Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/233 E. 2022/939 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/233 Esas
KARAR NO : 2022/939
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/04/2019
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/04/2018 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … ilinde sürücü … … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazası sonucunda … plakalı araçta yolcu konumunda olan müvekkilin ağır derecede yaralandığını, kaza sonucunda müvekkilin … Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, davanın safahatında rapor alındığında davacı müvekkilin maluliyet oranı (kalıcı iş göremezlik) açığa kavuşacağını, söz konusu kazanın … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturması yürütüldüğünü, kaza sonrasında düzenlenen kaza tespit tutanağına göre her iki araç sürücüsünün de kusurlu bulunduğunu, kusur durumunun yargılama safahatında alınacak bilirkişi raporu ile netlik kazanacağını, her iki aracın da davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesi olduğunu, müvekkilinin belirtilen kazadan kaynaklı kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararının davalı sigorta şirketinden tazmini talep olunduğunu, müvekkilinin yasa kapsamında davalı … Sigorta A.Ş.’ne 18/01/2019 tarihinde yazılı başvuruda bulunduğunu, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 15 günlük yasal süre geçtikten sonra verilen cevapta birtakım eksik evrak bildiriminde bulunulduğu ve bu evrakların içerisinde sağlık kurulu raporuna da yer verildiğini, ancak kaza tarihi dikkate alındığında kesin ve tam rapor alınabilmesi, tedavi sürecinin bitmesi ve en azından kaza tarihi üzerinden 1 yıl geçmesi ile mümkün olduğunu, bundan başka; Yargıtay içtihatlarına göre söz konusu sağlık kurulu raporunun adli tıp uzmanı tarafından Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü ya da Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve ekleri esas alınarak düzenlenmesi gerektiğini, tüm bu sebeplerle kazanın üzerinden 1 yıl geçmemiş olması ve tedavi süreci halen devam eden müvekkilin herhangi bir sağlık kuruluşundan ivedi şekilde alacağı rapor davacı müvekkilin hak kaybına uğramasına sebep olacağını, 15/02/2019 tarihinde hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, 13/03/2019 tarihinde gerçekleştirilen toplantı neticesinde … Sigorta A.Ş. ile görüşmelerin olumsuz sonuçlandığını ve anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile müvekkil için 100,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsili ile müvekkile ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru tarihi itibariyle başvuruda talep edilen tazminatların zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın davadan önce müvekkil şirkete gerekli belgelerle başvuru yapmadığını, müvekkil şirkete usule uygun başvuru yapmadan Mahkeme nezdinde dava açmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ve davacıya ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi ile müvekkil şirkete başvurulmadığını, davacının maluliyetinin başvuru tarihi itibariyle tespitinin mümkün olmamakla birlikte, davacı tarafından müvekkil şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından davacıya ödeme yapılmadığını, bu sebeple Karayolları Trafik Kanunu madde 99 maddesi gereğince dava şartlarının oluşmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın, dava şartı eksikliği nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, müvekkil şirket tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) ile sigortalanan … plakalı aracın 27.04.2019 tarihinde işletilmesi sırasında oluşan kazada davacının yaralandığını, .davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; müvekkil şirket maddi tazminat talepleri açısından, poliçe limitleri dahilinde ve sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacının içinde bulunduğu … plakalı aracın sürücüsü KTK 52/a kuralını ihlal ederek kazanın oluşumuna sebep olduğunu, davacının içinde bulunduğu araç ticari bir araç olmadığı gibi yapılan taşıma da hatır taşıması olduğunu, genellikle, hatır için taşınanın, sürücünün içki içmesine veya hız yapmasına engel olmaması, içkili olduğunu bilerek taşıta binmesi durumlarında kusura katılım söz konusu olacağını, başvuru konusu kazada başvuranın, içinde bulunduğu aracın sürücüsünün kuralları ihlal etmesine engel olmadığı için kusura katıldığını, davacının müvekkil şirkete tazminat için gerekli belgelerle birlikte başvuruda bulunmadığı için davacının tazminatı dava tarihinde muaccel hale gelmediğinden bu nedenle davacıya tazminat ödenmesine karar verilmesi halinde, ödenecek tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, davacının , dava dilekçesinde belirsiz alacak davasının açıldığı ve fazlaya ilişkin tüm hakların saklı tutulduğu da beyan edilmiş olup, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının kısmi dava açtığı anlaşıldığını, huzurdaki davanın kısmi dava olduğundan, davanın kısmi dava hükümlerine göre karara bağlanması gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Davanın tazminat davası olduğu görüldü.
Taraflar arasındaki ihtilaf; Trafik kazasındaki kusur durumunun ne olduğu, davacının maluliyetinin bulunup bulunmadığı, davacının davalıdan sürekli maluliyete ilişkin talepte bulunup bulunamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Dava, taraflarca ZMSS Poliçesi, hastane tedavi kayıtları, soruşturma dosyası, kaza ile ilgili tutanaklar, bilirkişi delillerine dayandırılmıştır.
İddia, savunma, sunulan bilgi ve deliller ile mahkememizce celp edilen deliller hep birlikte değerlendirilmiş, dosyanın ATK’ya sevki ile maluliyet ve kusur durumunun belirlenerek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Adli Tıp kusur raporunda özetle; dosyada mevcut verilerin hep birlikte değerlendirildiğini, mevcut verilere göre; dava konusu olayda sürücü …’ın %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğunu, sürücü … …’in %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğunu, davacı … ‘in kusursuz olduğu kanaatini bildirirmiştir.
Alınan kusur raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Taraflarca sunulan beyan ve itirazlar değerlendirilmiş, davalı vekilinin rapora karşı itirazını karşılar nitelikte ek rapor alınmasına kanaat getirilmiş, dosyanın ek rapor alınmak üzere ATK Trafik Üst Kuruluna sevkine karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Trafik Üst Kurulunca düzenlenen 05/04/2021 tarihli kusur raporunda özetle; dosyada mevcut verilere göre; sürücü …’ın %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğunu, sürücü … …’in %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğunu, davacı … in kusursuz olduğu kanaatini bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumunca düzenlenen 08/04/2022 tarihli maluliyete ilişkin raporda özetle; Mevcut belgelere göre; … oğlu, 15.09.1982 doğumlu … ’in 27.04.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri Kapsamında, fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğunu, dolayısıyla; tüm vücut engellilik oranının % 0(yüzdesıfır) olduğunu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1 (bir) haftaya kadar uzayabileceği görüş ve mütaalası sunulmuştur.
Maluliyete ilişkin Adli Tıp Raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Mahkememizce dosyanın ATK Genişletilmiş Uzmanlar Kuruluna sevki ile davacı tarafın itirazları doğrultusunda yeniden rapor alınmasına karar verilmiş, alınan raporda özetle; Adli Tıp İkinci İhtisas Kurulunun 06/04/2022 karar tarih ve 5130 karar numaralı Mütalaasının kişinin mahallinde yapılmış olan muayenesi ve diğer tıbbi belgeleri ile grafilerinin birlikte dikkate alınması sonucunda tespit edilen arızalarının 30/03/2013 tarih ve … sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi ile düzenlenmiş olduğu, Davacı vekilince yapılan itirazların, Adli Tıp Üst Kurullarının görev tanımlarını yapan Adli Tıp Kurumu Kanununun ilgili maddelerine uyar şekilde Adli Tıp İkinci Üst Kurulunca değerlendirmeyi gerektirecek ölçütlerin hiçbirini karşılamadığı, dosyada mevcut raporlar arasında çelişki olmadığı, dosyanın bu haliyle Adli Tıp Kurumu Kanununun 15. maddesi kapsamında değerlendirilmediğinden İkinci Üst Kurul Gündemine alınmasını gerektirecek özellikleri taşımadığı, gerekçesiyle dosya hiçbir işleme tabi tutulmaksızın iade edilmiştir.
Somut olayda davacının haksız fiilden kaynaklı sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunduğu, davacının sürekli iş göremezlik tazminatına hak kazanabilmesi için kaza tarihindeki yönetmelik hükümlerine göre ATK tarafından ya da adli tıp ana bilim dalı olan üniversite hastaneleri tarafından davacıda meydana gelen iş göremezlik oranının belirlenmesi gerektiği, davacının tüm hastane evraklarının toplanarak dosyanın ATK’ya gönderildiği, ATK tarafından davacıda kalıcı maluliyet oluşmadığının bildirildiği, davacı vekilinin rapora itiraz etmesi üzerine üst kurula gönderildiği, kurulca önceki kararı değiştirecek dosyaya sunulan herhangi bir belge olmadığı gibi dosya içerisinde çelişkili raporlar da bulunmadığı gerekçesiyle dosyamızın iade edildiği, davacı vekilinin işbu rapora da itiraz etmesine rağmen dosyaya herhangi bir belge sunmadığı, itirazlarının soyut olduğu anlaşılmış olup itirazının reddine karar verilerek, davacıda maluliyet oluşmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 44,40 TL’den mahsup edilerek eksik olan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
7-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır