Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/553 E. 2022/742 K. 18.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/553 Esas
KARAR NO:2022/742

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:07/05/2010
KARAR TARİHİ:18/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirket bünyesindeki varlıkları (… Hizmetlerinin) satmaya karar vermesi üzerine, alımına talip olduğunu ve 05.11.2007 tarihli Varlık Satış Sözleşmesini imzaladıklarını, devir bedelinin 20.000.000 USD olup avans olarak 2.000.000 USD ödemenin öngörülmesi üzerine bu miktarı ödediğini, kalan kısmın daha sonra ödemek üzere anlaşıldığını, ancak ödemenin gerçekleşmemiş olması gerekçesi ile davalının 02.01.2008 tarihli yazısı ile sözleşmeyi feshedip avans ödemesini ceza-i şart olarak kabul ederek irat kaydettiğini, fesih sonrası başka bir şirkete satış işleminin gerçekleştiğini, davalının … Grubu şirketlerden biri olup, davalı tarafından yemek hizmetleri devam eden sözleşmelere dayalı bedelleri ile hizmet verilen yerlerdeki mutfak gerek ve bilişim sistemlerinin dahil edilerek yapıldığı, sözleşme ekindeki yemek hizmetlerinin toplam sayısının günlük 83.546 adet olup, bunların 68.176’sının … Grubu Şirketlere, 15.370 adedinin ise bu grup dışı şirketlere verildiğini, yani gurubun işin %81,60 oranını oluşturduğunu, davalının elinde bulunan ve sözleşme ile satışını yaptığı varlıkları koruma yoluna gitmeyip … grubu haricindeki firmalara 2.11.2007 tarihinde noter aracılığı ile sözleşme fesih yazısı gönderdiğini, şirket bünyesinde yeniden yapılanmaya gidilerek endüstriyel yemek sektörünü iş kolundan çıkma kararı alındığını, davacıya yeni müvekkiline devredildiği, davacı edim ilişkisini 31.12.2007 itibariyle sona erdiğinin bildirildiği, devam halinde devre yönelik gerekli destek verileceğinin belirtildiğini, hareket ettiğini, mevcut işlerin kaybedilmeyeceği, gönderilen ihtar ile sözleşmelerin iptal edilebilirliğini gündeme getirdiği, sonuçta öyle olduğunu, 8.250 adet sözleşme iptalinin olduğunu, sözleşmelerin 31.12.2007 tarihinden sonra yenilenebileceğinin gündeme gelmediği, davalı tarafından fesihlerin sağlandığı durumda, hangi varlıkların satıldığını düşünmek gerektiğini, yenilenmemiş müvekkiline gönderilmemiş sözleşmelerin davaya konu sözleşmenin atıl kalması anlamında ve fesih nedeni olduğunu, sözleşme hükümlerine göre sözleşmenin uzamasına yönelik onay alınması yükümlülüğünün davalıda olduğunu, ön şart olarak belirlendiğini, müşterilerin müvekkil ile çalışamayacak olmalarının sözleşmenin ana unsurunun ortadan kaldırıldığını, sözleşme temelinin çöktüğünü, sözleşmede yer almasına rağmen feshin uygun koşullarda yapılmayıp temerrüdün oluşmadığını, davalının haksız olarak irat kaydettiği, 2.000.000 USD bedelden fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak şimdilik 10.000 USD’nin 28.07.2008 tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek faiz oranı ile davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekalete hükmolunması talep ve dava olunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevabında, davacının sözleşmenin baştan geçersiz olduğu ve sebepsiz zenginleştiğini, dayanak yapıp zamanaşımı oluştuğunu, davacının bu alacağının … isimli şahsa temlik ederek müvekkiline bildirdiği ve bu ihbara borçlarının bulunmadığı belirtilerek cevap verildiği, husumet itirazlarının bulunduğunu, harcın tamamlanması gerektiğini, asıl alacağın 2.000.000 USD olduğu belirtilip bölündüğünü, davacı tarafından sözleşme gereği ifa edilmesi gereken yükümlülüklerin zamanında ifa edilmediğini, sözleşme yapılırken … grubu yada dışı firmalar olarak bir oranlamanın olmadığını, ön koşullarda yer alan kıdem tazminatı teminat mektubunun temin edilmediğini, ödeme yapılmamış, kesin mehile riayet edilmemiş olup, böyle bir süre verme zorunluluğunun olmadığını, bu durumda sözleşmenin 31.12.2007 tarihi itibariyle fesholunduğu, 13.3 md gereğince avans ödemenin cezai şart olarak irat kaydedildiğini, müvekkili tarafından üzerine düşen bütün edimlerin süresi içinde yerine getirildiğini, tüm çabaların gösterildiği, grup şirketler ile sözleşmelerin uzadığı, dışındaki şirketler için fesholunmalar yönünden devre muvafakat etmeyenler olduğu ve sonlandığı, feshin hukuka uygun olup yeni bir ödeme planı ve süre talebinin yerinde olmadığı, BK 107. md gereğince ifa kesin belirlenmiş olup haksız davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Yapılan yargılamada iddia ve itirazlar tekrarlanmış, sözleşme, ihtarlar, yazışmalar, defter ve kayıtlar, tadil protokoller yapılacak bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
İncelenen dosyada davacı her ne kadar alacağını …’ya temlik ettiğini 23.07.2008 tarihli ihtar ile belirtmiş ise de, söz konusu temlikin iptal edildiği, bu nedenle davacı tarafından davanın açıldığı, açılan kısmi dava 07.05.2010 tarihli olup davacının dava açmakta hukuki menfaatinin bulunduğu, kaldı ki sonrasında ıslah edilerek devam olunduğu, HMK hükümlerinin dava tarihi olarak uygulanamayacağı, zamanaşımı itirazının ise sözleşme ve fesih koşulları doğrultusunda sözleşmeden kaynaklanan niteliği itibariyle BK 108 md hükümleri çerçevesinde ve BK 125 md hükümlerine göre yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve itirazları doğrultusunda bilirkişi incelemesi yapılmış yapılan inceleme ile sözleşme yorumlanmış olup, edimin ifası yönünden kesin mehile göre denetlemenin yapıldığı, bu çerçevede sözleşmenin 13.3 md gereğince bu süre sonunda akdin kendiliğinden fesholunduğu belirtilerek avans bedelin cezai şart olarak kaydedilmesinin makul mütalaa edildiği rapor olunmuştur. Söz konusu miktarın davacının ekonomik mahvı yönünden denetlenmesi ile ekonomik mahva neden olacağı da belirtilmiştir.
Tüm sözleşme mahkememizce denetlenmiş olup davalı tarafından dosyaya klasör halinde sunulan belgelerden anlaşıldığı üzere davacı ve davalı arasındaki sözleşme gereği yer alan bir kısım şirketler ile davalı şirket arasında sözleşmenin devamı yönünde işlem yapıldığı, bunlara ilişkin sözleşmelerin devamının sağlandığı, yine bu sunulan belgeler içinde fesih hakkı olmayanlara ilişkin fesih protokolü başlığında davalının fesih hakkı bulunduğu belirlenmiş olup 31.12.2007 tarihi itibariyle fesih gerçekleştirdikleri ve davalı ile dava dışı bu varlık şirketlerinin ibralaşıldığı, söz konusu belgelerde bu şirketlerin davacı ile devamına yönelik herhangi bir ibarenin bulunmadığı, taşeron firma sözleşme feshi başlığındaki dayanaklarında da davalının dava önce davacının devralarak yapmak istediği faaliyet alanında kendisi ile olan dönemindeki ticari ilişkisini sonuçlandırarak ibralaşmanın sağlandığı, davacı ile sözleşmesi olmayan firmalara ait fesih ve devir işleminin 31.12.2007 tarihine kadar bu devamın sağlanacağı ifade edilmiş davacı ile çalışma yönünde tavsiyelerde bulunulmuştur. … içi Şirketler Tadil Protokolü başlığı altındaki sözleşmeler ile mevcut sözleşmenin devamı sağlanarak kendi aralarındaki hükümlerin bu tadil sözleşmesi ile davacı ile devam edeceği ifade edilmiştir.
Sözleşmenin hükümleri dosya kapsamı doğrultusunda yorumlandığında, sözleşmenin 3.1 maddesinde avans ödemenin sözleşmenin imza tarihinde, bakiyesi ise kapanış tarihi itibariyle biriken kıdem tazminatının %60 oranı düşülerek alıcıya ödeme gününden en geç 2 iş günü öncesinde bildireceği banka hesabına ödenecek hükmünü içerdiği, davalının dayanaklarında bu hesabın yapıldığına ilişkin kaydın bulunmadığı, kıdem tazminatı işlemlerinin sonuçlanıp hesaplandığının belirli olmadığı,
Sözleşmenin 4. md 4.1 hükmün yerine getirildiği, 4.2 hükmünün keza yerine getirildiği, zira davalı bünyesinde yer alan kuruluşlar olduğunu, 4.3 hükmün oluştuğu, 4.4 kıdem tazminatına ilişkin dayanağın bulunmadığı,
Sözleşmenin 5.1 md …müşteri tarafından devrine onay verilenleri alıcıya devredeceği… hükmünün yer aldığı, yine sunulan bu yönde bir belge olmadığı, satıcı olan davalı tarafından ibraz edilmediği, kapanışı belirleyen bu madde içerisinde alıcı ve satıcının edimlerinin yer aldığı,
Sözleşmenin 13. maddesi ile fesih hükmünün belirlendiği a) bendi ile herhangi bir tarafın bu sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmekte temerrüde düşmesi halinde yazılı bildirimi ile verilecek münasip mehilden bahsederek feshedilebileceği, davalının 06.08.2008 tarihli ihtarında (… 4. Noterliği … yevmiye) ve öncesi 03.06.2008 tarihli yazısında ve 02.01.2008 tarihli yazıları da sözleşme yükümlülüklerinin 31.12.2007 tarihine kadar yerine getirilmediğini, kendi edimlerini tamamladıkları süre uzatımı veya sözleşmenin sair şekilde tadiline dair mutabakata varamadıklarından sözleşmenin 13.2 md gereğince 31.12.2007 itibariyle fesholunduğunu ve avansın bu madde gereği cezai şart olarak irat kaydedildiği hususlarının yer aldığı, bakiye alış fiyatının ödenmediğinin belirtildiği bu ifadeler ile taraflar arasında sözleşmenin tadili hususunda görüşmelerin bulunduğu, edimlerin taraflarca tam olarak tamamlanması ve belirlenmesi safhasında olduklarının anlaşıldığı bu koşullar altında sözleşmenin 13.3 maddesinde yer alanın ….satıcının kusuru hariç… ibaresi içerisinde alıcının kusuru ile feshin oluştuğu yönünde yorumlanamayacağı, tarafların tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdikleri hususununda saptanamadığı, bu durumda 13.1 maddesi gereğince davacının var ise temerrüdü cihetine gidileceği bu temerrüt için davalı satıcı tarafından ihtar mehil şartlarının yerine gelmediği büyük miktarlı bir sözleşme içerisinde sözleşmenin imza tarihi, müşterilerle ilgili işlemler, ihtar fesih ve yeniden sözleşme kurma onay işlemleri çerçevesinde 13.3. maddesi kapsamında fesih cihetine gidilip öncelikle 13.1 md uygulanmasının dikkate alınmaması iyi niyet açısından makul işlem olarak değerlendirilmemiştir.
Tarafların basiretli bir tacir olarak dikkate almaları gereken sözleşme hükümleri doğrultusunda sözleşme hükümlerinin zaaflar kapsamında değerlendirilemeyeceği, amaçlanan ekonomik ve hukuki dengenin tarafların lehine veya aleyhine yorumlanmaması gerektiği, sözleşmenin 16.3 maddesi ile sözleşmenin yürürlülüğü çerçevesinde tarafların birlikte hareketlerini de getirmiş iken, soyut kavramlar ve iddialar ile kapanışın gerçekleştirilmediği gerekçesi ile davalı edimlerinin yerine geldiği belirli değil iken 13.3 maddesine dayalı fesih işlemi ve bu işleme bağlı irat kaydı makul ve yerinde görülmeyip, sözleşmenin feshi durumunda her iki tarafın beklenen amacının gerçekleşemeyeceği durumunun belirlenmesi ile davalıya avans olarak verilen bedeli iade borcu doğmuş, zaten dava konusu fesih kapsamında bu miktarın cezai şart olarak alıkonulma şartları oluşmamıştır. Temerrüt ise davacının 23.07.2008 tarihinde … 6. Noterliği’nin … yevmiye nolu alacağın temlikinin yapıldığı ve ödemenin bu şahsa yapılmasının istendiği tarih esas alınarak (davalının bu bedelin ödemesini öğrendiği tarih) ıslah edilen ve rakamsal olarak da likit olan tüm miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 12/11/2012 tarihli karar Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2013/970-2014/2380 sayılı ilamı ile “davalının sözleşmenin feshine ilişkin 02/01/2008 tarihli ihtarından önce davacı tarafından davalıya çekilen ihtarnamede davalının sözleşmenin ön şartlardan hangi edimlerini yerine getirmediği veya eksik getirdiğine ilişkin açık bir beyanda bulunmadığı, aksine davaya dayanak sözleşmenin asıl edimi olan devir bedelinin bakiye kısmının kararlaştırılan tarihte ödenemeyeceğini ifade ettiği, sözleşmede bakiye miktarın ödeme gününün belli olup, yeni bir sözleşmenin 13.1 maddesi gereğince davacıya yani bir mehil verilmesinin gerekmediği, verilecek mehilin sonuçsuz kalacağının ihtarname içeriği ve sunulan yeni ödeme planından anlaşılacağını, davacı tarafından yapılan avans ödemesini cezai şart olarak mahsup etmekte sözleşmeye aykırı bir yanın bulunmadığı, tenkise gerek bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sonuca gidilmesi gerektiği” belirtilerek bozulmuştur.
Bozma ilamına taraf beyanları alınmış, uyulmasına karar verilmiştir.
Yapılan denetleme ve taraf beyanları ile davacının sözleşme gereği ödeme borcunu yerine getireceği tarihin 31/12/2007 olarak belirlendiği, bu kesin süreye rağmen davacının sözleşme bedelini ödeyemeyeceğini bildirdiği ve sunduğu 15/08/2008 tarihine kadar vadeler içeren ödeme planı sunduğu, bu durumda ödemesinde şüphe ve tereddütle kesin vade konmasının sözleşme ve tereddütle kesin vade konmasının sözleşme hükümlerine ve karşılıklı edimlerin yerine getirilmesi ilkesine aykırı olacağı, davacının beyanları ile sözleşmenin asıl edimi olan devir bedelinin bakiyesini kararlaştırılan tarihte ödeyemeyeceğinin belirlendiği, Yüksek Yargıtay’ın kararı ile de yeni bir mehilin dahi sonuçsuz kalacağının belirtilmekle, ayrıca söz konusu miktarın davacının ekonomik mahvına neden olmayacağı, zira dosyaya celbedilen kurumlar vergi beyannamesi ve bilanço kayıtlarında ilgili dönem itibariyle de öz kaynağının 15.133.388,75 TL olarak görüldüğü, davacının 2010 yılında da bu öz varlığının korunduğu, tarafların tacir sıfatları, sözleşmelerin imzalanırken ve ticari ilişkiye girildiğinde sonuçlarından basiretli tacir olarak emin olmaları gerektiği, düzenlenen sözleşme hükümlerini mali bünyelerinde inceleyerek kurmaları gerektiği, bu rakamlar karşısında cezai-şart olarak nitelenen rakamın ödenmesinde tenkise gidilme koşullarından oluşmadığı değerlendirilip davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/6257 Esas, 2017/6784 Karar sayılı, 30/11/2017 tarihli ilamı ile,
“…Dairemiz bozma ilamında, davalının ilkesel olarak davacı tarafından yapılan avans ödemesini cezai şart olarak mahsup etmesinde sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığı kabul edilerek, bu mahsubun davacının ekonomik mahvına neden olacak bir miktar olup olmadığı, tenkisine gerek bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiş olup, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de bozma gereği yerine getirilmemiştir.
6762 sayılı TTK.nun 24. maddesi ( 6102 sayılı YTTK’nın 22 md) uyarınca; “Tacir sıfatını haiz bir borçlu Borçlar Kanunu’nun 161. maddesinin 3. fıkrasında yazılı hallerde, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez.” Ancak, kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması durumunda cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği Yargıtay uygulamalarında kabul edilmektedir. Ne var ki, bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumu yönünden ayrıntılı bir inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı hususunun belirlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, mahkemenin tarafların basiretli tacir olarak sözleşmeler imzalanırken ve ticari ilişkiye girildiğinde sonuçlarından emin olmaları ve düzenlenen sözleşme hükümlerini mali bünyelerinde inceleyerek kurmaları gerektiği şeklindeki gerekçesi yerinde olmadığı gibi, cezai şartın ekonomik mahva sebebiyet verip vermediği konusunda ayrıntılı bir inceleme yapıldığından da söz edilemez. Zira davacı cezai şartın ekonomik olarak mahvına sebebiyet verdiğini, şirketin gayri faal ve borca batık hale geldiğini, bu durumun bozma öncesi alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu ileri sürerek, muhtelif icra takip dosyalarını da delil olarak göstermiştir. Davalı yan ise, davacının iddialarının aksine şirketin borca batık durumda olmadığını, bilakis sermaye artırım kararı alındığını, bunun mali müşavir raporu ile de sabit olduğunu, şirketin ekonomik mahva uğramadığını savunmuştur. Mahkemece tarafların bu iddia ve savunmaları yönünden bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, sadece şirketin kurumlar vergisi beyannamesi ve bilanço kayıtları esas alınarak ilgili dönem itibariyle davacı acentenin öz kaynak miktarı ve bu miktarın 2010 yılında da korunduğu belirlemesi ile yetinilerek, cezai şartın ekonomik mahva sebebiyet vermediği ve tenkis koşullarının oluşmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı şirketin ekonomik durumu yönünden konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bir heyet marifetiyle davacının ticari defter ve kayıtları, bilançoları, verilen vergi beyannameleri, icra takip dosyaları, şirket sicil dosyası vs. gibi kayıtlar üzerinde inceleme yaptırılarak yukarıda belirtilen indirim koşullarının bulunup bulunmadığı konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi amacıyla eksik incelemeye dayalı kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir….” şeklinde bozulmuştur.
Bozularak gelen dosyada davalı vekilinin karar düzeltme isteminin de reddine karar verilmiş, yukarıdaki esasa kaydedilerek bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekiline davacı ile yapılan sözleşmeye konu işin dava dışı 3.kişiye devrinin yapıldığı daha önce bildirilmiş olmakla bu devre ilişkin belgeleri, devir miktarını de devir tarihini gösterir şekilde mahkememize sunması istenilmiş, beyan sunulmuştur.
Dava dosyasında Yargıtay bozması dikkate alınarak bozma gerekçeleri doğrultusunda, davacının ticari defter ve eki belgeleri, bilançoları, verilen vergi beyannameleri, icra takip dosyaları, sicil dosyası ve tüm dosya kapsamınca inceleme yapılarak cezai şarttan indirim koşulunun bulunup bulunmadığı hususunda denetime açık olacak şekilde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti 20/09/2020 tarihli raporda özetle;
1.Davacının, varlık satışından önce, 29.082007 tescil ve ilan tarihi ile şirket sermayesini 12.000.000,00TL’na çıkardığı, sermayenin tamamının ödenmiş olduğu, davalı iddiası gibi sözleşme feshi sonrası bir sermaye artışının söz konusu olmadığı,
2.Dosyaya örnekleri sunulan ödeme takip emirlerine göre, davacı şirkete fesih sonrası farklı alıcılar taralından 15.120.366,75 TL. tutarında asıl alacak olarak takip başlatıldığı ancak bunların akıbeti hakkında dosyada bir bilginin mevcut olmadığı, davacı tarafça 2009 ve 2010 yıllarına ait ticari kayıtlar sunulmadığı için bu ödeme emirlerinin ve akıbetlerinin değerlendirilemediği,
3.Davacının, aktifleri üzerinde bir rayiç değer çalışması yaptırılmadığı için, rayiç değerlerle çalışılmış bir bilanço oluşturulamadığından borca batıklık konusunda bir şey söylenemeyeceği,
4.Davacının … nezdindeki sicil kaydında unvanının Tasfiye halinde …Gıda ve Temizlik Sanayi Ticaret Anonim Şirketi olup, tasfiye sürecinde olduğu,
5.Cezai Şartta Tenkisat koşulu konusunda bir açıklık olmadığı, ancak heyetimizce, davacı firmanın ödemiş olduğu avansı 2008 yılında iade alabildiği takdirde, 2008 yılında işletme sermayesi için yabancı kaynak kullanımı ihtiyacının söz konusu olamayacağı, bu nedenle bu kaynak kullanımı için finansman gideri ödemeyeceği, bu nedenle de bilançonun pasif kaleminde yer alan mali borç kalepindeki değerin kâr kaleminde olacağı ve firmanın zarar yerine kâr etmiş olabileceği, buradan hareketle de tenkisat koşulunun oluşmuş olabileceği,
6. Sayın Mahkeme heyetinin tenkisatın oluştuğu yönündeki heyetimiz görüşünü benimsediği takdirde, tenkisat oranım belirlemenin hukuki tavsif içermesi nedeniyle Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, nihai takdiri Sayın Mahkeme Heyetine ait olmak üzere arz olunur” şeklinde görüş ve kanaatlerini sunmuşlardır.
Taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Davacı vekiline, dosyaya sunulmuş olan icra dosyalarını tek tek belirterek, her bir dosya için ayrı ayrı yapılan tahsilatların tarihleri ile birlikte bildirilmesi, bu dosyalar yönünden açılmış olan itirazın iptali dosyaları olup olmadığının ( mahkeme adı ve dosya numarası, verilen karar, kararın kesinleşip kesinleşmediğinin) bildirilmesi için süre verildiği, davacı vekilince beyanda bulunulmuştur.
Davacı vekilince bildirilen icra müdürlüklerine yazı yazılarak, dosya konusu borcun ödenip ödenmediğinin araştırılarak bu hususta bilgi verilmesi, varsa yapılan ödeme bilgilerinin gönderilmesi ve icra takibine karşı itirazın iptali davası açılıp açılmadığı, açılmış ise mahkeme bilgilerinin araştırılarak gönderilmesinin istenilmiş, cevaplar dosyaya eklenmiştir.
Dosyanın bilirkişilere yeniden tevdii edilerek, taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı itiraz mahiyetindeki hususların değerlendirilmesi ve kök raporda sonuç kısmında da belirtilip, mahkememizce temin edilen icra dosyası bilgilerinin de incelenerek ek rapor düzenlenmesinin istenilmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları 15/06/2022 tarihli ek raporda özetle,
2.1. CELP EDİLEN İCRA DOSYALARININ İNCELENMESİ
2.1.1. … 25.İcra Dairesi’nin …/… E dosyasından gelen 01.02.2021 tarihli yazısında Dosya 20.12.2010 tarihinde takipsizlik nedeni ile kapatılmış olup, dosya borcu ödenmemiş ve icra takibine karşı itiraz iptali davası olmadığı bildirilmiştir.
2.1.2. … 3. İcra Dairesi’nin … dosyasından gelen tarihsiz yazısında Dosyaya yatırılan herhangi bir borç tahsilatına ve beyan edilen tahsil talebine rastlanmadığı, itirazın iptali gereği açılan herhangi bir davanın olup olmadığı bilgisinin dosyaya sunulmadığı bildirilmiştir.
2.1.3. … … 20. İcra Dairesi tarihli yazısında; Dosyanın Örnek No 10 ödeme emri takip yolu olup, takipsizlik nedeni ile kapalı olduğu, dosya borcu ödenmemiş, dosyanın tetkikinde icra takibine karşı itirazın iptali davası açılmamış olduğunun görüldüğü bildirilmiştir.
2.1.4. … 4. İcra Dairesi’nin 2008/… E sayılı dosyasından gelen 25.10.2021 tarihli yazısında; Dosyanın UYAP kayıtlarından yapılan incelemede, takipsizlik nedeniyle kapatılmış olup dosyada UYAP üzerinden herhangi bir yapılmış ödeme ve itiraz evrakı olmadığı, fiziki dosyanın imha edildiği bildirilmiştir.
2.1.5. … 25.İcra Dairesi’nin 2008/… E sayılı dosyasından gelen 01.11.2021 tarihli yazısında; 26.11.2011 tarihinde takipsizlik nedeni ile kapanmış olduğu, herhangi bir ödeme bulunmadığı, itirazın iptali davası bulunmadığı bildirilmiştir.
2.1.6. … 4. İcra Dairesi’nin 2009/… E sayılı dosyasından gelen 05.11.2021 tarihli yazısında; Dosyanın aciz vesikası ile kapatılmış olduğu, herhangi bir ödemenin ve UYAP üzerinde herhangi bir itiraz evrakının görülmediği bildirilmiştir.
2.1.7. … 14. İcra Dairesi”nin 2008/… E. sayılı dosyasından gelen 15.10.2021 tarihli yazısında Dosya borcu ödenmemiş olup, açılmış herhangi bir dava bulunmadığı, dosyanın 31.12.2013 tarihinde takipsiz olarak kapatıldığı bildirilmiştir.
2.1.8. … 9.İcra Dairesi’nin 2008/… E sayılı dosyasından gelen 06.10.2021 tarihli yazısında; Dosyada bir ödeme olmayıp 18.12.2012 tarihinde takipsizlik ile işlemden kaldırılarak kurum arşivine gönderildiği, itirazın iptali davası açıldığına ilişkin mahkeme ilamı veya bilgilerine UYAP sisteminde rastlanmadığı bildirilmiştir.
11. İcra Dairesi’nin 2018/… E. sayılı dosyasından gelen 22.03.2021 tarihli yazısı ekinde bulunan evrak incelendiğinde alacaklının …, borçluların ise … … Şirketi ve… Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited şirketi olduğu, davanın tarafları ile farklı olduğu görülmüştür.
Sayın Mahkemece … 11. İcra Dairesine 2008/… E sayılı dosya bilgileri müzekkere yazılmıştır. Yanlışlıkla 2018/… E. sayılı dosya bilgileri gönderilmiş olabilir.
2.1.10. … 33. İcra Dairesi’ 10.02.2021 tarihli yazısında Dosyanın yenilerek 2014/… E. sayılı numarayı almış olduğu UYAP’ta kayıtlı evrakların yazı ekinde gönderildiği bildirilmiştir. Yazı ekinde gönderilen evraklarda ödeme belgesine, borca itiraz dilekçesine veya itirazın iptali davası açıldığına ilişkin belgeye rastlanmamıştır.
2.1.11. … 18. İcra Dairesi’nin 2008/… E. (Eski Fatih 1. İera Müdürlüğü) dosyasından gelen 01.03.2021 tarihli yazıda Dosya taraflarının tutmadığı, dosya konusu borcun henüz ödenmediği, borca itiraz olmadığı ve itirazın iptali davası açılmadığı bildirilmiştir.
2.1.12. … 18. İcra Dairesi’nin 2008/… E. (Eski Fatih 1. İcra Mi 01.03.2021 tarihli gelen yazıda Dosya taraflarının tutmadığı, dosya konusu borcun henüz ödenmediği, borca itiraz olmadığı ve itirazın iptali davası açılıp açılmadığına dair bilgi bulunmadığı bildirilmiştir.
2.1.13. … 2. İcra Dairesi’nin 2008/… E. dosyasından gelen 01.02.2021 tarihli yazıda Dosyaya borçlu tarafından yatırılmış tahsilat bulunmadığı, itirazın iptali davası açıldığına herhangi bir müzekkereye rastlanmadığı bildirilmiştir.
2.1.14. … 34.İcra Diaresi’nin 2008/… E. sayılı dosyasından gelen 02.02.2021 tarihli yazıda; Dosyanın 12.12.2011 tarihinde takipsizlikle kapatılmış olduğu bildirilmiştir.
2.1.15. … 2. İcra Dairesi’nin 2018/… E. (Eski 2008/… E.) sayılı dosyasından gelen 01.02.2021 tarihli yazıda; Dosyanın fiziki olarak bulunamadığı, UYAP kayıtları incelenmiş olup, dosyaya borçlu tarafından yatırılmış tahsilat bulunmadığı ve itirazın iptali davası açıldığına dair herhangi bir müzekkereye rastlanmadığı bildirilmiştir.
2.1.16. … 2. İcra Dairesi’nin 2020/… E. (Eski 2009/… E.) sayılı dosyasından gelen 01.02.2021 tarihli yazıda; Dosyanın tetkikinde, dosyaya borçlu tarafından yatırılmış tahsilat bulunmadığı ve itirazın iptali davası açıldığına dair herhangi bir müzekkereye rastlanmadığı bildirilmiştir.
Dosyada bir ödeme olmayıp 18.12.2012 tarihinde takipsizlik ile işlemden kaldırılarak kurum arşivine gönderildiği, itirazın iptali davası açıldığına ilişkin mahkeme ilamı veya bilgilerine UYAP sisteminde rastlanmadığı bildirilmiştir.
11. İcra Dairesi’nin 2018/… E. sayılı dosyasından gelen 22.03.2021 tarihli yazısı ekinde bulunan evrak incelendiğinde alacaklının …, borçluların ise … Şirketi ve … şirketi olduğu, davanın tarafları ile farklı olduğu görülmüştür. Sayın Mahkemece … 11. İcra Dairesine 2008/… E sayılı dosya bilgileri müzekkere yazılmıştır. Yanlışlıkla 2018/… E. sayılı dosya bilgileri gönderilmiş olabilir.
2.1.10. … 33. İcra Dairesi’ı 10.02.2021 tarihli yazısında Dosyanın yenilerek 2014/… E. sayılı numarayı almış olduğu UYAP’ta kayıtlı evrakların yazı ekinde gönderildiği bildirilmiştir. Yazı ekinde gönderilen evraklarda ödeme belgesine, borca itiraz dilekçesine veya itirazın iptali davası açıldığına ilişkin belgeye rastlanmamıştır.
2.1.11. … 18. İcra Dairesi’nin 2008/… E. (Eski Fatih 1. İera Müdürlüğü) dosyasından gelen 01.03.2021 tarihli yazıda Dosya taraflarının tutmadığı, dosya konusu borcun henüz ödenmediği, borca itiraz olmadığı ve itirazın iptali davası açılmadığı bildirilmiştir.
2.1.12. … 18. İcra Dairesi’nin 2008/… E. (Eski Fatih 1. İcra Mi01.03.2021 tarihli gelen yazıda Dosya taraflarının tutmadığı, dosya konusu borcun henüz ödenmediği, borca itiraz olmadığı ve itirazın iptali davası açılıp açılmadığına dair bilgi bulunmadığı bildirilmiştir.
2.1.13. … 2. İcra Dairesi’nin 2008/… E. dosyasından gelen 01.02.2021 tarihli yazıda Dosyaya borçlu tarafından yatırılmış tahsilat bulunmadığı, itirazın iptali davası açıldığına herhangi bir müzekkereye rastlanmadığı bildirilmiştir.
2.1.14. … 34.İcra Diaresi’nin 2008/… E. sayılı dosyasından gelen 02.02.2021 tarihli yazıda; Dosyanın 12.12.2011 tarihinde takipsizlikle kapatılmış olduğu bildirilmiştir.
2.1.15. … 2. İcra Dairesi’nin 2018/… E. (Eski 2008/… E.) sayılı dosyasından gelen 01.02.2021 tarihli yazıda; Dosyanın fiziki olarak bulunamadığı, UYAP kayıtları incelenmiş olup, dosyaya borçlu tarafından yatırılmış tahsilat bulunmadığı ve itirazın iptali davası açıldığına dair herhangi bir müzekkereye rastlanmadığı bildirilmiştir.
2.1.16. … 2. İcra Dairesi’nin 2020/… E. (Eski 2009/… E.) sayılı dosyasından gelen 01.02.2021 tarihli yazıda; Dosyanın tetkikinde, dosyaya borçlu tarafından yatırılmış tahsilat bulunmadığı ve itirazın iptali davası açıldığına dair herhangi bir müzekkereye rastlanmadığı bildirilmiştir.
2.1.23. … 9. İcra Dairesi’nin 2011/… E. (yeni 2016/… E) dosyasından gelen 01.02.2021 tarihli yazısında, Dosyaya sunulmuş veya mahkeme tarafından oluşturulmuş herhangi bir dava ilamı bulunmadığı, dosyanın UYAP ortamına kayıtlı evraklar yazı ekinde sunulduğu bildirilmiştir. Yazı ekinde gelen evraklar incelendiğinde, 04.10.2016tarihinde yenileme emri talebinde bulunulduğu dosyanın 2016/30757 Yeni ESAS numarası aldığı görülmüştür. Gelen evraklar arasında ödeme belgesine ve haricen tahsil bildirimine rastlanmamıştır.
2.1.24. … 10.İcra D. Yazısında, Açılan itirazın İptali davasında 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/… E., 2009/… K. 24.12.2009 karar tarihli ilamına göre takibin devamına karar verilmiştir. Dosyaya herhangi bir ödeme yapılmadığı, icra dosyasının derdest olduğu, alacaklı vekilince haricen tahsil talebi yahut tahsil harcı yatırılmadığı görülmüştür.
2.1.25. … 4. İcra Dairesi 2008/… E. (Yeni 2015/… E) sayılı dosyayı göndermiştir. Dosya içeriğinde yapılan incelemede ödeme makbuzuna, borca itiraza ve itirazın iptali davasına ilişkin herhangi bir belgeye rastlanmamıştır.
2.1.26. … 5. İcra Dairesi 2009/… E (2019/… Yeni E) sayılı dosyasından gelen 28.01.2022 tarihli yazısında Dosyaya yapılan herhangi bir ödemenin olmadığı, itirazın iptali davası açıldığına dair sunulan herhangi bir kayıt olmadığı bildirilmiştir.
2.1.27. … 4. İcra Dairesi’nin 2008/…E sayılı dosyasından gelen 28.01.2022 tarihli yazısında Dosyaya herhangi bir ödeme yapılmadığı, itirazın iptaline ilişkin bir ilam görülmediği bildirilmiştir.
3.1. — DAVACI İTİRAZLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı vekilinin kök rapora karşı net bir itirazının olmadığı görülmekle birlikte; Davacı şirketin 2006 yılında 875,916 TL kar etmişken 2008 yılında 1.021.957 TL. zarar ettiğini, bu hususun rayiç değerlendirme bilançosu yapılmış olsa da değişmeyeceği, yönündeki itirazının kök raporda 15. Sayfada B.7 maddesinin son paragrafında aynen; Dosya kapsamı içerisinde, varlıkların mevcut rayiç değerlerinin tespiti ile oluşmuş bir rayiç değer bilançosu olmadığı için, davacı şirketin borca batıklığı hakkında bir yorumda bulunmak bilimsel açıdan mümkün değildir. şeklinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, tutarlı olamayacağı açık olmakla, Sayın Mahkemenin özellikle heyetimizden beklediği borca batıklık bilançosunun oluşturulamayacağı şeklindeki müz muhafaza edilmiştir. Davacı vekili tarafından, kök raporumuz sonrasında da borca batıklık bilançosunu oluşturacak veriler sunulmamıştır.
Yukarıda detayları ile incelenen 27 adet icra dosyası verilerinden de bu yönde bir bilgi elde edebilmek mümkün değildir.
3.2. — DAVALI İTİRAZLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davalı vekili tarafından sunulan itiraz dilekçesinde ana hatları ile kök rapordaki tespitlerimizin aynen alıntılanmış olduğu görülmüştür. Ancak *Bilirkişilerin “net bilgi yoksa, tenkisat yapılabilir” yaklaşımı hukuken kabul edilemez olduğu ‘ şeklindeki ifadesinde tırnak içine alarak belirttiği bir ifade kök raporumuzda mevcut değildir.
Davacının yukarıda incelenen 27 adet icra takip dosyasına hiçbir ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir. Davalı vekilinin belirttiği gibi; bu dosyalardan davacıya ödenen kötü niyet tazminatlarının olmadığı da sübuta erdiğinden davalı vekilinin itiraz dilekçesinden yapmış olduğu farazi hesabın bir anlamı olmadığı da izahtan varestedir.
Davalı vekilinin *Davalı tarafından haklı olarak irat kaydedilen cezai şart tutarının Savaş Endüstriyel’in mahvına sebep olamayacağı uzmanlık gerektirmeyen basit bir hesapla dahi tespit edilebileceği, bu şekildeki itirazının davanın konusu olmadığı gayet açıktır.
Davalı vekili yukarıda özetlediğimiz itiraz dilekçesinde; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30.11.2017 tarihli ve 2016/6257 E. 2017/6784 K. sayılı ve 11.02.2014 tarihli ve 2013/970 E.2014/2380 K. sayılı bozma ilamlarında da hususiyetle “ilkesel olarak davacı tarafından yapılan avans ödemesini cezai şart olarak mahsup etmesinde sözleşmeye aykırı bir yön bulunmadığı ” son derece açık bir şekilde ifade edildiği, ni ifade etmiştir. Bu durum zaten açık olmakla birlikte,
Yüksek Mahkeme cezai şarttan indirim koşulunun oluşup oluşmadığının tespitini talep etmektedir.
Heyetimizce kök raporda incelenen ve değerlendirilen husus da bundan ibarettir.
Sayın Mahkeme Heyetinin heyetimize vermiş olduğu görev; “Yargıtay bozması dikkate alınarak bozma gerekçeleri doğrultusunda, davacının ticari defter ve eki belgeleri, bilançoları, verilen vergi beyannameleri, icra takip dosyaları, sicil dosyası ve tüm dosya kapsamınca inceleme yapılarak cezai şarttan indirim koşulunun bulunup bulunmadığı hususunda denetime açık olacak şekilde detaylı gerekçeli rapor” sunulmasıdır. Kök raporda da tüm görevlendirme yer alan hususlar değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda da somut bir şekilde raporumuzun içinde 15.sayfasında B-5 maddesinde detaylı olarak hesaplama yapılmış, sonuç bölümünde de 5.maddede özet bir şekilde Cezai Şartta Tenkisat koşulu konusunda bir açıklık olmadığı, ancak heyetimizce, davacı firmanın ödemiş olduğu avansı 2008 yılında iade alabildiği takdirde, 2008 yılında işletme sermayesi için yabancı kaynak kullarımı ihtiyacının söz konusu olamayacağı, bu nedenle bu kaynak kullanımı için finarsman gideri ödemeyeceği, bu nedenle de bilançonun pasif kaleminde yer alan mali borç kalemindeki değerin kâr kaleminde olacağı ve firmanın zarar yerine kâr etmiş olabileceği, buradan hareketle de tenkisat koşulunun oluşmuş olabileceği şeklinde ulaşılan görüş belirtilmiştir. Dolayısıyla, davacının ödemiş olduğu avansı iade alabildiği takdirde, firmanın zarar yerine kâr etmiş olabileceği tespitine yer verilmiştir.
Davacının net işletme sermayesindeki azalma ve bunun kaynağının ödediği avansı geri alamaması somut bir gerçektir.
4 — SONUÇ:
Sayın Mahkeme Heyetinin yeniden ek rapor için görevlendirmesi, dosya içeriği ve dosyada mevcut delillerin değerlendirilmesi neticesinde, kök raporumuzda ulaşılan ve aşağıya aynen alıntıladığımız görüşlerimizin muhafaza edildiği, keyfiyetin nihai takdiri ve cenahtan hukuki tavsifi tamamı ile delillerle doğrudan temas eden Sayın Mahkeme Heyetine ait olmak üzere arz olunur.
Davacının, varlık satışından önce, 29.08.2007 tescil ve ilan tarihi ile şirket sermayesini 12.000.000,00TL’na çıkardığı, sermayenin tamamının ödenmiş olduğu, davalı iddiası gibi sözleşme feshi sonrası bir sermaye artışının söz konusu olmadığı,
Dosyaya örnekleri sunulan ödeme takip emirlerine göre, davacı şirkete fesih sonrası farklı alıcılar tarafından 15.120.366,75 TL. tutarında asıl alacak olarak takip başlatıldığı, dosyaların akıbeti hakkında icra dairelerinden gelen cevapların incelenmesi sonucu, mevcut 27 adet icra takip dosyasına davacının bir ödemesisin olmadığı,
Davacın, aktifleri üzerinde bir rayiç değer çalışması yaptırılmadığı için, rayiçlerle çalışılmış bir bilanço oluşturulamadığından borca batıklık konusunda şey söylenemeyeceği,
İTO nezdindeki sicil kaydında unvanının Tasfiye halinde … Ticaret Anonim Şirketi olup, tasfiye sürecinde olduğu,
Cezai şartta Tenkisat koşulu konusunda bir açıklık olmadığı, ancak heyetimizce, davacı firmanın ödemiş olduğu avansı 2008 yılında iade alabildiği takdirde, 2008 yılında işletme sermayesi yabancı kaynak kullanımı olamayacağı, bu nedenle bu kaynak kullanımı için finansman gideri ödemeyeceği,bu nedenle de bilançonun pasif kaleminde ver alan mali borç kalemindeki değerin kâr kaleminde olacağı ve firmanın zarar yerine kâr etmiş olabileceği hareketle de tenkisat koşulunun oluşmuş olabileceği,
Sayın Mahkeme heyetinin tenkisatın oluştuğu yönündeki heyetimiz görüşünü benimsediği takdirde, tenkisat oranını belirlemenin hukuki tavsif içermesi nedeniyle Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, nihai takdiri Sayın Mahkeme Heyetine ait olmak üzere arz olunur.” şeklinde ek görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre; son bozma ilamında davacı şirketin ekonomik durumu yönünden konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bir heyet marifetiyle davacının ticari defter ve kayıtları, bilançoları, verilen vergi beyannameleri, icra takip dosyaları, şirket sicil dosyası vs. gibi kayıtlar üzerinde inceleme yaptırılarak yukarıda belirtilen indirim koşullarının bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınması istenildiğinden, buna yönelik olarak taraf beyanları alınmış ve bildirilen icra dosyaları dairelerinden temin edilmiş ve bilirkişilerden rapor alınmıştır. Mahkememize sunulan son ek raporda cezai şartta tenkisat koşulu konusunda bir açıklık olmadığı, ancak heyetimizce, davacı firmanın ödemiş olduğu avansı 2008 yılında iade alabildiği takdirde, 2008 yılında işletme sermayesi yabancı kaynak kullanımı olamayacağı, bu nedenle bu kaynak kullanımı için finansman gideri ödemeyeceği,bu nedenle de bilançonun pasif kaleminde ver alan mali borç kalemindeki değerin kâr kaleminde olacağı ve firmanın zarar yerine kâr etmiş olabileceği hareketle de tenkisat koşulunun oluşmuş olabileceğinin belirlenmiş olduğu görülmekle, iddia ve itirazlar tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporlarında yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında cezai şartta % 50 oranında tenkisat yapılmasının her iki taraf yönünden de hakkaniyetli olacağı kanaati ile bu orandaki tenkisata göre, davanın kısmen kabulü ile, (cezai şarttan takdiren yapılan tenkisat ta dikkate alınarak) 1.000.000,00 USD’nin (10.000 USD’lik kısmına dava tarihinden, 990.000 USD’lik kısmına ıslah tarihinden itibaren ) 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı/temlik alana verilmesine, fazlaya ilişkin 1.000.000 USD lik talebin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Sözleşme ile tayin edilen cezai şartın tahsilini isteme hakkına sahip olan davacının açtığı dava sonucunda cezai şartın hakim tarafından fahiş görülerek tenkis edilmesi halinde tenkis edilen miktardan dolayı davacı yan aleyhine avukatlık ücreti ve yargılama giderine hükmedilemeyeceğinden, davalı için vekalet ücreti takdir edilmemiş, davacının yaptığı yargılama giderinin tamamının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile, (cezai şarttan takdiren yapılan tenkisat ta dikkate alınarak) 1.000.000,00 USD’nin (10.000 USD’lik kısmına dava tarihinden, 990.000 USD’lik kısmına ıslah tarihinden itibaren ) 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı/temlik alana verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin 1.000.000 USD lik talebin reddine,
3-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 105.115,42 TL harçtan önceden davacıdan alınan peşin harç ve ıslah harcı toplamı 51.228,20 TL harcın mahsubu ile kalan 53.887,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye aktarılmasına,
4-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 203,00 TL, bilirkişi ücreti 8.750,00 TL olmak üzere toplam 8.953,00 TL yargılama gideri ile başlangıçta yapılan toplam 248,10 TL harç ve ıslah harcı toplamı 51.000,00 TL olmak üzere toplam 60.201,10 TL nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 86.658,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş ise de, cezai şarttan takdiren indirim yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
7-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18.07.2022

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip ….
E-imza