Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/371 E. 2020/660 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/371 Esas
KARAR NO :2020/660

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:01/10/2010
KARAR TARİHİ:09/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:Davacı vekili davası ile müvekkili ile davalı …arasında sağlık hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, tarafların bu sözleşme ile davalı şirket sigortalılarının müvekkili şrkette göreceği muayene ve tedavileri karşılığında davalı … şirketinin, müvekkilinin yapacağı ödemeler ve müvekkilinin şirketin düzenleyeceği belgeler ile ilgili esasların anlaşma altına alındığını, sözleşmenin 31/12/2009 tarihine kadar geçerli olduğunu, sözleşmenin bitim tarihinden önce sözleşmenin feshine dair taraflar arasında bildirim yapılmaması nedeniyle 1 yıl uzadığını, müvekkilinin şirket kurum ortaklarının ayrılmasından bahisle 06/11/2006 tarihinde başlayan çalışmanın iptaline karar verildiği, şirket tarafından belirtilen iptal sebebinin sözleşmenin hiçbir maddesinde yer almadığını, davalı … şirketi tarafından hiçbir hukuki dayanağı bulunmaksızın gerçekleştirilen sözleşmenin feshi sebebi ile müvekkilinin şirketin maddi manevi büyük zarara uğradığını, müvekkili şirketin uğramış olduğu zararlar dolayısıyla 10.000 TL manevi tazminat ve 15.000 TL maddi tazminat tutarına, sözleşmenin feshi tarihinden itibaren uygulanacak ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama gideri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:Davacı ile aralarındaki 01.10.2009 tarihli sağlık sözleşmesinin mevcut olup, sözleşme genel hükümler başlıklı 9.madde 6 bentte belirlendiği üzere 31.12.2009 tarihine kadar geçerli olmak üzere yapıldığını, aynı hüküm uyarınca 1 yıl süre ile kendiliğinden uzayarak devam ettiğini, 04.06.2010 tarihinden müvekkili tarafından sözleşme kurallarına uygun olarak sözleşmenin fesh edildiği, 4.madde hükmüne göre bu işlemin yapılıdığı bu hükme göre, iyi niyet ilkelerine aykırı uygulamaların yapılması, anlaşmalı kurumun faaliyetin aksama olması veya bazı bölümleri kapatması veya çalışmalarına kısmen bile olsa geçici olarak ara vermesi halinde sözleşmenin sigorta tarafından tek taraflı gerekçe göstermeksizin fesih hakkının bulunduğunu, bu hüküm karşısında fesih bildiriminin sözleşmede açık şekilde dile getirilmemiş olduğundan bahisle hukuka aykırılığından söz edelmemeyeceği zira sözleşmenin devamında ekonomik yarar görmeyen müvekkil şirketin akti ilişkiyi düzenleyen sözleşmenin, davacı şirketin ortaklık yapısının yine davacı tarafından … .Noterlik aracılığı ile 14.06.2010 tarihinde … nolu ihtarname ile değiştiğine yönelik beyanları ile yer verilmiş ifadelerinden de belirlendiği üzere davacının müvekkili şirketin fesih bildirim tarihinden bir ay öncesinde değişikliğe uğradığı ve huusunu ihtarname metni ile açık olduğu, bu doğrultuda yasal ve sözleşmesel hakkın kullanıldığı davacının talebinin yerinde olmadığı, yaptıkları adres değişikliklerinin oluduğu bunun yanı sıra şirket ortaklık yapısında değişiklik bulunduğu hususuları değerlendirilerek fesih cihetine gidildiği, sözleşmeye göre de ayrıca bir gerekçe göstermeleri gerekmediği tek taraflı fesih haklarının olduğu, tazminat taleplerinin yerinde olmadığı ve davanın reddini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava taraflar arasındaki sözleşmenin haksız fesih nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
İncelenen dosyada taraflarca iddia ve itirazlar tekrarlanmış, sözleşme ihtar ve ihbarlar faks yazışmaları, kayıtlar yapılacak bilirkişi incelemesine delil olarak dayınlmıştır.
Taraflar arasında 01/10/2009 tarihinde sağlık hizmetleri sözleşmesinin düzenlendiği fiyat düzenlemesi ve fatura düzenlemeleri, yapılacak işlemlere ait genel bilgiler genel hükümler yönünden düzenlemelerin olup, 4.maddesi ile davacının sözleşme ilkelerine aykırı uygulama yapması anlaşmalı kurumun faaliyetinde aksama olması bazı bölümlerin kapatılması çalışmaması veya kısmen geçici olarak ara verilmesini sigorta tarafından ihtara gerek olmaksızın tek taraflı olarak feshini haklı kıldığı, yine sigortanın sözleşme devamı sırasında gerekçe göstermeksizin fesih hakkınının doğduğu belirlendiği 31.12.2009 tarihine kadar geçerli olarak düzenlendiği ancak 1 yıl daha fesh edilmeme halinde yürülükte kalması halinde uzamasının hükme bağlandığı görülmüştür.
İncelenen sicil kayıtlarında şirketin önceki ortaklık yapısında hisse devrinde değişiklik olduğu ancak herhangi bir faaliyet konusu hususnda değişikliğin bulunmadığı, görülmüştür.
Yıllık bilançolar dosyaya celp edilmiş, tarafların iddia ve itirazları sözleşme hükümleri fesih olgusu, şirketin kazancı dikkate alınarak davacının tazmine konu alacağının tartışılarak belirlenmesi için bilirkişi inceleme kararı oluşturulmuştur.
Yapılan incelemeler ile davacının ilgili sağlık sözleşmesi nedeni ile konusu yönünden davalı ile ararlarındaki ilişkinin devam ettiği , bu süreç içinde sicil kaydından gelen yazılardan da değerlendirildiği üzere ünvanında ve hisseleri yönünden değişikliğe gidildiği, hisse devirlerinin bulunduğu, adresini naklettiği şirketin kendi bünyesinde yaptığı işlemler olduğu, sözleşme süresi içinde sözleşmenin imzalanma tarihinden ve bitim tarihinden sonra 1 yıl süre daha uzadığı ve bu doğrultuda 2009-2010 yılları içindeki değerlendirdikleri cari hesap ekstreleri ile gerekli denetlemelerde davacının uzayan bir yıllık dönem sonunda davalı tarafından fesih edilmesi nedeni ile 7 aylık sürenin sona ermesine kadar olan kar mahrumiyetinin yerinde olacağı, ifade edilerek bu miktarin 7.283,37 TL olarak brüt cirosunun mevcut olduğu ve bu süre içinde kar mahrumiyetinin bu şekilde belirlendiği rapor olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı sunulan deliller izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporu denetlenmiş, davacının sözleşmenin 3.ve 6.madde gereğince ifa edilmemesi nedeni ile zararının bulunduğu, sözleşmenin uzadığı ancak haksız fesih yapıldığı, sözleşmenin feshine dek geçen süre nedeni ile şirkette çalışma yapılmaması, diğer şirketler ile çalışma yapılmadığını bu nedenle zarara uğradıkları, şirketin bünyesindeki hisse değişikliğinin ve devir işlemlerinin adresindeki değişikliğin ve yaptığı işin aynı kalarak ünvanındaki bir takım değişiklik yapılmasının doğrudan fesih nedeni sayılamayacağı iyi niyet kurallarına uyğun bulunmadığı, düzenelenen bilançoları ve davacının bilhare dosyaya tespit edilen dava dışı kuruluşlarda ziraat bankası , halk bankası, arasındaki sözleşmelerin de yapılamaması nedeni ile ve bunun dışında kapasitesi üstünde iş hacmi bulunduğu nedenle işi alamaması dikkate alınarak sözleşmeninin bu anlaşmalı kurumlar doğrultusunda değerlendirildiği ve yerine getirildiği nedenle, bilhare başkaları ile yapılan anlaşmalarda denetlemiş, taraflar arasındaki yazışmaların temerrüt ihtarı konumunda olmadığı, ancak sözleşmenin feshinin hükmü doğrultusunda sonuna kadar devam etmemiş olması nedeniyle 7 aylık süreye ilişkin kar kaybı talebinin yerinde olduğu, diğer kuruluşlarla anlaşmalarının manevi kayıp olarak değerlendirilemeyceği zira sözleşme ile tarafların açık ve hür iradeleri ile imzalanmış olması tartışılmış, ve davalıya getirilen fesih ayrıcılığı da değerlendirildiğinde davacının başka kurumlarla anlaşma yaparak faaliyetine devam edeceği, incelenerek manevi tazminat talebi koşulları yerinde görülmemiş ancak uzamış olan sözleşme nedeni ile 7 aylık süreye ilişkin talep koşulları yerinde görülerek bilançoları doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2020/1031E- 2020/2351 K-Sayılı, 30/06/2020 tarihli ilamı ile, “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16’ncı maddesi gereği taraflar tacir konumunda olup, aynı Kanun’un 18/2’nci maddesine göre eylem ve işlemlerinde basiretli bir tacir gibi hareket etmeleri gereklidir. Taraflar arasındaki 01.10.2009 tarihli sağlık hizmetleri sözleşmesinin IX. maddesinin 4 no.lu bendinde ”sigorta şirketinin sözleşmenin devamı sırasında gerekçe göstermeksizin sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh hakkı saklıdır.” düzenlemesi mevcut olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin IX – 4. maddesinin davalı … şirketine verdiği yetkinin gerekçede tartışılmadığı görülmüştür.
Bu durumda mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin IX – 4. maddesinin davalı … şirketine verdiği sözleşmeyi fesh yetkisi de değerlendirilerek sözleşmenin feshinin hangi objektif sebepler ile haklı ya da haksız olduğu gerekçelendirilip oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir. ” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkememizce, bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamında; mahkememiz kararının gerekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin tek taraflı fesih yetkisi veren maddesi de değerlendirilmeden, sözleşmenin feshinin haklı veya haksız olduğunun tespitinin gerekçelendirilerek sonuca göre karar verilmemesi nedeniyle kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın esası sözleşmenin davalı tarafa verilen tek taraflı gerekçesiz fesih hakkının kullanılması halinde, bu durumun hakkın kötüye kullanılmasına yol açıp açmayacağı, gerekçe ileri sürülmeksizin veya gösterilmeksizin tek taraflı feshin davalı tarafça kullanılıp kullanılmayacağı, gerekçesiz fesih halinde tazminat talebinde bulunulup bulunulamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
TBK 26.maddesine göre taraflar sözleşme serbestisi ilkesi gereğince hareket ederek, sözleşme içeriğini ve maddelerini özgürce belirleyebilirler. Sözleşmenin taraflarının da tacir sıfatı taşımaları nedeniyle, TTK 20/2 maddesine göre basiretli tacir olarak hareket etme mecburiyetleri bulunmakta, böylelikle akdedilen sözleşmenin hükümlerine uymakla yükümlü olacaklardır. Ancak, sözleşmenin ifası esnasında TMK 2.madde uyarınca hak ve borçlarının kullanımı sırasında iyi niyet kurallarına uymasılması gerekmektedir. Bir hakkın sırf başkasını zarara sokacak şekilde kötüye kullanılmasını hukuk korumayacaktır.
Somut durumda, sözleşme hükmü değerlendirildiğinde davalı tarafa tanınan tek taraflı gerekçesiz fesih hakkının keyfi ve mutlak bir hak olmadığı, davalının irdelenen sözleşme IX-4.maddesi hükmü dışında, sözleşmeyi fesihte haklı olduğunu gösteren nedenleri de ortaya koyup ispatlaması gerektiği halde, dosya kapsamında fesih nedeninin varlığını ispatlayamadığı, bu anlamda yapılan feshin haksız olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın kısmen kabulü ile 7.283,37 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 497,53 TL karar harcından peşin alınan 371,25 TL’nin mahsubu ile geri kalan 126,28 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacının bozma öncesi yaptığı 2.388,90.-TL yargılama gideri ile bozma sonrası yapılan 93,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.481,90 yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 723.06TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 4.080,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalının yaptığı bozma öncesi 39,00.-TL ve bozma sonrası yapılan 63,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 102,00 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 72,28 .-TL nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 4.080,00 TL vekalet ücreti takdirine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/12/2020

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA