı olan (932.597,50+167.867,55 Kdv) 1.100.465,05.-TL tutarı banka kanalıyla davalı şirkete ödemiş olduğunun görüldüğünü, talimat raporu incelendiğinde şirketin defler kayıtlarını incelemiş olan bilirkişi raporunun sonuç kısmında ” Davalının 2007 yılındaki ticari defterlerinde, dava dosyasında yer alan ödeme makbuzlarına karşılık düzenlenen 351.991.00 ve 348.070,50 tutarlı ve yine 2008 yılı defterlerinde 400.400,55 TL tutarlı ödeme makbuzlarına karşılık davacıya fatura düzenlendiği görülmüştür” ibaresinin yer aldığının görüldüğünü, buradan da davacı şirketin yapmış olduğu ödemelerin davalı şirketin kayıtlarıyla birbirini teyit ettiğinin anlaşıldığını, sözleşme süresinin 15 yıl olup, 25/10/2007-25/10/2012 arası dönem hariç tutulduğunda kalan süreye tekabül eden intifa bedelinin 621.731,67 TL olacağını, davacı şirketin elinde bulunan vezne alındı makbuzları ve vergi tahsil alındı belge asıllarına göre davacı şirket tarafından taşınmasının intifa terkini için 94.706,91 TL sarfedildiğini, taraflar arasındaki sözleşmelerin, 18/09/2005 tarihinden itibaren en fazla beş yıl müddet için grup muafiyetinden yararlanabileceğini ve bu tarihten sonra 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4. ve 56. maddeleri uyarınca en son 18/09/2010 tarihine kadar ifa edilebileceği hususunda bir tartışma bulunmadığını, bu doğrultuda geçersiz addedilen dönem için ifa edilen edimlerin iadesi şartlarının Rekabet Kanunu 56. maddesi kapsamında çözüme kavuşturulması gerektiğini, zira ilgili Rekabet Kanunu’nun söz konusu hükmüne göre; “bu kanunun 4 üncü maddesine aykırı olan her türlü anlaşma ile teşebbüs birlikleri kararı geçersizdir. Bu anlaşmalardan ve kararlardan doğan edimlerin ifası istenemez. Daha önce yerine getirilmiş edimlerin geçersizliği nedeniyle geri istenmesi halinde tarafların iade borcu Borçlar Kanunun 63 ve 64 . maddelerine tabidir. Borçlar Kanununun 65 inci maddesi hükmü hu Kanundan doğan ihtilaflara uygulanmaz.” dolayısıyla sözleşmelerin geçersiz hale geldiğini 18/09/2010 tarihi ile normal süresinin sona erme tarihi arasındaki dönemin ifa edilemeyecek süre olarak değerlendirilmesini ve bu tarihler arasındaki dönem için iddia ve talep edilen, dava konusu intifa bedelinin sebepsiz zenginleşme esas ve ilkelerine bağlı kalınarak hesaplanması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin ifasının belirli bir kısmı Rekabet Kurulu kararıyla, imkansız hale geldiğinden davacı sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak sözleşmenin ifasının imkansız hale gelen kısmı için ödemiş olduğu intifa bedellerinin iadesini talep edebileceği, Borçlar Kanununun sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen TBK. m. 77 hükmüne göre: “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığmdan veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur “. sözkonusu hüküm uyarınca sebepsiz zenginleşmenin gerçekleşebilmesi için, borçlunun malvarlığında bir zenginleşme gerçekleşmiş olmasını, bu zenginleşmenin başkasının aleyhine gerçekleşmiş olması gerektiği, zenginleşme ile zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunması gerektiğini ve zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmaması gerektiğini, iade edilmesi gereken intifa bedelinin 621.731,67-TL olarak hesaplandığı halde, davacı tarafından 526.795,36-TL istendiğini, talebe bağlılık ilkesi gereği talep edilen bu bedele dava tarihinden İtibaren avans faizinin uygulanması gerekeceği, davacının taleplerinden birisinin de ödemiş olduğu intifa terkin bedelinin iadesine ilişkin olduğunu, kanuni mirasçılar dışında, intifa hakkından, kuru mülkiyet sahibi lehine ivazsız (bedelsiz) feragat edilmesinde veya süreli intifa haklarında, sürenin dolması sebebiyle intifa hakkının terkininde, işleme konu taşınmazın genel beyan döneminde beyan edilen emlak vergisi değerinden (diğer yıllarda bir önceki senenin emlak vergisi değerine her yıl Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranı uygulanarak bulunacak değerden) az olmamak üzere bildirilen değer üzerinden Harçlar Kanununa ekli (4) sayılı Tarifenin 4. Pozisyonu uyarınca belirtilen oranda tapu harcı, kuru mülkiyet sahibinden tahsil edileceği, İntifa hakkından feragat bir bedel karşılığında yapılmakta ise yine lehine feragat edilen kuru mülkiyet sahibinden (20/e) pozisyonu uyarınca belirtilen oranda tapu harcı tahsil edileceği, dolayısıyla somut olayda, davacı tarafından, intifanın terkini nedeniyle taşınmaz maliki davalı şirket lehine, ödenen harç ve giderlerin, davalı şirket tarafından davalıya ödenmesi gerekeceği, davacı tarafın bu yönde davalı şirkete karşı herhangi bir ihtarda bulunmadığından, davalı şirketin temerrüdünün dava tarihi itibariyle oluştuğunu, dolayısıyla anılan alacağa, dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanabileceğini, davacıya iade edilmesi gereken intifa bedelinin 621.731,67-TL olarak hesaplandığını, ancak davacı tarafından 526.795,36-TL istendiğini, davacıya 94.846,91-TL intifa terkin bedeli de ödenmesi gerektiğini, davacıya ödenmesi gereken bedellere dava tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanabileceğini belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ olunmuş, davalı taraf rapora itirazda bulunmuştur.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesi nedeniyle davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine intifa hakkı tesis edildiği, Rekabet Kurumu’nun 12/03/2009 tarihinde yayınlandığı, akaryakıt sektörü ile ilgili bildirimle taraflar arasında bayilik sözleşmesi ile bağlantılı kredi sözleşmeleri, ekipman ve uzun süreli kira, intifa hakkı tanınması gibi uzun süreli şahsi ya da ayni haklarında rekabet yasağı kapsamında değerlendirileceği, 18/09/2005 tarihinden önce yapılmış ve süresi 5 yılı aşan sözleşmelerin 18/09/2010’a kadar tebliğde yer alan muafiyetten yararlanabileceği 18/09/2005 sonrası yapılan sözleşmelerin ise ilk 5 yıllık süre boyunca muafiyetten yararlanacağı, aşan süreler bakımından sözleşmeyi ifa zorunluluğun ortadan kalkacağı düzenlemesi nedeniyle, somut olayda davalıya ödenen 5 yıllık bedelin aşan bölüm bakımından hesaplanan tutarının belirtilen intifa hakkının ifası imkansız hale geldiğinden iadesi gerektiği, ayrıca intifa hakkının kaldırılması sırasında yapılan giderlerin de davalıdan talep edilebileceği kanaatine varılmış olmakla, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2017/4322 E.-2019/709 K.sayılı, 07/02/2019 tarihli kararı ile
“Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesi nedeniyle davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine intifa hakkı tesis edildiği, Rekabet Kurumu’ nun kararıyla sona eren sözleşme nedeniyle 5 yılı aşan süre için davalıya ödenen bedel yönünden hesaplanan tutar için intifa hakkının ifasının imkansız hale geldiği bu miktarın davacıya iadesinin gerektiği, intifa hakkının kaldırılması sırasında yapılan giderlerin de davalıdan talep edilebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına” karar verilmiştir.
Bu kez karar düzeltme talebi üzerine dosyanın aynı daireye gönderildiği, … E.-… K.sayılı, 17/06/2020 tarihli karar düzeltme kararı ile,
“Mahkemece yapılan tahkikat sırasında davalıya ait … mevkiinde … ada ve … parselde kayıtlı taşınmaz üzerine davacı lehine 25.10.2007 tarihinde 15 yıl süreyle intifa hakkı tesis edildiği ve intifa hakkı lehtarı davacının 24.10.2013 tarihli başvurusu üzerine intifa hakkının kaldırıldığı tespit edilmiş ise de; intifanın kaldırılmasına ilişkin 24.10.2013 tarihli ve … yevmiye nolu işlemde intifanın ivazsız olarak kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece intifa hakkının ivazsız olarak kaldırılmasına rağmen bakiye intifa bedeline hangi hukuki gerekçeyle karar verildiği belirtilmemiştir. Yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması ve Dairemizce hükmün bu haliyle onanması doğru olmamıştır. Davalının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin … esas, …karar sayılı ve 07.02.2019 tarihli kararı kaldırılarak hükmün bozulması gerekmiştir.” hükmü ile bozulmuştur.
Karar düzeltme aşamasındaki bozma ile gelen dosya yukarıdaki esasa kaydedilerek, bozma ilamına uyularak yargılamasına devam olunmuştur.
Davacı şirket, davalı şirkete …. Noterliği’nin 29.04.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile İntifa Hakkı’nın terkini öncesinde İntifa Bedeli alacağını açık bir şekilde saklı tutarak, bu kayıt ve şartlar altında yine aynı ihtarname ekinde davalıya terkin vekaletnamesi düzenlediği ve İntifa Hakkı’nın bu kayıt ve şartlarla terkin edildiğine dair beyanda bulunmuştur.
Bahsi geçen intifanın terkini işlemleri için … Tapu Müdürlüğü’ne müzekkere yazıldığı, müzekkere cevabında gönderilen evrakların incelenmesinde, 24/10/2013 tarihli intifa hakkının terkinine ilişkin tescil istem belgesinin bulunduğu, bu belgede “yapılan istem” kısmında “intifa hakkını ivazsız olarak terkinini talep ederim” ifadelerinin yazılı olduğu görülmüştür. Yine tapu müdürlüğü tarafından gönderilen belgeler içerisinde … adresinden terkin için davacı tarafın vekalet verdiği …’ a gönderilen 22 Ekim 2013 tarihli mailde “intifa terkin işlemi yapılırken de tescil istem belgesine bedelini aldığımdan terkini talep ediyorum diye kesinlikle yazmaması gerekiyor, çünkü intifa bedeli daha sonra tarafımızdan dava konusu edilicektir” ifadelerinin yazılı olduğu, ancak aynı mail çıktısı üzerinde işlemi yapan ( davacı şirketin vekalet verdiği) vekili Av … tarafından “intifa terkini ivazsızdır. 24.10.2013” ifadelerin yazıldığı ve imzalandığı görülmüştür.
Netice olarak tapu resmi belgesi olan 24/10/2013 tarihli intifa hakkının terkinine ilişkin tescil istem belgesinde “yapılan istem” kısmında “intifa hakkını ivazsız olarak terkinini talep ederim” ifadelerinin yazılı olduğu görülmekle, intifa terkininin ivazsız olarak yapıldığı kabul edilerek, davacı tarafın intifa terkini sebebi ile herhangi bir bedel talebinde bulunamayacağı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf Yargıtay onama kararından sonra davalı ile protokol yapıldığını ve davalının borcu kabul ettiğini bildirmiş ise de, sunulan protokolün mahkeme dışı olması, davalının bu protokole karşı sunduğu beyanda protokolün onama kararı üzerine düzenlendiğini, aslında böyle bir borçları olmadığına yönelik beyanları da dikkate alınarak, protokol dikkate alınmamıştır.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 59,30 TL ilam harcının peşin alınan 10.607,95 TL’den düşümü ile geri kalan 10.548,65 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının yaptığı 215,00 TL posta giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 48.108,21 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/02/2021

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza