Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/705 E. 2022/345 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/705 Esas
KARAR NO:2022/345

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/01/2015
KARAR TARİHİ:05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ İSTEMİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeni şirket ile ticari ilişki kurmak ve birlikte iş yapmak isteyen davalının nakde ihtiyacı olduğundan bahisle borç istediğini, ileriye yönelik işlerden alacağının kolaylıkla tahsil edileceği düşüncesiyle iyi niyetle davalıya banka kanalıyla 31/10/2013 tarihinde 17.000 -TL, 27/11/2013 tarihinde ise 40.000 -TL nakit gönderildiğini, sonrasında öngörülen ticari ilişkinin kurulmadığını ve davalının şifahi taahhütlerini yerine getirmediğini, paranın iade de edilmediğini, alacağın tahsili için …. İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasından takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, davacı tarafından davalının hesabına gönderilen meblağın karşılığında davalıdan hiç bir hizmet ya da ürün alınmadığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini, itirazının kötü niyetli olduğunu açıklayarak, takibe itirazın iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DAVALININ CEVABI: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 5 yıldır sağlık nedeniyle ticari faaliyet içerisinde bulunmadığını, aylık 105.000 -TL kira geliri olup, bu durumun vergi kayıtları ile de sabit olduğunu, herhangi bir maddi sıkıntı yaşamadığını, davacı şirketin yetkilisi …’ın davalıya şahsi borcu olduğunu ve borcunu davacı şirket hesabından gönderdiğini, davacı tarafın tacir olduğunu ve iddialarını yazılı belgeye dayandırması gerektiğini, taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına hükmolunmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Celbolunan …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı-davacı tarafından borçlu-davalı aleyhine 27/11/2013 ve 31/10/2013 tarihinde gönderilen ödemeler açıklamasıyla 57.000,00 -TL nin fer’ileriyle birlikte tahsili talebiyle 22/08/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın İİK.67 maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, davaya dayanak takibe konu meblağın dosyada mübrez dekontlarla ve banka havalesiyle davalının banka hesabına gönderildiğini, davalıya borç olarak verilen paranın ödenmediğini ileri sürmüş; davalı ise sözkonusu paranın davacı şirket yetkilisinin şahsi borcuna karşılık davacı hesabından alacaklı sıfatıyla hesabına gönderildiğini, borcu bulunmadığını savunmuştur.
Mahkememizce, yapılan yargılama sonucunda 22/03/2016 tarihinde; Davanın kabulüne, davalının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına itirazının iptali ile takibin 57.000,00 TL asıl alacak üzerinden takip talebinde yazılı şartlar ile devamına, 11.400,00 TL inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 22/10/2019 tarih, 2016/25309 Esas 2019/10330 Karar sayılı ilamı ile, “Davacının davasına dayanak yaptığı banka makbuzları, davalı hesabına yapılan havaleyi göstermektedir. Havale üzerinde bu paranın borç olarak verildiğine dair bir bilgi yoktur. Hal böyle olunca somut olayda davacının dayandığı belge yalnız başına borç verildiğini ispata yeterli değildir. Zira kural olarak havale bir ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir. Ayrıca davalının davacının kendisine olan borcuna karşılık bu paranın gönderildiğine dair savunması da gerekçeli inkar(vasıflı ikrar) niteliğindedir. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir. Mahkemece, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki kurulmadığı bildirildiğine göre, borç olarak gönderildiği iddiasının aksini ispat yükü davalı tarafta olduğu ve davalı tarafın, takip konusu miktarın borçtan başka bir nedenle gönderildiği hususunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı tarafın ikrar ettiği maddi vakıanın hukuki vasfının, ileri sürülenden farklı bulunduğunu bildirmesi, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Çünkü vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalıya) değil vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir. Bu durumda havale yoluyla gönderilen paranın borç olarak gönderildiğini davacı ispatlamalıdır. Mahkemece bu doğrultuda değerlendirme yapılması gerekirken, ispat yükü ters çevrilip davalıya yüklenmek süretiyle hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” şeklindeki gerekçeyle Mahkememiz kararının bozulmasına karar verildiği, dosyanın Mahkememizin işbu esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi yönünde ara karar oluşturulduğu, bu kapsamda davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu mahal mahkemesine talimat yazıldığı, 04/10/2020 tarihli talimat raporunda özetle;”Sayın Mahkeme tarafından verilen görev, dosya içeriği belgelerle sınırlı olarak, HMK’nunda belirtilen usul dairesinde yapmış olduğum incelemelerde; Davalı tarafa ait İncelenen ticari defter kayıtlarında, … ile davacı … …San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davacı şirket yetkilisi … arasında ticari ilişkinin varlığına ait kayıt bulunmadığı,
Davacı şirket tarafından davalının banka hesabına havale yolu ile gönderilen dava konusu bedellerin davalı kayıtlarında yer alıp almadığı bakımından yapılan incelemede ise davalı
tarafın işletme defteri tasdik ettirerek kullanıyor olması nedeni ve işletme defterinin tek taraflı kayıt sistemine uygun olması nedeni ile ticari defterlerden bu hususta bilgi temin edilemeyeceği, Dosya kapsamında bulunan ödeme dekontlarına göre, davacı … …San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından şirketin … nolu hesabından davalı …’in … nolu hesabına 31.10.2018 tarihinde 17.000,00 TL ve 27.11.2013 tarihinde 40.000,00 TL para gönderdiği görülmekle birlikte ödeme açıklamasında ödeme açıklamasının belirtilmediği, dekont üzerinde yapılan bu ödemelerin borç olarak verildiğine dair bir bilgi bulunmadığı” şeklinde görüş bildirilmiştir.Taraf iddia ve savunmaları ile davalı tarafın defter ve kayıtlarının incelendiği talimat raporu da değerlendirilmek suretiyle davacı taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenerek birleştirici rapor alınmasına karar verilmiş, alınan bilirkişi raporunda özetle;”Davacı şirketin 2013 ila 2020 yılları arası ticari defterlerinin talep edilmesi sonucunda davacının vermiş olduğu e-mail cevabından; dava konusu yıllar VUK’na göre defter belge saklama süresini geçmiş olduğundan defter belgeler sunulamamış olması hasebiyle, Davacının ticari defter kayıtlarından dava konusu borca ait herhangi bir tespitin yapılaması söz konusu olamamıştır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bu kapsamda davacı tarafça davalı tarafa gönderilen paranın borç olarak gönderildiği, paranın kendisine geri ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine icra takibi yapıldığı, icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali istemli işbu davanın açılmış olduğu, Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda Mahkememizce taraf defter ve kayıtlarının incelenmesi hususunda ara karar oluşturulduğu, davalı tarafın defter ve kayıtlarının incelendiği; denetime elverişli bulunan talimat raporuna göre taraflar arasında ticari ilişki varlığının tespit edilemediği, davacı tarafın defter ve kayıtlarının ibraz edilmemiş olması sebebiyle defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılamadığı, bu haliyle davacı tarafın alacak talebine dayanak olarak davalıya gönderilen paraya ilişkin sunulan havale dekontunda bu paranın borç olarak verildiğine dair bir bilginin bulunmadığı, dekontun tek başına davalıya borç verildiğini ispata yeterli olmadığı, havalenin ödeme aracı olduğu, havale dekontunda paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmemesi halinde gönderilen paranın bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği kabul edilir. Bu husus karine olup, bunun aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Şartların oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 688,42-TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 607,72-TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 69,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 8.210,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren onbeş günlük kesin süre içerisinde Yargıtaya temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/04/2022

Katip …

Hakim …