Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/253 E. 2020/340 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2020/253 Esas
KARAR NO: 2020/340

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ : 10/06/2019
KARAR TARİHİ: 25/06/2020

… Tüketici Mahkemesinin … Esas, … karar sayılı, … tarihli Görevsizlik Kararı ile Mahkememize gönderilen dosya uyap üzerinden yukarıdaki esasına kaydı yapılarak görülen yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı’dan satın aldığı aracın akabinde, muvafakatsız eser sözleşmesine aykırı olarak motorun işlerliğini bozan onarım yapılmış olduğunu, davalı şirketin borcunu gereği gibi ifa etmediğini ve temerrüde düştüğünü, davalı tarafça gerçekleştirilen ifanın kötü niyetli ve ayıplı olduğunu bu durum üzerine müvekkilinin aracın ayıpsız ve orjinal olan benzeriyle değiştirilmesini, mümkün olmaması halinde araç motorunun yeni bir motor ile değiştirilmesini yahut orjinal parçalar kullanılarak aracın motorunun kusursuz olarak onarılmasını, onarım sonrasında araçta meydana gelen değer düşüşünün tespiti ile dava tarihine kadar yasal faizi, dava tarihinden sonra değişen oranlarda ticari faizi ile müşterek ve müteselsilen davalılardan tazminini talep ettiği, aracın değiştirildiği veya onarıldığı tarihe kadar oluşan maddi zararın meydana geldiği tarihlerden dava tarihine kadar değişen oranlarda yasal ve dava tarihinden sonra ticari faiziyle müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini, yargılama gideri, vekalet ücreti ve diğer tüm masrafların davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının … plakalı … marka, … model aracı 2.el olarak satın aldığını, 08/03/2019 tarihinde bakımının yapılarak satıldığını, daha sonra davacının 16/04/2019 tarihinde dava konusu arıza nedeniyle müvekkil şirkete getirdiğini ve bakımının yapıldığını, araçtaki arızanın kendilerinden kaynaklı olmayıp, kullanıcı hatası olduğunu bu nedenle de arıza onarımının garanti kapsamında olmadığını, aracın onarımı için 25.000,00 TL masrafın meydana geleceğini bildirdiklerini, ancak onarım için herhangi bir talimat verilmediğini, davacının araçtaki arızayı garanti kapsamında olmadığını kabul etmediğini ve motorun yeni ve sorunsuz misli ile değiştirilmesini taleplerini içerir ihtarname gönderdiğini, ihtarnameye cevap verildiğini, müvekkilin hizmet sözleşmesi gereği borcunu hukuka uygun olarak ifa ettiğini, müvekkil şirketin yetkili servis olduğundan davanın tarafı olmadığını, bu nedenle davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddini, usul ve yasaya aykırı ikame edilen davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; aracın 2.el olduğunu, aracın ticari araç statüsünde olduğunu, bu nedenle görevli mahkemelerin ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkil şirketin araç üreticisi olmadığını, bu nedenle kendilerine aracın motor arızası nedeni ile husumet yöneltilemeyeceğini, husumet yokluğu nedeni ile davanın reddini, ayrıca davacının ayıp ihbarını süresinde yerine getirmediğini, araçta teknik bir arıza veya herhangi bir ayıp bulunmadığını, araç motorunun 1.silindirinin biyel kolu eğik durumda olduğunu, bu eğiklik aracın motur kısmına sıva teması sonucu meydana geldiğini, bu nedenle tamamen kullanıcı hatasından kaynaklandığından arızanın garanti kapsamında onarılmasının mümkün olmadığını, arızanın bu kazadan kaynaklandığının araştırılması gerektiğini, araç değişimini gerektirecek, sürekli kullanıma engel önemli bir ayıp bulunmadığını, aracın yetkili serviste onarımı durumunda hiçbir değer kaybı olmayacağından davacının değer kaybı taleplerinin de yerinde olmadığını, ticari faizi kabul etmediklerini, kiralanan araçla ilgili hiçbir belge sunulmadığından kira talebinin reddi gerektiğini, tüm bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama masrafları, ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dosyaya sunulan dava dilekçesi, cevap dilekçeleri, beyan dilekçeleri ve delilller incelendiğinde, davacının … plaka sayılı, … marka, … model aracı 2.el olarak … A.Ş.’ den satın aldığı, aracın 69.308 km’ de bulunduğu sırada, 16/04/2019 tarihinde davalı … Tic. A.Ş.’ ye yağ eksiltme şikayetini onarımı için götürüldüğü, arızanın onarıldığı belirtilerek aracın teslim edildiği, tekrar aynı şikayet ile davalı şirkete tamir için bırakıldığı, araca yağ takviyesi yapılarak teslim edildiği, son kez araç 76.109 km’de iken motor yağ ışığının yanması üzerine tekrardan aracın davalı şirkete bırakıldığı, davacının talimat ve izni olmaksızın motorun sökülerek tahrip edildiği, motor piston kolunda kullanıcı hatasından sorun çıktığının bildirildiği, davalı … şirketinin borcunu gereği gibi ifa etmediğini, ifanın kötü ve ayıplı ifa niteliğinde olduğu, bu nedenle sorumlu olduğunu, diğer davalı … (…A.Ş.)’ nin de üretici ve ithalatçı sıfatıyla sorumluluğu bulunduğunu iddia ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacıya ait araçta meydana gelen arıza nedeniyle, tamir hizmeti sağlayan davalı şirketin ve aracın ithalatçısı ve üreticisi konumda olan diğer davalı şirketin sorumluluğu bulunup bulunmadığı, davacının seçimlik haklarını kullanıp kullanamayacağı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
6502 sayılı Kanun 3.maddesinde; Tüketici, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, Sağlayıcı: “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,” olduğu düzenlenmiştir. Aynı kanunun 11/2.maddesinde “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut durumda, davalı … şirketinin sağlayıcı konumunda olduğu ve servis, tamir hizmeti sunduğu, diğer davalı … şirketinin ise üretici ve ithalatçı konumda olduğu tartışmasızdır. Görevsizlik kararı verilen …Tüketici Mahkemesince, davacının aracı dava dışı … şirketinden aldığı, bu şirketin tüketici sıfatına sahip bulunmadığı, davacının da bu şirkete halef olarak davayı açması nedeniyle görevsiz olduğuna hükmettiği karar gerekçesinden anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki ilişkiler incelendiğinde, Davacı şirket ile davalı … arasında tamir hizmeti alınmasına ilişkin bir sözleşme olduğu, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince tarafların sadece kendi iradeleri ile akdettikleri bir sözleşmeden doğan borçları ifaya zorlanabileceği ve bu sözleşmeden doğan hakları talep etme yetkisine sahip oldukları, söz konusu sözleşme de dava dışı … şirketinin taraf olmadığı gibi bu durumun hilafını gösterir nitelikte bir anlaşma veya protokol olmadığı, bu haliyle davacının dava dışı şirketin halefi sıfatını taşımadığı, TKHK’ nun istisnasını sağlayacak davacının tüketici sıfatını, davalı … şirketinde sağlayıcı sıfatını ortadan kaldıracak herhangi bir durumun olmadığı, davacının her koşulda davalıdan talepte bulunma hakkına sahip olduğu, diğer davalı … şirketi ile davacı arasında ilişkinin ise davalının dava konusu aracın üreticisi ve ithalatçısı konumda olması nedeniyle var olduğu, aracın trafik tescil bilgileri incelendiğinde hususi nitelikte bir araç olduğu, aracın davacı tarafından şahsi kullanımı için satın alındığı, yatırım amacıyla alındığı veya ticari maksatlarla kullanılacağına ilişkin dosya kapsamında sunulan herhangi bir kayıt olmadığı, davacının dava dışı … şirketinin halefi niteliğinde olmadığı, davacının tüketici sıfatını taşımaya devam ettiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1.maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükmü yer almaktadır. TTK’nın 5. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmü yer almaktadır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/3. Maddesine göre de; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.(Yargıtay 13.HD. 2018/2037 E, 2018/10697 K.) Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Yine, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediğinden, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev hususunun dava şartlarından olması gözetilerek HMK 138 maddesi de dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerektiği yine HMK 115/1 maddesi gereğince de dava şartlarının yargılamanın her safhasında mahkeme hakimliğince resen dikkate alınması gerektiği hususu ile HMK 1. maddesi gereğince görev hususunun kanunla düzenlenen kamu düzenine ilişkin olması hususları hep birlikte değerlendirilmiş ve öncelikle bu yönde karar vermek gerekmiştir.
Davada, Davalılar tacir sıfatına sahip olsalar da, davacının tacir sıfatına sahip olmadığı, işin ticari iş niteliğinde olmadığına göre bu durumda, görevli mahkemenin, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2, 3, 73 ve 83/2.maddesi değerlendirildiğinde Tüketici Mahkemesi olduğu belirlenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca Mahkememizin karşı görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda;
1-HMK.114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Görevli Mahkeme, İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğundan Mahkememizin KARŞI GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Tarafların görevsizlik kararına karşı istinaf yoluna başvurmaları halinde bu başvuru uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların kararı istinaf yoluna başvurmaksızın kesinleştirmeleri halinde ise, … Tüketici Mahkemesince görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi sonucu dosyanın Mahkememize gönderilmiş olduğu dikkate alınarak HMK’nın 21.maddesi gereğince görev uyuşmazlığının giderilmesi ve görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
5-İstinaf incelemesi neticesinde, Mahkememizce verilen karşı görevsizlik kararının uygun bulunması durumunda, HMK 20.maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde tarafların Mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının daha önce görevsizlik kararı veren … Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, süresi içerisinde dosyanın gönderilmesinin talep edilmemesi durumunda Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
6-Harç ve yargılama giderinin görev uyuşmazlığı giderildikten sonra görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde ve talep halinde harç ve yargılama gideri ile gider avansının harcanmayan kısmının Mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, 6100 sayılı HMK 138.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.25/06/2020

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA