Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/205 E. 2021/313 K. 24.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/205 Esas
KARAR NO : 2021/313
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 18/04/2016
KARAR TARİHİ : 24/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili Dr. …’nun dava konusu şirketlerde %74 hissedar olduğunu (davalı taraf savunmasına göre ise %0.02 hissedar olduğu) Türkiye’de özel hastanecilik sektörünün tanınmış ve önde gelen ismi olduğunu, 1971 yılında … … Hastanesi, … hükümeti tarafından kendisine emanet edilen … Hastanesi, … yakasının en büyük özel hastanesi olan … Hastanesi ve İstanbul’un 2000’li yılların başında en büyük özel hastanesi olan … Hastanesi’ni faaliyete sokarak sürdürdüğünü, yabancı ortaklıkların kurulmakta olduğu 2000’li yılların ikinci yarısında gruba çok sayıda teklif geldiğini, … kuruluşu … ile uluslararası yatırımcılar … ve … ‘nin bulunduğu Konsorsiyum’la %26 hisseye karşılık 140.000.000 USD’lik öz sermaye gerçekleştirilmesi hususunda Nisan 2011 tarihinde anlaşma yapıldığını, ilk 6 ay boyunca 6 kişiden oluşan … A.Ş yönetim kuruluna davacı müvekkili …’ve eşi … ‘nun da katıldığını, yabancı ortaklar tarafından yönetim kuruluna atanan üyelerin baskı ve dayatmaları ile 2011 yılı sonuna doğru müvekkili ve eşinin yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmak zorunda kaldığını, bu suretle önce yabancı konsorsiyumun eline fiilen geçen hastaneler grubunun bilahare yabancı konsorsiyumun da şirket zararlarındaki büyüme nedeniyle ortaklıktan çekilerek taraflarına şifahi olarak beyan edildiğini, hisselerini şu andaki yönetim kurulu başkanı Av. … ‘e bırakmalarıyla 2012 yılından itibaren bir milli servet değerindeki Türkiye’nin en önemli ve en büyük özel hastaneler grubuna dahil hastaneler ile bunları işletmek üzere kurulmuş ruhsat sahibi durumundaki davalı şirketlerin bu zatın insafına terkedilmiş duruma düşmüş olduklarını, 2011 yılı Nisan ayında holding şirkete dahil hastanelerin aylık 20.000.000 TL üzerinde bulunan cirosu ile ve yabancı ortaklıktan gelen 140.000.000 USD’nin şirket kasasında bırakılarak müvekkili tarafından yabancı fonun atadığı kişilere teslim edilmek durumunda kalınan hastaneler grubuna takriben 6 ay sonra ödeme güçlüğü ve nakit sıkıntısı içerisine girdiğini, … A.Ş başta olmak üzere müvekkilinin kefaletinde kullanılan 50.000.000 USD seviyesindeki kredilerle 2012 yılını çıkartamayacak hale geldiğini, şirketlerin son derece ciddi ve ağır bir kötü yönetim altında olduğunu, Ağustos 2012’den Mart 2013’e kadar hiçbir tedarikçiye ödeme yapılmadığını, 160.000.000 TL seviyesindeki şirket gelirinin akıbetinin belirsiz olduğunu, yönetimin bu gelirlerin nerede kullanıldığı ve ne şekilde sarfedildiği hususunda hesap vermediğini, açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, davalı şirketlerin iflasa sürüklenmelerinin önüne geçilebilmesi ve elde kalan tüm aktiflerin ortadan kaldırılmasını önlemek ve içerisinde kamu kurumlarının da bulunduğu şirket alacaklarının menfaatlerini korumak bakımından TTK 630/2 maddesi uyarınca davalı şirketler yönetiminin içerisinde bulunduğu ağır ihmal ve kötü yönetim dikkate alınarak yönetim hakkının temsil ve yetkilerinin kaldırılmasına, şirketlere kayyım atanmasına, davanın kabulü ile davalı şirketlerin tek kişiden ibaret yönetiminin azline, atanacak kayyım marifetiyle alınacak acil tedbirleri müteakip hesap verecek ve denetlenebilecek bir yönetim organı teşkiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Böyle bir davanın müvekkili şirketlere toplu şekilde açılmasının usulen mümkün olmadığını, her bir şirket hakkında ayrı dava açılması gerektiğini, davanın esasa girilmeksizin usulden reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak; davacının müvekkili şirketlerdeki pay oranının %74 olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafından müvekkili şirketlere keşide edilen ihtarnamelerde ıslarla çoğunluk paya sahip olduğunu, buna rağmen mağdur oldukları algısını oluşturmaya çalıştıklarını, bu hususun gerçek dışı olduğunu, açıklanan nedenlerle; öncelikle usul itirazları dikkate alınarak davanın esasa girilmeksizin usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davacı yana dava dilekçesindeki iddiaların dayanakları ile birlikte her bir davalı firma yönünden açıklattırılmasına, davanın usulden reddine karar verilmemesi halinde yapılacak yargılama neticesinde davacı yanın haksız ve hukuki maddi dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yandan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, davalı şirketlerin yönetimlerinin azliyle kayyım atanması talepli davadır.
Dava dosyasının mahkememizin 2016/… E.sayılı dosyasından … San Tic. Ltd. Şti.yönünden tefrik edilerek mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Dava dosyasının ekonomist finans uzmanı … ve SMM … ve Ticaret Hukuku kürsüsünden … (hukukçu bilirkişinin HMK 36 ve 279 sınırlarında kalmak şartıyla) tevdi edilerek, şirket sicil dosyası, defterleri, alınan kararlar incelenmek suretiyle, yöneticinin azlini gerektirecek haklı sebeplerin olup olmadığı yönünde detaylı, gerekçeli, denetime açık, tarafların iddia ve savunmalarını karşılar mahiyette rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları 21/12/2020 tarihli raporda özetle,
“Davalı Şirket hakkında … Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/… Esas numaralı dosyası ile 16.12.2019 tarih ve 17:08 saat İtibariyle iflasın açılmasına karar verildiği, T C. … İflas Dairesinin 2019/… İflas sayılı dosyasında bu tarihten itibaren işlemlerin takip edilmekte olduğu, tespit edilmiştir.
Yukanda açıklaması yapılan en son Ticaret Sicil Gazetesi bilgilerine göre davacı …’nun 10.000,00 TL toplam sermayeye sahip şirkette 25,00 TL hisse ile onbinde 25 oranında ortaklığının bulunduğu, görülmektedir.
Davacı vekilinin 18.04.2016 tarihli dava dilekçesi ile davalı şirketlerin % 26,01 ‘lik hissesinin Nisan 2011 tarihinde yönetimi ile birlikte yabancı bir şirkete devredildiği, devirden sonra sergilenen inanılması güç kötü yönetim sonucu şirketlerin özel hastanelerinin ard arda kapandığı ve şirketlerin borçlu hale geldiği, şirketlerin iflasa sürüklendiği belirtilerek şirketlerin yöneticisinin azline, yönetim organı teşkiline ve TTK’nın 630/2. maddesi gereğince şirketlere kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmektedir. Ancak davacının özellikle kötü yönetildiğini iddia ettiği dava öncesi 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllan mali kayıtlanna, ticari defter ve belgelerine, karar defterlerine, pay defterlerine ulaşılamadığından, iddia edilen kötü yönetimin mali tablolara etkisi ile (şikayet konusu olmayan) 2011 yılı öncesi geçmiş yıllarla karşılaştınlmasım yaparak bir değerlendirme yapılmamıştır.
Yapılan hukuki değerlendirme neticesinde Davacı’nın pay sahibi sıfatıyla, sahip olduğu pay oranının bir önemi olmaksızın doğrudan mahkemeden müdürün görevden alınması davası açabileceği; ancak müdürün görevden alınabilmesi için haklı nedenin bulunması gerektiği; takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere dosyaya mübrez bilgi ve belgelerde Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi müdürlerinin görevden alınması konusunda haklı nedenlerin bulunup bulunmadığı hususunda yeterli şekilde delillendirme yapılmadığı;
Davalı Şirket hakkında iflas karan verilmiş olduğundan şirketin malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin iflas masasına geçtiği ve bu konuda iflas masasınm iflas idaresi tarafından temsil edildiği; bu nedenle açılan davanın konusuz kaldığı; açılan davanın konusuz kalması halinde esastan karar verilmesine yer olmadığı” hususlarında görüş ve kanaatlerini sunmuşlardır.
Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin, mahkememizin tefrik öncesi 2016/… esas sayılı dosyada 27/07/2018 tarihli kararı ile reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 2021/… esas sayılı dosyasında, davalı … San Tic. Ltd. Şti.yönünden iflas kararı verildiği dosyaya celp olunan belgeler üzerine anlaşılmış, bu husus taraf vekillerinin beyanları ile de teyit edilmiştir.
Açılan dava, davalıların yönetim kurulunun yönetim hakkı ve temsil yetkilerinin kaldırılarak şirketlere kayyım atanmasına ilişkin dava olup, yargılama sürecinde davalı şirketin iflasına karar verildiği, iflas üzerine şirket yönetiminin masaya geçtiği, bu nedenle de açılan davanın davalı şirket yönünden konusuz kaldığı anlaşılmış olmakla, davalı yönünden davacının davasının konusuz kalmış olması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davalı şirketin iflas etmiş olması nedeniyle davalı yönünden açılan dava konsuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli harç 59,30 TL olup, peşin alınan 44,40 TL nin mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye aktarılmasına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5- Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.24/05/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza