Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/18 E. 2020/366 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/18 Esas
KARAR NO:2020/366

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:09/01/2020
KARAR TARİHİ:02/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı yanın arasında ortaklık bulunduğunu ortaklık devam ederken kendisine yazar olarak ismi yazılarak onure edildiğini, daha sonrasında bu ünvanı müvekkiline karşı kullandığını müvekkili tarafından farklı zaman ve miktarlarda davalının hesabına borç verilme niyetiyle ödemeler çıkarttıklarını. Ancak davalının telif haklarına binaen bu paraların ödendiğini iddia ederek geri ödemediğini, bu paraların telif hakları alacağı için açılan … Fikri Sinai Haklar Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile ortada olduğunu, davalının ödeme yapmaması üzerine davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattıklarını davalı yanın bu takibe itiraz ederek durdurduğunu, bunun üzerine huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptalini, takibin kaldığı yerden devamını, haksız ve kötü niyetli davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tacir olmadığını bu sebeple mahkememizin görevli olmadığını, taraflar arasındaki para transferine ilişkin herhangi bir borç verme olduğuna dair bir belgenin olmadığını, davacının belirttiği Fikri Sinai Haklar mahkemesindeki dosyanın … A.Ş şirketinin telif alacağına ilişkin olduğunu, davacının haksız olarak açtığı itirazın iptali için itirazda bulunduklarını haksız davanın reddini, davacı aleyhine %20 haksız takip tazminatının davacı üzerine bırakılmasını, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME:
Dava, ticaret şirketi olan davacı tarafça, tacir olmayan davalıya borç olarak verildiği iddia olunan paranın tahsili için başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 2015/1506 esas 2015/5494 karar sayılı ilamına göre; “davanın ticarî niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Somut olayda; uyuşmazlık şirket olan davacı tarafın, tacir sıfatı bulunmayan davalı şahışa borç olarak verildiğini iddia ettiği paranın tahsiline ilişkin olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Davalı tacir olmayıp, dava konusuna esas teşkil eden paranın davacı tarafça borç olarak verildiği iddia olunmuştur, bu husus davacı vekilinin beyanı ile de sabittir. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için her iki tarafın tacir olması veya uyuşmazlık konusu paranın her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Netice olarak açıklanan tüm gerekçelerle görevli mahkemenin genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine,
2-HMK’nın 20. Maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde yapılacak başvurular üzerine dosyanın görevli … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri ile yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
4-Tarafların 2 haftalık hak düşürücü süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat etmemeleri halinde yargılama giderleri ile yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/07/2020

Katip …

Hakim …