Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/633 E. 2020/298 K. 16.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/633 Esas
KARAR NO : 2020/298

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 02/12/2019
KARAR TARİHİ : 16/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Tasfiye Halinde …Şti ile Tasfiye Halinde…Şti. adı ile…Ticaret Sicil Odasına kayıtlı şirketin ortakları … ve … tarafından alınan 24/12/2011 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirketin devam etmesinde fayda görülmediğinden şirketin tasfiyesine ve tasfiye işlemlerinin yürütülmesi için müvekkil …’un tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiğini, söz konusu ortaklar kurulu kararının 09/01/2012 tarihinde… Ticaret Sicil gazetesinde yayınlanarak yürürlüğe girdiğini ve müvekkilinin tasfiye memuru olarak ticaret siciline kaydedildiğini, şirket ortağı olan …’ın vefatı sonrası şirketin yasal ortakları ve varisleri ile şirketin kapatılması hususunu görüşmek istemiş ise de varislerin konuşmayı reddettiğini, onlara ulaşamadığı içinde tasfiye memurluğundan istifa dilekçesini gönderemediğini, %95 hisse sahibi …’un vefatı üzerine şirketin ortakları haline gelen varisler ile müvekkili arasında husumet olduğundan müvekkilinin varisleri toplayamadığını, müvekkilinin tasfiye memuru olarak atandığı tarihten itibaren hiç bir ücret alamadığını, müvekkilinin hukuki sorumluluk altına sokulduğunu belirterek, müvekkilinin her iki şirketin tasfiye memurluğundan istifasının tespitine, tasfiye memurluğu dönemi süresince kendisine hiç bir ücret ödenmediği nedenle ücret takdirine, aksi halde müvekkilinin tasfiye memurluğundan azline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Davacı taraf delil olarak ticaret sicil kayıtları, tasfiye memuru atanmasına ilişkin kararlara dayanmıştır.
Dava dosyasında daha önce aynı dilekçede ve 02.03.2020 tarihli davacı vekili açıklama dilekçesi ile mahkememizin bu dosyasında davalı olan …Şti hakkında da dava açılmış ise de bu şirket hakkındaki dava bu dosyanın tefrik edilerek mahkememizin 2020/197 esasına kaydedilmiştir.
Dava, tasfiye memurluğu görevinden istifanın tespitine ilişkindir.
Davacı tarafça tasfiye memuru olarak atandığı şirketlerin, dilekçesinde belirttiği sebeple tasfiye memurluğu görevinden istifa ettiğini ancak bunu karar altına aldıramadığını, bu nedenle istifasının tespitine ve tasfiye memuru olarak ücret takdir edilmemiş olması nedeniyle uygun bir ücret tayinini talep etmiş olup, davacı taraf tasfiye memurluğundan istifasını talep ettiğinden istifanın varmasıyla sonuç doğuran tek taraflı bir irade beyanı olması ve kabule bağlı olmaması nedeniyle davalı tarafa bunun için tebliğ çıkarılmasına gerek duyulmamış, zira tebliğe çıkarılabilmesi için de menfaat zıtlığı oluştuğundan dolayı öncelikle şirketin davada temsili için bir kayyım atanması gerekeceği, oysa kayyım atansa bile, kayyım tarafından açılacak davada istifanın kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin beyanı verilecek karara etki etmeyeceği, bu nedenle de mahkemenin fuzuli bir iş yapmış olacağı, oysa mahkemenin abes işlerle iştigal edemeyeceği, davanın basit usule tabi olduğu ve buna göre de baştan bildirilmiş ancak 3.kişiler yönünden hüküm doğurması için şirkete ulaşması ve bunun ticaret sicilde tescil ve ilanı gerektiği cihetiyle mahkemece sadece istifa hususunun tespiti ile ve bu tespitin ticaret sicilde tescil ve ilanıyla verilecek kararla yetinilebileceği, buna göre de hasım gösterilmeden dahi bu davanın görülebileceğine kanaat getirildiğinden usul ekonomisi uyarınca davalı gösterilen tarafa öncelikle kayyım atanması ve temsili sağlandıktan sonra tebliğ ile duruşma yapılmasına bu nedenle gerek duyulmamıştır.
Davacı tarafça açılan davada bir an için tasfiye memurluğundan istifasının tespitinin yanında tasfiye memurluğundan kaynaklanan ücret takdiri de talep ettiği dikkate alındığında, bunun için ücrete hak kazanıp kazanmadığı ve ne kadar ücret takdir edilmesi gerektiği hususlarında, davalı gösterilen tasfiye halindeki şirketin savunmasının alınması gerekeceği, işte bunun için davalı şirkete davada temsil için öncelikle kayyım atanması ve bilahare dava dilekçesinin tebliği ile sonucuna göre yargılama yapılmasının gerekeceği düşünülse dahi, davacının talebinin tasfiye memurluğundan istifasının tespitinin yanında geçmiş dönem için ücret talebi değil, istifasının tespit edilememesi halinde ücret takdiri halinde yani terditli talepte bulunduğuna kanaat getirildiğinden bu nedenle istifasının tespitinin kabulü halinde 2. terditli talebinin zaten karşılıksız kalacağı anlaşıldığından yargılamaya davalı tasfiye halinde …Şti ile Tasfiye Halinde …Şti yönünden tasfiye memurluğundan istifanın tespiti olarak devam olunmuştur.
Davacı tarafça her ne kadar tasfiye halinde …Şti yönünden tasfiye memurluğundan istifanın tespiti de talep edilmiş ise de çıkartılan sicil kayıtlarına göre bu şirkete ilişkin davacının tasfiye memuru olarak atandığını gösterir herhangi bir karar ve kaydın olmadığı, Tasfiye Memuru olarak sicil kayıtlarına göre …’un görüldüğü, bu nedenle de bu davalıya karşı açmış olduğu davasında aktif dava sıfatının bulunmadığına ve bu kişiye karşı açtığı davasının da aktif dava sıfatı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının diğer dosyamız davalısı Tasfiye Halinde …Şti’ne karşı açmış olduğu davası yönünden 6102 sayılı yasanın 643.maddesindeki “Tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.” yollama nedeniyle göz önünde bulundurulması gereken 6102 sayılı yasanın 536.maddesindeki “(1)Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır. Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya 3.kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi ön görülmemişse olağan ücrete hak kazanırlar. (2) Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlemi yönetim kurulunca yapılması halinde de bu hüküm uygulanır….” şeklindeki hüküm ve yine 6102 sayılı yasanın 546.maddesindeki “Pay sahipleri ile tasfiye memuru veya memurları arasındaki uyuşmazlıkların çözümü basit yargılama usulüne tabidir. Mahkeme gerekli görürse tasfiye memurları ile ilgili pay sahiplerini dinleyerek kararını 30 gün içinde verir….” hüküm dikkate alındığında davacının tasfiye memurluğundan istifasını, buna göre de tasfiye halinde olan şirkete karşı tasfiye memurunun bir organ olması nedeniyle HMK 14/2 maddesindeki “özel hukuk tüzel kişisinin ortaklık veya üyelik ilişkileri ile sınırlı olmak kaydıyla bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmü gereği davanın, dava açılan tüzel kişinin bulunduğu adresindeki mahkemede açılması gerekir.
Aleyhine dava açılan Tasfiye Halinde…Şti. …Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı ve sicil adresinin …olduğu, buna göre de aleyhine dava açılanın mahkememiz yetki sınırları içerisinde bulunduğu, davanın yetkili yer mahkemesinde açılmış olduğuna kanaat getirilmiştir.
Tasfiye memurluğundan istifanın tek taraflı karşı tarafa varmakla hüküm doğuran bir etkisi olduğu, davacı tarafça bu hususta gerekli girişimlerin yapıldığı, anca şirketin ortaklarıyla 3.kişiler nezdinde hüküm doğurabilmesi için 6102 sayılı yasanın 27.maddesindeki “Ticaret sicilde tescil, kural olarak istem üzerine yapılır. Resen veya yetkili kurum veya kuruluşun bildirmesi üzerine yapılacak tescillere ilişkin hükümler saklıdır….” şeklindeki hüküm gereği daha önce tescili yapılmış olan davacının tasfiye memuru olduğunba ilişkin hususundaki istifasının da 6102 sayılı yasanın 31.maddesindeki “Tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişiklik de tescil olunur” hükmü gereği 3.kişiler nezdinde 6102 sayılı yasanın 36.maddesindeki “(1)Ticaret sicil kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, 3.kişiler hakkında tescilin … Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayınlanmamış ise, son kısmının yayınlandığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur. Bu günler tescilin ilanı tarihinden itibaren işleyecek olan sürelere de başlangıç olur.(2)Bir hususun tescil ile beraber derhal 3. Kişiler hakkında sonuç doğuracağını veya sürelerin derhal işleyeceğine ilişkin özel hükümler saklıdır.(3)3.kişilerin kendilerine karşı sonuç doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını bilmediklerine ilişkin iddiaları dinlenemez. (4)Tescili zorunlu olduğu halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir husus ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği takdirde 3.kişilere karşı ileri sürülebilir.” şeklindeki hükmünü doğurabilmesi için bu hususun da tescil edilebilmesi gerektiği, ancak davacı tarafça sonuç alınamaması üzerine mahkememizden talepte bulunduğu, şirketin ortaklarının mevcut olduğu ve sicil kaydına göre de davacının istifasının sicilde tescil ettirilmesi gerekirken gereğini yerine getirmemiş olması hususu dikkate alınmadığından davacının tek taraflı irade beyanıyla sabit olan bu şirkete ilişkin tasfiye memurluğundan istifasının tespitine ve ticaret sicilde tescil ve ilanına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Açıklanan nedenlerle;
1-Davacının Tasfiye Halinde …Şti yönünden açmış olduğu davasının aktif dava sıfat yokluğundan reddine,
2-a)Davacının Tasfiye Halinde …Şti (Sicil No: …) tasfiye memurluğundan istifasının tespitine,
b)Karar kesinleştiğinde Ticaret Sicil’de tescil ve Ticaret Sicil Gazetesin’inde ilanına,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 54,40 TL karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile geri kalan 10,00 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacının yaptığı 95,20 TL İlk masraf ve yargılama aşamasında yapılan 89,00 TL olmak üzere toplam 184,20 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5- Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 3.400,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak tarafların yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza