Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/585 E. 2019/1194 K. 13.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/585 Esas
KARAR NO : 2019/1194

DAVA : Tespit ve Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/11/2019
KARAR TARİHİ : 13/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tespit ve Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında elektrik aboneliği başlatıldığını ve 8.831,94-TL güvence bedeli yatırıldığını, aboneliğin başlatıldığı adresin müvekkili tarafından 03/12/2018 tarihinde devir alındığını, müvekiline ilk zamanlar iş yapmadığı için düşük faturalar geldiğini, sonrasında ise üç ay boyunca hiç fatura kesilmediğini ve sonra bu dönemler için topluca 61.358,86-TL’lik fatura kesildiğini, müvekkili tarafından bu faturanın ekonomik nedenlerle ödenemediğini, ödenemeyen fatura nedeniyle herhangi bir ihbarname bırakılmadan elektriğin kesildiğini, davalının yetkilileri gittikten sonra müvekkili şirket yetkilisi tarafından ellerinde kalan işlerin devam edebilmesi için elektriğin tekrar verildiğini, sonrasında davalı tarafça içerisinde ceza bedellerinin de bulunduğu 213.061,99-TL bedelli bir fatura daha kesildiğini, ayrıca güvence bedelinin de kullanıldığını, ceza bedellerinin haksız ve hukuksuz bir biçimde kesildiğini belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin ceza bedelleri yönünden borçlu olmadığının tespitine, ayrıca müvekkili tarafından ödenen 28.551,05-TL’nin de haksız olarak tahsil edildiğinin tespiti ile bu bedelin müvekkiline iadesine ve ilk aşamada 1.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi kapsamında, davalı tarafından, aktif enerji bedeli ceza bedellerinin haksız olarak tahsil edildiğinin tespiti ile aktif enerji bedeli ceza bedellerinden şimdilik 2.000,00 TL’sinin davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekiline arabuluculuğa başvuru yapıp yapmadığı yönünde beyan sunmak ve arabuluculuk son tutanak aslını sunmak üzere süre verilmiş olup, davacı vekili tarafından başvuru yapılmadığı yönünde beyan sunulmuş, ayrıca tazminat talebinin tefriki ile davanın tespit davası olarak devamına karar verilmesi talep edilmiştir.
6100 sayılı HMK 114.maddesi uyarınca, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi bazı şartların gerçekleşmesine bağlı olup bunlar dava şartlarıdır. HMK 114/1.maddesinde dava şartları; a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması, b) Yargı yolunun caiz olması, c) Mahkemenin görevli olması, ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması, d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması, e) Dava takip yetkisine sahip olunması, f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması, g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması, ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi, h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması, ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması, i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması olarak sayılmış ve HMK 114/2.maddesi ise “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Dava şartlarından biri HMK 114/1-h bendinde ifade edildiği üzere davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, dava şartının yokluğu nedeniyle reddedilmelidir. Hukuki yararın varlığı koşulunun mevcut olup olmadığı, her bir davada o davaya konu olayın somut özellikleri çerçevesinde hakim tarafından değerlendirilmelidir. Yine 6100 sayılı HMK’nın 105.maddesinde eda davası; “… davası yoluyla mahkemeden, davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesi talep edilir.” şeklinde tanımlanmış, HMK’nın 106. maddesinde ise tespit davası; “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” şeklinde açıklanmıştır. Yani eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
7155 sayılı yasanın 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere ve “3. Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile eklenen 5/A maddesi; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 7155 sayılı yasanın 23.maddesi ile eklenen 18/A maddesinin 1.ve 2.fıkrasında “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilerek zorunlu arabuluculuğa tabi davalarda bu şartın gerçekleşmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde dosya değerlendirildiğinde; davacının talebinin aktif enerji ceza bedellerinin tahsili istemine ilişkin olduğu, 7155 sayılı yasanın 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere ve “3. Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile eklenen 5/A maddesinde; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması gerektiğinin dava şartı olarak düzenlendiği ancak davacı tarafça dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na 7155 sayılı yasanın 23.maddesi ile eklenen 18/A maddesinin 2.fıkrasında “…Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünün yer aldığı anlaşılmakla, davacının haksız olarak alındığı iddia ettiği aktif enerji ceza bedellerinin tahsili talebinin arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekili tarafından yapılan açıklama ile tazminat talebinin tefriki ile davanın tespit davası olarak devamına karar verilmesi talep edilmiş ise de; davacının tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M :
1-Davanın, arabuluculuk dava şartı yokluğundan ve hukuki yarar yokluğundan 6102 sayılı TTK 5/A, 6100 sayılı HMK 114/2, HMK 114/1-h ve HMK 115/2 maddeleri uyarınca REDDİNE,
2-Harçlar peşin alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR