Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/547 E. 2023/738 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2019/547 Esas
KARAR NO:2023/738

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:18/08/2011
KARAR TARİHİ :05/10/202

Mahkememizden verilen 08/04/2014 tarih ve 2013/… Esas 2014/… sayılı kararı Yargıtay, Genel Hukuk Dairesi’nin 18/06/2019 tarih ve 2017/…-… Esas 2019/… Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı arasında 30/01/2007 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile otogaz bayilik anlaşması akdedildiğini, anlaşma gereğince … adresinde yer alan istasyonda …’nin tescilli markası olan … Markası altında LPG Otogaz bayilik faaliyetinde bulunacağını, anlaşma doğrultusunda yapmış olduğu başvuruya istinaden Enerji Piyasası Düzenleme Kurulundan bayilik lisansı alarak faaliyete geçtiğini, davalının göndermiş olduğu ihtarname ile kar marjının günümüz şartlarına uygun olarak arttırılmaması, düzensiz sevkiyat yapılması ve alış satış arasındaki farkta eksik çıkması gerekçeleri ile tek taraflı olarak 30/01/2007 tarihinde sözleşmeyi feshettiklerini bildirdiğini, davalının fesih gerekçelerinin tamamının hukuka aykırı bulunduğunu, bu durumda müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olamayacağını ileri sürerek cezai şart alacağından 5.000 USD lik kısmının mahrum kalınan kardan 5.000 TL’lik kısmının ve yine müvekkil şirkete ait emtiaların iadesi ya da bedeline istinaden şimdilik 1.000 TL’nin davalıdan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili davaya yazılı beyanda bulunmayarak 02/11/2009 günlü oturumda davayı kabul etmediğini açıklamıştır.
KANITLAR VE DEĞERLENDİRİLMESİ:
Taraflar arasında 30/01/2007 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile otogaz bayilik anlaşması akdedildiği, bu anlaşma gereğince davalının bayilik lisansı alarak faaliyete geçtiği tartışma konusu değildir. Taraflar arasındaki tartışma konusu davalının keşide ettiği fesih ihtarının yerinde olup olmadığı, bu fesihte haklı bulunup bulunmadığı, haksız ise davacının istemlerinin uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay, Genel Hukuk Dairesi’nin 18/06/2019 tarih ve 2017/19-922 Esas 2019/706 Karar sayılı ilamında “Davacı taraf ıslah ile 15.000USD karşılığı 27.102,00TL cezai şart alacağının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili; müvekkilinin esnaf faaliyeti çerçevesinde çalışmakta olduğunu, elde edilen net kazancın yıllık toplamda asgari ücretin iki katına ancak eriştiğini, davacı yanca talep edilen cezai şartın iki yılda elde edeceği gelire tekabül etmekte olduğunu, yüksek miktarda cezai şart ödemesinin müvekkilini iktisadi açıdan çökertebileceğini ileri sürerek cezai şart talebinin reddine karar verilmesini, aksi hâlde cezai şartın talebinin asgari %50 oranında tenkisinin gerektiğini savunmuş, mahkemece; davalının sözleşmeyi feshetme nedenlerinin haksız olduğu, davacının taleplerinin yerinde görüldüğü, ancak sözleşmedeki cezai şartın davalının ekonomik yıkımına sebep olduğu da gözetilerek cezai şartın tenkis edildiği belirtilerek, cezai şartın 5.000USD olarak tahsiline karar verilmiştir.
Cezai şart tacir borçlunun ekonomik olarak mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek ise bu husus genel adap ve ahlâka aykırı sayılacağından, mahkemece cezai şartın tamamen veya kısmen iptaline karar verilmesi mümkün ise de; bir akdin, taraflardan biri için iktisadi yıkım teşkil ettiği ve bu sebeple ahlâk ve adaba aykırı olduğu, taraflar veya hâkimin bu husustaki subjektif görüşüne değil, doğru ve makul kimselerin vasati görüşlerine göre tayin ve takdir edilmelidir. Zira, mücerret tacirin hayatını başka yolda düzenlemek, özellikle masraflarını azaltmak ve bazı ihtiyaçlarından vazgeçmek mecburiyetinde kalması, ahlâk ve adaba aykırılığın kabulü için yeterli değildir. Mahkeme, ahlâk ve adaba aykırılığı tayin ve takdir edebilmek için taahhüt olunan işin değerini, tarafların ve özellikle borçlunun cezaî şartın kabul edildiği tarihteki iktisadî durumunu konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile tespit etmeli, ahlâk ve adaba aykırılığı takdir ederken, tarafları ahlâka aykırı muamelelerden sakınmaya sevketmek ve aynı zamanda fena misal ve numunelerin ahlakı bozmasına engel olmak amacını dikkate almalıdır. Nitekim, adap ve ahlâka aykırılığın tayini bir hukuk sorunudur. Hukuk sorununun çözülmesi, mahkemeye ait bir görevdir. Bu görev yerine getirilirken, cezai şartın taahhüt edildiği tarihte yukarıda açıklanan araştırmaların hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde yapılması ve hangi dayanakla karar verildiğinin ise denetime elverişli olacak şekilde gerekçeli kararda tartışılması gerekmektedir. Eksik inceleme, denetime elverişli olmayan gerekçe, subjektif ifade ve soyut beyanlar ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece, cezai şart hususunda bir karar verilmeden önce yukarıda anlatıldığı gibi gerekli bilgi ve belgeler getirilmeli, sözleşmenin düzenlendiği tarihte tarafların iktisadi durumu, davalı borçlunun ödeme gücü ve kabiliyeti, sözleşmenin feshindeki kusur durumu ve yukarıda açıklanan ilkeler göz önüne alınarak, bu yönde davalı defter ve kayıtların incelenmesi tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılan sonuç ve verilen kararın denetime elverişli olacak şekilde gerekçeli kararda tartışılmış olması gerektiği hâlde mahkemece eksik inceleme, soyut ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde verilen direnme kararı doğru değildir.
Hâl böyle olunca; yerel mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.” şeklinde kararı ile karar bozularak dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve bozma ilamdı gözetilerek bilirkişi heyetinde dava konusu ihtilafa ilişkin rapor talep edilmiş heyet raporunda 04/10/2021 tarihli raporunda “Davacının talep edebileceği cezai şart alacağı tutarının sözleşmenin IV.C maddesine göre 15.000.- USD olarak hesaplandığı, söz konusu cezai şart bedelinin davalının temerrüt tarihi olan 04.05.2009 tarihi itibariyle TL karşılığının 23.808,00.- TL olarak hesaplandığı, davalının bu bedeli ödemesi halinde özkaynaklarında meydana gelecek eksilmenin TTK 376. Maddesinde düzenlenen tedbirlerin – uygulanmasını gerektirmediği, bu çerçevede söz konusu cezai şart bedelinin ödenmesinin davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağı şeklinde hesaplamanın yapıldığı, Davalının ariyet olarak teslim aldığı ancak iade etmediği emtia tutarı bedelinin 8.970,46.- TL olarak hesaplandığı, Hem cezai şart bedeli olarak ve hem de ariyet olarak iadesi gereken mallara ilişkin hesaplanan bedellere tahsil tarihine kadar 04.05.2009 tarihinden itibaren avans faizinin işletilebileceği, Davacının mahrum kalınan kar tutarı talebine ilişkin olarak, sayın mahkemece 40.635,00.- TL mahrum kalınan kar tutarının 04.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacının talep edebileceğine yönelik olarak verdiği kararın Yargıtay tarafından onandığı” şeklinde rapor sunulmuştur.
Taraflarca bilirkişi raporuna yapılan itiraz ve beyanlar neticesinde bilirkişi heyetine sektör bilirkişiside eklenerek rapor hazırlanması talep edilmiş 27/11/2021 ek heyet raporunda “Davalı … 13.09.2009 tarih 879 sayılı ihtarname ile bayilik sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmiştir. İlgili ihtarnamede belirtilen fesih gerekçeleri; düzensiz LPG sevkiyatı yapılması, kar marjının günümüz koşullarına uyarlanarak arttırılmaması, sevk edilen LPG’nin alış satışı arasında farkın eksik çıkması, istasyon teçhizatının düzenli periyodik kontrolünün sağlanmaması olarak belirtilmiştir. İhtarnamede belirtilen fesih gerekçelerini sektörel uygulamalar eşliğinde tek tek değerlendirmek faydalı olacaktır. LPG Sevkiyatı Yapılması: LPG/Otogaz sektöründe akaryakıt ürününden farklı olarak ürün istasyonlara dağıtım firması tarafından nakliye edilir. Ürünün tehlikeli bir ürün olması nedeniyle EPDK mevzuat ve yönetmelikleriyle bu durum dağıtım şirketlerinin kontrolüne verilmiştir. Bayiler, dağıtım şirketine sipariş vererek dağıtım şirketinin dağıtım aracının (LPG tankerinin) kendi istasyonlarına gelmesini sağlarlar. Günümüz teknolojisinde dağıtım şirketleri istasyonların tank seviyelerini otomasyon sistemiyle anlık olarak görmekte olup sipariş beklemeden sevkiyat yapabilmektedir. Dava konusu olayın tarihinde bu sistemin yaygın olmadığını varsaydığımızda sürecin sipariş yöntemiyle devam ettiğini söyleyebiliriz. Dağıtım şirketleri istasyonlara otogaz sevkiyatı yaparken belli seyahat rotaları oluşturarak nakliye maliyetini minimize etmeye çalışırlar. Daha açık ifade etmek için örnek vermek gerekirse; dağıtım şirketinin bir ilde iki istasyonu olduğunu varsayalım. LPG tankeri bu ildeki bir istasyona ikmal yapmak için geldiğinde diğer istasyona da ikmal yaparak tank seviyesini arttırarak ilden ayrılmak ister. Tek nakliye operasyonuyla iki istasyonun ürün ikmalini gerçekleştirmiş olur. İldeki istasyonlardan birisi o anda ikmal yapmak istemeyip bir sonraki gün ikmal talep ettiğinde nakliye operasyonu hem mali açıdan hem de operasyonel açıdan zor durumda kalır. Bu nedenlerle bayilerin, siparişlerini mevcut stok durumlarını ve satış rakamlarını göz önünde bulundurarak belli süreden önce vermesi gerekmektedir. Otomasyon sistemlerinin kurulu olduğu günümüz teknolojisinde bile birçok firma siparişlerin 24 öncesinden verilmesi kuralıyla çalışmaktadır. Bayilere ikmal yapmanın operasyonel yönü bu şekilde olup mali yönü ise risk yönetimiyle ilgilidir. Şayet vadesi geçen borç veya limit eksikliği varsa dağıtım şirketi bayisine ikmal yapmayı durdurabilir. veya erteleyebilir. Gönderilen ihtarnamede düzensiz LPG sevkiyatıyla ilgili nedenler belirtilmediği gibi yukarıda açıklanan sebepler dışında bir sevkiyat engeli varsa bile bu durumun önceden dağıtım şirketine uyarı niteliğinde bildirilmesi gerekirdi. LPG sevkiyatının yapılmamasının istasyonda sektörel tabirle yok satma veya stock out sürecine sebep olduğuna dair herhangi bir iddia veya belge bulunmamaktadır. LPG ürününün Davalı bayi tarafından kar kaybına neden olduğunun net olarak belirlenemediği bu yönde dosyada herhangi bir evrak yoktur. Bu sebeple belirtilen gerekçeyle sözleşmenin feshedilmesi sektörel uygulamalar açısından haksız fesih olarak değerlendirilmektedir. Kar Marjının Günümüz Koşullarına Uyarlanarak Arttırılmaması: Dağıtım şirketleri ile bayiler arasında akdedilen sözleşmeler yatırım ve ariyet gibi konuları netleştirdiği gibi taraflar arasında uygulanacak ticari koşulları da ortaya koymaktadır. Taraflar akdettikleri 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi boyunca ürün alım koşullarını ve kar marjı paylaşımlarını da kayıt altına alırlar. Davalı …’in kar marjlarının uyarlanmasıyla ilgili herhangi bir talepte bulunması için bunu sözleşme veya protokol hükümlerine dayandırması gerekmektedir. Sektörde sözleşmelerde belirtilmediği sürece *kar marjının günümüz şartlarına uyumu” gibi bir uygulama söz konusu değildir. Genel itibariyle sektörel uygulamalarda toplam marjın paylaşımı kararlaştırılmakta olup kayıt altına alınan formülasyon beş yıl boyunca kesintisiz devam etmektedir. Akdedilen sözleşme koşulları dönem dönem rekabet etmekte yetersiz kalsa da bu durum dağıtım şirketlerinden dönemsel destek talebiyle karşılanabildiği gibi dağıtım şirketinin bu durumlarda bile destek olma zorunluluğu olmadığı bilinmelidir. Tarafların basiretli tüccar olarak beş yıllık şartları göz önünde bulundurarak sözleşme şartlarını kabul ettikleri sözleşmeleri imzalamaları kendilerinden beklenmektedir. Bu nedenlerle sözleşmeye aykırılığın – belirtilmediği sadece kar marjlarının güncel koşullara —uyarlanmasından bahsedildiği sürecin sektörel uygulamalar açısından haklı fesih nedeni olarak sayılamayacağı Sayın Mahkemenizin takdirlerine sunarız. Sevk Edilen LPG’nin Alış Satışı Arasında Farkın Eksik Çıkması: LPG /Otogaz ürünü dağıtım şirketi tarafından bayilere kg olarak satılmaktadır. Bayiler kg olarak aldıkları ürünü müşterilere litre cinsinden satmaktadır. LPG yoğunluğu nedeniyle yaz ve kış mevsimlerinde kg’dan litreye çevirmek için farklı kesafet oranları kullanılmaktadır. Kesafet; bir litre yakıtın ağırlığı olarak ifade edilmektedir. Sıvıların ısınması sonucu hacminin genişlemesi, soğuyunca da hacminin küçülmesi sonucu litre olarak satışı yapılan yakıtın bu durumdan etkilenmesi kesafet sorununu ortaya çıkarmaktadır. Kesafete bağlı olarak yaz ve kış dönemlerinde artış veya eksilme görülmesi olağan bir süreç olup yıllık ortalamada bu durum istasyon bazında dengelenmektedir. Şayet sözü edilen tanker tarafından istasyona eksik ikmal yapılması yönünde bir eksiklik ise bu durum kantar (araç tartısı) kullanılarak test edilebilir ve çıkan sonuca göre dağıtım şirketine uyarı gönderilirdi. Davalı … tarafından gönderilen fesih ihtarnamesinde belirtilen bu gerekçenin TSE standartları ve sektörel uygulamalar göz önünde bulundurulduğunda haklı fesih sebebi sayılamayacağı Sayın Mahkemenizin takdirlerine sunulmuştur.-İstasyon Teçhizatının Düzenli Periyodik Kontrolünün Sağlanmaması: Taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinde periyodik bakımların bayi tarafından yapılacağı açıkça belirtilmiş olup bu durum sektörel uygulamalarla ayrıca paralellik göstermektedir. Dağıtım şirketi tarafından ariyet olarak verilsin veya verilmesin istasyondaki teknik malzemelerin bakımı ve kontrolü bayilere ait olmaktadır. Aksi bir durum olsa bile sadece bu nedenle sözleşmeyi tek taraflı feshetmek ticari açıdan ağır bir karar olarak yorumlanacaktır. Özellikle LPG konusunda TSE standartlarının sağlanması gerekliliği şart olup belli periyotlarda TSE ekiplerinin denetiminden geçerek ilgili belgelerin alınması zorunluluğu bulunmaktadır. Dosyada bu denetimlerde belirtilen bir eksiklik nedeniyle satış sürecinin durduğu veya yavaşladığı yönünde ir belgeye rastlanmamıştır. Özet olarak Davalı …’in göndermiş olduğu fesih ihtarnamesindeki bu başlıklı fesih gerekçesinin sözleşmeyi feshetmek için geçerli bir sebep sayılamayacağı sektörel açıdan değerlendirilmiştir. Davalı …’in fesih gerekçeleri gerek tek tek incelediğinde gerekse bütünsel olarak ticari hayatına olan etkilerine bakıldığında tüm gerekçelerin sözleşmeyi feshetmeyi gerektirecek içerikte olmadığı sektörel açıdan değerlendirilmiş olup takdir. Sayın Mahkemenizde olacaktır. Erken Fesihten Kaynaklı Cezai Şart Talebinin Değerlendirilmesi Davalı …’in sözleşmeyi haksız nedenle feshetmesine bağlı olarak 15.000USD cezai şart ödemesi gerektiği taraflar arasında akdedilen sözleşme ile kayıt altına alınmıştır. Belirtilen bu cezai şartın Davalı tarafın ekonomik mahvına neden olmayacağı mali bölümde değerlendirilmiştir. Ayrıca sözleşmede belirtilen cezai şart tutarının sektörel uygulamalarda (sözleşmelerde) belirtilen erken fesih kaynaklı cezai şart tutarlarıyla uyumlu olduğu, fahiş bir cezai şart olmadığı ve caydırıcı nitelik taşıması gerektiği sektörel açıdan değerlendirilmiştir. Ariyet Bedellerinin Ödenmesi Değerlendirilmesi Davacı firma teslim edilen emtia bedellerinin iade edilmemesinden kaynaklı olarak 9.214,07TL bedel talep etmektedir. Bu tutar Davalı firmaya ait istasyona yapılan ariyet ve servis hizmetlerinin toplamını kapsamaktadır. Davacı firmanın bu konudaki talebi emtiaların fariyetlerin iade edilmemesi kaynaklıdır. Diğer bir deyişle bu bedellerde yatırım yaptığı ve istasyonda planlanan süre kadar çalışamadığı için bu bedellerin bedelini talep etmiyor, ariyetleri geri alamadığı için ariyet bedellerini talep ediyor. Davacının mahrum kalınan kar tutarı talebine ilişkin olarak, sayın mahkemece 40.635,00.- TL mahrum kalınan kar tutarının 04.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacının talep edebileceğine yönelik olarak verdiği kararın Yargıtay tarafından onandığı kararından hareketle bu konuda ilave değerlendirme yapılmayacaktır. Davacının talep edebileceği cezai şart alacağı tutarının sözleşmenin IV.C maddesine göre 15.000.- USD olarak hesaplandığı, söz konusu cezai şart bedelinin davalının temerrüt tarihi olan 04.05.2009 tarihi itibariyle TL karşılığının 23.808,00.- TL olarak hesaplandığı, davalının bu bedeli ödemesi halinde özkaynaklarında meydana gelecek eksilmenin TTK 376. Maddesinde düzenlenen tedbirlerin uygulanmasını gerektirmediği, bu çerçevede söz konusu cezai şart bedelinin ödenmesinin davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağı şeklinde hesaplamanın yapıldığı, Davalının ariyet olarak teslim aldığı ancak iade etmediği emtia tutarı bedelinin 5.829,54TL TL olarak hesaplandığı, Hem cezai şart bedeli olarak ve hem de ariyet olarak iadesi gereken mallara ili hesaplanan bedellere tahsil tarihine kadar 04.05.2009 tarihinden itibaren avans faizinin işletilebileceği, Davacının mahrum kalınan kar tutarı talebine ilişkin olarak, sayın mahkemece 40.635,00.- TL mahrum kalınan kar tutarının 04.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacının talep edebileceğine yönelik olarak verdiği kararın Yargıtay tarafından onandığı” şeklinde rapor sunulmuştur.
Netice olarak bozma ilamı, toplanan deliller, dosya muhteviyatı, hükme ve denetime elverişli bilirkişi heyeti raporları gözetilerek Davacının talep edebileceği cezai şart alacağı tutarının sözleşmenin IV.C maddesine göre 15.000.- USD olarak hesaplandığı, söz konusu cezai şart bedelinin davalının temerrüt tarihi olan 04.05.2009 tarihi itibariyle TL karşılığının 23.808,00.- TL olarak hesaplandığı, davalının bu bedeli ödemesi halinde özkaynaklarında meydana gelecek eksilmenin TTK 376. Maddesinde düzenlenen tedbirlerin uygulanmasını gerektirmediği, bu çerçevede söz konusu cezai şart bedelinin ödenmesinin davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağı şeklinde hesaplamanın yapıldığı, Davalının ariyet olarak teslim aldığı ancak iade etmediği emtia tutarı bedelinin 5.829,54TL TL olarak hesaplandığı, Hem cezai şart bedeli olarak ve hem de ariyet olarak iadesi gereken mallara ili hesaplanan bedellere tahsil tarihine kadar 04.05.2009 tarihinden itibaren avans faizinin işletilebileceği, Davacının mahrum kalınan kar tutarı talebine ilişkin olarak, sayın mahkemece 40.635,00.- TL mahrum kalınan kar tutarının 04.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacının talep edebileceğine mahkememizcede kanaat olunmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
Cezai şart yönünden davanın kabulü ile 15.000 USD cezai şart alacağının temerrüt tarihi 04/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Davalının ariyet olarak teslim aldığı ancak iade etmediği emtia tutarı bedelinin Bilirkişi raporu ile 5.829,54TL TL olarak hesaplandığı dikkate alınarak , Emtia bedelleri yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile 5829,54 Tl emtia bedelinin temerrüt tarihi 04/05/2009 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine FAZLAYA İLİŞKİN TALEBİN REDDİNE,
3-Mahrum kalınan kar yönünden davanın kabulü ile, 40.635,00 TL’nin temerrüt tarihi 04/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 3.174,00 TL harcın dava açılırken alınan 185,20 TL ve davanın ıslahı sonucu alınan 920,00 TL olmak üzere toplam 1.105,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.068,80 TL nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücretive bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.307,50 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 97,16) 4.185,17 TL yargılama gideri ve 1.073,82 TL harç olmak üzere toplam 5.258,99‬ TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinden, davalıdan tahsiline karar verilenden hariç kalan miktarın kısmen kabul- kısmen red dolayısıyla davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 3.384,53 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
9-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile, YARGITAY ilgili hukuk dairesine temyizi kabil olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne okunarak, davalı vekilinin yokluğunda karar verildi. 05/10/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸