Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/431 E. 2020/111 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/431 Esas
KARAR NO : 2020/111

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 17/07/2019
KARAR TARİHİ : 05/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı taraf dava dilekçesinde özetle: Davalı bankadarn 28.08.2017 tarihinde… referans numarası ile 39.800,00 TL tutarında kredi kullandığını, 36 ay taksitli kredinin 28.11.2018 tarihi itibariyle 15 adet taksitini ödediğini, bu arada yine davalı bankadan 19.10.2017 tarihinde 22.610,00 TL kredi kullandığını, bu kredinin de 19.11.2018 tarihine kadar 13 adet taksitini ödediğini, 30.03.2018 tarihinde ise yine davalı bankadan 6.000,00 TL kredi kullandığını, ekonomik güçlük nedeniyle 2018 yılının 11. Ayından sonra bankaya ödeme yapamadığını, bunun üzerine banka tarafından telefon ile aranarak düşük faizli 60 ay uzun vadeli bir kredi çıkacağını, diğer borçların kapatılarak taksitlerin düşük olacağını onay verilmesi durumunda işlemlerin hemen başlayacağının beyan edildiğini, maddi imkansızlıktan dolayı onay verdiğini, 2019 yılı Nisan ayında banka tarafından tekrar arandığını ve 3.000,00 TL’ye yakın bir rakam söylenerek taksit ödemesi olduğunu öğrendiğini, bankaya itiraz ettiğini, banka tarafından 99.811,00 TL bir rakamın kredi olarak kullandırıldığının bildirildiğini, oysa ki borcunun 30.000,00 TL civarlarında olduğunu, açıklanan nedenlerle; kullandırılan kredilerin tespiti ile fazladan talep edilen kredi miktarının iptaline, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalıya usulüne uygun tebligatın yapıldığı ancak cevap verilmediği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafından davalı bankadan fazla kullandırıldığı iddia edilen kredilerin iptali istemine ilişkin tespit davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu iş, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Bu kapsamda dosya değerlendirildiğinde, dava konusunun Mahkememizin görev alanına girmediği belirlenmiştir.
Dava tarihi olan 01.04.2016 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde de görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir. Tüketici konumundaki davacı tarafından açılan davada, Kanunda “bankacılık ve benzeri sözleşmeler” olarak ifade edilen ve tahdidi olarak sayılmayan bir hukuki işlemine dayanıldığından, Mahkememiz önüne gelen durumda, davalı bankadan celp edilen kredi sözleşmelerinde ve işlem dökümlerinde, kredi türünün tüketici kredisi olduğu, bu kredilere ilişkin işlemlerin yağıldığı, davacının istemininde söz konusu kredilere ait olduğu, davacının tacir sıfatı bulunmadığı ve tüketici konumunda olduğu, taraflar arasındaki arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklandığı anlaşımmakla, Uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemesi görevli olması karşısında, görev yönünden davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM
1-Davacının davasının HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin … TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda yetkili mahkemece karar verilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi son cümlesi uyarınca dosya süresi içinde yetkili mahkemeye gönderilmediği takdirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde başvurulması halinde dosyanın yetkili mahkemesine gönderilmesine, belirlenen süre içinde başvurulmadığı takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacının yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.05/02/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza