Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/361 E. 2023/62 K. 23.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/361 Esas
KARAR NO :2023/62

DAVA:İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/07/2020
KARAR TARİHİ:23/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile … A.Ş.(…) arasında hem de şahsen … ile 13/01/2011 tarihinde prokotol imzalandığını, protokol uyarınca teminat mektubunun, 13/01/2012 tarihinde müvekkil ya da ilgili bankaya ibraz edilmesi gerekirken bu tarihten 3 yıl 5 ay 13 gün sonra ilgili bankaya iade edildiğini, teminat mektubunun geç iadesi sebebiyle protokol’ün 8. Maddesi uyarınca şimdilik toplam 2.071.666 USD tutarındaki cezai şartın ödenmesi için borçlulara 12/06/2019 tarihinde … 38. Noterliği aracılığıyla … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, ancak borçlular tarafından 09/07/2019 tarihinde … 28. Noterliği aracılığıyla cevaben gönderilen … ve … yevmiye numaralı ihtarnameler ile herhangi bir borcun bulunmadığının bildirildiği, talebin 8 yıl sonra gelmesinin dürüstlüğe aykırı olduğu, borçlular aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından alacağın tahsili için icra takibine geçildiği, davalı borçlular haksız yere itiraz ederek takibin durmasını sağladığı, tüm bu nedenlerle …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında ileri sürdüğü itirazlarının iptalini ve duran icra takibinin devamını, icra takip talebindeki miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, öncelikle teminatsız olmak üzere, aksi kanaat oluşması durumunda mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında, borçluların borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczini, özellikle borçlu …’un diğer borçlu … nezdindeki hak ve alacakları ile şirket hisselerine ihtiyaten haciz koyularak ve menkullerin muhafazası için ihtiyati haczini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı’nın sunduğu dava dilekçesinde ihtiyati haciz talep edilmekle birlikte, söz konusu dilekçede ihtiyati haczin ne amaçla talep edildiği, bu geçici hukuki koruma tedbirine neden ihtiyaç duyulduğu ve ilgili talebe ilişkin kanuni koşulların mevcut olup olmadığı konularında en ufak bir açıklamaya yer verilmediği, davacı ihtiyati haciz talebinde özellikle müvekkil …’un, diğer müvekkil … nezdindeki hisselerine haciz konması talebinde bulunduğu, ancak müvekkil …, diğer müvekkil …’nin ortağı olmadığı, bu sebeple davacının söz konusu hukuka aykırı talebinin hiçbir koşulda uygulanabilirliği bulunmadığı, uyuşmazlık konusu protokol’de noter onayı bulunmamasına ek olarak, pay devri vaadinde bulunan ve devre konu şirketin pay sahibi olan “… Ltd.” protokolün tarafı da olmadığı, öte yandan, bu kanun hükmüne göre uyuşmazlık konusundaki protokol’ün pay devrine ilişkin sözleşme hükmünün şekil eksikliği dolayısıyla hükümsüz olması bu protokolün ceza koşuluna ilişkin maddesi de dahil olmak üzere tamamının kesin olarak hükümsüz olması sonucunu doğuracağı, davacı, kefil olarak gayri nakdi banka kredisi temin etmek konusundaki borcunu yerine getiremediği, protokolde davacının vermesi öngörülen kefaletin müvekkil gerçek kişi … tarafından sağlanmasıyla gayri nakdi kredinin alınmasının mümkün hale geldiği, diğer taraftan protokolün tarafları olan davacı ve müvekkiller, protokol uyarınca davacıya devrinin sağlaması taahhüt edilen şirket hisseleri yerine başka bir şirketin hisselerinin verilmesi konusunda mutabık kaldığını, protokolde kararlaştırılan hisse devri ve devir tarihi yerine, müvekkil …’un “…” unvanlı şirketteki hisselerinin %17.16’sı 15.08.2011 tarihinde davacıya devredildiğini, davacı, protokolde kararlaştırılan tarihte hisse devri yapılmamasına veya kararlaştırılandan farklı bir şirkete ait hisselerin devri konusuna, devir üzerinden yaklaşık 9 sene geçmiş olmasına rağmen herhangi bir itirazı ileri sürmediğini, tarafların bu değişiklik konusunda mutabık kaldığını, davacı, banka teminat mektubunun iade edilmesi gerektiği tarihin 13.01.2012 olduğunu, ancak iadenin 26.06.2015 tarihinde yapıldığını ve bu iki tarih aralığında geçen her ay için 50.000 USD ceza koşulu ödenmesi gerektiğini /alacağını ilk defa talep ettiğini; 14.06.2019 tarihinde tebellüğ edilen ihtarname ile müvekkillere bildirildiğini, tüm bu nedenlerle, davacının itirazın iptali talebinin tümden reddini, her halükârda, davacının yargılamaya muhtaç alacak iddiasına dayanarak ileri sürdüğü icra inkâr tazminatı talebinin reddini, davacının kötüniyeti aşikâr olduğundan, ret olunacak alacak miktarının %30’u oranında ve her halükârda %20’sinden az olmayacak şekilde müvekkillere kötüniyet tazminatı ödenmesini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Taraflar arasındaki 13/01/2011 tarihli protokolün geçerli olup olmadığı, geçerli sayılması halinde taraflarca sona erdirilip erdirilmediği, protokol geçerli ise protokol uyarınca teminat mektubunun geç sunulup sunulmadığı, geç sunulmuş ise protokol kapsamında davacı taraf lehine cezai şart alacağı oluşup oluşmadığı, ceza şart oluşmuş ise miktarının ne kadar olduğu, bu bağlamda yukarıda belirtilen icra takibine konu alacak talebinin haklı olup olmadığı, alacak kalemlerinin yerinde olup olmadığı, itirazın iptalinin gerekip gerekmediği, ceza koşulu alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktalarında toplandığı anlaşıldı.
Mahkememizce yapılan 25/10/2021 tarihli celse 1 nolu ara karar uyarınca tarafların iddia ve itirazları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, taraflar arasındaki 13/01/2011 tarihli protokolün geçerli olup olmadığı, geçerli sayılması halinde taraflarca sona erdirilip erdirilmediği, protokol geçerli ise protokol uyarınca teminat mektubunun geç sunulup sunulmadığı, geç sunulmuş ise protokol kapsamında davacı taraf lehine cezai şart alacağı oluşup oluşmadığı, ceza şart oluşmuş ise miktarının ne kadar olduğu, bu bağlamda yukarıda belirtilen icra takibine konu alacak talebinin haklı olup olmadığı, alacak kalemlerinin yerinde olup olmadığı, itirazın iptalinin gerekip gerekmediği, ceza koşulu alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesi için tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememize sunulan 26/09/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporundan özetle;
Tarafların mutabık kalmak suretiyle imzaladığı protokolün limited şirket pay devrine dayalı olarak akdedildiği; hâl böyle iken taraflar arasındaki hukukt ilişkinin esaslı unsurunun limited şirkette pay devri hukuki sebebinden kaynaklandığı dolayısıyla Ticaret Kanunu’nun limited şirkette pay devrine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı,
Gerek 6102 sayılı TTK (m. 1534) gerekse de 6098 sayılı TBK (m. 648) hükümleri 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiğinden ve taraflar arasındaki ihtilafın kaynağını oluşturan protokol 13.01.2011 tarihinde akdedildiğinden ilgili kanunların yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu füil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümlerinin uygulanacağı,
Limited şirket hissesinin devri için yazılı bir sözleşme yapılması, bu sözleşmenin imzalanması ve imzaların noter tarafından onaylanması gerektiği; ancak dosya münderecatında taraflar arasında bu yönde akdedilmiş bir sözleşmeye rastlanılmadığı, bu nedenle taraflar arasında usulüne uygun olarak akdedilmiş bir hisse devir sözleşmesinin mevcudiyetinden bahsetmenin mümkün olmayacağı;
Ancak her ne kadar Kanun’un 520. maddesinde aranan şekil şartı geçerlilik şartı ise de taraflar arasındaki ilişkinin ilerlemesinin ardından ortada bir sözleşmenin mevcudiyetinden bahsedileyemeceğinin ifade edilmesinin de dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edebileceği, bu yönde bir kanaatte olunması halinde taraflar arasındaki sözleşmenin geçersizliğinden bahsetmenin mümkün olmayacağı,
Yenilemenin en önemli sonuçlarından birinin, eski borcun sona ermesi ve yeni bir borcun doğması ile eski borca bağlı olan fer’i hakların da aksi kararlaştırılmadığı takdirde sona ermesine ilişkin olduğu; şâyet yenileme iradesi sonucunda akdedilen sözleşmede tarafların cezai şart kararlaştırmış olması halinde ise bu durumun ispatlanmasının gerektiği; ancak dosyaya bu yönde sunulmuş bir sözleşme/protokolün bulunmadığı; dolayısıyla asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, ceza koşulu da sona ermiş olacağından huzurdaki ihtilafta talebe konu olan cezai şartın da asıl borca bağlı olarak sona ermiş olduğu; şayet Muhterem Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde davacının cezai şart talebinde bulunabileceği,
Protokolde teminat mektubunun her ne kadar en geç 13.01.2012 tarihine kadar (sözleşmenin akdedilmesini takip eden 1 yıl içerisinde) iade edilmesi kararlaştırılmış ise de 13.01.2012 tarihinden sonra davacının herhangi bir çekince ileri sürmeksizin bankaya komisyon giderlerini ödediği, bu durumun davacının davalılar nezdinde haklı bir güven oluşmasına sebebiyet verdiği; güvenin oluşturulmasının ardından ise buna bağlı olarak cezai şart talebinde bulunulmasının da dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmekte olup; çelişkili davranış yasağına tabi tutulması gerektiği; şayet Muhterem Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde davacının çelişki davranışta bulunmamış olduğunun ifade edilebileceği,
Kanun’un açık hükümlerinden de anlaşılacağı üzere alacaklının, cezai şartın ödenmesini isteme hakkını saklı tutmasına yönelik çekince koyması gerektiği, aksi takdirde alacaklı, ifayı çekince koymadan kabul ederse, ceza koşulundan vazgeçmiş sayılacağı; dolayısıyla cezai şart alacağını herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden kabul eden davacının cezaf şart talebinde bulunamayacağı; şayet Muhterem Mahkemece aksi kanaatte olunması halinde davacının cezai şart talebinde bulunabilmesinin mümkün olacağının ifade edilebileceği,
Protokole göre asli edimin pay devrine ilişkin olduğu; dolayısıyla asli edime; yani pay devrine bağlı olan cezai şartın talep edilme süresinin de pay devri bakımından öngörülen zamanaşımı süresine tabi olacağı, kanun hükmüne göre ortaklık ilişkisinden kaynaklanan davalarda zamanaşımımım beş yıl olduğu; pay devrinin temel dayanağını da ortaklık ilişkisi oluşturduğundan taraflar arasındaki asli edim teşkil eden pay devrine konu alacaklara da beş yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiği,
Somut ihtilaftaki asli edimin pay devri olduğu, pay devrinin ise 15.08.2011 tarihinde gerçekleştiği hususu nazara alındığında, davacının davaya konu ettiği cezai şart talebinin zamanaşımına uğradığı sonucuna ulaşıldığı; zira davacı tarafından 11.07.2019 tarihinde icra takibinin başlatılması ile zamanaşımının kesildiği nazara alındığında beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu,
Tüm bu açıklamalardan sonuçla taraflar arasındaki protokolde yer alan cezai şartın talep edilmesinin mümkün olmadığı; şayet Muhterem Mahkemece davacının cezai şart talebinde bulunabileceği ve bu talebin zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürüldüğü kanaatinde olması ihtimaline binaen 50.000,00-USD’lik cezaf şartın, iadenin gerçekleşmesi gerektiği 13.01.2012 tarihinden, iadenin gerçekleştiği tarihe kadarki süreç için hesaplanması neticesinde elde edilen tutarın 2.071.666,67 USD’ye tekabül ettiği, sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmeye göre; dava konusu olan protokolün amacının limited şirket pay devrine ilişkin olduğu, bu bağlamda TTK’nın limited şirkette pay devrine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, limited şirket hissesinin devri için yazılı bir sözleşme yapılması, bu sözleşmenin imzalanması ve imzaların noter tarafından onaylanması gerektiği; bu şekilde yapılmış bir işlem olmadığından geçerli bir hisse devir sözleşmesinin bulunmadığı, davalıların, hisse devri taahhüdünü içeren dava konusu protokolün yapıldığı tarihte yürürlükte olan eski BK m. 20 maddesindeki “Akdin muhtevi olduğu şartlardan bir kısmının butlanı akdi iptal etmeyip yalnız şartı, lâğvolur. Fakat bunlar olmaksızın akdin yapılmıyacağı meczim bulunduğu takdirde, akitler tamamiyle bâtıl addolunur.” düzenlemesine göre, somut durumda hisse devrine ilişkin kısım yer almasaydı, protokol hiç yapılmayacak olduğundan ve hisse devri taahhüdü şeklen geçerli olmadığından, sözleşmenin tamamının ve dolayısıyla protokolde yer alan ceza koşulunun geçersiz olduğu kanaatine varılmıştır.
Protokolde …’in kefil olacağı belirtilmiş olmasına rağmen, kredi sözleşmesine dava dışı iki şirket ile birlikte davalı … kefil olmuştur. Yine protokolde … Limited şirketinin, … …AŞ’deki bir miktar hissesini, protokolün imzalanmasından itibaren 10 gün içerisinde …’e devredeceği belirtilmiş olmasına rağmen, protokolün yapılmasından 8 ay sonra … tarafından, Alternative Energy Holdıngs Limited’in bir miktar hissesi, …”e devredilmiştir. Ayrıca protokolde teminat mektubunun bir yıl içerisinde iade edileceği belirtilmiş olmasına rağmen, teminat mektubu bir yıl içerisinde iade edilmemiş ve davalılar herhangi bir itirazda bulunmamış ve bankaya komisyon giderleri ödenmeye devam edilmiştir. Bu tespitlere göre protokolün içeriği ile açıklanan bu gerçeklerin birbiriyle örtüşmediği, 13 Ocak 2011 tarihli protokolün esasen baştan itibaren taraflarca göz önünde bulundurulmadığı, yerine başka bir anlaşmanın yapıldığı, buna bağlı olarak 13 Ocak 2011 tarihli protokolde yer alan cezai şartın talep edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Protokol’de teminat mektubunun en geç protokolün imzalandığı tarihten bir yıl sonra bankaya veya …’e iade edileceği öngörülmüş olmasına rağmen, fiilen bir yıllık süreye, herhangi bir itiraz söz konusu olmaksızın uyulmamıştır. Yine bu süreçte komisyon giderleri davacı tarafından bankaya ödenmeye devam edilmiş bu ödemelere ilişkin olarak davalılar nezdinde herhangi bir itiraz ileri sürülmemiştir. Protokole göre teminat mektubunun bir yıl içinde iade edilmesi gerekmesine rağmen, bir yıllık süreyi dikkate almadan ilişkiyi devam ettiren davacının, sonradan bir yıllık süreye dayanıp cezai şart talebinde bulunmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, bu durumun davacının çelişkili davranış yasağını ihlal etmesine yol açtığı yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur.
Nihai olarak, yukarıda açıklanan tüm gerekçeler ile, davacının dava konusu protokolden dolayı, davalılardan cezai şart talebinde bulunamayacağı kanaati ile davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak düzenlendiği üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
3-Alınması gerekli harç 179,90 TL olup, peşin alınan 179.823,79 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 179.643,89 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
4-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’NİN DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 380.318,52 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
7-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzüne karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/01/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır