Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/186 E. 2020/302 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/186 Esas
KARAR NO : 2020/302

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 13/03/2020
KARAR TARİHİ : 02/06/2020

Mahkememizde açılan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasına ilişkin dava dilekçesi ile ekinde yer alan deliller incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı, dava dışı … adına kayıtlı… plakalı aracın, dava dışı … yönetiminde iken TR… küpe numaralı ve davalı …’e ait hayvanın başıboş olarak yola çıkması sonucu kaza meydana geldiğini, kaza sonucunda davacı şirkete sigortalı… plakalı araçta 8.567,92 TL hasar oluştuğunu, davalının %75 oranında kusurlu olması sebebiyle davacı şirket tarafından sigortalısına 6.425,94 TL hasar ödemesi yapıldığını, ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu, sigortalıya yapılan ödeme nedeniyle davacı şirketin TTK 1472.maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olduğunu ve alacağın tahsili için İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek davanın kabulü ile takibe itirazın iptaline, lehine inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi uyarınca davacı … tarafından sigortalısına ödenen tazminatın rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Kaza nedeniyle hasara uğrayan… plakalı, … marka, kullanım amacı hususi otomobilin dava dışı … adına kayıtlı olup, davacı … tarafından kasko poliçesi ile sigortalı olduğu, aracın ticari araç olmadığı ve araç maliki olan …’ün ise tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/14448 Esas, 2017/7024 Karar sayılı ilamında; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı …, sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açacak idi ise o mahkemede davasını açmalıdır…” denilmekle, sigortalının meydana gelen hasar nedeniyle hangi mahkemede dava açma hakkı varsa, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1.maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” hükmü yer almaktadır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Yine, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediğinden, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir.
Dava şartları 6100 sayılı HMK 114.maddesinde düzenlenmiş olup, HMK 115.maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır. Yine HMK 138.maddesinde “Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” hükmü mevcut olduğundan, Mahkememizce dava şartlarının mevcut olup olmadığı yönünde öncelikle değerlendirme yapılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü bulunmakta ve HMK 114/1-c maddesi uyarınca ise “Mahkemenin görevli olması” dava şartları arasında yer almaktadır. Yasal düzenlemeler ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/14448 Esas, 2017/7024 Karar sayılı ilamı dikkate alındığında; kazaya konu… plakalı aracın dava dışı … adına kayıtlı ve kullanım amacının hususi olduğu, dava dışı …’ün tacir olmadığı yine davalı …’in de tacir olmadığı, dava dışı … tarafından, davalı …’e dava açılması halinde, bu dava sigorta sözleşmesinden kaynaklı bir dava olmayıp, haksız fiile dayalı olduğundan Mahkememizin görevli olmayacağı, bu durumda TTK 1472.maddesi uyarınca halefiyet gereği sigortalı … yerine dava açan davacı … açısından da Mahkememizin görevli olmadığı, dava haksız fiilden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olduğundan görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlendiğinden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-C ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, HMK’nın 20.maddesi gereğince tarafların karara karşı kanun yoluna başvurmaması halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının Mahkememizce karar altına alınmasına,

Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde inceleme neticesinde tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR