Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/152 E. 2023/181 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/152 Esas
KARAR NO:2023/181

DAVA:Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:20/03/2019
KARAR TARİHİ:14/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05.04.2018 günü meydana gelen maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasında; müvekkili … ile eşi …’in … plakalı motosiklet ile seyir halindeyken başka bir aracın sıkıştırması neticesinde bariyerlere çarpmış ve maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde müvekkil ile eşinin yaralandığını , müvekkilin kaza sonrasında birçok operasyon geçirdiğini, bu kazanın oluşumunda; araç sürücüsü …’in 2918 sayılı KTK md.52/1/b maddesi ihlali gerekçesiyle kusurlu bulunduğunu, bu kaza nedeni ile …Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma numaralı dosya ile soruşturma başlatıldığını, ancak soruşturma dosyasından yapılan incelemeler ve alınan rapor sonucunda olaya neden olan şüpheli/şüphelilerin kimliğinin henüz tespit edilemediğini, soruşturmanın devam ettiğini, ancak kazaya ilişkin düzenlenen kaza tespit tutanağı ve soruşturma dosyasından alınan raporun gerçeği yansıtmadığını, öncelikle…Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma numaralı dosyasında yer alan belge ve kamera kayıtları incelendiğinde müvekkilin trafikte seyir halindeyken arkadan gelen bir araç tarafından sıkıştırıldığı, iki araç arasında kaldığı, daha büyük bir kazaya mahal vermemek adına sinyalini vermek suretiyle en sağ şeride geçtiği ve bu esnada bariyerlere çarptığının görüleceğini, ayrıca olay yerine gelen polis ekiplerince ne müvekkile, ne müvekkilin eşine, ne de müvekkilin arkadaşlarına olayın ne şekilde meydana geldiğinin sorulmadığını, kaza tespit tutanağının da bu bilgiler olmadan hazırlandığını, tüm bu açıklamalar ışığında kazanın meydana gelmesinde müvekkilin kusurunun bulunmadığının ortada olduğunu, kaza neticesinde müvekkilin ayağından yaralandığını, ilk olarak … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldüğünü, burada yapılan ilk müdahalede müvekkilin ayak başparmağının paramparça olduğunun söylendiğini, ertesi gün Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi’ne gitmiş ve bu hastanede ayağında meydana gelen kırıklar nedeniyle 5 kez ameliyat olduğunu, çivi ve platin tedavisi uygulandığını ve ayak parmağının kesildiğini, akabinde kolundan doku parçası alındığını ve ayağına doku nakli yapıldığını ancak tüm bu ameliyatlar sonrasında dahi sağlığına tam olarak kavuşamadığını, müvekkilin ayağında meydana gelen hasar nedeniyle yürümekte zorluk çekmekte olup, eskisi gibi yürüyemediğini, bu durum adı geçen tüm hastanelerdeki tedavi evrakları ve film ve grafilerin dosyaya temini suretiyle aldırılacak Adli Tıp raporu ile de ortaya çıkacak ve maluliyet oranı ile meslekte çalışma gücü kaybı tespit edileceğini, müvekkil …’in yaralanması sonucu tedavi görmesi esnasında, gerek sağlık kuruluşlarında gerek evlerinde ve gerekse tedavi için Hastaneye kontrole gidip gelirken kendisine ailesinin refakat ettiğini ve bakım ihtiyaçlarını birlikte karşıladıklarını, müvekkilin yaralandığı ve tedavi gördüğü sürede refakatçi desteğine muhtaç olduğu ve ailesinin kendisinin sağlık sorunlarıyla ilgilendiğinin belli olduğunu, Bu nedenle bakıcı ücretinin de hesaplanması gerektiğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak üzere, dava konusu kaza nedeniyle müvekkilim …’in iş hayatına ara verecek şekilde ; kaza tarihinden itibaren sürekli veya geçici sakatlığı (işgöremezliği) nedeniyle çalışma gücünü büyük oranda kaybetmesi ve kazaya bağlı olarak sakat kalması ve çalışamadığı ve ayrıca hastanede tedavi gördüğü sırada bakıcı yardımından faydalanması nedeniyle ortaya çıkan işgöremezlik zararı ve bakıcı masrafları nedeniyle ,Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası poliçeleri tazminatı kapsamında, kalıcı sakatlık veya geçici işgöremezlik durumuna göre belirlenecek şimdilik 2.000,00.-TL maddi tazminatın, olay gününden, olmadığı takdirde dava tarihinden başlayarak yasal faizi yürütülmek suretiyle , yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVA :Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Dava ya da tahkim yoluna başvurulabilmesi için sigorta kuruluşu tarafından başvurunun 15 gün içerisinde cevaplanmaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin olması şartı arandığını, mahkemede görülmekte olan davada, kuruma başvuru yapıldığını, 15 gün içerisinde kurum tarafından cevap verildiğini, davacı tarafından eksik evrakların gönderilmesi halinde dosyanın değerlendirme alınacağının bildirildiğini, ZMMS genel şartlarında, ***Yine; 02.08.2016 Tarihli Resmi Gazetede Yayınlanarak Başbakanlık Hazine Müsteşarlığınca ZMMS Genel Şartların B.2.md.nin 3. Ve 5. Paragraflarında Yapılan Değişiklik ile sigorta şirketine yapılacak başvuruların ZMSS genel şartlarında yer alan tüm başvuru belgeleri ile yapılması zorunlu hale getirildiğini, ayrıca; bilindiği üzere eksik belgelerin eksiksiz sunumundan sonra 8 iş günü içerisinde ödeme yapılmaması halinde, dava yoluna gidilebileceği düzenlendiğini, dolayısıyla sigorta şirketlerince 15 günlük yasal süre içerisinde mağdura dönüş yapılarak eksik belgelerin talep edilmesi halinde belgeler tamamlanana kadar, sigorta şirketlerinin ödeme yükümlülüğü 8 iş günü uzamakta olduğunu, belirtilen hükümlerin 02.08.2016 tarihi sonrasındaki hak sahiplerinin yapacağı başvuruların, ZMSS Genel Şartlarındaki sürekli sakatlık zararları için öngörülen belgelerle yapılması gerekliliğini doğurduğunu, esasa ilişkin olarak da davacının 05/04/2018 tarihinde …, sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile kaza yapması sonucunda yaralandığını, bu poliçelerden dolayı sorumluluklarının , davacının kusuru oranında olmak üzere, yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 360.000,00-TL ile sınırlı olacağını, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, kaza tarihi itibarı ile 01/06/2015 tarihinden sonra gerçekleşmiş kazalar için açılmış olan davalarda Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yeni genel şartlarının uygulanması gerektiğini, bu durumun Yargıtay emsal kararları ile de sabit olduğunu, Söz konusu dava dilekçesine ilişkin cevaplarının yeni genel şartlar esas alınarak verildiğini, … Hesabı ,Karayolları Trafik Kanunu gereği yaptırılması zorunlu olduğu halde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) yaptırılmamış motorlu araçların işletilmesi sırasında veya kazaya neden olan aracın tespit edilememesi durumunda, bir kimsenin ölümüne ve sakat kalmasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı meydana gelen bedeni zararları, sigorta mevzuatı çerçevesinde, araç sürücüsünün kusuru nispetinde ve kaza anında geçerli limitler dahilinde karşılanmakta olduğunu, meydana gelen kaza ile ilgili düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında, söz konusu kazanın tamamen …’in kendi kusuruyla meydana geldiği, olay nedeniyle başkaca kimseye kusur atfedilmediğinin görüldüğünü, dolayısıyla müvekkil kurumun bir sorumluluğunun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, başvuran için maluliyet tazminatı hesaplaması yapılmasına karar verilmesi halinde 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemenin göz önünde bulundurulması gerektiğini, yine davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile alınacak maluliyet raporu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları a.5 (c) bendindeki şartları taşıması gerektiğini, 01.06.2015 yürürlük tarihli genel şartlar ve 02.08.2016 tarihli değişiklik nedeni ile 01.06.2015 tarihinden itibaren meydana gelen kazalarla ilgili taleplerin bu esaslar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, Müvekkil kurum kazanın meydana geldiği sırada ZMMS poliçesi bulunmayan aracın kusuru oranında sorumlu olduğundan , kusur durumunun tespiti için resmi ve yetkili kurum olan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, davanın kabülü anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olacağını, tüm bu nedenlerle öncelikli olarak usuli itirazlarımızın kabulü ile davanın reddine karar verilmesini, Poliçe teminatına girmeyen kazanç kaybı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile, Dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, maluliyet oranının tespiti açısından Adli Tıp Kurumundan veya 30/03/2013 tarih ve 28603 Sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği çerçevesinde yetkili bir hastaneden rapor alınmasını, dosyanın adli tıp trafik ihtisas dairesine gönderilmesine, dosyanın Hazine Bakanlığı aktüer siciline kayıtlı bilirkişiye gönderilmesine, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmilini, talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava dilekçesi ve cevap dilekçesi sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davacının meydana gelen trafik kazasında kusurlu olup olmadığı, geçici, sürekli iş göremezliğinin ne oranda olduğu, bakıcı gideri olup olmadığı, davacının davalıdan talepte bulunup bulunamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Taraflarca dava, soruşturma dosyası, hastane kayıtları, trafik kayıtları, tramer kayıtları, SGK kayıtları, Adli Tıp Raporları, Emsal Yargıtay Kararları, tanık deliline dayandırılmıştır.
Yargılama aşamasında tanık bildirilmemiştir.
Mahkememizce soruşturma dosyasından bir suret, hasar dosyası, trafik tescil kayıtları, hastane kayıtları, hizmet kayıtları celp edilmiştir.
İddia, savunma, taraflarca sunulan bilgi ve belgeler, mahkememizce celp edilen bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirilmiş, dava konusu uyuşmazlık konusu uzmanlık gerektirdiğinden dosyanın Adli Tıp Kurumuna sevki ile Maluliyete ve kusura ilişkin rapor alınmasına karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenmiş ve hükme esas alınan 23/06/2022 tarihli maluliyete ilişkin raporda özetle; Mahkememiz davacısı … hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen verilerin İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiği; … ve … oğlu, 1987 doğumlu …’in 05/04/2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının,
A-) 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmeliği dikkate alındığında;
Kas-İskelet Sistemi, Alt ekstremiteye ait sorunlar, ayak parmaklarının ankilozuna bağlı, Tablo 3.29 %6, amputasyona bağlı., Tablo 3.30 %12 Balthazard formülüne göre; %17 toplam alt ekstremite özürlülüğü olduğu, Tablo 3.2’ye göre;
Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %9 (yüzdedokuz) olduğu,
B-) İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği,
C-) Bir başkanının sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Yine Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen 09/12/2022 tarihli kusura ilişkin raporda özetle; tüm dosya kapsamının birlikte incelendiğini, yol ve mahal şartları, olayın oluş şekli, araçların arasında herhangi bir temasın gerçekleşmediği, davacı sürücünün sevk ve idare hatası neticesinde direksiyon hakimiyetini kaybettiği dikkate alındığın;
Mevcut bulgulara göre ;
*Davacı sürücü … sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyri esnasında yola gereken dikkatini vermesi, seyrini yol ve mahal şartlarına göre ayarlaması gerekirken bu hususlara riayet etmeyip şerit değiştirdiği sırada sevk ve idare hatasıyla direksiyon hakimiyetini kaybedip yol dışı kaldığı anlaşılmakla; mevcut şartlarda asli kusurlu olduğu, sonuç olarak davacı sürücü …’in dava konusu kazada %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili 16.01.2023 tarihli kusur raporuna itiraz dilekçesinde ‘Bu kaza nedeni ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma numaralı dosya ile soruşturma başlatılmıştır. Ancak soruşturma dosyasından yapılan incelemeler ve alınan rapor sonucunda olaya neden olan şüpheli/şüphelilerin kimliği henüz tespit edilememiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı … soruşturma numaralı dosyasında yer alan belge ve kamera kayıtları incelendiğinde müvekkil trafikte seyir halindeyken arkadan gelen bir araç tarafından sıkıştırıldığı, iki araç arasında kaldığı, daha büyük bir kazaya mahal vermemek adına sinyalini vermek suretiyle en sağ şeride geçtiği ve bu esnada bariyerlere çarptığı görülecektir.
Tüm bu açıklamalar ışığında kazanın meydana gelmesinde müvekkilin kusurunun bulunmadığı ortadadır.
İncelenememiş, gözden kaçmış olma ihtimaline istinaden kaza saatine ilişkin kamera kayıtlarını tekrar mahkemenize sunuyoruz. Raporda her ne kadar kazanın 22:30’da gerçekleştiği belirtilmiş ise de kaza bu saatte değil 22:00:00 civarında meydana gelmiştir. Kaldı ki savcılık tarafından alınan CD izleme tutanağında da 22:19:00 sularında kazanın meydana geldiği kayıtlarla ortaya konulmuştur.
Kayıtlar incelendiğinde, kamera kaydının 22:00:00 dakikasından itibaren oynatma hızı düşürülerek izleme yapıldığında müvekkilin bir araç tarafından sıkıştırıldığı, 22:00:32 dakikasında iki araç arasında kaldığı ve devamında sinyal vermek suretiyle kendini en sağ şeride attığı açıkça görülecektir. Olay görüntüleri izlendiğinde dahi kazanın oluşumunda müvekkilin kusurunun olmadığı ortada iken %100 kusurlu olduğu yönünde düzenlenen rapora itiraz ediyoruz.
‘ şeklinde itiraz etmişse de soruşturma dosyasında mevcut görüntülerin ve görüntü inceleme tutanaklarının incelenmesinde güvenlik kameralarının olay anını göstermediğinin belirtildiği, kaza tespit tutanağının davacı sürücünün beyanları doğrultusunda hazırlandığı, tek taraflı gerçekleştiği ve davacı sürücünün kusurlu bulunduğunun tespit edildiği, ATK ihtisas dairesince hazırlanan raporun incelenmesinde, olaya ilişkin görüntülerin incelenerek rapor hazırlandığı, dosyada mevcut kaza tespit tutanağı ile kusur raporu arasında çelişki bulunmadığı anlaşılmakla, davacının iddia ettiği hususların ispatlanamadığı, rapora yapmış olduğu itirazlara yeni bir belge ya da delil eklemediği, bu haliyle raporun yeterli bulunduğu anlaşılmış olup davacı vekilinin rapora itirazlarının reddine karar verilerek davacının somut olayda tam ve tek kusurlu olması sebebiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 179,90 TL ilam harcının peşin alınan 44,40 TL’den düşümü ile eksik olan 135,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydının yapılmasına,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.000,00 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.14/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır