Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/370 E. 2020/239 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/370 Esas
KARAR NO : 2020/239

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/06/2018
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nde alacaklı vekili tarafından … E sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, müvekkilinin böyle bir senet düzenlemediğini belirterek senet altındaki imzaların ve yazıların davacıya ait olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait konutun …’a kiralandığını davacı …’in de kira sözleşmesine ve bu sözleşmeye istinaden düzenlenen bonoya kefil olduğunu ve imzaladığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

DEĞERLENDİRME:
Dava, taraflar arasındaki konut kiralama sözleşmesinden kaynaklı bono alacağın tahsili için başlatılan icra takibinde bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti için açılan menfi tespit davasıdır.
6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Somut olayda, uyuşmazlık cevap dilekçesindeki açıklamalar, dava konusu bono üzerinde yer alan “kiracı” ve ” kefil” ifadeleri, davalı tarafça sunulan davacının kefil olduğu, davalının da ev sahibi olduğu ve imzalarının bulunduğu kira sözleşmesi ile birlikte değerlendirildiğinde, konut kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Dava, 6100 Sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK ve TTK’nın göreve ilişkin maddeleri kapsamında mahkememizin görevsizliği ile dava dilekçesinin usulden reddine,
2-HMK nın 20. Maddesinde belirtilen süreler içerisinde başvurulduğu takdirde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderine ilişkin hususların görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Tarafların 2 haftalık hak düşürücü süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat etmemeleri halinde yargılama giderleri ile yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸