Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/95 E. 2020/575 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/95 Esas
KARAR NO:2020/575

DAVA: Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/01/2018
KARAR TARİHİ:17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin henüz şahıs şirketi olduğu dönemde davalı ile proje hizmetleri sözleşmesi imzaladığını, sözleşme kapsamında 150.000,00-TL karşılığında mimarlık iş yaptığını, işlerin tamamlanmış olarak davalıya teslim edildiğini, … tarafından alınan kavşak yapımı kararı nedeniyle ruhsat alımının geciktiğini ve Kasım 2017 döneminde ruhsatın alma işleminin yeniden işler hale geldiğini, davalını gizli bir şekilde işi askıya aldığını ve bunu müvekkilinden sakladığını, yaşanan durum nedeniyle müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, müvekkilinin sözleşme kapsamındaki edimlerinin %90’ını yerine getirdiğini belirterek davanın kabulü ile 135.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmeye ilişkin herhangi bir fatura kesilmediğini, sözleşme kapsamında işi tamamlamayı mimarın taahhüt ettiğini ve yine sözleşme ile davacı tarafa süreler verildiğini, bu verilen süreler içerisinde işin bitiminin taahhüt edilmesine rağmen işlerin zamanında bitirilmediğini, müvekkilinin haklı olduğunu ve borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Bu kapsamda mahkememizce, 08.07.2019 tarihli, ara karar ile teknik ve mali inceleme yapılması hususunda bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişi heyetinden, tarafların iddia ve savunmaları sözleşme hükümleri, tanık beyanları, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar incelenerek davacı tarafın davaya dayanak edimlerini ifa etmesine rağmen sözleşme gereği davalının ücret ödeme edimini yerine getirmediği iddiası, davalı tarafın davacı tarafça süresi içerisinde sözleşme gereği edimlerin yerine getirilmediği yönündeki savunması değerlendirilerek davacının varsa davaya konu alacağının tespiti ile rapor düzenlenmesi talep edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 11/11/2019 tarihli kök raporda özetle;
Teknik incelemede, yüklenicinin eseri sözleşmede kararlaştırılan vadelerde teslim edip etmediği konusunda yapılan değerlendirmede, “… tarafından ; sözleşmenin 5.1- Maddesinde belirlilen surelere ve 6. maddede belirlilen ruhsat projelerinin ekim 2016 sonuna kadar ilgili belediyece sunulması zorunluluğuna UYMADIĞI KANAATİ OLUŞMUŞTUR” şeklinde görüş bildirilmiştir. Şu halde yüklenicinin, teslim fiili açısından sözleşmede kararlaştırılan vadeye uymadığı, geciktiği tespit edilmiştir. Bu gecikmenin, yüklenicinin temerrüdü olarak değerlendirilebilmesi için gecikmenin yükleniciden kaynaklanan bir sebeple gerçekleşmemiş olması gerekir. Somut olayda yüklenicinin eseri tamamlayıp teslim etme borcunun yükleniciden kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Teknik incelemede bu husus da yanıtlanmış ve “…, şartname gereği hazırladığı projeleri Ekim 2016 tarihi sonunda ilçe belediyesine ruhsat müracaatı için teslim etmediğinden, kavşak çalışmaları nedeni ile kavşak çalışmalarının da…’na 23 Nisan 2017 gönderdiği e-postada “çalışmalarının 3. haftasında olunduğunu. Mayıs başı tamamlanması gerektiğini” bildirirken Nisandan geriye doğra 3 hafta çıkıldığında, proje tesliminin NİSAN 2017 TARİHİNe kadar teslim edilmediği ve proje hizmet süresinin, 10.10.2016 tarihine hafta süreleri ilave edildiğinde tüm hizmetler 05.12.2016 tarihinde teslim edilse idi, kavşak çalışmalarının engel olamayacağı kanaati oluşmuştur” şeklinde, sözleşmede, sözleşmenin kurulması ile işin bedelinin yüzde birlik kısmının yükleniciye ödeneceği kararlaştırılmasına rağmen mali incelemede böyle bir ödemeye rastlanmamıştır. Dosya kapsamında yüklenicinin bu ödemenin yapılmamış olduğunu beyanı da yer almaktadır. Ödemenin yapılmaması karşısında yüklenicinin işe başlamama imkanı var iken bu hakkını kullanmamıştır. Bu nedenle bu hususun da yüklenicinin temerrüdüne engel bir hal olmadığı, sözleşmenin kurulması ile işin bedelinin yüzde birlik kısmının yükleniciye ödeneceği kararlaştırılmasına rağmen mali incelemede böyle bir ödemeye rastlanmadığı, dosya kapsamında yüklenicinin bu ödemenin yapılmamış olduğunu beyan ettiği, ödemenin yapılmaması karşısında; yüklenicinin işe başlamama imkanı var iken bu hakkını kullandığına ilişkin bir belgeye dosya kapsamıında rastlanmadığı, bu hususun da yüklenicinin temerrüdüne engel bir hal olarak değerlendirilemediği, nihai takdirin Sayın Mahkemede olduğu, sözleşmenin, m. 7.2 hükmü uyarınca, yüklenicinin işin bedelini talep edebilmesi için işin tamamlanan aşamasının iş sahibine tesliminin gerektiği, ifa talebinde bulunanın borcunu önce ifa etmesi gereken hallerde alacağını talep edebilmesi için önce borcunu ifa elmiş olması gerekmekte olup, somut olayda da önce ifa yükümlüsü yüklenicinin teslimde temerrüde düştüğü tespit edilmiş olduğu, bu halde karşı taraftan ödemeyi talep edemeyeceği görüşleri bildirilmiştir.
Taraf vekilleri tarafından rapora karşı sunulan beyan ve itirazların değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor tanzimi istenilmiş olup, ek raporda da tarafların itirazları değerlendirilmiş, kök rapordaki görüşler gerekçeli olarak tekrar edilmiştir.
Dava dosyası kapsamında tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller, alınan kök ve ek bilirkişi heyet raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Somut olayda taraflar arasındaki 10.10.2016 tarihli sözleşmenin varlığı, geçerliği ve bir eser sözleşmesi niteliğinde olduğu kuşkusuz olup, çözüme kavuşturulması gereken husus yüklenicinin edimlerinin gereği gibi ifa edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Bu değerlendirme yüklenicinin ediminin gereği gibi ifa edilmiş olmasının koşullarına kısaca değinmek gerekmekledir. Eser sözleşmesinde yüklenici sözleşmede kararlaştırılan eseri, yani bir iş görme sonucunu borçlanır. Bu sebeple, yüklenicinin eser meydana getirme borcu nitelikli bir şapımı borcudur. Eser sözleşmesi ile amaçlanan, iş sahibinin eseri elde etmesidir. Bunıın için yüklenicinin eseri meydana getirmesi ve iş sahibinin iş görme ediminin tamamlanmasıyla kendiliğinden edim sonucunu elde ettiği durumlar hariç, eseri iş sahibine ayrıca teslim etmesi gerekir. Eseri teslim borcu, eser meydana getirme borcunun tamamlayıcısı, iş sahibinin sonucu (eseri) elde etmesinin zorunlu koşuludur. Buna göre, eser sözleşmesinde yüklenici, borcundan eseri sözleşmese uygun olarak tamamlayıp teslim ettiği anda kurtulur. Eserin teslimi, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmesi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hâkimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım yüklenicinin hâkimiyet alanında meydana getirilen taşınır eserleri esas almaktadır. Somut olayda da da fikri bir çalışmanın sonucu olan projelerin kağıt üzerinde cisimleşmiş halleri ile taşınır niteliğini kazandığı için iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirilmesi ile teslim gerçekleşir.
Bilirkişi kök ve ek raporunda özetle belirtildiği üzere,10.10.2016 tarihli sözleşmenin varlığı, geçerliği ve bir eser niteliği taşıdığı belirtilmekle beraber, eserin iş sahibine teslim edilmesi gerektiği, iş sahibinin eseri elde etmesinin zorunlu koşulu olduğu belirtilmiş ve eserin yani sözleşme konusu mimari projelerin iş sahibine teslim edilmediği, eser oluşmasının tamamlanmadığı değerlendirilmiştir.
Davacı, sözleşmenin m. 5.1 hükmünde sözleşme tarihinden bir hafta sonra avans proje tesliminin öngörüldüğü, aynı sözleşmenin m. 11 hükmünde sözleşmenin yürürlük tarihinin avans ödemesi tarihi olarak belirlendiği, bu nedenle m. 11 hükmü gözetilmeksizin 17.6.2016 tarihinin kesin vade imiş gibi ele alınarak avan projenin tesliminde gecikildiği tespitinin hatalı olduğunu beyan etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki bu husus teknik incelemede ele alınmıştır. Mali incelemede avans ödemesinin yapılmadığı sabittir. Yüklenici avans ödemesi yapılmaması halinde işe başlamayı reddebilecek iken işi tamamladığını savunmaktadır. Şu halde yüklenici önce ifa yükümlüsü iş sahibine karşı ifadan kaçınma hakkını kullanmamıştır.
Davacı, avans bedelinin ödenmemesinin edimlerin ifasında sıra başlıklı TBK m. 97’de yer alan düzenleme çerçevesinde değerlendirilmemesinin isabetsiz olduğunu ileri sürmüş ise de; TBK m. 97’de yer alan düzenleme, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde aym anda ifa ile yükümlü olan taraflar açısından öngörülmüş bir düzenlemedir. Düzenlemeye göre: “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Dolayısıyla somut olayda uygulama alanı bulması mümkün değildir. Şöyle ki taraflar aynı anda ifa ile yükümlü değildir. Taraflar arasındaki sözleşmeye davacı ile davalı arasında ifa sırası söz konusudur. Buna göre önce ifa yükümlüsü (avans ödemesi bakımından) iş sahibidir. Yüklenici avans ödemesi sonrası işe başlayacaktır. Kök raporda da sözleşmenin kurulması ile işin bedelinin yüzde birlik kısmının yükleniciye ödeneceği kararlaştırılmasına rağmen mali incelemede böyle bir ödemeye rastlanmadığı, dosya kapsamında yüklenicinin bu ödemenin yapılmamış olduğunu beyan ettiği, ödemenin yapılmaması karşısında yüklenicinin işe başlamama imkanı var iken bu hakkını kullandığına ilişkin bir belgeye dosya kapsamında rastlanmadığı dolayısı ile bu durumun yüklenicinin temerrüde düşmesine engel olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali inceleme sonucunda gerek davacı gerekse davalı ticari defterlerinde taraflar arasında borç, alacak ilişkisini yaratacak herhangi bir işlem, kayıt yapılmadığı tespit edilmiştir.
Buna göre davacının işi zamanında teslim edememesine dayanak yaptığı kavşak çalışmalarının esasen sözleşmede kararlaştırılan vadelerden sonra söz konusu olduğu ve vadelere uyulmuş olsa idi bu çalışmaların eserin tamamlanmasını ve teslimini engellemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Şu halde kavşak çalışmalarının, geçici ifa imkânsızlığı yaratacak şekilde, yüklenicinin ediminin ifasına engel olmadığı ve temerrüdün koşullarının gerçekleştiği anlaşılmakla bilirkişi kök ve ek raporu ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun oluşa göre denetime elverişli bulunarak davacı yüklenicinin bu aşamada önce ifa yükümlüsü iken kendi edimini yerine getirmemesi sebebiyle davalı iş sahibinden bedel ödeme ediminin ifasını, yani alacak talep eme hakkının oluşmadığı kanaatine varılması sebebiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 2.305,47-TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 2.251,07-TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 16.775,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekilinini yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2020

Katip …

Hakim …