Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/64 E. 2019/916 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/64 Esas
KARAR NO : 2019/916

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2015
KARAR TARİHİ : 09/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili 12/10/2015 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının 1995 yılı ocak ayında davalı işyerinde çalışmaya başladığını, Mayıs 2006 da emeklilik nedeni ile işten ayrıldığını, İşten ayrıldığı tarihte 5000.00-TL Net maaş aldığını ancak SGK kayıtlarında asgari ücret gösterildiğini, maaşların elden ödendiğini, Davalı şirketin davacının müteveffa eşi …’in babasına ait olduğunu, müvekkilinin o dönemde şirket hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, Mayıs 2006 tarihinde emeklilik nedeni ile çıkış yapıldığını ihbar tazminatı taleplerinin bulunduğunu belirterek;40.000,00-TL Kıdem Tazminatı,
8.000,00-TL İhbar Tazminatı alacağının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin 20.10.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davaya süresinde cevap dilekçesi sundukları, davanın görevsiz mahkemede açılmış olduğunu, görev yönünden reddi gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında işveren – işçi ilişkisi bulunmadığını, davacının müvekkili şirketin halen ortaklarından olduğunu, müvekkili şirketin kuruluş gazete örneğini sunduğu, müvekkili şirketin kuruluş tarihinin 25.12.2001 olduğunu, davacının bir taraftan müvekkili şirketten ortaklık sebebiyle hak ve alacaklarını talep ettiğini diğer taraftan da huzurdaki dava ile işçilik hak ve alacaklarını talep ettiğini, Davacının daha evvel çekmiş olduğu… Noterliğinin 04 Eylül 2015 tarih ve…Sayılı ihtarını sunduklarını, davacının müvekkili şirkette işçi olarak çalışmadığından şahsi sicil dosyasının bulunmadığını, davacının müvekkili şirkette sigortalı gösterilmesinin ortaklık sıfatı olması sebebiyle yasal zorunluluk olduğunu, işçi işveren sıfatlarının aynı kişide birleşemeyeceğini, işçi –işveren ilişkisi bulunmadığından mahkemenin görevsizliğine, maddi dayanağı bulunmayan usul ve yasaya uygun düşmeyen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN VE GEREKÇE:
Eldeki dava, işçinin işten çıkımı ile ilgili talep ettiği işçilik alacaklarına ilişkin alacak davasıdır.
Davalı adına usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı cevap dilekçesi sunmuş taraf teşkili sağlanmıştır. Davacıya ait SGK şahsi sicil dosyası celp edilmiş, SGK hizmet dökümü kayıtlarının sunulduğu ,…Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevabı,…Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen 18.05.2016 tarihli yazı cevabı, taraf delilleri toplanmış, taraf tanıklarının yeminli beyanları alınmıştır. Dosya bir bütün halinde hesap bilirkişisine gönderilmiş, bilirkişiden rapor alınmıştır. Davacı taleplerini ıslah etmiş ve harcını yatırmıştır.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda mahkememizin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Kanunun 2 nci maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşemez.
Yasanın 8 inci maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.
İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede, iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.
İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukukî-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukukî bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini, işçinin işverenin talimatlarına göre hareket etmesi ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, işçinin bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli, kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil etmez. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması ve işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, karar verme özgürlüğüne sahip bulunup bulunmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir.
… Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen 18.05.2016 tarihli yazı cevabında davalı… A.Ş şirketin son tescilini 02.11.2015 tarihinde son tescilini yaptırdığını adı geçen …’ in bu şirketin kurucu ortakları arasında adının geçtiğine ilişkin bilgilerin sunulduğu görülmüştür.Dosya kapsamında davacının davalı işyerinin kurucu ortaklarından olduğu, tanık anlatımları ile davalı işyerinde yönetici konumunda olduğu ve işe alım işten çıkartma yetkisinin bulunduğu, … Noterlğinin 04.09.2015 tarih … yevmiye nolu vekaletnamesi ile kar payı ve hak ediş talebinde bulunduğunun davalı tarafça beyan edildiği görülmektedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2010/3163 E, 2012/10661 K., 29.03.2012 tarihli kararında;
“Dairemizin Emsal nitelikli 2008/44338 Esas, 2010/37281 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, Anonim ortağın yasal temsilcisi YÖNETİM KURULUDUR. Yönetim kurulu üyesiyle ortaklık arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olduğu Türk öğretisinde ( Çamoğlu, Ersin: Anonim ortaklık Yönetim kurulu üyelerinin Hukuki sorumluluğu, İst. 1972, S.102-104; Mimaroğlu, S. Kemal: a.g.e, S.101-102 ) ve YARGITAY kararlarıyla BENİMSENMİŞTİR. ( H.G.K:nun 02.02.2003 gün ve 2003 / 9-82 E – 65 K. sayılı ilamı ).” Denilmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4.maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1.maddesi gereğince, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir. İş Mahkemeleri özel mahkemelerdir. İş mahkemelerinin görevli olabilmesi için bir tarafın İş Kanunu kapsamındaki işçi diğer tarafın işveren veya vekili olması ve uyuşmazlığında iş sözleşmesinden yada işçinin tabi olduğu iş kanunundan kaynaklanan hukuki uyuşmazlık olması gerekir.
Somut olayda taraflar arasında hizmet ilişkisi bulunmadığı vekalet ilişkisi bulunduğu dosya kapsamına sunulan belge ve tanık beyanlarından anlaşılmıştır.Netice olarak bir tarafın İş Kanunu kapsamındaki işçi diğer tarafın işveren veya vekili olması ve uyuşmazlığında iş sözleşmesinden yada işçinin tabi olduğu iş kanunundan kaynaklanan hukuki uyuşmazlık olması gerektiği dolayısıyla iş kanunun kapsamına girmediği ve bu kanun hükmünün uygulanamayacağı davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiği İstanbul …İş Mahkemesinin 21/02/2018 tarih, … E.-… K.sayılı kararı ile verilmiştir.
Mahkememize tevzi edilen dosyanın yargılamasına devam olunmuştur.
Davacı vekiline, dava dilekçesi talep kısmında yer alan taleplerine ilişkin açıklama sunması için süre verilmiş, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan dilekçe ile 1 Ocak 1995-31 Mayıs 2006 tarihlerine ilişkin kıdem tazminatı olarak 40.000,00-TL’ nin ve 1 Ocak 1995-31 Mayıs 2006 tarihlerine ilişkin ihbar tazminatı olarak 8.000-TL talep edildiği yönünde beyan dilekçesi verilmiştir.
Kıdem tazminatı Mülga 1475 Sayılı Kanunun 14.maddesinde ve ihbar tazminatı ise 4857 sayılı İş Kanunun 17.maddesinde düzenlenmiştir. Kıdem tazminatına hak kazanılabilmesi için çeşitli koşullar mevcuttur. Öncelikle talepte bulunanın işçi olması, iş akdinin sona erdiği tarihte işyerinde en az bir yıllık kıdeminin bulunması, iş akdini mülga 1475 sayılı kanun 14.maddesinde sayılan hallerden biri ile sona ermesi gerekmektedir. İhbar tazminatına hak kazanılabilmesi için ise öncelikle talepte bulunanın işçi olması, belirsiz süreli iş sözleşmesinin bulunması, 4857 sayılı kanunda yer alan önellere uyulmaması gerekmektedir. Söz konusu kapsamda, öncelikle talep bulunanın işçi olması ön koşuldur. Y,ne 4857 sayılı kanun 1/2.maddesi uyarınca, 4.maddede sayılan istisnalar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine çalışma konularına bakılmaksızın bu kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Kanunun 2.maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek ve tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşemez. Tüzel kişilerde yönetim hakkı ile emir ve talimat verme yetkisi, organları oluşturan kişiler aracılığıyla kullanılır. Tüzel kişiler yönünden tüzel kişinin kendisi soyut işveren, tüzel kişinin organını oluşturan kişiler ise somut işveren sıfatına haizdir. Anonim şirket ortaklığının yasal temsilcisi yönetim kuruludur. Yönetim kurulu üyesi ile ortaklık arasındaki ilişki ise vekalet ilişkisidir. Dosya kapsamı, dava dilekçesi ve davacı vekilinin talep dikkate alındığında, davacının davalı şirkette …kapsamında çalıştığını 2006 Mayıs ayında emeklilik nedeniyle işten ayrıldığını, çalıştığı dönemde şirket hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu ve kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin talepte bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının, işçi olarak çalışmadığı vekalet ilişkisi kapsamında davalı şirkette çalıştığı bu nedenle İstanbul …İş Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verildiği ve kararın istinaf aşamasından geçtiği bu yönüyle görev hususunun kesinleştiği, davacının da işveren sıfatı taşıdığı anlaşıldığından, işçi sıfatı bulunmayan davacının, dava dilekçesi ve açıklama dilekçesi ile tahsilini istediği kıdem ve ihbar tazminatı hususlarında talepte bulunamayacağı kanaatine varılarak, davacının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 819,72 TL’den düşümü ile geri kalan 775,32 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
4-Davalının yaptığı 50,00 TL posta giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 5.630,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza