Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/95 E. 2020/42 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/95 Esas
KARAR NO : 2020/42

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Mahkememizden verilen 10/03/2016 tarih ve 2014/607 Esas 2016/137 sayılı kararı Yargıtay, 19. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2018 tarih ve 2017/3313 Esas 2018/4970 Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı taraf ile 18/08/2015 tarihli 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ile sıvalıştırılmış Petrol Gazları (LPG) dağıtım şirketi olan müvekkilinini bayiliğini yaptığını, müvekkili ile arasında 17/08/2010 tarihli protokolün mevcut olduğunu, davalının haksız şekilde davayı ihtarname göndererek fesh ettiğini, davalıya gönderilen cevabi ihtarnamede muhatabın borçlarını zamamında ödemediğini, bu nedenle bayilik sözleşmesinin 31/c maddesi doğrultusunda yalnızca peşin ödeme ile LPG satışı yapıldığını belirttiklerini, peşin ödeme iskontosu uygulanmaya devam ettiğini, ayrıca muaccel borçların ödenmediğinin bildirildiğini, müvekkilinin imzalanan protokol ile bayilik faaliyetlerinin dava verimli bir şekilde devam ettirebilmesi için gerekli desteklerin sağlandığını, hali hazırdaki bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak süresinde önce feshedilmiş olduğunu, davalı bayiliğine devam etseydi, bu satışlardan kar elde edeceğini, ve LPG satışlarına devam edeceklerini ve müvekkilinin de kar etmeye devam edeceğini, ancak sözleşmenin süresinden önce davalının kusuru ile bora ermiş olması nedeniyle müvekkilinin bu kardan mahrum kaldığını, bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın ifaya eklenen cezai şart niteliğinde olduğunu, dolayısıyla hem müspet zarar hem de cezai şartın aynı anda talep edilebileceğini, davalının 17/08/2010 tarihli protokolün 2/g maddesinde görüleceği üzere süresinden önce protokolü ve bayilik sözleşmesinin feshetmesi sebebiyle bayilik sözleşmesindeki tazminat haklarından ayrı olarak 75.000 USD cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kar mahrumiyeti olarak bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak üzere şimdilik 5.000 TL’nın 17/08/2010 tarihli protokolden kaynaklanan 136.005 TL (75.000 USDx1.8134 TCMB 09/07/2012 tarihli dolar kuru) cezai şartın şimdilik toplam 146.005 TL nın fesih ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans fazi oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketinin merkez adresi ile sözleşmenin ifa yeri adresinin Menemen ilçesi olduğunu, Menemen’de Asliye Ticaret Mahkemesi olmaması ve ilçenin Büyükşehire bağlı olması sebepleri ile bu davada yetkili mahkemenin İzmir mahkemeleri olduğunu, davacı şirket ile müvekkili arasında bayilik sözleşmesi ile davacı şirket tarafından müvekkile sağlanacak destekler ile tarafların mutabık kaldıkları diğer hak ve yükümlülükelerin belirlenmesi amacıyla protokol imzalandığını, müvekkili şirketin edimlerini eksiksiz yerine getirmesine karşılık davası şirketin sunmuş olduğu taahhütlerini yerine getirmemesi ile edimlerini ifadan kaçınmış olması nedeniyle müvekkilinin ciddi miktarda maddi zarara uğradığını, bu sebeple davaya konu akdin haklı nedenle feshi zorunluluğunun ortaya çıktığını, davaya konu sözlemenin müvekkili şirketçe haklı nedenlerle sona erdirildiğini , tek taraflı fesih hakkını kullandıklarını, bu nedenle davacının … A.Ş’nin cezai şart ve kar mahrumiyeti taleplerinin haksız ve hukuka ayrıkı olduğunu, protokolün 4.2 maddesi gereğince, müvekkili şirketin LPG bedelleri ödemelerini peşin olarak gerçekleştirdiğini, buna karşılık davacı tarafından teslimi gereken mal aynı zamanda teslim edilmemiş ve teslimin gecikmesi sebebi ile müvekkili şirketin istasyon satışında zor durumda kalarak müşteri kabına uğradığını, davacının kar mahrumiyeti ve cezai şartı adı altında taleplerinin tamemen kötü niyetli olup, davacı şriketin haksız zenginleşmesine yönelik olduğunu,müvekkili şirketin davacı ile yapılan sözleşme ve protokol gereği üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına karşılık, davacı yanın edimlerini geç ifası ve verilen taahhütlerin gerçekleşmemesi sebebiyle anılı sözleşme ve protokol müvekili şirketçe haklı nedenle sora erdirildiğini belirterekdavanın reddine, yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkiliİzmir mahkemesine gönderilmesine, davacı tarafın tüm alacak ve faiz taleplerinin reddine, vekalet ücreti ile yargılama gierlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında sözleşmenin feshi akabinde davacının zararının olup olmadığı, varsa zararın miktarı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada; taraf delillerinin toplanmasından sonra bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle, sözleşmenin feshi ve doğuracağı sonuçlar bakımından sözleşmenin davalı tarafından haklı şekilde feshedilip edilmediği konusundaki hukuki değerlendirmenin mahkemenin taktirinde olduğunu, feshin haksız olduğu kanaatine varılırsa, kar mahrumiyetinin 48.033,81 TL hesaplandığı, Cezai şartın bayilik sözleşmesine göre 378.840,30 TL ekli protokole göre 135,945,00 TL (toplamda 514.785,30 TL) hesaplandığı, olaydaki tek satıcılık sözleşmesi niteliğinde bulunan bayilik sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki niteliğindeki protokol hükümleri gereğince, sözleşme süresince devamlılığın haklı bir beklenti olması sebebiyle cezai şart öngörülmesinde bir sakınca bulunmadığı, bu yönüyle genel işlem koşullarına dayalı içerik denetimi açısından da içeriğin dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı, ancak öngörülen cezai şartın tenkisinin gerekip gerekmediğinin de incelenmesi gerektiğini, yapılan inceleme sonucu davalı şirketin hesaplanan cezai şart tazminatını ödeyebilme durumunda olmadığı, belirlenen bu tutarı ödemesi halinde, davalı şirketin zora gireceği, alacağın tahsil edilebilir kabiliyeti ile kamu borcu (SGK prim ve vergi) personeli ücret ve giderleri, (7 personel aylık 9.500 TL civarı) da dikkate alındığında davalının ödeyebileceği cezai şart tazminat toplamının taktiren 151.000 TL olabileceği, sonuç ve kanaatine vardığını belirterek taktirin mahkemeye ait olduğunu belirtmiştir. Tüm dosya kapsamı deliler, mahkememizce inelenerek içeriği uygun bulunan bilirkişi heyet raporu birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında dürenlenen (17/08/2010 protokol) ve 18/08/2010 tarihli 5 yıllık bayilik sözleşmesi davalı tarafça 28/02/2012 tarihli ihtarname ile süresinden önce feshedilmiş olup; mahkememiz kanaatine göre fesih haksızdır. Bir başka deyişle davalı taraf feshin haklı nedenle olduğunu usulüne uygun delillerle ispat edememiştir.Davacı tarafın haksız fesih nedeniyle bilirkişi raporu ile tespit edilen 48.033,81 TL kar mahrumiyeti, bayilik sözleşmesi uyarınca 378.840,30 TL, protokol hükümlerine göre 135.945,00 TL cezai şart talep edebileceği anlaşılmıştır.Mahrum kalınan kar bakımından hesaplanan miktar aynen kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ancak bilirkişi heyetinden davalının ekonomik mahvına sebep olmayacak ödeyebileceği miktardaki cezai şart hesaplaması istenmiş, 151.000 TL cezai şart ödeyebileceği belirtilmiştir. Mahkememizce davacı tarafın ıslah dilekçesi ile talep ettiği miktar nazara alınarak; sözleşmeden kaynaklanan 14.891,26 TL cezai şart kabul edilmiş 5.000 TL lık kısmına dava tarihinden itibaren faiz hükmedilmiştir. Ancak hesaplama hatası ile hüküm fıkrasına 43.033,81 TL kısmına yazılmışsa da 5.000 TL’nın fazlası ıslah edilen 9.481,26 TL kısmına ıslah tarihiden itibaren fazie hükmedilmiş, bu yazım hatası gerekçeli kararda tashih edilmiştir. Protokol ile düzenlenen 75.000 USD cezai şarttan BK.182/son maddesi uyarınca takdiren indirim yapılarak 25.000 USD cezai şartınTL karşılığının dolar hesaplarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınıp davalıya ödenmesine dair hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2017/3313 esas 2018/4970 karar sayılı ilamı ile; “Dava, taraflar arasındaki otogaz bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshine dayalı kar mahrumiyeti ve iki ayrı cezai şart isteğine dayalı tazminat davasıdır. Davalı sözleşmenin fesih nedenini davacının vaat ettiği oranda iskonto yapmamasına ve bedeli peşin ödenen malların tesliminin makul süreden sonra yapıldığı iddiasına dayandırmıştır. Yapılan tahkikat ve alınan bilirkişi raporuna göre davalının bedelini peşin ödediği malların geç teslim edildiği iddiasını doğrulayan somut delil sunulamadığı, ayrıca faturalarda 2012 yılında ortalama %0,2 oranında iskonto uygulandığı, iskonto uygulanmasının davacının inisiyatifinde olduğu belirtilmiş, mahkemece bu gerekçelerle davalının sözleşmeyi haksız feshettiği sonucuna varılmıştır. Ancak dosya içeriğinde bulunan davacı tarafından davalıya yazılmış 11.04.2011 tarihli yazıda, 18.04.2011 tarihinden sonra %1,5 iskontu uygulanacağı bildirilmiştir. Bilirkişice bu husus incelenmediği gibi mahkemece de bu belge üzerinde durulmamıştır. Mahkemece bu belgenin sıhhati üzerinde durulup, davacı tarafından davalıya yazılmış olduğu saptandığında belirtilen oranda iskonto yapılmadığının anlaşılması durumunda davalının feshinin haklı olacağı göz önüne alınarak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken eksik tahkikat ve hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Bozma ilamında belirtilen hususlarında değerlendirilerek ek rapor hazırlaması için dosya talimat yolu ile …ATM’ye gönderilmiş bilirkişi ek raporunda “Sayın Mahkeme’nin verdiği yetki çerçevesinde 22 08.2019 günü saat 14,00 da davalı vekilinin bildirdiği adrese tekrar gidilerek, burada ibraz edilen 2011 ve 2012 yıllarına ait ticari defter kayıt ve belgeler incelenmiştir. Ticari defterlerin tasdik bilgiler ve kayıt durumu kök raporumuzda belirtildiği şekildedir. Yargıtay ilamında belirtilen %15 ıskontonun uygulanıp uygulanmadığı konusu; Dosyada yer alan 11.04 2011 tarihli bayilere hitaben yazılmış yazıda,”… yeni uygulama ile Türkiye deki ekonomik göstergeler baz alınarak 18.04.2011 tarihinden itibaren peşin alımlarda avlık %1.S iskonto oranı kullanılacağı1′ şeklinde bildirmiştir. Yazıda belirtilen husus her alış değil peşin alımlar halinde bu iskonto oranı esas alınacağı belirtilmektedirEkli muavin dökümlerde anlaşılacağı üzere, davacı… A.Ş. nin davalıya düzenlediği fatura bedelleri, davalının davacıya yaptığı ödemeler ve davacı lehine devir olunan borç bakiyesi ayrıntılı olarak görülmektedir.Bu muavin dökümlerlerde görüleceği üzere, 2011 yılında davacı tarafından davalıya 255 adet fatura düzenlemiş, düzenlenen fatura bedelleri toplamı 2.085.274,89TL olup, davalı tarafından bu fatura bedellerin 2.054.427,19TL sini ödemiştir. 2011 yılı sonu itibarıyla davacı lehine devir olunan alacak bakiyesi 30.847,70TL kalmıştır. Özellikle 2011 Temmuz ayından itibaren kümülatif olarak davalı tarafından davacıya borçlu olarak alım satım ilişkisi devam etmiştir. 2015 yılında davacı tarafından teslim edilen mal bedelleri karşılığında davalıya 48 adet fatura düzenlemiş, düzenlenen fatura bedelleri toplamı 255.321,19TL dır. davalı tarafından geçmiş yıldan davacı lehine devir olunan 30.847,70TL ile birlikte bu borcu 23.03.2012 tarihine kadar kapatmıştır. 2012 yılında da ortalama kümülatif olarak davalının davacıya borcu ortalama 31 000,00TL olarak devir etmiştir.11.04.2011 tarihli belgede, “18.04.2011 tarihinden itibaren peşin alımlarda aylık %1.5 “ıskonto oranı kullanılacağı” şeklinde belirlenmiş olmakla birlikte, davalının defter kayıtları ile uyumlu ve tüm belgelerle karşılaştırılmış ekli muavin dökümlerden de anlaşılacağı üzere davalı tarafından davacıdan alınan mal bedellerini peşin almadığından %1,5 oranında iskontonun uygulanmaması gerektiği kanaatindeyim. Öte yandan defter kayıt ve belgelerin incelenmesinde, davacı tarafından 18.04.2011 tarihinden İtibaren davalıya teslim edilen mal bedelleri üzerinden “D.0025012118” iskonto yaptığı tespit edilmiştir. Buna göre; 18.04.2011 tarihinden ticari ilişkinin bittiği 24.02.2012 tarihine kadar davacı tarafından teslim edilen mal bedelleri karşılığı davalıya 259 adet fatura düzenlemiştir. Düzenlenen bu fatura bedelleri KDV hariç ve iskonto öncesi toplam tutarı 1.710.419,77TL dir.Bu tutar üzerinden “0.0025012118” iskonto oranı uygulandığında, hesaplanan iskonto tutarı (1.710.419,77 x 0,0025012118)= 4.278,12TL dir.Bu iskonto tutarı fatura bedelleri toplamından düşüldüğünde (1.710.419,77-4.278,12)= 1.706.141,65TL ve 307.105,50TL KDV si olmak üzere davacı lehine kayıtlı fatura bedelleri toplamı 2 013.247,15TL dir. Böylelikle peşin alımlar olmamakla birlikte davalı lehine faturalarda oluşturulan iskonto toplamı 4.278,12TL olduğu hesaplanmış olup, bu husustaki nihai değerlendirmenin takdiri Sayın Mahkemeye alt olacağı sonucuna varılmıştır.” şeklinde ek rapor sunmuştur.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmede; bozma ilamında 11.04.2011 tarihli belgede, “18.04.2011 tarihinden itibaren peşin alımlarda aylık %1.5 “ıskonto oranı kullanılacağı” şeklinde belirlenmiş olmakla bu belgenin ve taraflar arasındaki satışların ve iskontonun uygulanıp uygulanmadığının belirlenmesi gerektiği belirtilmiş olup, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalının defter kayıtları ile uyumlu ve tüm belgelerle karşılaştırılmış ekli muavin dökümlerden de anlaşılacağı üzere davalı tarafından davacıdan alınan mal bedellerini peşin almadığından %1,5 oranında iskontonun uygulanmaması gerektiği, zira iskonto için peşin alım yapılması gerektiğinden iskontonun uygulanmayacağı anlaşılmakla, bozma ilamı öncesinde verilen mahkememiz kararının (başkaca bir bozma gerekçesi olmaması da dikkate alınarak) aynı gerekçesi ile dava dilekçesindeki talep miktarları, ıslah dilekçesindeki talep miktarları gözetilerek davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin protokolden kaynaklı cezai şart talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile,
1-Davacı tarafın kar mahrumiyetine ilişkin talebi hakkında 48.033,81 TL nin 5.000 TL’lik kısmına dava tarihi olan 11/07/2012 tarihinden itibaren 43.033,81 TL’lik kısmına ıslah tarihi olan 03/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Davacı tarafın sözleşmeden kaynaklana cezai şart talebinin ilişkin talebi hakkında 14.891,26 TL nin 5.000 TL’lik kısmına dava tarihi olan 11/07/2012 tarihinden itibaren 9.891,26 TL’lik kısmına ıslah tarihi olan 03/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
3-Davacı tarafın protokolden kaynaklanan cezai şart talebinin kısmen kabulü ile 25.000 USD nin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı üzerinden dolar hesaplarında uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Fazla talebin reddine,
5-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 7.395,24 TL harçtan önceden davacıdan alınan peşin harç 2.168,20 TL ve ıslah harcı 923,00 TL harcın mahsubu ile kalan 4.304,04 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye aktarılmasına,
6-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 350,40 TL, bilirkişi ücreti 1.500,00 TL olmak üzere toplam 1.850,40 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 54,42) 1.006,98 TL yargılama gideri ve peşin harç 2.168,20 TL ve ıslah harcı 923,00 TL olmak üzere toplam 4.098,18 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı gider avansından kullanılan posta ve tebligat ücreti 172,00 TL’nin davanın red orarına göre (% 45,58) 78,39 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 14.234,71 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 12.563,65 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
10- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸