Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/338 E. 2019/1131 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/338 Esas
KARAR NO : 2019/1131

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2019
KARAR TARİHİ : 28/11/2019

Mahkememizde görülen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki münakit sözleşmesinin davalı yanca tek taraflı olarak haksız bir şekilde feshedildiğini bu sebeple müvekkilinin zarara uğradığını, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalı yana belirtilen yerin kullanım bedeli olarak 5.801.275,32 TL tutarındaki çekin verildiğini, davalının sözleşmedeki beyanlarının gerçekliğine güvendiklerini bu sebeple önceki kiracının 1.400.000,00 TL tutarındaki borcunu da üstlendiklerini, ancak sözleşmenin 1 yıl sonrasında feshedilmesi üzerine müvekkilinin 2 yıllık imzaladığı sözleşmeden dolayı zararının olduğunu, 1 yıl erken biten sözleşme nedeni ile ticari faaliyetlerinin aksadığını, kiralanan kum sahalarının rezervlerinin bittiğini davalının müvekkilinden gizlediğini bu durumda kötü niyetli olduğunun ispatlandığını, sair sebeplerle şimdilik 1.000,00 TL zararın haksız fesih tarihi olan 01/12/2017 tarihinde itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini, davalı şirket adına menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın dava dilekçesinde belirttiği sözleşmenin haksız olarak feshedildiğine yönelik iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacının sözleşmeye aykırı davranışlarda bulunduğunu buna rağmen birden çok kere tolere edildiğini, davacının belirsiz alacak olarak açtığı davasının miktarın belirlenebileceğine binaen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının sözleşmede belirttiği kumun üretilmesi ile davacının kumu alacağının belirlendiğini ancak davacının sanki müvekkilinin üretim ve alım yapacağı gibi bir izlenim oluşturduğunu, sözleşmenin feshinde davacının iş güvenliği ile çevre güvenliğini ihlal etmesinin etkili olduğunu, davanın reddine karar verilmesini, tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın taraflar arasındaki 16/12/2016 tarihinde imzalanmış olan …Köyü sınırlarında bulunan davalının ruhsat sahibi olduğu maden sahası içerisinde sözleşmede belirtilen nitelikteki kumu davacı tarafından üretimi, işlenmesi ve satın alınmasına yönelik sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak fesh edildiği iddiası ile uğranılan zararın tazminine dair tazminat talebi iddiası ile açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki 16/12/2016 tarihinde imzalanmış olan …Köyü sınırlarında olan davalının ruhsat sahibi olduğu maden sahası içinde sözleşmede belirtilen nitelikteki kumun davacı tarafından üretimi, işlenmesi ve satın alınmasına yönelik hususların sözleşmenin bütünü ile birlikte dosya kapsamı ile değerlendirilmesi sonucunda Türk Borçlar Kanunu’nun 19.maddesine göre mahkememizce yapılan yoruma göre (sözleşmede kiralanan tesis ifadelerinin kullanılması, davalı tarafın sadece daimi nezaretçi bulunduracak olup, herhangi bir asli ediminin olmaması, tesisin davacı tarafından işletilecek olması, işletmeye dair bütün faaliyetlerin davacı tarafından gerçekleştirilecek olup, sözleşmede davacı tarafından çıkarılacak ürünlerin satın alınma bedeli gibiymiş gibi yazılan meblağın aslında kiralama bedeli olduğu) rödevans sözleşmesi niteliğinde olduğu ve rödevans sözleşmelerinin Türk Borçlar Kanunu’nun hasılat kirasına ilişkin hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, TTK, HMK ve TBK’ın göreve ilişkin maddeleri kapsamında 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir hükmü de dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği ile dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraflar arasındaki 16/12/2016 tarihinde imzalanmış olan … Köyü sınırlarında olan davalının ruhsat sahibi olduğu maden sahası içinde sözleşmede belirtilen nitelikteki kumun davacı tarafından üretimi, işlenmesi ve satın alınmasına yönelik hususların sözleşmenin bütünü ile birlikte dosya kapsamı ile değerlendirilmesi sonucunda Türk Borçlar Kanunu’nun 19.maddesine göre mahkememizce yapılan yoruma göre rödevans sözleşmesi niteliğinde olduğu ve rödevans sözleşmelerinin Türk Borçlar Kanunu’nun hasılat kirasına ilişkin hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, TTK, HMK ve TBK’ın göreve ilişkin maddeleri kapsamında mahkememizin görevsizliği ile dava dilekçesinin usulden reddine,
2-HMK’nın 20.maddesinde belirtilen yasal süreler içerisinde yapılacak başvuru üzerine dosyanın görevli İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderine ilişkin hususların görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Tarafların 2 haftalık hak düşürücü süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için müracaat etmemeleri halinde yargılama giderleri ile yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …

Hakim …
¸