Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/209 E. 2022/399 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/209 Esas
KARAR NO : 2022/399

DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 24/03/2020
KARAR TARİHİ : 18/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili …’nun saygıdeğer bir iş insanı olduğunu ve borsada yatırım yaptığını, 2018 yılında, davalılar arasında yer alan … A.Ş.’nin (“…”) sermaye piyasasında işlem gören paylarından (ortaklığın sermayesini temsil eden ve sahibine ortaklık hakkı veren menkul kıymetler) satın aldığını, 2018 yılının Temmuz ayında, ulusal basın-yayın organlarında çeşitli tarihlerde …’ın … ile ilgilendiği ve …’yı satın almak için görüşmelerin başladığını, …’ın …’nın %75 payını satın almak için 90 milyon Avro (lot başına 1,09 Avro) teklif ettiğini ancak davalı şirketin söz konusu haberlerle ilgili kamuyu aydınlatma platformu (KAP) üzerinden açıklama yapmadığını, daha sonra 2018 yılının Ağustos ayının sonunda ise, yine ulusal basın-yayın organlarında çıkan haberlerde …’ın …’yı satın alma görüşmelerinin askıya alındığını, görüşmelerin zora girdiği haberleri çıktığını, yine davalı şirketin söz konusu haberlerle ilgili KAP açıklaması yapmadığını, süreçle ilgili davalı şirket tarafından çıkan haberlere herhangi bir yalanlama yapılmamış olması sebebi ile müvekkilinin tüm diğer makul yatırımcılar gibi, …’nın … tarafından satın alınmasına ve satın alma fiyatının 90 milyon Avro olacağına ilişkin haberlerin doğru olduğuna güvenerek ya yeni pay alımı gerçekleştirmiş ya da payların fiyatı halihazırda yüksek iken elinde bulunan payların satışını yapmayarak tutmaya devam ettiğini, satış görüşmelerinin başladığına dair haberlerin yapıldığı gün olan 04.07.2018 tarihinde … payları (günün en yüksek değeri) 5,48 TL’den işlem gördüğünü, satın alma görüşmelerinin askıya alındığına dair haberlerin yapıldığı gün olan 29.08.2018 tarihinde ise, … payları (günün en düşük değeri) 3,81 TL’den işlem gördüğünü, 2018 yılının sonunda ise, 2,95 TL seviyesine kadar gerilediğini, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ise, 30.05.2019 tarihli ve 2019/29 sayılı Sermaye Piyasası Kurulu Bülteni’nde C. Suç Duyurusu, İdari Para Cezası ile Diğer Yaptırım ve Tedbirler başlıklı bölümde 1.a. başlığında “Şirket’in (…’nın) satışına ilişkin 04.07.2018, 18.07.2018 ve 29.08.2018 tarihlerinde basında çıkan haberler hakkında gerekli özel durum açıklamalarının yapılmaması” ve bu eylemlerin “II-15.1 sayılı Özel Durumlar Tebliği’nin 6. maddesinin üçüncü fıkrası ile 9. maddesinin ikinci fıkrası”na aykırılık teşkil etmesi sebebiyle …’ya 92.883 TL tutarında idari para cezası verildiğinin duyurulduğunu, yine aynı başlık altında SPK, idari para cezasına konu eylem nedeniyle varsa zarara uğrayan yatırımcıların, yasal koşulların oluşması halinde genel hukuk hükümleri çerçevesinde, bu işlemde sorumluluğu bulunan Şirket yönetim kurulu üyeleri aleyhine dava açabilecekleri hususunun kamuya duyurulmasına karar verdiğini, müvekkilinin idari para cezasına konu eylemler nedeniyle uğradığı gerçek zararın bilirkişi marifetiyle tespiti ve hesaplanması gerektiğini, … şirketinin ve yönetim kurulu üyelerinin gerekli özel durum açıklamalarını yapmaması sebebiyle uğradığı zararın tazminine ilişkin belirsiz alacak davası açmak zorunda kaldıklarını, davacı şirketin kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan sorumluluk bakımından yapılması gereken bir açıklamanın yapılmamış olması haksız fiili doğurduğunu, dava konusu eylemde hukuka aykırılık ve davalıların kusurununun açık bir bulunduğunu, Kasıt veya ihmal sebebiyle kamunun yanlış, yanıltıcı veya eksik aydınlatılmasından doğacak zararın, yatırımcıya yükletilmesinin kabul edilemeyeceğini, davalıların kamuyu aydınlatma yükümlüklerinin ihlali sonrası şirket paylarının değerinin azalması ile müvekkilinin zararı meydana geldiğini belirterek, belirsiz alacak davasının kabulü ile, bilirkişi raporuyla belirlenecek zarar miktarından sonra talebi arttırmak kaydıyla, 5.000,00-TL tazminatın, haksız fiile ilişkin bilgi sahibi olunduğu 30.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı üzerinden faizi ile tahsiline ve tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Her ne kadar davacı tarafından huzurdaki davanın Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) kapsamında haksız fiil hükümlerine dayandırılmakta ise de, davanın esasen ticari nitelikteki işlem nedeniyle haksız fiil temeline dayandırıldığından Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) uygulama alanı bulacağını, davacı her ne kadar TBK kapsamında haksız fiil hükümlerine dayansa da, dava dilekçesinde tam da TTK’da yer alan sorumluluk hükümlerine dayalı olan bu hususu iddia ettiğini, huzurdaki davanın …’nın Sermaye Piyasası Kanunu’ndan (“SPK”) doğan kamuyu aydınlatma yükümlülüğünü ihlal ettiği iddiası ile ikame edildiğini, TTK’nın 561. maddesinde, sorumlu yönetim kurulu üyeleri aleyhinde ikame edilen dava bakımından şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemelerinin yetkili olduğu olduğunu, davacının dava dilekçesinde paylarını elden çıkarıp çıkarmadığı, çıkardı ise hangi tarihte tasarrufta bulunduğuna ilişkin herhangi bir bilgiye yer vermediğini, davacının iddia ettiği zararın ne zaman meydana geldiğinin anlaşılamadığını, her halükarda davaya konu haberlerin 2018 yılında söz konusu olduğunun belirtildiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının iddia ettiği hususun 2018’de ortaya çıktığından, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesi mümkün olmadığını, zira davacı … nezdinde ne zaman pay sahibi olduğu ve eğer payları elden çıkardı ise bu işlemi hangi tarihte yaptığına ilişkin bilgi sahibi olmaları gerektiğini, davacı payları iktisap ettiği rakam ve elden çıkardığı rakamı, başka bir deyişle malvarlığında meydana geldiğini iddia ettiği eksilmeyi basit bir matematikle hesaplayabileceğini, davacı’nın talep sonucunu belirleyebilmesinin mümkün olmasına rağmen HMK m.107’ye dayanarak belirsiz alacak davası açması sebebiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın, davalıların kamuyu aydınlatma yükümlülüğünü ihlal ettiği ve bu sebeple kendisinin maddi zarara uğradığına ilişkin iddiasını, ikna edici bir biçimde ve somutlaştırma yükümlülüğüne ilişkin hukuk muhakemeleri kanununun 190 ve 194’ün öngördüğü şekilde delilleri ile birlikte ortaya koyamadığını, davacı vekilinin aynı konuya ilişkin farklı mahkemelerde huzurdaki dava dışında iki farklı dava, huzurdaki dava ile birlikte toplamda üç farklı dava ikame ettiğini, HMK m.166 uyarınca davaların birleştirilmesini talep ettiklerini, … iştiraklerinden biri olan …, teknoloji ürünlerini en uygun fiyat ve en iyi hizmet kalitesi ile tüketicilere sunmayı amaçlayan bir teknoloji perakende zinciri olduğunu, …’nın kuruluşundan bugüne istikrarlı bir şekilde büyüduğunu ve yaygınlığı, hizmet kalitesi ve ürün çeşitliliği sayesinde Türkiye’nin lider teknoloji perakendecisi konumuna ulaşdığını, …’nın faaliyetlerinın mağazacılık, bayi ağı ve e-ticaret olarak üç grup altında sınıflandığını, …’nın , 2000 yılında Müvekkili Şirket bünyesinde kurulduğunu ve 17 Mayıs 2012 tarihinde, hisse başına 7,75 TL fiyatla halka arz olduğunu, Hâlihazırda 9639,72 oranındaki hissesi …’da işlem gördüğünü, davacının davalıdan haksız fiilden kaynaklanan tazminat talebinde bulunabilmesi için aranan şartların gerçekleşmediğini, zira davacı, haksız fiilin unsurları olan hukuka aykırı fiil, kusur, zarar (zararın “varlığı”) ve bu zarar ile … ve/veya davalı yönetim kurulu üyelerinin tebliğ’in m. 9/2 hükmüne aykırı olduğu iddia edilen eylemleri arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu ispatlamak zorunda olduğunu, bu anlamda hiçbir delil sunmadıklarını, ispat bir yana davacının, ne şekilde ve nasıl zarara uğradığını dava dilekçesinde dahi izah edemediğini, sermaye piyasalarında risk unsurunun oldukça önemli, somut ve belirleyici nitelikte olduğunu, yatırımcının satın almış olduğu hisse senedinin hareketlerini takip etmesinin doğal bir davranış olduğunu, aynı zamanda yatırımcının, söz konusu hareketlere göre risk alıp almayacağına karar vererek bu yönde tasarruflarda bulunmasının beklendiğini, bu nedenle, hisse senedi satın alıp elden çıkarma işlemlerinden halk arasında “borsa oynamak” olarak bahsedildiğini, zira söz konusu işlemler sonucunda maddi bir menfaat elde etme, başka bir deyişle “kazanma” veya “kaybetme” söz konusu olduğunu, haksız fiil şartlarının oluşmadığını, hukuka aykırı bir fiilin varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, ne ihraççı konumundaki …’nın, ne de davalı yönetim kurulu üyelerinin zarara yol açtığı iddia edilen eylemde herhangi bir kusurunun söz konusu olmadığını, zira medyada ilgili haberler üzerinde herhangi bir denetim imkânı bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde dayandığı ve basında çıkan haberler ile hisse senetlerinin …’nın ve/veya davalı yönetim kurulu üyelerinin kontrolü olmaksızın manipüle edilmesinin borsanın istenmeyen ancak doğal bir sonucu niteliğinde olduğunu, bu hususun basiretli bir tacır konumundaki davacı tarafından da bilinebileceğini, Davacı dava dilekçesinde … nezdinde pay senedi satın aldığını belirterek, “…’nın Mediamarkt tarafından satın alınmasına ve satın alma fiyatının 90 milyon Avro olacağına ilişkin haberlerin doğru olduğuna güvenerek ya yeni pay alımı gerçekleştirmiş, ya da payların fiyatları halihazırda yüksek iken elinde bulunan payların satışını yapmayarak tutmaya devam etmiştir” ifadelerine yer vermiştir. Bu bakımdan davacının da dava dilekçesinde belirttiği üzere, davacı bu kararın verilmesinde nihai yetkiyi haiz olduğunu, öte yandan, davacının Kamuyu Aydınlatma Platformu (“KAP”) üzerinden yayınlanan herhangi resmi bir açıklamayı beklemeksizin herhangi bir tasarruf işleminde bulunmuş olmasının da, davacının söz konusu riski aldığının bir göstergesi olduğunu, davacının KAP veya … Yatırımcı İlişkileri Bölümü gibi resmi mercii ve makamlar dışındaki çeşitli basın-yayın organları aracılığıyla edindiği, doğru olup olmadığından emin olmadığı bir bilgiye dayalı olarak borsada herhangi bir işlem yapması veya yapmaması gerek davalı … ve gerekse davalı yönetim kurulu üyelerinin kusuruna yol açmadığını, . Kaldı ki, bir pay sahibinin … yönetimine ilişkin yeterli bilgiye erişebilmek için huzurdaki davanın açılmasından önce TTK kapsamında kendisine tanınan hakları (bilgi alma ve inceleme hakkı, özel denetçi tayin edilmesini talep etme hakkı vb.) kullanması gerektiğini, davacının bu haklar kullanılmaksızın huzurdaki davayı ikame etmesindeki tek amacının Müvekkil Şirket’i ve davalı yönetim kurulu üyelerini yıpratmak olduğunu, davacının pay senetlerini elinde tutmaya devam etmesi veya etmemesinin de tamamen davacının kendi kararı olduğunu, davacının hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği davranış sebebiyle “zarara uğradığını” ispat etmesi gerektiğini, ne var ki, davacı bu yolda herhangi bir delil ibraz etmek bir yana, zararın nasıl ve neden doğduğunu dahi izah edemediğini, durumu sadece genel ve soyut birtakım sözlerle geçiştirmekle yetindiğini, zararın ispatını herhangi bir rakamsal veri vermeksizin bilirkişiye bıraktığını, davacı uhdesinde meydana geldiği iddia edilen zarar ile … ve/veya davalı yönetim kurulu üyeleri tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen Tebliğ m. 9’a aykırılık sebebiyle meydana geldiği yalnızca bir varsayım niteliğinde olduğunu, iddia edilen zarar ile iddia edilen kusur arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığını, …’nın hisse değerleri belirtilen dönemde düşüşe geçmiş ise de, ardından hızlı bir yükseliş olduğunu, davacının … pay senetlerini hangi tutardan satın aldığı ve hangi tutar üzerinden elden çıkardığı bilinmemekle birlikte, … payları düşüşe geçtikten sonra yeniden yükselişe geçmiş olduğundan, mutlak bir zarardan bahsedilemeyeceğini belirterek, Davacı dava dilekçesinde iddiasını somutlaştırma ve delil gösterme yükümünü yerine getirmediğinden, davayı belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğinden ve zamanaşımına uğramış olmasından dolayı, davanın usül yönünden reddini, Aksi takdirde dosyanın İstanbul Anadolu Mahkemeleri’ne gönderilmesini ve aynı konuda açılmış diğer iki dava ile birleştirilmesini, usüle ilişkin itirazların kabul edilmemesi halinde davanın, esastan reddini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE /
Dava tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davalı şirketin sermaye piyasası mevzuatı kapsamındaki kamu aydınlatma yükümlülüğünü ihlal edip etmediği, davalının basında çıkan haberlerden dolayı gerekli açıklamayı yapmaması sebebiyle davacının zararının oluşup oluşmadığı, zararın varlığınını kabulü halinde zarar miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizce Sermaye Piyasası Kurulu’ndan 30/05/2019 tarihli 2019/29 sayılı bülteni, buna ilişkin kurul kararı, bu karara dayanak olan müzekkere, inceleme raporu ve ekleri istenmiştir.
Dosyanın 18/11/2021 tarihli duruşmada heyetçe bakılması gereken işlerden olması nedeniyle heyete tevdi edildiği görülmüştür.
Dava yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu dolayısıyla zarar oluştuğu iddiasına dayanmakta olup, yönetici sorumluluk davasıdır.
Mahkememizce … 21.AsliyeTicaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyası ve … 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası celp edilmiş ve incelenmiştir.
Davacı tarafça davalı şirket payları 2018 yılında satın alındığı, davacının dayandığı Sermaye Piyasası Kurulu kararının 30/05/2019 tarihli olduğu ve 30/05/2019 yayınlandığı, mahkememizdeki davanın ise 24/03/2020 tarihinde açıldığı görülmüştür.
6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 15/1. maddesinde, sermaye piyasası araçlarının değerini, fiyatını veya yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyebilecek nitelikteki bilgi, olay ve gelişmelerin, ihraççılarca veya ilgili taraflarca kamuya açıklanacağı; yine aynı kanunun 32/6. maddesinde kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan tazminat talebinin dördüncü fıkradaki zararın meydana geldiği tarihten itibaren altı ay içinde zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.
Davacının davalı şirket hisselerini satın aldığı tarih, davacının dayandığı SPK karar tarihi olan 30/05/2019 tarihi ve dava tarihi olan 24/03/2020 tarihlere göre, SPK 32. maddesindeki “Kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan tazminat talebi, dördüncü fıkradaki zararın meydana geldiği tarihten itibaren altı ay içinde zamanaşımına uğrayacağına” ilişkin düzenleme göz önünde bulundurulduğunda, davanın zararın gerçekleştiği tarihten itibaren 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşılmakla, davacının davasının zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1- Davanın reddine,
2-Alınması gerekli harç 80,70 TL olup, peşin alınan 85,39 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 4,69 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
3-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’NİN DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
5-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/04/2022

Başkan
E-imza
Üye
E-imza
Üye
E-imza
Katip
E-imza