Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/443 E. 2023/684 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/443 Esas
KARAR NO:2023/684

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:18/07/2019
KARAR TARİHİ:19/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.07.2011 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … istikametine seyir halinde iken yaya …’ya çarpması neticesinde tek taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’in yeterli dikkat ve özeni göstermediğinden kusurlu olduğu tespit edildiğini, kaza nedeniyle yaya konumunda olan müvekkil …’nın ağır bir şekilde yaralandığını, tüm bu nedenlerle kaza tarihinin 31.07.2011 olması nedeniyle; kaza nedeniyle oluşan sürekli iş gücü kaybı oranın, geçici iş göremezlik oranının ve geçici iş göremezlik süresi boyunca bakıma muhtaç olup olmadığı hususlarının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak tespit edilmesine, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre maddi tazminat tutarı belirlenerek (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla) şimdilik 100-TL olmak üzere zararın kapsamı belli olduktan sonra miktarı açıklanacak bakıcı gideri tazminatının … Sigorta A.Ş.’den sigorta limitini aşmamak üzere, temerrüt tarihinden işletilecek ticari faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı araç müvekkil şirket nezdinde 13.09.2010-2011 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi tahtında sigortalandığını, poliçe ile kişi başına toplam 175.000,00 TL’lik sakatlanma ve ölüm zararı teminatı sağlandığını, her koşulda müvekkil şirketin işbu limitle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, dava tarihi öncesinde müvekkil kuruma eksik evrak ile başvuru yapıldığını, bu sebeple kurumun dava tarihinden önce temerrüde düştüğünden bahsedilemeyeceği gibi ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi hukuka uygun olacağını, müvekkil kurumun sorumluluğunun kanuna dayandığını ve davanın temelinin de haksız fiil olduğunu, bu nedenle, her koşulda, alacağa yasal faiz işletilmesi hukuka uygun olacağını tüm bu nedenlerle davanın usul ve esasa ilişkin olarak sunulan gerekçeler dikkate alınarak reddine karar verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davacıya tahmil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dosyanın ATK’ya tevdi ile davacının maluliyetine ilişkin rapor alınmış, ATK’nın 15/09/2021 tarihli raporunda davacının E cetveline göre %10.3 (yüzdeonnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, 03/02/2022 tarihli rapora göre ise mevcut belgelere göre; … oğlu, 05/01/2006 doğumlu, …’nın 11/07/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması neticesinde başka birisinin sürekli veya geçici bakımına muhtaç durumda olmadığının oy birliği ile mütalaa olunduğu bildirilmiştir.
Taraflarca sunulan bilgi ve belgeler, mahkememizce celp edilen bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirilmiş, dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek dosya kapsamında rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememize sunulan bilirkişi raporundan özetle; 11.07.2011 tarihinde meydana gelen kazada yaralanan davacının taleplerine ilişkin olarak; davacı adına hesaplanan toplam tazminatın 542.155,76 TL olduğu, davalı … AŞ’nin poliçe teminat üst limiti ile sınırlı olarak 175.000,00 TL’den sorumlu olduğu, söz konusu tutara 20.04.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği, ATK’nun davacının geçici veya sürekli iş göremez olduğu dönemde bakıma olmadığı yönündeki kararı doğrultusunda bakıcı gideri hesabının yapılamadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi sunulduğu görüldü.
Davacı 18/07/2019 tarihli dava dilekçesinde sadece bakıcı gideri talebinde bulunmuş, 03/04/2023 tarihli beyan dilekçesi ile talebini sürekli iş göremezlik tazminatı olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili ıslaha karşı sunmuş olduğu beyan dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Islah; iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup taraflardan birinin yapmış olduğu bir usûl işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar, dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usûlüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah hâlleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usûl işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma hâlinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 72. maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir.
Zamanaşımı, borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan BK’nın 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacının yaralanması ile sonuçlanan kaza yönünden, kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 8 yıldır. Davaya konu trafik kazası 11/07/2011 tarihinde meydana gelmiş, davacı tarafından dava 18/07/2019 tarihinde bakıcı gideri talebi olarak açılmış, ıslah dilekçesi 03/04/2023 tarihinde verilmiş, davalı vekili tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin tarihli 30/05/2022 tarihli 2021/10935 E – 2022/7919 K, 28/02/2022 tarihli 2021/11230 E – 2022/3449 K ve 2021/10478 E-2022/3560 K sayılı ve benzer nitelikteki ilamları)Buna göre ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66/1-e maddelerince belirlenen 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiş olup davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak düzenlendiği üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL ve 179,90 TL ıslah harcının toplamı olan 224,3 TL harcın mahsubu ile eksik olan 45,55‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
5-Davalı şirket vekil ile temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
6-Arabuluculuk Ücret Tarifesi gereğince hazine tarafından karşılanan1.320,00 TL arabulucu giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır