Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/393 E. 2020/420 K. 21.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1180 Esas
KARAR NO :2020/415

DAVA:Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:14/08/2015
KARAR TARİHİ:14/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı bankanın pazarlama elemanlarının talebi üzerine özel bankacılık hizmetinden yararlanmak üzere …’da bulunan … şubesi nezdinde 2007-2008 yılları arasında hesaplar açıldığını, daha sonra bu hesapların müvekkilinin bilgisi ve talimatı dışında önce bankanın … Şubesine, daha sonra … şubesine ve son olarak da … Şubesine aktarıldığını, müvekkilinin sadece hesap açılımına dair sözleşme kartonlarını imzaladığını, hisse senedi işlemleri opsiyonlu döviz işlemleri ve buna benzer herhangi bir sözleşme imzalamadığını, sahte imzalarla mevduatında bulunan 713.489,54 TL’den Ağustos 2013 tarihi itibariyle 72,49 TL kaldığını, toplamda 713.417,05 TL zarara uğratıldığını, bu zararın tanzimi için keşide edilen ihtarnameye cevap verilmediği ve herhangi bir ödemede yapılmadığını, ayrıca müvekkiline 30/11/2012 tarihli Rehin Sözleşmesi imzalattırıldığını, bu sözleşmenin içeriğinde herhangi bir talimat izin ya da icazet bulunmadığını, banka çalışanının rehin sözleşmesi imzalatma ısrarının sahte imza ile yapılan işlemlerini meşrulaştırmak olduğunu, davalı bankanın yetkililerinin müvekkilinin imzasını taklit ederek bir takım işlemler yapıldığını, bu işlemlerle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, müvekkili tarafından davalı bankanın …Şubesinde açılan hesaba yatırılan, ancak bankanın dolanlı ve müvekkilinin imzası taklit edilerek yapılan işlemleriyle mevduatından yok edilen 713.417,00 TL’nin 15/07/2003 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiliyle müvekkiline ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı …’ın 13/05/1998 tarihinden beri bankanın müşterisi olduğunu, davacının 09/11/2006-16/10/2008 tarihlerinde 24 opsiyon satıcısı, 1 adet opsiyon alıcısı olduğu 25 adet türev işlem gerçekleştirdiğini, davacının şikayetleri üzerine Banka Teftiş Kurulu tarafından incelemenin yapıldığını, itirazların aksine imzanın davacıya ait olduğunun çıplak gözle anlaşıldığını, 2006’dan beri yatırım işlemleri konusunda oldukça bilinçli ve deneyimli olduğunu, dava konusu opsiyon işlemlerinde müvekkili bankanın esasen yurtdışı banka ile davacı müşteri arasında aracılık işlevi gördüğünü, cüzi bir işlem komisyonu için yıllardır çalıştığı mevduat müşterisi olan davacı tarafı risk altına sokmasının düşünülemeyeceğini, müfettişin yaptığı incelemede dava konusu işlemlerde bankanın bilgilendirme eksikliği veya hatasının tespit edilemediğini belirterek, tüm sözleşmelerin alındığı, tüm bilgi ve belge akışının mevzuata ve bankacılık işlemlerine uygun olduğu, tüm dokümanların eksiksiz, müşteri ile görüşmelerin net olduğu açık iken imza sahteciliği iddiasının, işlemlerden haberdar olmadığı iddialarının mesnetten yoksun ve müşteri talimatı ve işlemleri ile oluşan zararı bertaraf etmeye yönelik kasti ve iyi niyete aykırı olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dosyanın Mahkememize, …. Tüketici Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı, 11/02/2015 tarihli görevsizlik kararı ile gönderildiği ve Mahkememiz esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Dava, bankacılık sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizin … esas, … karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada: Davanın 30/05/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmakla; dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-l maddesi gereğince bankacılık sözleşmesi niteliğindeki sözleşmeden kaynaklanan işlemler tüketici işlemi olup, bu sözleşmelerle ilgili uyuşmazlıkların çözüm yeri tüketici mahkemeleridir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/96 Esas, 2016/536 Karar sayılı ve 2016/90 Esas, 2016/6987 Karar sayılı ilamları) Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu kanaatiyle HMK 114/1c ve 115 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine, …. Tüketici Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ve 11/02/2015 tarihli görevsizlik kararı nedeniyle görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen bu karar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesi’nin 2018/1807 E.-2018/2225 K.sayılı, 06/12/2018 tarihli kararı ile “Somut olayda; davacı, davalı bankada … Sözleşmesi imzaladığı ve yatırım hesabına faiz getirisi için 713.417,00TL para yatırdığı, daha sonra davacı adına Opsiyonlu Döviz Mevduat hesabı ve Rehin sözleşmesi düzenlendiği, her ne tadar davacı tarafça bu sözleşmelerin kendisi tarafından imzalanmadığı ileri sürülmüş ise de, bu hususun yapılacak yargılama sırasında tespit edilebileceği, tüketici sözleşmesinde iki taraf mevcut olup, zıt amaçların güdülmesi gerektiği, satıcı ve sağlayıcının işlem yaparken ticari veya mesleki amaçlarla hareket etmesi, karşısında yer alan kişinin ise bunun tersine bir amaçla yani ticari veya mesleki olmayan amaçla (kâr elde etme amacı olmaksızın) hareket etmesi gerektiği (Aydoğdu, M.; Tüketici Hukuku Dersleri, Ankara 2015, s. 59,60), tüketici mahkemesinin görevli olması için öncelikle uyuşmazlığın bir tüketici uyuşmazlığı olması gerektiği, davacının hizmeti davalı bankadan finansal işlemler için aldığı, hizmetin alınma amacının öncelikle göz önünde bulundurulması gerektiği anlaşılmakla, davacının bu ticari amacı karşısında tüketici sayılması mümkün olmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. ” yargı yeri mahkememiz belirlenmiştir.
Mahkememizce dosya yeni esasa kaydedilerek yargılamasına devam olunmuştur.
Mahkememizce bozma öncesi imza incelemesine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler 05/03/2018 tarihli raporda dosya içinde bulunan evrak asıllarında …’a atfen atılmış imzalarının tümünün … elinden çıktığının kabulü gerektiği, hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Dava dosyası davacı iddiası, davalı taraf savunması, bankanın iç denetimi neticesinde tutulan teftiş raporu dikkate alınarak tek tek davacının iddiasına konu her bir belge yönünden imzası olup olmadığı, imzası varsa her bir belgenin faks, e-mail veya ıslak imzalı hallerinden hangisine ait olduğu hususları denetlenerek gerektiğinde yerinde inceleme yetkisi verilerek davacının bilgisi dışında herhangi bir emir talimatı olmadan yapılmış al veya sat konumundan opsiyon işlemi olup olmadığı, bu opsiyon işlemine karşılık gerekli teminatların alınıp alınmadığı ve davacının talimatı ile yapılan opsiyon işlemleri varsa bunların sonuçlarının belirlenmesi için bilirkişilere tevdi edilmiştir. Bilirkişiler 02/12/2019 tarihli raporda özetle,
“Davacının onayı ve talimatı olmaksızın banka tarafından yapılan opsiyonlu döviz işlemleri nedeni ile davacının uğradığı iddia edilen 713.417,05 TL tutarındaki zarar konusu olan 02.05.2012 ve 30.11.2012 işlem tarihli 1.900.000-USD tutarlı opsiyon sözleşmeleri incelendiğinde;
Dava konusu belgelerde davacı …’a atfen atılmış imzaların tümünün … elinden çıktığının bilirkişi raporları ile tespit edildiği,
02.05.2012 tarihli opsiyon işlemine ilişkin talimat yazısı (imzalı-faks) ve 02.05.2012 tarihli Rehin Sözleşmesi (imzalı-faks)’nden oluştuğu,
30.11.2012 tarihli opsiyon işlemine ilişkin imzalı talimat yazısı ve 30.11.2012 Tarihli Rehin Sözleşmesi (imzalı-faks)’nden oluştuğu,
Davacının bilgisi dışında herhangi bir emir talimatı olmadan yapılmış al veya sat konumundan opsiyon işlemi bulunmadığı,
02.05.2012 ve 30.11.2012 işlem tarihli opsiyon sözleşmelerine ilişkin gerekli talimatların alındığı ve işlemlerin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştiği,
31.08.2013 tarihli banka hesap ekstresinden davacının mevduatında 72,19 TL kaldığı,” hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerder.
Davacı taraf dilekçesi, davalı taraf cevap dilekçeleri, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamınca yapılan değerlendirmede; taraflar arasında opsiyon işlemlerine dair bankacılık işlemleri gerçekleştirildiği, davacının bu işlemler doyasıyla imzalarının olmadığı talimatlar doğrultusunda bankanın işlem yaptığını ve zarara uğradığını iddia ettiği anlaşılmakla, mahkememizce alınan üç kişilik grafolog bilirkişi heyeti raporuna göre dosya içinde bulunan evrak asıllarında …’a atfen atılmış imzalarının tümünün … elinden çıktığının kabulü gerektiği belirlenmiş olup, davacı tarafın yeniden imza incelemesi yapılmasına dair itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Davalı banka tarafından yapılan opsiyonlu döviz işlemleri nedeni ile davacının uğradığı iddia edilen 713.417,05 TL tutarındaki zarar konusu olan 02.05.2012 ve 30.11.2012 işlem tarihli 1.900.000-USD tutarlı opsiyon sözleşmeleri incelendiğinde, 02.05.2012 tarihli opsiyon işlemine ilişkin talimat yazısı (imzalı-faks) ve 02.05.2012 tarihli Rehin Sözleşmesi (imzalı-faks)’nden oluştuğu, 30.11.2012 tarihli opsiyon işlemine ilişkin imzalı talimat yazısı ve 30.11.2012 Tarihli Rehin Sözleşmesi (imzalı-faks)’nden oluştuğu, davacının bilgisi dışında herhangi bir emir talimatı olmadan yapılmış al veya sat konumundan opsiyon işlemi bulunmadığı anlaşılmış olup 02.05.2012 ve 30.11.2012 işlem tarihli opsiyon sözleşmelerine ilişkin gerekli talimatların alındığı ve işlemlerin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştiği kanaatine varılarak davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 54,40 TL ilam harcının peşin alınan 12.183,37 TL’den düşümü ile geri kalan 12.128,97 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 52.720,85 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.14/09/2020

Başkan …
☪e-imzalıdır
Üye …
☪e-imzalıdır
Üye …
☪e-imzalıdır
Katip …
☪e-imzalıdır