Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/434 E. 2022/940 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2019/434 Esas
KARAR NO:2022/940

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:19/04/2011
KARAR TARİHİ:09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekcesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 16.03.2009 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesini yaptıkları, işletmenin devam ederken 2010 yılında artışlar mevcut iken daha sonra düşüşlerin görüldüğünü, bunun üzerine … 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı yapılan tespitte davalının fiilen bayiliği bıraktığı, hatta bayilik devam ederken kullandığı telefonların … tabelası olan … plakalı aracın üzerinde yazılı olduğunun tespit edildiğini, sipariş almak için kullandığı telefonların … bayiliği için kullanıldığını, sözleşmeye aykırı davrandığı bu nedenle ihtarname keşide edilip sözleşmesinin feshedildiğini, tüplerin iade edilmesi ve cezai şart ödenmesinin istenildiği, taleplerin yerine gelmediği bu nedenle sözleşmenin 25.maddesi gereğince bayinin elindeki tüpleri teslim etmediği buna istinaden yapılan hesaplama ile iade edilmeyen tüpler için 133.569,95 TL cezai şart alacağı doğduğunu, ancak buna ilişkin 4.000,00-TL talep ettiklerini, kar mahrumiyeti olarak 84.145,80 TL müspet zararın olduğu, buna ilişkin de şimdilik 5.000,00-TL ve sözleşmenin 24. maddesine istinaden cezai şart talebi için 51.078,05 TL haksız fesihden kaynaklanan şimdilik 6.0000 TL olmak üzere, toplam 15.000 TL’nin ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekalete hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; , Müvekkili ile davacı arasında sözleşme olduğunu ancak, ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, müvekkilinin bu fesih nedeni ile ticareti terk ettiğini, davacının iyi niyetli olmadığını, müvekkilinin tacir olmayıp ev hanımı olduğunu, bayiliği verirken ev hanımı olduğunu bilerek verdiğini, bunu bir bayanın bu şekilde ifa etmesinin mümkün olmadığının gerçek olduğunu, sözleşmeyi müvekkilinin bizzat imzalamadığını, M.K.2 maddesine aykırı olarak okunmadan bilinmeyen ve imzalanmayan sözleşme olduğunu, mutlak butlan ile batıl olduğunu, davalının işi filen bırakmasını, telefonu başka bir bayiye devretmesinin sözleşmeye aykırı olmadığını, fiilen bu işi yapmadığını, istemlerin haksız olduğunu, müvekkilinden noterden 2009 yılından alınmış imza beyannamesi ile müvekkili adına yetkisiz olarak imzalanmış olan …’nın noterden alınan imza beyannamesini sunduklarını, imzaların kendilerine ait olmadığını, sahte olarak davacı tarafından atıldığını, ayrıca satışlarının düştüğü hususlarının müvekkilinden kaynaklanmadığını,aynı bölge içinde yakında başka bir İpragaz bayisinin bulunduğunu, pazar payının düşmesinin mümkün olduğunu, bu nedenlerle taleplerin haksız olup, reddine karar verilmesi istenmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava tazminat davasıdır.
Dosya, mahkememizin … esasına kaydı yapılmış, mahkememizce yapılan yargılamada iddia ve itirazlar tekrarlanmış, sözleşme, ihtar yapılan tespit, ticari defter ve kayıtlar, makbuz, teslim belgeleri, ve fiyatlandırma listeleri yapılacak bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi raporları alınmış, yapılan yargılama neticesinde “.. her ne kadar sözleşmedeki imzanın yapılan imza incelemesi sonucunda davalı eli mahsülü olmadığı belirlenmiş ise de gerek vekaleten yapılan işlere ait kayıtların ve gerekse vergi dairesinde istenen bildirimlerin davalı tarafından ticari işletmenin yapıldığı, ve vergi dairesindeki tüm bildirimlerin de yine … imzasını taşıdığı, tüp alış fişlerinde de adı geçenin imzasının ve isminin bulunduğu, işletmede davalının adının olmasına rağmen yine işletmenin devamını ve bu sözleşme sürecini …’nın devam ettirdiğini, davalının bu durumda haberdar olduğunun sunulan kayıt ve belgeler ile anlaşıldığı, davalının vermiş olduğu cevabında dahi müvekkilinin ev hanımı olduğunu bilerek sözleşmenin imzalandığını, kaldı ki satışların düşmesinin müvekkilinden kaynaklanmadığı yönünde beyanlarda bulunulduğu, yani ticari işletmeninin … tarafından işletildiği, imza beyannameleri ile verilen vekaletler ile belirlenmiş olup, bir şekilde sonlandırılan işyeri faaliyetinin davacı ile olan sözleşmeye istinaden kısa sürede olsa devam ettirildiği, telefon kayıtlarının … adına kayıtlı olduğu … Telefon Müdürlüğü yazısı ile belirlendiği, davacının taraflar arasında kurulmuş olan sözleşme doğrultusunda haklı feshi nedeni ile sözleşmede talep edilen istemlerin haklı görüldüğü, her ne kadar rakamlar fazla olarak bilirkişilerce hesaplanmış ve davacının bu yönde beyanı var ise de talebini dava dilekçesindeki rakamlar ile bağlı kıldığı yoklama fişleri ile davalının adres değişikliğı yaptığı ve adresin yine sözleşme adresi olduğu , kira sözleşmesinin keza davalı tarafından imzalandığı , davacının davasında bu doğrultuda haklı olduğu usulüne uygun olmayan itirazları red edilerek , davacının davasının taleple bağlı kabulüne, ihtarnamede cezai şartın yer aldığı diğer istemlerin yer almadığı, tüp depozito ve alacak kalemlerinin ve kar mahrumiyetinin dava tarihinden itibaren, ceza- i şart talebinin ihtarnamenin verilen 3 günlük süre ile 06.11.2010 tarihinde temerrüdün oluştuğu değerlendirilerek, avans faizi ile davalıdan tahsilinin ve bu miktarların ekonomik mahva neden olmayacağı…” gerekçesiyle davanın taleple bağlı kabulü ile 15.000 TL’nin davalıdan tahsiline, bu bedelden 4.000 TL tüp ve depozite alacağı ve 5.000 TL kar mahrumiyetine dava tarihinden itibaren, 6.000 TL cezai şart istemine ise 06.11.2010 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı davalı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11/04/2019 tarih, 2018/2661 esas 2019/2508 karar sayılı kararı ile davacı bayilik sözleşmesinin haklı feshine dayanarak kar mahrumiyeti, cezai şart ve tüp depozito bedelinin tahsilini istediği, alınan bilirkişi raporunda Sözleşmenin 23. maddesine göre kar mahrumiyeti hesaplanmış ise de Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre kar mahrumiyeti süresi feshedilen sözleşmenin, fesihten sözleşmenin sonuna kadar olan bölümü için değil davacının aynı bölgede benzer bir bayilik kurabilmesi için gerekli makul süre kadar olmalı ve brüt kar değil net kar olarak hesaplanması gerektiği, ayrıca Yiğit Ticaret – Osman Yiğit tarafından işletilen yerde davacının doğrudan satış noktası kurup kurmadığı araştırılıp, kurmuşsa kuruluş tarihine kadar davacının kar mahrumiyeti isteyebileceği gözetilmesi gerektiğini, diğer taraftan iade edilmeyen tüp depozito bedelinin hesabında davacı tarafından sunulan tüp teslim belgeleri davalı tarafından kabul edilmediği halde bu belgelere değer verilmesi de doğru olmadığını, davacı tarafından ibraz edilen tüp teslim belgelerinin asıllarının istenmesi gerektiği, ve imza yönünden davalıya gösterilmesi, gerektiğinde imza incelemesi yapılması ve buna göre davacının davalıya teslim ettiği toplam tüp miktarından davalının iade ettiğini ispatladığı tüp miktarı düşülerek, iade edilmemiş tüp kalırsa onların bedeline hükmedilmesi gerektiği, bu bağlamda dosyadaki bilirkişi raporunun yetersiz olup hükme esas alınacak nitelikte olmadığını, Mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiden açıklanan hususları kapsar şekilde alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, tacirler arasındaki sözleşmelerde cezai şart kararlaştırılmış ise, cezai şarttan indirim yapılmayacağı yasa gereği olduğu,. ancak, hüküm altına alınacak cezai şart, cezai şartı ödeyecek tarafın ekonomik mahvına neden olacak nitelikte ise uygun bir indirim yapılması gerekeceğini, o nedenle bu yönün gözetilmemiş olmasının da isabetsiz olduğunu, mahkemece, belirtilen hususlarda konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla tarafların ticari defter ve belgeleri incelettirilerek alınacak rapor doğrultusunda oluşacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile mahkememiz kararı bozularak yeni esasa kaydı yapılmıştır.
Bozma sonrasında mahkememizin 2019/434 esasına kaydı yapılan dosya, bozma öncesinde rapor sunan bilirkişiye tevdi ile rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, bozma öncesi rapor sunan bilirkişi tarafından dosyadan azlini talepli dilekçesi gereğince dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiştir.
Belirlenen bilirkişi heyetine bozma doğrultusunda rapor sunmak üzere dosyanın tevdi edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda özetle;, tüm dosya münderecatı ve paylaşılan bilgiler ışığında nihai takdirin mahkemeye ait olmak üzere Davacı tarafından düzenlenen faturaların davacı taraf Yasal Defterlerinde yer aldığını, defterlerin yasaların emrettiği şekilde tutulduğunu, faturalarla ilgili Mali idareye yapılması gereken bildirimlerin süresinde yapıldığını, açılış ve kapanış kayıtlarının Kanun öngördüğü süreler içinde yapıldığını, davacı lehine delil olma kuvvetine sahip olduğunu, davacının Yargıtay kararına istinaden “tüp teslim belgelerinin asılları” talep edilmiş olmakla birlikte davacı tarafından mail ortamında “Depozito makbuzları her zaman bayiliğin kendisine teslim edilmesi mümkün değildir.” Paylaşımı yapılarak taraflarından talep edilmesine rağmen Tüp Depozito Makbuz Asılları paylaşılmadığını, dava dosyasında bir kısım tüp depozito makbuzlarına ait fotokopilerin mevcut olduğunu, kararın Mahkemeye ait olmak üzere iki türlü hesaplama yapıldığını,
* Depozito Makbuzları (Tüp Teslim Belgesi) asılları Davacı tarafından sunulmadığından yapılan hesaplama;
Cezai şart Alacağı 51.078,75 TL, tüplerin iade edilmemesi sebebiyle Cezai şart olarak YOK TL, Kar Kaybı (Mahrumiyeti) olarak 6 Aylık süre için 12.1 80,88 TL olmak üzere, Toplam 63.259,63 TL’a Cezai şart ve Kâr Muhrumiyeti talep edebileceğini,
* Davacının Sözleşmeden Kaynaklı Alacağı;
* Cezai şart Alacağı 51.078,75 TL,
* Tüplerin iade edilmemesi sebebiyle Cezai şart olarak 33.307,45 TL,
* Kar Kaybı (Mahrumiyeti) olarak 12.180,88 TL olmak üzere toplam 96.567,08 TL’a Cezai şart ve Kat Mahrumiyeti talep edebileceğini, kararı Mahkemeye ait olmak üzere davalı mali kayıtlarını inceleyen bilirkişinin de belirttiği üzere davalının faaliyette bulunduğu sürece mali idareye beyan ettiğini, davalının yıllık Gelir beyanı ile Davacının dava dilekçesinde talep ettiği alacak tuları talebinin uyumluluk gösterdiğini, Yargıtay kararında da “hüküm altına glınacak cezai şart, cezai şartı ödeyecek tarafın ekonomik mahvına neden olacak nitelikte ise uygun bir indirim yapılması gerekir.” İbaresi üzerine davalının 15.000.- TE toplam bedel ödemesinin ekonomik mahvına sebebiyet vermeyeceğini, kanaatine varıldığı birlikte, Davacı 08.04.2011 tarihli dilekçesinde “…şimdilik 15.000.- TL’nın (Tüp Depozito Alacağı olarak 4.000.- TL, Cezai şart alacağı olarak 6.000.- TL, Kar Mahrumiyeti olarak 5.000.- TL,olmak üzere) ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda, Bayilik Sözleşmesinin 24.maddesinde ise “Yine Bayi’nin akde muhalefeti dolayısıyla akdin feshine sebebiyet vermesi halinde 23. maddeden ayrı olarak, Bayi’nin son bir yıl içinde İpragaz’dan aldığı LPG’nin en yüksek aya ait ton miktarının, sözleşmenin feshi tarihindeki -12 kg’lık tüplü LPG’nin perakende satış fiyatı baz alınarak bulunacak- LPG perakende satış fiyatı ile çarpım sonucu bulunan bedeli, Bayi İpragaz’a cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmü doğrultusunda davacının 51.078,75 TL cezai şart alacağının olduğu tespit edilmiş, taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesinin 23.maddesine göre “İpragaz’ın akdin ihlali sebebiyle anlaşmayı feshetmesi halinde Bayi’den, maruz kalacağı zarar, ziyan ve anlaşma süresinin sonuna kadar hesap edilmek üzere, mahrum kalacağı kar karşılığı tazminatı talep edebileceğini Bayi peşinen kabul ve taahhüt eder. Her türlü temerrüt halinde, Bayi’nin borçlarına sözleşmenin 14/f maddesinde belirtilen temerrüt faizi uygulanır”. Hükmü mevcut olup, Yargıtay kararına istinaden yiğit ticaret- Osman Yiğit tarafından işletilen yerde davacının doğrudan satış noktası kurup kurmadığı araştırılmış, davacının satış noktası kurmadığı tespit edilmiş, işbu sözleşmenin feshedildiği tarihten itibaren o bölgede yeni bir bayi ile sözleşme imzalaması için geçecek makul sürenin 6 ay olacağı görüşünün ağırlıklı olarak sektörde uygulama alanı bulduğunun bilirkişiler tarafından belirtildiği, buna göre davacının 12.180,88 TL kar mahrumiyeti sebebiyle davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş, Yargıtay İlamı doğrultusunda davacıdan ibraz edilen tüp makbuzlarının asılları istenmiş olmasına rağmen davacı tarafından makbuz asıllarının mahkemeye sunulmadığı anlaşıldığından, bu talebin ispatlanamadığından reddine karar vermek gerekmiş, davacının talep etmiş olduğu cezai şart miktarının bilirkişilerce davalının mahvına sebep olmayacağı bildirildiğinden cezai şartta indirim yapılmayarak davacının talebi doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın taleple bağlı kabulü ile 11.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile bu bedelden 6.000,00 TL cezai şart istemine 06/11/2010 tarihinden itibaren, 5.000,00 TL kar mahrumiyetine dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının tüp ve depozite alacağı talebinin reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 751,41 TL ilam harcından peşin alınan 222,75 TL’nin mahsubu ile geri kalan 528,66 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı 33,30 TL ilk masraf ve yargılama aşamasında yapılan 3.487,00 0 TL posta, tebligat ve bilirkişi masrafının toplamı olan 3.520,00 TL’den, davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 2.581,33 TL ve 222,75 TL peşin harcın toplamı 2.804,08 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan 141,10 TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 37,62 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 9.200,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendini vekili le temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 4.000,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.09/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır