Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/332 E. 2022/995 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2019/332 Esas
KARAR NO:2022/995

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/05/2019
KARAR TARİHİ:30/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … Turizm ve Ticaret A.Ş ile yine dava dışı … … Ltd. Şti arasında Kurumsal Süreçlerin işletilmesin başlıklı bir sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşmesinin konusunun … Tur. Bünyesinde yer alan kurumsal Departmanın … tarafından işletilmesi ve bu bağlamda tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini n belirlenmesi olduğunu, bu sözleşmeye bağlantılı olarak yine aynı tarih olan 31/03/2016 tarihli ve bir diğer sözleşmenin bulunması olduğunu, bu sözleşmenin ise … tur. Ortağı … ve … ortağı … arasında akdedildiğini, sözleşmenin b) bendinin konusunun Kurumsal Departmanın gelirlerinin … ortağı … ile … Turizm ortakları arasında ne şekilde paylaşılacağının belirlenmesi olduğunu, … ile … arasındaki kurumsal süreçlerin işletilmesi başlıklı sözleşmenin çatı sözleşme niteliğinde olup huzurdaki dava bakımından alacak taleplerine ilişkin hükümlerin ise ortaklar arasındaki sözleşmede bulunduğunu, Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi başlıklı sözleşme ile bağlantılı olarak ortaklar arasında imzalanmış sözleşmeye göre Kurumsal Departmanın karı 100 TL olduğu örneğinde bunun %60ına tekabül eden 60 T’nin … ortaklarının,%40’a tekabül eden 40 TL’nin ise … Ortağı …’ın olacağını, bununla birlikte kurumsal departmanın net karının müvekkilin kazandığı 40 TL’yi … ortakları şirket paylarına oranında ödeyeceğini, bir başka deyişle davalı …’ın şirketteki payının %13,3 olduğundan müvekkilin hak kazandığı 40 TL’nin %13,3 ünü ödeyeceğini, yine ortaklar arasındaki sözleşmenin 4.1 hükmüne göre “Net Kar” tanımının Kurumsal Departmanın brüt karı-Kurum vergisi şeklinde olacağını, bir başka deyişle departmanın elde ettiği brüt kardan, ödenen kurumlar vergisinin çıkarıldığında ana kar tutarına ulaşılacağını, işbu sözleşmeler kapsamında müvekkilin 2016-2017 yıllarına ilişkin gelir alacaklarının 2016 yılı için 2.345,674 TL, 2017 yılı için 2.626,443 TL tutarında olduğunu, davalı tarafın ortağı olduğu … Turizm tarafında müvekkile bildirmiş olan rakamlara göre müvekkilin davalı taraftan alacaklı olduğu miktarın davalı taraftan aralarındaki sözleşme uyarınca gelir paylaşımı esasında doğan 2016 yılına dair alacağının 124.789,857 TL, 2017 yılına dair alacağının ise 139.726,768 Tl olduğunu,
Müvekkil … ile davalı … arasındaki sözleşmenin 4.1 hükmüne göre şirketin kurumsal departmanının 2016 yılına dair Finansman Hariç Vergi Öncesi kar tutarının 3.400.00 TL ve üzerinde olması durumunda bir defaya mahsus olmak üzere davalı tarafın müvekkile 13.300 TL tutarında başarı primi ödemekte yükümlü olduğunu, 2016 yılı gelir gider tablosuna göre … Turizmin kurumsal departmanının Finansman Hariç Vergi öncesi Karnın 3.527,758 TL olduğunu, bir başka deyişle müvekkilin sözleşmede yer alan 13.300 TL tutarında başarı primine hak kazanmış olduğunu, müvekkilin 2016 yılına dair başarı primi alacağının olduğunu, … ve … arasındaki Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi sözleşmesinin … tarafından keşide edilmiş 28/11/2018 tarihli ihtarname ile haklı nedenle feshedildiğini, taraflar arasında yapılması gereken mutabakatların zamanında yapılmaması ve kurumsal departmanın gelir gider tabloların müvekkile gereği gibi paylaşılmadığını, bu itibarla müvekkilin elinde 2018 yılına ilişkin kurumsal departmanın finansal verilerinin bulunmadığını, müvekkil ile davalı arasındaki sözleşmeden doğan 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin gelir paylaşımına dayalı alacaklı ile 2016 yılına ilişkin başarı prim alacağının tahsili amacıyla …. İCra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğunu, ancak borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafından yapılan bu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, tüm bu nedenlerle davalının …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe itirazının iptaline, alacağın likit olması nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin ortağı olduğu … Turizm ve Ticaret A.Ş. (“…”)’nin Türkiye’de tanınmış bir seyahat acentesi olduğunu, 31.03.2016 tarihinde müvekkilin ortağı olduğu tatil sepeti ile davacının tek pay sahibi ve tek Şirket müdürü olduğu … Turizm Seyahat Acenteliği ve Tercümanlık Hizmetleri Limited Şirketi (“…”) arasında tatil sepeti’nin Kurumsal Departmanının işletilmesine ilişkin esasların ve bu hizmet karşılığı ücretlendirme ve şartlarının düzenlendiği “Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesi” imzalandığını, bu Sözleşme’nin amacı …’nin kurumsal departmanının … tarafından sevk ve idare edilmesi olup işbu Sözleşme kapsamında …, kurumsal departmanın gelirinin ve müşterilerinin artırılması, kurumsal departman karının artırılması, kurumsal departman ihtiyacının belirlenmesi, personel organizasyonu, oteller ve müşterilerle sözleşme müzakerelerinin yapılması, ihalelere hazırlık yapılması ve müşteri ilişkilerinin yönetimi görevini üstlendiğini, müvekkil ile davacı arasında ise, “… ile … arasında akdedilmiş 31.03.2016 Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesi kapsamında … ortağı tarafından kurumsal departmanın başarı ile işletilmesi ile ilgili olarak tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini belirlemek için” 31.03.2016 tarihli Sözleşme imzalandığını, bu Sözleşme ile davacının tatil sepeti kurumsal departmanının başarı ile işletilmesi koşuluna bağlı olarak ve … ile tatil sepeti arasındaki 31.03.2016 tarihli Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesi feshedilmedikçe … Ortağı ile … Ortağı arasında hesaplanacak gelir paylaşımı esasına dayalı net kar üzerinden ücretlendirme olacağını, buna ilişkin hesaplamanın ise müvekkil ile davacının akdettiği 31.03.2016 tarihli sözleşme’de açıkça belirtildiğini, ancak ne var ki müvekkilin 10.06.2016 tarihinde …’deki hisselerini ….’ye devretmesi nedeniyle işbu devir sonrasında müvekkilin …’deki hisse oranın …’nin tüm hisselerinin %5’ine düştüğünü, bu kapsamda da müvekkil ile davacı … arasında işbu sözleşme’nin “gelir paylaşımı esasları” başlıklı 4. maddesinin ve “satış primi” başlıklı 5. maddesinin tadil edilmesine ilişkin 16.06.2016 tarihli bir protokol akdedildiğini, işbu protokol maddeleri gereğince davacı tarafından dilekçesinde uzun uzadıya bahsetmiş olduğu iddiaların, esasen yürürlükte olmayan bir maddeye dayanak yapılarak ileri sürülmektedir. zira müvekkilin …’deki payı %13,3 değil, %5’tir. davacı ile akdedilen 16.06.2016 tarihli Protokol uyarınca davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu gibi %13,3 oranında müvekkilin kendi hissesinden sorumlu olduğuna ilişkin bu iddianın asılsız olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, zira görüleceği üzere bu oran karşı tarafın imzalamış olduğu Protokol ile %5 olarak revize edilmiş olup nitekim hisse satışına ilişkin olarak müvekkilin davacı yana ödenmesi lazım gelen tutarın da davacıya ödendiğini, kaldı ki bu kapsamda da davacı tarafından müvekkilin ibra edildiğini, başarı primine ilişkin olarak ise müvekkil ile … arasında 31.03.2016 tarihinde akdedilen Sözleşme’de bir defaya mahsus olmak üzere şirketin Kurumsal Departmanı’nın 2016 yılına dair finansman hariç vergi öncesi kar tutarının 3.400.000 TL ve üzerinde olması durumunda 13.300 TL tutarındaki satış primi ödemekle yükümlü olacağı şeklindeki düzenleme de her ne kadar yine davacı vekili tarafından belirtilmemiş ise de, bu maddenin de tadil edildiğini “Bir defaya mahsus olmak üzere Şirketin 2016 yılı Kurumsal Departman 3.400.000 TL finansman hariç vergi öncesi kar ve üzeri olması halinde … Ortağı, 5.000 TL tutarında (bu meblağ … Ortağı’na düşen kısımdır.) ek bir başarı ücretini almaya hak kazanır. Bu meblağda yine Gelir Paylaşımı fonuna eklenir ve ödemesi Gelir Paylaşımı esaslarına göre yapılır.” ve bu hali ile taraflarca üzerinde mutabık kalındığını, görüleceği üzere, davacı ile müvekkil arasında akdedilen Protokol ile davacı tarafından taleplerinin dayanağı yapmış olduğu tüm tutar ve oranların revize edildiğini, ancak davacı yan Protokol’de açıkça imzası bulunmasına rağmen bu Protokol hiç yokmuş gibi yanlış hesaplamalar yaparak müvekkilden alacağı bulunduğundan bahisle işbu davayı ikame ettiğini, 31.03.2016 tarihli Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesinin taraflardan herhangi biri tarafından feshedilmemesi koşullarına bağlandığını, taraflar arasında yapılan Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesi ve Kurumsal Süreçlerin işletilmesine ilişkin Ek Protokol çerçevesinde taraflar arasındaki ilişki ile karşılıklı hak ve yükümlülükler belirlenmiş bulunduğunu, hal böyle iken müvekkilin ortağı olduğu …’nin işbu Sözleşmelerden kaynaklı tüm edimlerini yerine getirmesine karşın davacı ve davacıya ait şirket bu Sözleşmeler’den doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi davacı taraf ve onun tek pay sahibi ve şirket müdürü olduğu … tarafından müvekkile ve …’ye ihtarnameler gönderilerek aradaki ticari ilişki ve Sözleşmeler haksız olarak feshedildiğini, davacı ve … tarafından yapılan Sözleşme’ye aykırılık teşkil edecek nitelikteki fiiller ile açıkça haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle müvekkilin ortağı olduğu … tarafından açılmış bulunan sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet davası bulunduğunu, davacı yanın gerek kendisi tarafından gerekse de sahibi olduğu … üzerinden yapmış olduğu pek çok hukuka aykırı eylem söz konusu olduğunu, Davacı taraf haksız rekabet teşkil eden eylemlere halihazırda da devam etmekte ve müvekkil şirketin yazılım departmanında çalışan personellere iş teklifi yaparak personellerle iş görüşmeleri yaptığını, hal böyle iken davacı yanın Sözleşme’de belirtilen koşulları yerine getirmediği aşikar olduğundan bu kapsamda mahkeme nezdinde ikame edilen dava da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bütün bunların yanında müvekkilin davacıya herhangi bir borcu olmadığına ilişkin beyanlarımız ve itirazlarımız saklı kalmak ve kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkilin ortağı olduğu …’nin davacı aleyhine ikame edilen ve İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülmekte olan … E. sayılı haksız rekabete ilişkin dava bulunduğunu, bu davada detaylı şekilde beyan etmiş oldukları üzere davacının, müvekkilin ortağı olduğu olduğu şirket aleyhine haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunmuş ve müvekkilin ortağı olduğu şirketi ve bu kapsamda doğrudan müvekkili zarara uğrattığını, bu kapsamda da müvekkilin, esasen davacıdan alacaklı bulunduğunu, işbu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle işbu mesnetsiz davanın külliyen Reddine; …. İcra Müdürlüğü … E. sayısı ile yapılan icra takibinin iptaline, İcra takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davacının, davalıdan sözleşme ve protokol kapsamında alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı ile davacının, davalıdan talepte bulunup bulunamayacağı, alacağın likit olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflarca dava, taraflar arasında akdedildiği bildirilen sözleşmeler, ihtarnameler, faaliyet raporları, takip dosyası, ticari defter ve kayıtlar, ilgili mevzuatlar, bilirkişi ve tanık delilline dayandırılmıştır.
Yargılama aşamasında tanık bildirilmemiştir.
Dosyamız içine celp edilen ….İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 188.105,14 üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, işbu davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İddia, savunma, taraflarca sunulan bilgi ve belgeler, mahkememizce celp edilen bilgi ve belgeler, takip dosyası hep birlikte denetlenmiş dosyanın uzman bilirkişi heyetine tevdi ile dava dışı … Turizm …. A.ş ve … … Ltd. Şti. Ticari defter ve kayıtlarında inceleme yapılarak sözleşme hükümleri ve protokol çerçevesinde 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin ve bu yıllar ile sınırlı olmak üzere davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda olduğu, hususlarında rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetince sunulan 13/01/2021 tarihli raporda özetle; iddia, savunma, sunulan bilgi ve belgelerin hep birlikte değerlendirildiğini, neticeden davacının 2016 ve 2017 yılına dair gelir paylaşım esasına dayalı alacağı;2016 yılı için 4691348 TL, 2017 yılı için 52.52886 TL olmak üzere toplam 9944234 TL olabileceğini, başarı primi alacağının 5.000,00 TL olabileceği şekilde toplam alacak tutarının 99.442 34 TL +5.000,00 TL=104.442,34 TL olabileceğinin tespit edildiğini, huzurdaki dava itirazın iptali davası olup, dava esas değeri 05.03.2019 tarihli davaya konu takip talebinde istenilen 150.000,00 TL + takip öncesi 38.025,00 TL işlemiş faiz toplamı olan 188.025,00 TL olan tutar kabul edilerek tespit edildiğini, 38.025,00 TL işlemiş faizin 150.000,00 TL ana para alacağı i.in 31.03.2017 tarihinden 04 03 2019 takip tarihine kadar olan süre için hesaplandığını, ancak yapılan incelemede 31.03.2016 tarihli sözleşmenin 4. Maddesinde bir sonraki yılın 31 Mart günü hesaplanacak – karlılığın mutabakatı halinde ifadesinden hareket edilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmışsa da dosya kapsamında böyle bir yazılı mutabakat olmadığından takip öncesi işlemiş faizin hesaplanamadığını, bunun dışında 05.03.2019 takip tarihinden alacağın tahsil edildiği güne kadar talep edilen yıllık %19,5 avans faizi talebi 19.03.2019 dava tarihine kadar , 104.442.34 TL X 87 gün X 19.5 / 36500- 4 854 42 TL faiz.104.442.34 TL 4 4.854 42 TL – 109 296,76 TL olarak hesaplandığını, taraflar arasındaki 31.3.2016 tarihli sözleşmedeki oranların, 16.6.2016 tarihli sözleşme ile değiştirildiği, davacıya kalan 40 oranındaki net kardan %13,3 oranındaki sorumluluğu %65 oranına; başarı primi ise 13.300 TL’den 5.000 TL’ye indirildiğini, davacının alacağa hak kazandığının tespit edilebilmesi halinde değişiklik sözleşmesinde belirlenen oranlara göre hesaplanması gerektiğini, davalının ibra edildiği yönündeki beyanının değerlendirildiğini, ibranın konusunun satılan % 8,33’lük hisseden doğan tüm borçlara ilişkin (kısmi) olduğu, 250.000,00 TL karşılığında yapılmış ivazlı bir ibra olduğunu, uyuşmazlığın ise değişiklik sözleşmesi uyarınca kalan % 5’lik kalan hisseye ilişkin olduğunu, Mali incelemede hesaplanan alacağa hak kazanılıp kazanılmadığının, davacı tarafından gerçekleştirilen feshin haklı olup olmadığının belirlenmesi ile tespit edilebileceğini, her iki tarafın da sözleşmenin davacı tarafından feshedildiği noktasında uyuştuğu ancak ileri sürülen fesih tarihleri ve feshin dayandığı olgular konusunda uyuşmazlık bulunduğunu, davacı tarafından gerçekleştirilen feshin 31.3.2016 tarihli her iki sözleşmenin bir tanesinde m. 7.1 diğerinde 5.4 ve 16.6.2016 tarihli sözleşmenin 5.4 hükmüne uygun olarak yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiği, bu bağlamda feshe dayanak olan borca aykırılıkların var olup olmadığını, var ise ihtarnamede süre verilip verilmediğini, verildi ise giderilip giderilemediğinin belirlenmesi için dosya kapsamında yeterli bilgi bulunmadığını, buna mukabil, davalının, davacının haksız rekabet oluşturan eylemlerinin bulunduğunu, sözleşmenin başarı şartına bağlandığını, davacının borca aykırı davranışları nedeniyle davalının zarar ettiğini, davacının, davalının personelini işe aldığını, birlikte çalışılan dönemlerde personelini usulsüz işlemler yapmaya sevk ettiğini beyan ettiğini, dosya kapsamındaki tutanaklar doğrultusunda, davalının 2 adet çalışanının dava dışı olan ancak 18.6.2019 … sahife suretlerine göre davacının yönetim kurulu başkan vekili olduğu … AŞ ile bağlantılarının belirlendiğini, bu bağlantıların, sözleşmenin feshinin haksız oluşuna etkisi konusunda nihai takdirin Mahkemede olduğunu, davalının zarara uğratıldığını, sözleşmenin başarı koşuluna bağlandığını beyan ettiğini, sözleşmenin Konu ve Amaç başlıklı m. 2 hükmünde, 31.3.2016 tarihli Kurumsal Süreçlerin İşletilmesinin başarı ile yürütülmesine ilişkin olarak taraflar arasındaki yükümlülüklerin belirlendiğini, şu hâlde bu davacı ve davalının birbirlerine karşı olan yükümlülüklerinin, Kurumsal İşletim Sözleşmesinden doğan edimlerin başarı ile yürütülmesine bağlı olduğunu, davalı tarafından dosyaya sunulan ve yeminli mali müşavir raporu olduğu belirtilen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir unvanı altında … tarafından imzalanan raporun sonuç kısmında, özetle “……. müşteri sayısı ve satış işlemi adedinde azalış olduğu, Sonbahar ve Aralık Ayı özelinde ise müşteri sayısı ve satış tutarlarında da azalış olduğu…” belirtilerek sayısal verilere yer verildiğini, bu raporun ve rapordaki verilerin değerlendirmeye alınıp alınmayacağı hususunun Mahkemede olduğu ve ayrıca uzmanlık alanımız dışında olduğunu, Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi sözleşmesinin m. 10 hükmünde, … ve … ortakları açısından sözleşme süresince ve sözleşme sona erdikten sonraki 3 yıl içinde rekabet yasağı kararlaştırıldığını, bu hükme aykırılık halinde, …’nın bu satışlardan elde ettiği gelirin …’nin zararı sayılacağı ve ödeneceğini, …’nın m. 6 dışında bir ödeme almış olması halinde bunları iade edeceğinin belirtildiği, …’den elde edilen bilgilerden … ortağı davacının turizm alanında faaliyet gösteren …’da yönetici olduğunun açık olduğunu, tescilin 12.6.2019 tarihinde yapıldığı, bu tarihin taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonraki bir döneme denk geldiğini, şu hâlde sözleşme sonrası bir rekabet yasağı ihlalinin varlığı sonucuna gidilebileceğini, ancak bu sözleşmenin taraflarının işbu davanın tarafları olmadığı, ortağı oldukları tüzel kişiliklerin taraf olduğunu, dolayısıyla yatırımın da tüzel kişiliği haiz şirketlere ilişkin olduğunu, her ne kadar rekabet yasağının yaptırımı dava dışı şirketlere ilişkin ise de Sayın Mahkemenin sözleşme sonrası rekabet yasağı ihlalinin varlığı sonucuna ulaşması halinde de davacı ve davalı arasında yapılan ikinci sözleşmedeki başarı oranına etkisi olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılamadığı görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora ilişkin beyan ve itirazları ile davalı vekilince cevap dilekçesinin ıslahına ilişkin beyanları incelenmiştir.
Mahkememizce, bekletici mesele yapılması talep edilen İstanbul 15 ATM dosyasının celbi ile davalının sunduğu ıslah dilekçesi, ve ekleri ile 15 ATM dosyası kapsamı ile birlikte tarafların rapora ilişkin beyan ve itirazları da göz önüne alınarak ayrıca sözleşmenin haklı veya haksız nedenle feshi de incelenmek suretiyle ek rapor alınmasına kanaat olunmuştur.
Taraflara bilirkişi ek raporu tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur. Tarafların rapora karşı beyan ve itirazları değerlendirilmiş, dosyada mevcut raporlar yeterli ve denetime elverişli olduğundan tarafların rapora itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Sözleşmenin gelir paylaşımına ilişkin maddesi, 4.1. “Kurumsal Departmanın işletilmesine bağlı olarak ve … ile … arasında akdedilmiş 31.03.2016 tarihli Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesi taraflardan herhangi biri tarafından feshedilmedikçe … Ortağı ile … Ortağı arasında 01.01.2016 tarihinden itibaren hesaplanmak üzere gelir paylaşımı esasına dayalı bir ücretlendirme olacaktır. ………………………………………………………………………………………………….. …’nin sözleşmenin imzalandığı tarihteki hissedarlık yapısına göre %100’ünün satılması durumunda … Ortağı tarafından, … Ortağı’na yukarıdaki tutar ödenecektir. Biriken tutar her yıl sonu (bir sonraki yılın 31 Mart günü) hesaplanarak karşılıklı yazılı olarak mutabık kalınacaktır……………..” şeklindedir.
5.4. maddesi; “… ile … arasında akdedilmiş 31.03.2016 Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesi, taraflarca karşılıklı yazılı mutabakat ile sona erdirildiği takdirde … Ortağı’nın işbu Sözleşme’deki 4. 5. ve 6. Maddedeki ödeme yükümlülükleri ortadan kalkacaktır. Bununla beraber … Ortağı, … ortağına Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesi’nin 7. Maddesi uyarınca feshi olması durumunda sadece 4. Madde çerçevesinde elde ettiği ve şirket içerisinde tutulan gelir paylaşımı hak edişlerini ödeyecektir veya bu bedelin … tarafından ödenmesini sağlayacaktır” şeklindedir.
Kurumsal Süreçlerin İşletilmesi Sözleşmesi’nin 7. Maddesi ise; 7.2. Taraflardan herhangi biri işbu sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmez ise ve diğer tarafın kendisine göndereceği ihtara rağmen 30 (otuz) gün içerisinde ihlali gidermez ise sözleşmenin diğer tarafı işbu sözleşmeyi feshedebilir………………..” şeklindedir.
Somut olayda, sözleşme m. 5.4. hükmüne göre hükmün lafzından çıkan sonuç, şirket içinde tutulan gelir paylaşımı hak edişi ancak sözleşme m. 7 hükmündeki düzene göre fesih söz konusu ise ödenecektir. Dolayısıyla doğmuş/varlığı sabit hak edişlerin ödenmesi bakımından sözleşmenin m. 7 hükmüne uygun sona erme bir zorunluluk olarak anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu halde doğmuş/var olan alacakların ödenmesi, sözleşmenin anlaşarak veya m. 7 hükmüne uygun feshedilmesi ile mümkün olacak, bu durumlardan herhangi biri gerçekleşmez ise bu alacaklar ödenmeyecektir. Dolayısıyla bu halde, feshin ileriye etkili olup olmamasının somut olayın çözümü bakımından bir etkisi olmayacaktır. Yapılan incelemede, sözleşme m. 7 de düzenlenen 30 gün süre verilmesi hususuna uyulmadığı ve bu nedenle feshin sözleşme m. 7’de aranan şartları taşımadığı görülmektedir. Bu bilgiler ışığında, gelir paylaşımı alacağının talep edilmesinin şartlarının sözleşme m. 5.4 hükmü uyarınca oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Davacının, 4. maddede belirtilen alacaklara hak kazanmasının sözleşmenin haklı nedenle feshi şartına bağlansa bile sonucun değişmeyeceğine, davalıya ve ortağı olduğu şirkete ihlallerini gidermesi için 1.5 yıl süre verdiğini, söz konusu ihlallerin giderilmesi için sayısız mail ve whatsapp yazışması yapıldığına, davacının açık bir biçimde sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğine dair beyanlarının isabetsiz olduğuna kanaat getirilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 2.270,47-TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 2.189,77 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 29.203,75 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
8-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL’NİN davacıdan TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır