Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/79 E. 2020/710 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/312 Esas
KARAR NO:2020/658

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:17/04/2013
KARAR TARİHİ:09/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davacı vekili davası ile, Taraflar arasında akaryakıt ve otogaz satış ve servis işletmesi hususunda anlaşma yapılıp davalı yana istenen teminatların verildiğini, bu yönde davacı ….Şti. ile davalı arasında 09/10/1996 tarihli protokol imzalandığını, protokol uyarınca gayrimenkul maliki olan diğer davacı … ….AŞ. tarafından davalı lehine taşınmaz üzerinde 04/07/1997 tarihinde birinci dereceden 10.000,00 TL, 17/01/2012 tarihinde ikinci dereceden 20.000,00 TL lik iki ayrı ipotek tesis edildiğini, ayrıca davacı …..Ltd.Şti. ile … ve San. AŞ. ( sonradan davacı ile birleşen ) arasında 01/12/2000 tarihli otogaz satış ve servis bayilik istasyonu işletme sözleşmesi imzalandığını, davacı …’ in de bu sözleşmeye müşterek ve müteselsil borçlu ve kefil sıfatıyla imzaladığını, davacılar ….Ltd.Şti. ve … ‘ den sözleşme uyarınca teminat amaçlı senet alındığını, Petrol Piyasası Kanunu ve rekabet mevzuatı gereğince davalı yanca gönderilen yazılar kapsamında … 4.Noterliğinin 31/05/2010 tarih ve … y. nolu ihtarnamesi ile akaryakıt satış ve servis istasyonu sözleşmesinin ve lpg bayilik sözleşmesinin yenilenmeyeceğinin davalı yana bildirildiğini, 12/02/2011 tarihinde davalıya malzemelerin tutanakla teslim edildiğini, 26/08/2010 tarihli gönderilen yazı ile taraflar arasında 31/07/2010 tarih itibariyle cari hesabın sıfır olduğu hususunda mutabakat sağlandığını, davalı şirketin ipoteğin fekki ve alınan teminat senedinin iadesi istenmesine rağmen davalı tarafça yerine getirilmediğini, bu yöndeki ihtarnameyle de sonuç alınamadığını, davacı şirketin davalı şirketin haksız fiili nedeniyle petrol dağıtım şirketleri ile daha iyi anlaşma fırsatını kaçırdığı ve kira kaybına uğradığını daha sonra düşük fiyat ve kötü şartlarla başka bir petrol şirketiyle sözleşme imzalanmak zorunda kalındığını, davalı şirketin haksız fiili sonucu petrol istasyonunun 2 ay 12 gün boyunca kira kontratı imzalanamaması nedeniyle kiraya verilemediğini, 01/12/2011 tarihinde düşük fiyatla kiraya verildiğini, bununla birlikte yeni imzalanan sözleşme hükümleri gereği 15/02/2011 tarihine kadar kira bedeli de alınamadığını, bu itibarla 4 ay 27 günlük kira bedeli kaybı bulunduğunu, oysa sözleşmenin sona erdiği 18/09/2010 tarihinde taşınmazdaki ipotekler kaldırılmış olsaydı daha yüksek kiraya ulaşılabileceğini, davalı şirketin bu şekilde zarara neden olduğunu, sözleşme sona erince ipoteğin kaldırılması ve teminat senedinin davalı tarafından iadesinin zorunlu olduğunu ileri sürerek ipoteklerin fekkine, davacı ….Ltd.Şti. ve …’ den alınan tarihsiz teminat senetlerinin iadesine ve bu senetlerden dolayı iadesine ve senet nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000 ABD Doları karşılığı 17.900,00 TL maddi tazminata, ticari itibar ve manevi şahsiyetin zedelenmesi nedeniyle 40.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istemli talepte bulunulduğu anlaşılmıştır.
CEVAP : Davalı vekili cevapları ile sözleşmede … Mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, esasa yönelik ise taraflar arasında sözleşmenin bulunduğunu, ancak her ne kadar anlaşma süresi sona ermiş ise de davacının borcunu gereği gibi ifa etmediğini, sözleşme yürürlük tarihinde tonaj taahhüdüne uymamış olması nedeniyle cezai şart alacağının doğduğunu, denetlemede 20.06.2011 tarihinde 41.463,18 TL borcunun olduğunun belirlendiğini, protokolün 8.maddesine aykırı davranıldığını, açtıkları takip nedeniyle de takas mahsup taleplerinin doğduğunu, kayıtlar incelendiğinde tonaj taahhüdünün ihlal edildiğini, yine ipoteğin terkini ve teminat mektubu iadesinin talep edilebilmesi için alacağın tamamının ödenmesi gerektiği, ipotek terkini talebininde yerinde olmadığı, yine maddi manevi tazminat taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, borcun ifa edilmesinde borçlunun kusurunun olması gerekip iddiaların bu anlamda da yerinde olmadığını, haksız davanın reddine, icra takibi ve cezai şart alacakları nedeni ile takas mahsup taleplerini tekrarladıkları ifade edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Davaya yetki itirazı üzerine, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereği verilen yetkisizlik kararı ile mahkememizde yargılamasına devam olunmuştur.
Yapılan yargılamada iddia ve itirazlar tekrarlanmış, sözleşme, ipotek belgeleri, yazışmalar takip dosyası, ticari defter ve kayıtları, yapılacak bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davacı vekilince dava talebine ilişkin yapılan açıklamada sözleşmeyi müteakip … ve …’den tarihsiz teminat amaçlı senet alındığı, bedelin 50.000 USD olduğunu, …’in şirketi temsilen ve şahsi olarak imzaladığını, maddi zararlarının ipoteğin kaldırılmaması nedeniyle hiçbir petrol şirketinin istasyonu kiralamaya yanaşmadığını, ancak Aralık 2010 tarihinde düşük fiyatla kiraya verilebildiğini, taşınmaz üzerine şerh konulmadığı için 15.02.2011 tarihine kadar kira bedelini alamadığı, kiraya verilebilse idi daha fazla kazancı olacağı ve dolayısı ile yıllık 360.000.-USD+kdv zararının oluştuğunu, 18.09.2010-15.02.2011 arası kira kaybının 100.000.-USD olduğunu, ariyetlerin sökümü sırasında götürülen müvekkiline ait 20.000 TL malzeme zararının ve kabloların kökünden kesilmesi ile 10.000 TL zararının olduğunu, ifade edilmiştir.
Taraflar arasındaki akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesi ve protokolün bulunduğunu, davacı … ve …’in bu sözleşmeyi imzaladıkları, bunun yanı sıra, dosyada mevcut tapu belgesi ile … San.Tic.A.Ş. tarafından davalı lehine 1.dereceden ipotek tesis edildiği, yine kayıtlar ile taşınmaz üzerindeki şerhin 04.10.2010 tarihinde terkin edildiği belirlenmiştir.
Mahkememizce iddia ve itirazlar, sözleşme hükümleri, sözleşmenin feshi, fesih sonrası mal alımı olup olmadığı, sözleşme süresindeki mal alımları ve miktarı, ihtarın olup olmadığı, 31.07.2010 tarihli hesap mutabakatı, teminat senedi kayıtlarda var ise araştırılıp, mahiyeti, miktarı, ipoteğin fek koşulları, yeni yapılan kira sözleşmesi miktarı, ilk sözleşme ile karşılaştırılıp ayrıca ipoteğin fek tarihi ve kiraya veriliş tarihi ve sözleşmenin fesih tarihleri arasındaki süre denetlenip makul süre olup olmadığı, maddi ve manevi tazminat kalemleri denetlenerek inceleme kararı oluşturulmuştur.
….İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takibinde …T.A.Ş. tarafından … Tic.Ltd.Şti aleyhine 41.863,18 TL fatura alacağına istinaden takibin yapıldığı, bu takibe yetki ve borca itiraz edildiği görülmüştür.
Davalı tarafından kendilerine verilen herhangi bir teminat senedi olmayıp, bu yönde müvekkilinin uygulamasının bulunmadığını, ifade etmişlerdir.
Sunulan sözleşmenin 09.10.1996 tarihli olup, ayrıca ticari ilişkinin koşullarını belirleyen bir protokolünde bulunduğu, 20 yıl süreli yapıldığı, 8.madde ile tonaj taahhüdünün olduğu, bu sözleşmenin rekabet mevzuatı gereği 01.09.2010 tarihine kadar geçerli olduğunu, davalının 05.09.2005 tarihli bildirimi ile ile mevcut sözleşmenin yasal zorunluluk nedeniyle değiştirildiği, ve 05.09.2010 tarihine kadar geçerli olduğu, davacının 31.05.2010 tarihine kadar geçerli olduğu, davacının 31.05.2010 tarihli ….Noterliğinin … nolu ihtarı ile sözleşmenin sürelerin bitim tarihinden itibaren yenilenmeyeceğinin davalıya bildirildiği, 26.08.2010 tarihli yazıda belirtilen cari hesap mutabakatı gereği ipoteğin kaldırılmasının istendiği belirlenmiştir.
Yapılan incelemede her yılın sonunda eksik alınan ürünler yönünden cezai şart istenebileceği, ancak davalı tarafından bu yönde bir ihtarın bulunmadığı, davacının söz konusu yere ilişkin bir dağıtım şirketi ile yaptığı kira sözleşmesinde ödeme başlangıcının, kira sözleşmesinin tapuya şerh edildiği tarihten itibaren başlanacağının belirtildiği görülmüştür.
Defterlerin denetlenmesinde cari hesap hareketleri ile 31.07.2010 tarihinde hesap mutabakatının olduğunu, bakiyenin sıfır olduğu, daha sonra davacı tarafından yapılan akaryakıt alımı ile karşılıklarının yatırıldığı, davacının akaryakıt alımı ile herhangi bir borcunun bulunmadığı, son yıla ait eksik satılan akaryakıt ve madeni yağ karşılığı cezai şart alacağının oluştuğu, 41.863,18 TL cezai şart alacağının davacı firma hesabına borç kaydedildiği, kayıtlarda davacının verdiğini ifade ettiği teminat senedine rastlanmadığı belirlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporu denetlendiğinde taraflar arasındaki sözleşmenin fesholunduğu ve davacı talepleri arasında yer alan teminat mektubunun iadesine ilişkin istemi, davacının bu yönde teminat mektubu verildiğinin belgelenmediği gibi, davalınında kayıtlarında rastlanmadığı gibi kendilerine verilmiş bir teminat mektubunun olmadığının ifade edildiği, bu yönde bu talebin dayanaksız kaldığı, ipoteğin fekkine ilişkin istemi yönünden tapuda şerhin 04.10.2010 tarihinde terkinin sağlandığı, davacının bayilik sözleşmesinin 05.09.2010 tarihine kadar geçerli olduğu yönündeki beyanı ile sözleşmenin fesholunduğu, 01.12.2010 tarihinde taşınmazda başka bir firma ile kira sözleşmesi ve dağıtım anlaşması yapıldığı, davalı tarafından cari alacağa ilişkin takibin yapıldığı, ancak mevcut itiraz sonucu itirazın iptali söz konusu olmayıp, menfi tespit davasına konu edildiği, davacıların menfi tespite konu taleplerinin bu yapılan takip alacağı ile ilgisi olmadığı alacak olarak talep edilen maddi tazminatın ariyet sözleşmesi ve ana sözleşme hükümleri denetlendiğinde davacıların sözleşmenin feshi ile bu malları ve teçhizatı iade yükümlülüğünün olup, sökümdeki zarara ilişkin dayanak ve malzemelerin götürüldüğüne ilişkin belgeleri olmayıp, kira kaybı taleplerinin ise 01.12.2010 tarihinde imzalanan kira sözleşmesi ile kiralamanın sözleşmenin feshinden sonra gerçekleştiği, ancak yeni kiracı ile sözleşmedeki şartlardan kira ödemesinin Şubat 2011 tarihi itibariyle başlayacağı yönündeki hüküm davalıyı bu anlamda bağlamayacağı, yine 18.09.2010-31.11.2010 tarihleri arasındaki boş kalan mecura ilişkin kira bedelinin tahsili istemininde yerinde olmadığı, zira davacıların beyanları ile sözleşmenin yenilenemeyeceğinin de belirtildiği düşünüldüğünde basiretli tacir gibi davranarak sonuçlarını idrak etmesi gerekeceği, manevi tazminat taleplerinin de bu koşullarda oluşmadığı, ariyet malzemelerinin söküm ve teslimine ilişkin tutanaklarda iddialar yönünden açıklama olmadığı, davalının tonaj taahhüdü nedeniyle cezai şart talebinin ise taraflar arasındaki ilişkide, davacının sözleşemeyi süre bitimi ile yenilenmeyeceğini, bildirmesi karşısında daha önce herhangi bir uyarı ve ihtar ve hatta uygulama dahi yapılmamış iken bu talebinin makul görülemeyeceği, davacıların mevcut ipotekler nedeniyle yeni bir dağıtım şirketi ile anlaşma yapamadığına ilişkin ve gelir kaybına yönelik istemlerinin açıklanan nedenler ile yerinde olmadığı, kaldı ki, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan borç alacak ilişkisinin sona ermesine ya da mutabakatla tasfiye edileceği tarihe kadar tescilli kalmasının ipoteğin tesis amacında uygun bulunduğu, davacıların hukukçu bilirkişi incelemesi talebi yerinde görülmemiş olup, takipteki cezai şartın takas mahsubu da yine bu gerekçeler ile yerinde görülmeyerek, davacıların sözleşme hükümlerine ve ipotek kayıtlarına yönelik dayanak ve taraf sıfatları ile açtıkları davada ipoteğin fekki, teminat senedinin iadesi, bu senet nedeniyle borçlu bulunmadığı, maddi zarar ve manevi tazminat talepleri yerinde görülmeyerek davanın reddine dair verilen karar Yargıtay …. H.D 23.02.2016 tarih 2015/…- 2016/… sayılı ilamı ile davacının davasında harcın 50.000USD’lik teminat senedi dışında kalan kısmı yatırıldığı ancak bu teminat senedine ilişkin harç yatırmadığı, bu koşullarda harcın ikmal edilmesi dikkate alınarak bozulmasına karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizce tashihi karar aşamasından geçen ve red olunan bozma ilamına tarafların beyanları alınmış uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinden Yargıtay’ın dava konusu ettiği ayrıca 50.000 USD tutarlı teminat senedine yönelik harcı ikmal etmesi istenilmiş, bu konuda beyanları alınmış ancak imzalı celsedeki beyanları ile dava konusu değer yönünden karşı tarafın inkar etmiş olması ve ticari defterlerine işlememiş olması nedeniyle 50.000 USD tutarlı teminat senedine ilişkin taleplerinden dolayı harcı yatırmayacaklarını ve bu yöndeki taleplerini geri çektiklerini bu yönde denetleme yapılarak karar oluşturulmasını ifade ettikleri görülmüştür.
Davalı vekiline bu konuda tüm açıklamalarını yapmalarını ve diyeceklerini sunmaları için ve tarafların son diyeceklerini sunmaları için süre verilmiş, davacı vekili harcı ikmal etmeyeceklerini ifade etmiş olmakla davalı vekilinin bozma ilamını yerine getirilmesini ister talepleri değerlendirilmiş, bu doğrultuda davacının dava konusu ettiği 50.000 USD’lik teminat senedi yönünden harç tamamlatılmasına yönelik istem ve işlemler değerlendirilip harçlarını ikmal etmeyeceklerini ifade etmiş olmakla HMK 120, 114 ve 115 maddeleri çerçevesinde bu istem yönünden dava şartının bulunmadığı nedenle reddi ile davacının dava konusu etmiş olduğu diğer alacak kalemi yönünden de alacak olarak talep edilen maddi tazminatın ariyet sözleşmesi ve ana sözleşme hükümleri denetlendiğinde davacıların sözleşmenin feshi ile bu malları ve teçhizatı iade yükümlülüğünün olup, sökümdeki zarara ilişkin dayanak ve malzemelerin götürüldüğüne ilişkin belgeleri olmayıp, kira kaybı taleplerinin ise 01.12.2010 tarihinde imzalanan kira sözleşmesi ile kiralamanın sözleşmenin feshinden sonra gerçekleştiği, ancak yeni kiracı ile sözleşmedeki şartlardan kira ödemesinin Şubat 2011 tarihi itibariyle başlayacağı yönündeki hüküm davalıyı bu anlamda bağlamayacağı, yine 18.09.2010-31.11.2010 tarihleri arasındaki boş kalan mecura ilişkin kira bedelinin tahsili istemininde yerinde olmadığı, zira davacıların beyanları ile sözleşmenin yenilenemeyeceğinin de belirtildiği düşünüldüğünde basiretli tacir gibi davranarak sonuçlarını idrak etmesi gerekeceği, manevi tazminat taleplerinin de bu koşullarda oluşmadığı, ariyet malzemelerinin söküm ve teslimine ilişkin tutanaklarda iddialar yönünden açıklama olmadığı, davalının tonaj taahhüdü nedeniyle cezai şart talebinin ise taraflar arasındaki ilişkide, davacının sözleşemeyi süre bitimi ile yenilenmeyeceğini, bildirmesi karşısında daha önce herhangi bir uyarı ve ihtar ve hatta uygulama dahi yapılmamış iken bu talebinin makul görülemeyeceği, davacıların mevcut ipotekler nedeniyle yeni bir dağıtım şirketi ile anlaşma yapamadığına ilişkin ve gelir kaybına yönelik istemlerinin açıklanan nedenler ile yerinde olmadığı, kaldı ki, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan borç alacak ilişkisinin sona ermesine ya da mutabakatla tasfiye edileceği tarihe kadar tescilli kalmasının ipoteğin tesis amacında uygun bulunduğu, davacıların hukukçu bilirkişi incelemesi talebi yerinde görülmemiş olup, takipteki cezai şartın takas mahsubu da yine bu gerekçeler ile yerinde görülmeyerek, davacıların sözleşme hükümlerine ve ipotek kayıtlarına yönelik dayanak ve taraf sıfatları ile açtıkları davada ipoteğin fekki, teminat senedinin iadesi, bu senet nedeniyle borçlu bulunmadığı, maddi zarar ve manevi tazminat talepleri de bu gerekçeler doğrultusunda yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin 2018/… E.- 2020/… K.sayılı, 03.03.2020 tarihli ilamı ile “Davacıların dosyadaki diğer talepleri, ipoteğin fekki ve ipoteğin zamanında fekkedilmemesinden kaynaklanan maddi ve manevi zarara ilişkindir. Mahkemece bu taleplerde reddedilmiştir. Ancak ipoteğin fekki talebinin red gerekçesi gösterilmemiştir. Alınan bilirkişi raporunda davalının bayilik sözleşmesinin son yılından kaynaklanan satın alma taahhüdünün ihlali nedeniyle cezai şart alacağı olduğu saptanmış, ipoteğin bu alacağında teminatını oluşturduğu için ipoteğin davalı tarafça fekkedilmemesinin haklı olduğu belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece sonuçta ipoteğin fekki talebinin reddi ve ipoteğin zamanında fekkedilmemesinden kaynaklanan maddi ve manevi zarar oluşmadığı yönündeki kararı doğru ise de, kararın gerekçesinde bu husus belirtilmemiştir. Hatta mahkeme gerekçesinde “ davalının tonaj taahhüdü nedeniyle cezai şart talebinin ise taraflar arasındaki ilişkide, davacının sözleşmeyi süre bitimi ile yenilenmeyeceğini bildirmesi karşısında daha önce herhangi bir uyarı ve ihtar ve hatta uygulama dahi yapılmamış iken bu talebinin makul görülemeyeceği” şeklinde ifadeler kullanarak davalının cezai şart talebinde bulunamayacağı ifade edilmiştir. Bu husus da gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturmaktadır. Belirtilen bu sebeplerle hükmün taraflar yararına bozulması gerekmiştir. ” hükmü ile bozulmuştur.
Mahkememizce, bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Davada, davacıların teminat senedi yönünden borçlu olunmadığının tespiti ile birlikte, ipoteğin fekkini ve ipoteğin zamanında fek edilmemesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri mevcuttur. Yargıtay bozma ilamı ile 50.000 USD’ lik teminat senedine ilişkin menfi tespit istemi yönünden tarafların temyizi olmadığı anlaşıldığından, mahkememiz kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacıların ipoteğin fekki ve ipoteğin zamanında fek edilmemesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerin yönünden ise; dosya kapsamında, bozma ilamından önce alınan bilirkişi raporu, sunulan deliller hep beraber değerlendirildiğinde, davalının bayilik sözleşmesinin son yılından kaynaklanan satın alma taahhüdünün ihlali nedeniyle son yıla ait eksik satılan akaryakıt ve madeni yağ karşılığı cezai şart alacağının oluştuğu, 41.863,18 TL cezai şart alacağının davacı firma hesabına borç kaydedildiği, cezai şart alacağının mevcut olduğu, mevcut ipoteğin bu alacağın teminatı olmak üzere alınmış olduğu, , davalı tarafından cari alacağa ilişkin takibin yapıldığı, dolayısıyla, davacıların davalı şirkete borçlu durumda bulunmaları nedeniyle, davalı tarafça alacağın teminatı olan ipoteğin borç ödeninceye kadar fek edilmemesi doğru olup, davacıların fek taleplerinin reddine karar verilmiştir. Tapuda ipotek şerhinin 04.10.2010 tarihinde terkinin sağlandığı, davacının bayilik sözleşmesinin 05.09.2010 tarihine kadar geçerli olduğu yönündeki beyanı ile sözleşmenin fesholunduğu, 01.12.2010 tarihinde taşınmazda başka bir firma ile kira sözleşmesi ve dağıtım anlaşması yapıldığı, 01.12.2010 tarihinde imzalanan kira sözleşmesi ile kiralamanın sözleşmenin feshinden sonra gerçekleştiği, ancak yeni kiracı ile sözleşmedeki şartlardan kira ödemesinin Şubat 2011 tarihi itibariyle başlayacağı yönündeki hükmün sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereğince davalıyı bu anlamda bağlamayacağı, 18.09.2010-31.11.2010 tarihleri arasındaki boş kalan mecura ilişkin kira bedelinin tahsili istemininde yerinde olmadığı, zira davacıların beyanları ile sözleşmenin yenilenemeyeceğinin de belirtildiği düşünüldüğünde basiretli tacir gibi davranarak sonuçlarını idrak etmesi gerekeceği, bu nedenle davalının kira kaybına sebebiyet veren bir aykırı bir davranışı bulunmaması nedeniyle, davacıların kira kaybı maddi zarar talepleri ile oluşan manevi bir zararda bulunmadığına kanaat getirildiğinden, her iki tazminat talebi yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay ilamı ile kesinleştiği anlaşıldığından, davacının 50.000,00 USD tutarlı teminat senedi yönünden davasının dava şartı yokluğundan reddine,
2-Davacının diğer talepleri yönünden davasının reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL ilam harcının peşin alınan 1.156,85 TL’den düşümü ile geri kalan 1.120,95 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
5-Davalının yaptığı 339,00 TL posta ve tebligat giderinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 10.927,00 TL ücret takdirine, bunun davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı 09/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza