Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/140 E. 2023/87 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/140 Esas
KARAR NO :2023/87

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:14/07/2015
KARAR TARİHİ:27/01/2023

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ DOSYASI
ESAS NO : … Esas
DAVACI:…

DAVALI: … – …
DAVA TARİHİ:03/06/2016
KARAR TARİHİ:27/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, … ilçesi, … Mah. 279 pafta, 2152 ada, 174 parselde kayıtlı, … arsa paylı A Blok Kat:4.5, 167 bağımsız bölüm no.lu taşınmazın davalı bankaya ipotekli olduğunu, ancak vekil edeninin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davalı bankanın … Şubesine ve … Şubesi’ne ekli mektupların yazılarak ipoteğin terkininin istenildiğini, davalı bankanın … Şubesi’nin verdiği cevapta çek karneleri riskinden kaynaklanan sorun nedeniyle ipoteğin terkin edilmediğinin bildirildiğini, bunun üzerine banka müşterisi olan …. Ltd. Şti. yetkilisinin banka şubesine gönderilerek çek risklerini kapamasının istenildiğini, adı geçen şirketin çek taahhüt risklerini kapatarak davalı bankadan çek taahhüt risklerinin kapatıldığına dair yazı aldığını, davacının bir tahkikat nedeniyle Silivri Cezaevinde tutuklu olarak bulunduğunu, bu olağanüstü durum nedeniyle ticari hayatının sıkıntıya girdiğini, ticari hayatını yürütebilmek için bir takım taşınmazlarını acil olarak satmak zorunda olduğunu, vekil edeninin aynı zamanda bankanın müşterisi olan … …. Ltd. Şti.’nin de sahibi olduğunu, yanısıra davacının sedef hastası olup, ağır sağlık giderlerini de karşılama ihtiyacı bulunduğunu, sahibi bulunduğu ipotekli taşınmazı … İnş. Taah. Ltd. Şti.’nin 19/07/2010 tarihli 270.000 TL’ye 20 gün içerisinde satın alabileceğine dair fiyat teklifi verdiğini, ancak ipotek nedeniyle taşınmazın satılamadığını, adı geçen firmanın teklifini 03/11/2010 tarihinde 3 gün süre ile geçerli olmak kaydıyla yenilediğini, ancak bu son teklifin de değerlendirilemediğini ve bu yüzden zarar edildiğini, davacının dava dışı …Bankası A.Ş ye kullanmış olduğu kredi nedeniyle borcu bulunduğunu, davalıya ipotekli taşınmazın satılamaması nedeniyle borcunu ödeyemediği için temerrüde düştüğünü, davalının ipoteğini kaldırmaması dolayısıyla adı geçen taşınmazı satamadığından ilgili bankaya borcun ödenemediğini ve bundan sonra temerrüt faizi ödeneceğini açıklayarak, davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin fekkine, davalının ipoteği kaldırılmaması sebebiyle taşınmazın satışı yapılamadığından uğranılan maddi zararın tazmini için 50.000 TL’nin ve manevi üzüntülerinin tazmini için 50.000 TL nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafından fekki talep edilen ipoteğin dava dışı firmaya kullandırılan nakdi ve gayrinakdi kredilere teminat olarak alındığını, davada yalnızca maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin harcın yatırıldığını, ipotek fekki davasına ilişkin harcın ikmali gerektiğini, dava dışı firmanın vekil edeni bankadan aldığı ve iade etmediği 187 adet çekle ilgili olarak bankaya gayrinakdi borcu bulunduğunu, ilgili ipoteğin bu borçların da teminatını teşkil ettiğini, bu nedenle davacı tarafından açılan ipotek fekki davasının reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi gereğince de davacının ipoteğin kaldırılması talebinin reddi gerektiğini, iddia edilen zararın ispat yükünün davacıda olduğunu, müvekkili bankanın davranışı ile varsa zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, davacının müvekkili bankadan talep ettiği manevi tazminat tutarının da fahiş olduğunu bildirerek, her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN … ESAS, 2020/5 KARAR SAYILI DOSYASI
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı için davalı bankaya ipoteğin fekki ve maddi tazminat talebi ile dava açtıklarını, açılan davanın 29/03/2013 tarihinde kabul edilerek 40.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiğini, bu aşamada talep ettikleri maddi tazminata avans faizi istemeyi unuttuklarını fark ettiklerini, BK.nun 131.maddesine göre, ana paranın ödenmesine kadar faiz talep edilebileceğini, İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/672 esas sayılı dosyasında hükmedilen maddi tazminatı temyiz ettiklerinden bu rakamın artıp artmayacağının şu aşamada belli olmadığını, bozma sonrasında olası bir artış meydana gelme ihtimaline karşı davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın belirsiz alacak davası olarak kabulüne, 29.859,73 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ilgili mahkeme kararının henüz kesinleşmediğini, mahkeme tarafından verilen kararın taraflarca temyiz edildiğini, henüz yargıtay incelemesinden geçmemiş ve kesinleşmemiş olan karar açısından faiz talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, bu nedenle İstanbul 12.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/762 esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, temyiz neticesinde kararın bozulması halinde davacının herhangi bir alacak hakkı bulunamayacağından faiz talebinin de haksız olduğunu, davacı tarafın faiz alacağı olarak talep ettiği 29.859,73 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, davacı tarafın faiz talebine faiz işletilmesini talep etmesinin mümkün olmayıp usul ve yasaya aykırı olduğunu, TBK 121 maddenin 3.fıkrasında aynen “temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez” denildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava, ipoteğin fekki, 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat istemine, birleşen …. ATM … esas sayılı dava ise, mahkememizce bozma öncesi verilen 2015/762 esas, 2016/202 karar sayılı ilamı ile hükmedilen 40.000,00 TL maddi tazminat yönünden işlemiş faiz alacağı olarak 29.859,73 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Dava dilekçeleri cevap dilekçeleri ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizce asıl dosya yönünden İstanbul (Kapatılan) 22. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama neticesinde; bankadan gelen cevabı yazılara göre 187 adet çek yaprağının … A.Ş.nin hesabından iptali gerekirken, sistem geçişinden dolayı hatalı kayıt tutulduğunun anlaşıldığı, dava dışı banka müşterisi şirketin borcu bulunmamasına rağmen ipoteğin kaldırılmadığı gerekçeleriyle ipoteğin fekki istemiyle manevi tazminat talebinin kabulüne, maddi tazminat talebinin ise taşınmazın satın alınması için adi yazılı teklif dışında resmi veya özel bir kayıt veya belge ibraz edilmediğinden reddine karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 10/02/2015 tarih, 2014/9433 esas, 2015/1634 karar sayılı ilamı ile;
“1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekili maddi tazminat istemini, ipoteğin banka tarafından haksız şekilde kaldırılmadığı vakıasına dayandırmış, bu nedenle taşınmazını satamadığını, …’e olan borçlarını da bu nedenle ödeyemeyerek temerrüde düşmesinin ardından icra takibine maruz kaldığını iddia etmiştir. Mahkemece, bu konu da kısmen araştırılmış ve davacının …’e olan borçları nedeniyle ödemek zorunda kaldığı vekalet ücreti ve yargılama gideri tespit edilmiştir. Ne var ki mahkemece maddi tazminat istemi reddedilirken, kararın gerekçesinde bu hususa değinilmemiştir. O halde mahkemece, bu yön üzerinde durulup, gerektiğinde maddi tazminat istemi yönünden araştırma yapılıp, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, manevi tazminat istemi ipoteğin fekki talebinin haksız şekilde reddedilmesine dayalıdır. Ancak bu istemin reddi üzerine davacının ne tür bir manevi zarara uğradığı ve kişilik haklarının ne şekilde ihlal edildiği kanıtlanamamıştır. Bu nedenle manevi tazminat isteminin reddi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulduğu ve dosyanın mahkememizin 2015/762 esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, 29/03/2016 tarih, 2016/202 sayılı karar ile, uyulan bozma ilamı uyarınca ipoteğin fekkine ilişkin önceki hüküm kesinleştiğinden buna dair yeniden hüküm tesis edilmediği, manevi tazminat isteminin ipoteğin fekki talebinin davalı banka tarafından haksız reddedilmesine dayalı olması ve davacının kişilik haklarının ihlal edildiği olgusunun somut olayda kanıtlanamadığı,maddi tazminat bakımından ise davacının davaya konu ipoteğin kaldırılmamış olması nedeniyle uğradığı zararın dava tarihi itibariyle taşınmazı rayiç değerinin üzerinde satamaması nedeniyle oluşan meblağ olabileceği gerekçesiyle ipoteğin fekkine ilişkin önceki hüküm kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,davacının maddi tazminata ilişkin davasının kısmen kabulü ile 40.000 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminata ilişkin davanın şartları oluşmadığından ve kanıtlanamadığından reddine karar verilmiş hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu, 11/09/2018 tarih, 2017/2299 esas, 2018/4029 karar sayılı ilamı ile;
“1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili ve davalı vekilinin maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarına gelince ;
Mahkemece davacı ile dava dışı 3.kişi arasında her zaman düzenlenebilecek adi yazılı satış vaadi sözleşmesi dikkate alınarak taşınmazın rayiç değeri ile satış vaadi sözleşmesinde belirtilen rakam arasındaki farkın maddi zarar olarak kabulü hukuken mümkün değildir. Bilirkişiler tarafından taşınmazın piyasa rayiç değerinin araştırılarak tesbiti gerekir. Ayrıca mahkemece verilen ilk hükmün temyizi sonucu Dairemizce verilen bozma ilamında belirtildiği üzere davacının dava dışı bankaya olan borçları nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderleri gibi fazla ödenmek zorunda kalınan bedel, zararın bulunup bulunmadığının araştırılmaması, buna ilişkin olarak davacıya zarar miktarına ilişkin açıklama yaptırılması ve delillerini sunması için süre verilmemesi doğru görülmemiş,mahkemece dosya içeriğine aykırı olarak eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu maddi tazminata hükmedilmesi yerinde olmamıştır.” gerekçesine dayanılarak mahkememiz kararının bozulduğu ve dosya mahkememizin işbu esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, mahkememizce bozma öncesi verilen 2015/762 esas, 2016/202 karar sayılı ilamı ile hükmedilen 40.000,00 TL maddi tazminat yönünden işlemiş faiz alacağı olarak 29.859,73 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili talebine ilişkin ek dava niteliğindeki …. ATM … esas sayılı dosyasının, 10/01/2020 tarih, 2020/5 karar sayılı karar ile mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği ve dosyanın fiziki olarak dosyamız arasına alınarak incelendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda, dava konusu taşınmazın emsal değer araştırması da yapılmak suretiyle taşınmazın icra takibi sonucu ihale ile satış tarihi itibariyle piyasa rayiç değerinin tespiti ve dosya kapsamında bulunan Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11/09/2018 tarihli, 2017/2299 Esas, 2018/4029 Karar sayılı bozma ilamının ikinci bendi kapsamındaki bozma gerekçesi de dikkate alınarak zarar kalemleri ayrı ayrı belirtilmek suretiyle zarar miktarının tespiti hususunda dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 10/02/2021 tarihli raporunda özetle; “Davacının dava dışı ….AŞ’ne ait olan kullanmış olduğu krediyi ödememesi sebebiyle 22/05/2009 tarihinde kendisine temerrüt ihtarı gönderildiği, 10/07/2009 tarihinde hesabının kat edildiği, borçların yasal sürede ödenmemesi sebebiyle dosyanın 13/10/2010 tarihinde hukuk bürosuna sevk edildiği ve işbu sürecin İstanbul 22. Asliye Ticaret Mahkemesince yazılan mükerrere doğrultusunda dava dışı banka tarafından sayın mahkemeye yazı ile arz edildiğinin görüldüğü, dava dışı ….AŞ tarafından davacının vermiş olduğu ipotek doğrultusunda 25/10/2010 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiği, 873.222,00 TL anapara kredi alacağı ile 6.340,00 TL masraflar ile birlikte toplam 879.562 TL alacak miktarı doğrultusunda taşınmazın ihaleye çıkarıldığı ve 30/05/2011 tarihli ikinci arttırmada 770.000,00 TL bedelle alacaklı / dava dışı ….AŞ’ne ihale edildiğinin görüldüğü, davacının, dava dışı ….AŞ’ne karşı ihtar tarihi sonrasında da ödeme yapmaya devam edebildiği ancak borcu kapatmaya yeterli gelmediği, ipotekli taşınmazın satışı da dahil olmak üzere 01/10/2010 tarihi ile 30/12/2011 tarihleri arası toplam 53.017,82 TL masraf, 6.243,36 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 59.261,18 TL masrafa katlanmak zorunda kaldığının mütalaa edildiği, davacının dava dışı ….AŞ’ne ipotekli taşınmazın rayiç değeri ile ihale satış bedeli arasında doğabilecek farktan kaynaklı uğramış olabileceği zarar konusu ile işbu zararın asıl dava davalısı … … AŞ’nin kusurundan kaynaklı olup olmadığı konularının hukuki mütalaa gerektirmesi sebebiyle sayın Mahkemeniz değerlendirme ve takdirinde olabileceği, ilgili tarihse kronoloji incelendiğinde davacının, dava dışı ….AŞ nezdindeki borçları nedeniyle 13/10/2010 tarihinde avukat ofisine sevk edildiği, ancak işbu süreçten önce 21/07/2010 tarihinde davalı …..AŞ nezdinde ipotekli taşınmazını satabilmek amacıyla davalı bankaya başvuruda bulunduğunun görüldüğü, işbu hususa ilişkin hukuki değerlendirme ve takdirin sayın Mahkemenize ait olabileceği, davalı banka kayıtları üzerinde yapılan incelemelere dayalı ve dava dosyasına mübrez bilirkişi heyet raporları ve ekleri incelendiğinde; dava dışı şirketin davalı ….AŞ’nin beyanları aksine çek kullanımından doğan herhangi bir gayri nakdi riskinin bulunmadığının tespit edildiği, rapor içerisinde belirtildiği üzere davacı tarafın hissedarı olduğu dava dışı şirketlerin kaydi verileri üzerinde (kurumlar vergi beyannameleri) yapılan kısıtlı incelemeler neticesinde dava dışı iki şirketinde likit noksanlığı içerisinde olduğu, 2010 yılı dönem sonu itibariyle iki şirketinde zarar beyan ettiği, ilgili şirketlerin ilgili dönem sonları itibariyle dışarıdan sağlanabilecek nakit kaynağa ihtiyaç duyabilecekleri, sayın mahkemenizin 08/09/2020 tarihli ara kararı gereği, taşınmazın icra takibi sonucu ihale ile satış tarihi itibariyle piyasa rayiç değerinin tespiti talepleri doğrultusunda taşınmazın 17/09/2013 tarihli icra takibi sonucu satış tarihi itibariyle değerinin tespiti, 28/09/2020 inceleme tarihi tespit edilen rayiç değerinin Tüik Yi-Üfe endeksi kullanılarak, 399.231,00 TL olacağı şeklinde hesaplandığı” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 29/08/2022 tarihli raporunda özetle;
“Davacının dava dışı …Bankası AŞ’ye ipotekli taşınmazın satışından kaynaklı uğramış olabileceği zararın davalı … … Bankası AŞ’nin kusurundan kaynaklı olup olmadığı hususunda, davacının dava konusu taşınmazı ipotekli olarak 2013 yılında devrettiği ve bu devir ile birlikte üzerine ikinci bir ipotek konulduğu, davacının zarara uğradığını iddia ettiği tarihte mülkiyetinde başkaca taşınmazları bulunduğu, davacının elinde bulunan diğer taşınmazları kullanmak suretiyle kendi hakkında yapılabilecek takibi ve buna bağlı olarak ortaya çıkacak zararı önleyebileceği, davalının eylemi ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının davacının eylemleri ile kesilmiş kabul edilebileceği,” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından rapora karşı itiraz, davalı vekili tarafından ise rapora karşı beyan dilekçesi sunulduğu, 20/09/2022 tarihli celsede taraf vekillerinin 29/08/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarının dosyanın kapsamı itibariyle celse arasında değerlendirilmesine dair karar verilmiş olması sebebiyle dosyanın celse arasında ele alınarak incelenmesi neticesinde,
Mahkememizce, 02/12/2022 tarihli ara karar ile;
“Davacı … tarafından, davalı … aleyhine açılan ipoteğin fekki, 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat istemine ilişkin asıl ve …. ATM … esas sayılı mahkememizce bozma öncesi verilen 2015/762 esas, 2016/202 karar sayılı ilamı ile hükmedilen 40.000,00 TL maddi tazminat yönünden işlemiş faiz alacağı olarak 29.859,73 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili talebine ilişkin ek dava niteliğindeki birleşen dava kapsamında, Davacı vekili tarafından sunulan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi kapsamındaki itirazların hukuki değerlendirmeye tabi olduğu, davalı tarafça rapora karşı yalnızca beyanda bulunulduğu, beyan dilekçesi kapsamında herhangi bir itiraz ileri sürülmediği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından itiraz dilekçesinde bildirilen itiraz sebeplerinin hukuki değerlendirmesinin mahkememizce yapılması gerektiği gözetildiğinde yeniden bilirkişi raporu alınmasını gerektirir bir husus bulunmadığı anlaşılmakla, yeniden bilirkişi raporu alınmasına yer olmadığına,” dair karar verildiği görülmüştür.
Bu itibarla, hukuki nitelendirme ve değerlendirmenin mahkememize ait olduğu gözetilerek, dava dosyasının ele alınarak incelenmesi neticesinde; davacı tarafından, dava dilekçesi ve beyan dilekçeleri ile, davalı banka lehine ipotek tesis edilen … İstanbul İli, … İlçesi, … Mah.,10617 ada, 1 parsel, Blok/Giriş: A/167 Bağımsız Bölüm numaralı taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki koşuları oluşmasına ve talep edilmesine rağmen davalı tarafından ipoteğin zamanında fek edilmemesi sebebiyle, dava dışı bankaya olan borcun ödenemediği, temerrüde düşüldüğü ve icra takibi sonucunda da değerinin altında satıldığı ve bu sebeple maddi ve manevi zarara uğranıldığı iddiası ile asıl dava açıldığına göre öncelikle ipotek konusu İstanbul İli, … İlçesi, … Mah.,10617 ada, 1 parsel, Blok/Giriş: A/167 Bağımsız Bölüm numaralı taşınmazın aktif-pasif maliklerini gösterir tüm takyidatlı tapu kayıtları ile taşınmazın satışına ve ipotek tesisine ilişkin resmi senetlerin onaylı örneklerinin ve en önemlisi zarar iddiasına dayanak dava dışı bankanın yaptığı takip sonucu satılan … İli, … İlçesi, Adalı … Köyü, 27K1 pafta, 409 Ada, 4 parsel sayılı taşınmazın aktif-pasif maliklerini gösterir tüm takyidatlı tapu kayıtları ile, taşınmazın davacı … tarafından satışına ve ipotek tesisine ilişkin resmi senetlerin onaylı birer örneğinin celbi ile incelenmesi gerektiği gözetilerek taşınmazların celbi hususunda 12/12/2022 tarihinde müzekkere yazıldığı, müzekkerelere 21/12/2021, 26/12/2022 tarihlerinde yanıt verildiği ve müzekkere yanıtlarında taşınmazların takyidatlı tapu kayıtları ile resmi senetlerin onaylı örneklerinin mahkememize gönderildiği anlaşılmaktadır.
… İli, … İlçesi, Adalı … Köyü, 27K1 pafta, 409 Ada, 4 parsel sayılı taşınmazın aktif-pasif maliklerini gösterir tüm takyidatlı tapu kayıtları ile, taşınmazın davacı … tarafından satışına ve ipotek tesisine ilişkin resmi senetlerin onaylı birer örneğinin incelenmesinde; taşınmazın 14/08/2008 tarih, 16276 yevmiye numaralı, resmi senet ile dava dışı Tevfik Bülent Haraççı tarafından davacı …’e 450.000,00 YTL bedelle satılmış olduğu, aynı tarihli, … yevmiye numaralı resmi senet ile taşınmaz üzerinde dava dışı … … Bankası lehine 3.000.000,00 YTL bedelli birinci derecede ipotek tesis edildiği, taşınmazın davacı … adına kayıtlı iken, 28/05/2009 tarih, … yevmiye numaralı resmi senet ile 432.000,00 TL bedelle dava dışı …’e taşınmaz üzerindeki ipotek ile birlikte satılıp devredildiği, taşınmaz dava dışı … adına kayıtlıyken ipotek hakkı sahibi dava dışı … … Bankası tarafından …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi kapsamında … 4. İcra Müdürlüğünün… Talimat sayılı dosyası üzerinden 28/07/2011 tarihinde dava dışı … … Bankası adına ihale yolu ile satılıp devredildiği, banka tarafından da 11/11/2011 tarihinde dava dışı Huriye Balaban’a satılıp devredildiği, halen bu kişi adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu olan İstanbul İli, … İlçesi, … Mah.,10617 ada, 1 parsel, Blok/Giriş: A/167 Bağımsız Bölüm numaralı taşınmazın aktif-pasif maliklerini gösterir tüm takyidatlı tapu kayıtları ile, taşınmazın davacı … tarafından satışına ve ipotek tesisine ilişkin resmi senetlerin onaylı birer örneğinin incelenmesinde, taşınmaz üzerine 23/07/2008 tarih … yevmiye numaralı resmi senet ile davalı … … Bankası lehine 440.000,00 TL bedelli birinci derecede ipotek tesis edilmiş olduğu, bu haliyle 17/09/2013 tarih, … yevmiye numaralı resmi senet ile taşınmazın üzerindeki tüm hacizler ve ipotek ile dava dışı … Elektrik İnşaat Taahhüt ve Tic. Ltd. Şti’ye 320.000,00 TL bedelli satıldığı, aynı tarihli ve aynı yevmiye numaralı resmi senet ile dava dışı alıcı …..Ltd.Şti’nin talebi ile dava dışı … … Bankası lehine 700.000,00 TL bedelli ikinci derecede ipotek tesis edilmiş olduğu, taşınmazın 19/11/2014 tarihinde dava dışı bir kişiye satılmış olduğu, bu kişi tarafından da yine dava dışı …’a 02/10/2015 tarihinde satılıp devredilmiş olduğu, taşınmazın halen bu kişi adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından sunulan 09/11/2019 ve 23/11/2019 havale tarihli açıklama dilekçeleri, dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamına göre davacı tarafça davalı banka lehine ipotek tesis edilen … ilçesindeki taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki koşuları oluşmasına ve talep edilmesine rağmen davalı tarafından ipoteğin zamanında fek edilmemesi sebebiyle, dava dışı bankaya olan borcun ödenemediği, temerrüde düşüldüğü ve icra takibi sonucunda da değerinin altında satıldığı ve bu sebeple maddi ve manevi zarara uğranıldığı iddiası ile işbu huzurdaki davalar açılmış olup maddi tazminat talebi yönünden Mahkememizce verilen ara kararlar gereğince, davacı tarafça sunulan beyan dilekçeleri ile davacının …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı icra takibi kapsamındaki ana para haricindeki gider kalemlerinin (icra harç ve giderleri, vekalet ücreti, satış masraflarının) ve icra dosyasına konu taşınmazın (… … İlçesindeki taşınmaz) ihale günündeki gerçek rayiç bedeli ile taşınmazın ihalede taşınmazın satış bedeli arasındaki farkın maddi tazminat olarak talep edildiği anlaşılmaktadır.
Dava dışı ipotek alacaklısı (… ili, … ilçesindeki taşınmaz) …Bankası ile aralarındaki Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı olarak davacının ilk olarak 70.976,47 TL yönünden 22/05/2009 tarihinde temerrüde düştüğü, ilk temerrüt ihtarının yine aynı şekilde 22/05/2009 tarihli olduğu, tazminat talebine dayanak Adapazarındaki taşınmazın söz konusu temerrütten altı (6) gün sonra 28/05/2009 tarihinde üzerindeki ipotek ile birlikte dava dışı …’e 432.000,00 TL bedelle satılıp devredildiği ve taşınmazın dava dışı … adına kayıtlıyken icra takibi kapsamında ihaleyle satışının ipotek sahibi bankaya yapıldığı gözetildiğinde, davacının resmi senede göre satış bedelini almış olduğu, dolayısıyla söz konusu bedel ile dava dışı bankaya ödemede temerrüde düşülen 70.976,47 TL borcun ödenerek kapatılabileceği, bu borcun kapatılması için başka bir taşınmaz özellikle iddia edildiği gibi davalı adına ipotekli … ilçesindeki taşınmazın satışının zaruri olmadığı kaldı ki yine davacı tarafından temerrüt tarihinden hemen sonra yine bedel karşılığında başka taşınmazların da dava dışı kişilere satılmış olduğu, dava dışı bankanın, davacının 70.976,47 TL’lik borca ilişkin (kredi taksit toplamı) tüm kredi hesabına ilişkin toplam 1.217.876,99 TL üzerinden hesabın kat edildiği, kat ihtarının 06/07/2009 tarihli olduğu, kat ihtarının davacıya 08/07/2009 tarihinde APS ile tebliğ edildiği, ihtar ile davacıya ödeme için 10 günlük süre verildiği, davacı tarafından, davalı bankaya … ilçesindeki ipoteğin fekki talebi için 21/07/2009 tarihinde başvuru yapıldığı, dava dışı banka tarafından davacı aleyhine 25/10/2010 tarihinde …. İcra Dairesinin …esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı, ipotekli taşınmazın … ilinde olması sebebiyle … İcra dairesine satış işlemleri için talimat yazıldığı, taşınmazın dava dışı … adına kayıtlı iken dava dışı ipotek alacaklısı bankaya satıldığı ve kat edilen tüm kredi alacağının satış parası ile karşılanmamış olması sebebiyle satış sonrası düzenlenen 04/08/2011 tarihli dosya hesap raporuna göre, bakiye kalan 302.470,48 TL için rehin açığı belgesi düzenlendiği, rehin açığı belgesine dayanılarak dava dışı banka tarafından davacı aleyhine 04/08/2011 tarihinde …. İcra Dairesinin … E sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, bu takipten hemen sonra 18/08/2011 tarihinde davacı adına kayıtlı üzerinde ipotek ve haciz bulunmayan dava dışı başka bir taşınmazın, dava dışı bir kişiye bedel karşılığı satılıp devredilmiş olduğu (icra takip dosyasındaki tapu kayıtlarından) anlaşılmıştır.
Somut olaya, yukarıda kronolojik sırası ile ayrıntılarına yer verilen işlemler silsilesi kapsamında bakıldığında; dava dışı ipotek alacaklısı (… ili, … ilçesindeki taşınmaz) …Bankası ile aralarındaki Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı olarak davacının ilk olarak 70.976,47 TL yönünden 22/05/2009 tarihinde temerrüde düştüğü, ilk temerrüt ihtarının yine aynı şekilde 22/05/2009 tarihli olduğu, tazminat talebine dayanak Adapazarındaki taşınmazın söz konusu temerrütten altı (6) gün sonra 28/05/2009 tarihinde üzerindeki ipotek ile birlikte dava dışı …’e 432.000,00 TL bedelle satılıp devredildiği ve taşınmazın dava dışı … adına kayıtlı iken, icra takibi kapsamında ihaleyle satışının ipotek hakkı sahibi dava dışı bankaya yapıldığı gözetildiğinde, öncelikle davacının zarar iddiası irdelenmelidir. Bu noktada önemle vurgulanması gereken en önemli husus; davacı hakkında dava dışı banka tarafından takip yapılmadan taşınmazın elden çıkarıldığı, yani takip tarihinde zaten zarara uğranıldığı iddiasına dayanak bahse konu taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olmadığı, adına kayıtlı olmayan bir taşınmazın takip sebebiyle ihale ile satışında satış bedelinin düşük olması sebebiyle, ihale tarihindeki gerçek bedel ile ihale satış bedeli arasındaki fark bedel ve takip masrafları bakımından davacının zarar etmesi ve zarar sebebiyle tazminat talep etmesi mümkün değildir.
Kaldı ki, davacının resmi senede göre bahse konu taşınmazın satış bedelini almış olduğu, dolayısıyla söz konusu bedel ile dava dışı bankaya ödemede temerrüde düşülen 70.976,47 TL borcun ödenerek kapatılabileceği, bu borcun kapatılması için başka bir taşınmaz özellikle iddia edildiği gibi davalı adına ipotekli … ilçesindeki taşınmazın satışının zaruri olmadığı, yine davacı tarafından temerrüt tarihinden hemen sonra bedel karşılığında başka taşınmazların da dava dışı kişilere satılmış olduğu, dolayısı ile davacının zarara uğramış olması halinde dahi bunun davacının kendi eylemlerinden kaynaklandığı dosya kapsamından sabittir. Bu itibarla, zarara uğranıldığı, zarar miktarı ve zarar ile davalı bankanın eylemi (… ilçesindeki taşınmaz üzerindeki ipoteği fek etmemesi) arasında uygun illiyet bağının bulunduğu hususlarının davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmakla, ( davacının fek talep tarihi olan 21/07/2009 tarihi itibari ile ipoteğin fekki için yasal koşulların oluşup oluşmadığının mahkememizin yukarıdaki esas hakkındaki değerlendirmeye bir katkısı da olmayacağından burada yeniden bu hususta tespit ve değerlendirmeye gidilmemiştir) asıl dava yönünden maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, asıl dava kapsamında ipoteğin fekkine ilişkin Mahkememizce daha evvel verilen hüküm kesinleştiğinden bu hususta ipoteğin fekki koşullarının somut olay bakımından ( dava tarihi itibari ile) oluşup oluşmadığı irdelenmeksizin yeniden karar verilmesine yer olmadığına ve asıl davada maddi tazminat talebi reddedildiğinden, mahkememiz bozma öncesi kararı ile hükme bağlanan maddi tazminata işlemiş faizin tahsili talebine ilişkin birleşen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Asıl dava yönünden ipoteğin fekkine ilişkin Mahkememizce daha evvel verilen hüküm kesinleştiğinden bu hususta YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
-Maddi tazminat talebinin REDDİNE,
-Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
2-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası yönünden davanın REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN
3-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, maddi ve manevi tazminat taleplerine denk düşen 1.707,75-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.527,85-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri asıl davaya ilişkin hükümle karara bağlandığından ve yeni esas üzerinden yapılan bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN
9-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 509,93-TL harçtan mahsubu ile bakiye 330,03-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
12-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
13-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtaya temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır