Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/953 E. 2019/96 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/953 Esas
KARAR NO : 2019/96
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 18/10/2018
KARAR TARİHİ: 07/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/08/2008 tarihinde çift taraflı, ölümlü ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, Sürücü İsmail Abak’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçta müvekkillerinin yolculuk ettiklerini, kazaya neden olan … plakalı aracın Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Sigortasının bulunmaması nedeniyle Sigortacılık Kanununun 14. Maddesi gereğince …nden maddi tazminat ve temerrüt tarihinden işletilmek üzere faiz istendiğini, oluşan maluliyet nedeniyle davalı … Hesabına başvuru yapılmış ancak davalı … tarafından yasal süre geçmesine rağmen başvuruyu sonuçlandırmadığını belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, 6704 sayılı kanun gereği dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı bulunduğunu, kazaya karışan … plakalı aracın sürücüsüne davanın ihbarını talep ettiklerini, davacının yolcu olduğu araçta biletli olarak taşınıp taşınmadığı ve söz konusu sigortalı aracın yolcu taşıma yetki belgesi olup olmadığının mahkeme tarafından araştırılması gerektiğini, … plakalı aracın kalkış ve varış yerlerinin tespitinin gerektiğini, karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesinin bir sorumluluk poliçesi türü olmayıp bir can sigortası türü olduğunu, yargılamaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, sosyal güvenlik kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, Güvence Hesabının sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesi talebinin haksız olduğunu, ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dilekçeleri, cevap dilekçeleri ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, davacıların yolcu olarak bulunduğu aracın karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası bulunmaması nedeniyle, meydana gelen zarardan davalının sorumlu olduğu iddiası ile trafik kazası sonucu beden gücü kaybına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Tazminat taleplerine ilişkin zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 72.maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 60.maddesinde) düzenlenmiştir. 818 sayılı BK’nın 60.maddesinde yer alan düzenlemeye benzer şekilde 6098 sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” hükmüne yer verilmiş ve üç türlü zamanaşımı öngörülmüştür. İlki zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayan iki yıllık zamanaşımı süresi olup, kısa süreli zamanaşımı denilen bu düzenlemeye göre sürenin başlangıcı zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsü olan kişiyi öğrenmesi halinde başlamaktadır. İkincisi uzun süreli zamanaşımıdır ve tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Üçüncü süre ise zarara neden olan eylemin, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylemi oluşturması ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresinin daha uzun bir süre olması halinde uygulanacak olan ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir.
2918 sayılı KTK’nun 109/1.maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme ile ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesi sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış yani ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturması yeterli görülmüş, bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu ise aranmamıştır.
Bu kapsamda olay değerlendirildiğinde; kaza 25/08/2008 tarihinde gerçekleşmiş, dava 18/10/2018 tarihinde açılmıştır. Davaya konu eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 8 yıl, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 72.maddesi (818 sayılı Borçlar Kanununun 60.maddesi) ve 2918 sayılı KTK’nun 109/1.maddesine göre uzamış zamanaşımı süresi 10 yıldır. Davanın ise 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu tespit edilmiş olmakla, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 8,50 TL nispi harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
5-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
e-imza
Hakim …
e-imza
BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR