Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/911 E. 2022/316 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/911 Esas
KARAR NO : 2022/316

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 05/09/2020
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin), Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili …’in 1961 senesinden beri faaliyet gösteren davalı şirketin babası müteveffa …’in 24.04.2011 tarihinde vefatı nedeniyle mirasçı sıfatıyla intikal ettirmek suretiyle 22.09.2011’den beri ortağı olduğunu, 13.08.2013 tarihinden itibaren ise diğer mirasçıların payını devralmak suretiyle şirketin %50 ortağı konumuna geldiğini, Şirket … – … çevresinde herkesin bildiği, süt ürünleri ve şarküteri alanında muhitte bulunan en meşhur şirketlerinden olduğunu, İşbu limited şirket ortaklığının davalının şirketin diğer ortaklarının (… ve …) müvekkiline karşı haksız olarak takındığı kötü tutumunun ortaklığın devamını çekilmez hale getirmesi ve gelir gider hesabının gösterilmemesi neticesinde müvekkilinin keşide etmiş olduğu … 6. Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haklı nedenle son 3 yıla ait şirket bilançolarını, geçmiş 3 yıla ait alınan genel kurul kararlarını, 7 gün içinde gösterilmesini talep ettiğini, Fakat işbu ihtarnamenin davalı şirkete ulaşmasına rağmen, herhangi bir geri dönüş olmadığı gibi, diğer ortaklarında müvekkilini şirket mahaline dahi sokmadıklarını, müvekkilinin babasından yadigar kalan bu şirkette diğer ortakların tutumundan dolayı senelerce haftalık 500-TL maaşla çalıştığını, Seneler boyunca müvekkilinin şirketin kar payından payına düşeni alamadığını, Şirketin günde ortalama 12.000-TL – 15.000-TL ciro yaptığını, bunların bir çoğunun elden nakit olarak alındığını, dolayısıyla resmi kayıtların gerçek karı yansıtmayacağını, müvekkilinin 2018 yılının temmuz ayından beri dükkana hiçbir şekilde alınmadığını, dükkana alınmadığı süreçte meydana gelen zarar ve ziyandan hiçbir biçimde sorumlu olmadığını, dava süresince ivedilikle tedbir kararı verilerek şirkete kayyım atanmasını talep ettiklerini, diğer şirket ortaklarının müvekkiline şirket payının hissesini devretmesi için müvekkilinin üzerinde ciddi derecede baskılar oluşturduğunu, Öyle ki müvekkilime hissesini devretmesi için 100.000-TL gibi komik bir rakam teklif ettiklerini, bu süreçte müvekkilini maddi olarak da zarara uğrattıklarını, müvekkilinin şirket ortaklığından kaynaklı olarak hiçbir gelir elde edemediği gibi; şirketin işleyişine ve bu ortaklıktan oluşabilecek sorumluluklarını dahi en ince ayrıntısına kadar bilmediğini, davalıların müvekkillerine hesap vermedikleri gibi; işbu ortaklıktan kaynaklı hiçbir ödeme de yapmadıklarını, Şirketin yapısı tarafların ortaklık payları ve koymuş oldukları sermayeler göz önüne alındığında müvekkilimin her ay ciddi anlamda bir gelir elde etmesi gerektiğini, ancak; müvekkillerime hiçbir şekilde ödeme yapılmadığı gibi; müvekkilinin koyduğu sermayeden de olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını belirterek, ivedilikle ve öncelikle tensip ile birlikte; söz konusu şirkete kayyum atanması ve işlemlerin kayyum kontrolünde yapılmasına yönelik ara karar oluşturulmasını ve son bilanço ile reel mali durumun bilirkişi heyeti ile tespitini; devamında … şirketi’nin müvekkili adına olan %50 hissesini sayın mahkemenizin ttkm.638 gereğince kuracağı hükümle ortaklıktan çıkma kararı verilmesine; ttkm.641 gereğince ayrılma akçesinin bilirkişiler marifetiyle reel değeri hesaplanarak şirketten tahsiliyle müvekkilime verilmesine; şirkete ait garanti bankası, …, … bankası nezdinde bulunan banka hesapları, kredi kartları ve hesap hareketlerinin mahkemeniz dosyasına temini için müzekkere yazılmasını, devamında müvekkilimin hissesine karşılık gelen kısmın tespiti ile müvekkiline ait sermayenin, işleyecek olan ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının babasından mirasen intikal yoluyla ve diğer hissedarların hisselerini alarak 22.09.2011 tarihinden itibaren müvekkili şirkette %50 hissedar olduğunu, diğer hissedar olan aynı zamanda şirketin müdürü olan …’in ise davacının amcası olduğunu, …’in davacının babası olan vefat eden kardeşi ve kızkardeşleriyle beraber 1961 yılında bu şirketi kurduklarını, 58 yıldır faaliyette bulunan bu şirketin …’nde küçük bir dükkanda gıda satışı yaptığını, kurulduğu günden beri de iştigal konusunun aynı kaldığını, küçük bir aile şirketi olduğunu, davacının dava dilekçesinde diğer şirket hissedarı amcası olan …’in takındığı haksız tutum nedeniyle ortaklığın çekilemez hale geldiğini ve gelir gider hesaplarının kendisine gösterilmediğini, dükkana sokulmadığını iddia ettiğini, bu nedenle de şirketten çıkmak istediğini, Halbuki davacının 2011 yılından beri dükkanda çalıştığını ve satışları kendisinin yaptığını, hiçbir tarihte kendisinden bir bilgi saklanmadığını, aksine diğer hissedar olan amcası kardeşinin hatırasına davacıya her zaman sevgi ve şevkatle yaklaştığını, ancak davacı babasının hissesini devraldığından beri sürekli farklı işler yapmak istediğini ve bu işten sıkıldığını sürekli dile getirdiğini, nihayetinde davacının şirketten ayrılmak istemesine diğer hissedarın bir itirazının olmadığını ve tüm haklarının kendisine verileceği defaten söylendiğini, ancak her nedense davacı haklarını sulhen almak yerine dava açmak yolu tercih ettiğini, Oysa ki dükkandaki malların değeri ve miktarının belli olduğunu, Satışların da muhasebe kayıtlarında mevcut olduğunu, şirketin defter ve kayıtlarında yapılacak bir inceleme ile kolaylıkla davacının haklarının hesaplanabilecek durumda olduğunu, dükkandaki malların kaybolma ve yok olma ihtimali de bulunmadığını, üstelik dosyada müvekkili şirketin temsilcisi olan amcasının şirketi kötü yönettiği ve zarara uğrattığı yönünde bir iddia olmadığı gibi bu yönde delil de sunulmadığını, Dolayısıyla davacının kendisi şirketten ayrılırken şirkete kayyum tayin edilmesini de talep etmesinde hiçbir hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davacının haklarının belirlenerek şirketten çıkarılmasını, müvekkili şirketin yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığına dair bir delil sunulmadığı gibi müvekkilin devamlı bir kayyum tarafından temsilinin ve ilerinin yürütülmesinin şirket yapısına uygun olmadığı son derece açık olduğundan müvekkile kayyum tayin edilmesi talebinin reddini , davacının iş bu davayı açmasında müvekkilin kusuru olmadığından masraflarla vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin …E.sayılı dosyasında;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili adına iş bu davadan önce ortaklıktan çıkma davası açtıklarını, bu davanın hali hazırda derdest olduğunu, … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas numarasıyla görüldüğünü, davacı müvekkilinin 1961 senesinden beri faaliyet gösteren davalı şirketin, babası …’in 24/04/2011 tarihinde vefatı nedeniyle mirasçı sıfatıyla kendisine intikal eden paylar nedeniyle 22/09/2011’den beri ortağı olduğunu, 13/08/2013 tarihinden itibaren ise diğer mirasçıların payını devralmak suretiyle şirketin %50 ortağı konumuna geldiğini, davalı şirketi … – …çevresinde herkesin bildiğini, süt ürünleri ve şarküteri alanında muhitte bulunan en meşhur şirketlerden olduğunu, davacı müvekkilinin ortağı olduğu hiçbir dönemde kar payı dağıtımı yapılmadığını, ayrıca gelir gider hesabının gösterilmediğini, bu nedenle davacı müvekkilinin davalıya keşide etmiş olduğu … 6. Noterliği’nin …tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, son 3 yıla ait şirket bilançolarının, geçmiş 3 yıla ait alınan genel kurul kararlarının 7 gün içinde gösterilmesini talep ettiğini, fakat işbu ihtarname davalı şirkete ulaşmasına rağmen, herhangi bir geri dönüş olmadığı gibi, diğer ortakların müvekkilini davalı şirkete dahi sokmadığını, işbu hususla ilgili halihazırda derdest “ortaklıktan çıkma” konulu … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının mevcut olduğunu, davacı müvekkilinin, babasından yadigar kalan bu davalı şirkette diğer ortakların tutumundan dolayı senelerce haftalık 500 TL maaşla çalıştığını, seneler boyunca hak ettiği kar payını alamadığını, davalı şirketin günde ortalama 12.000 TL – 15.000 TL ciro yaptığını, bunların bir çoğunun elden nakit olarak alındığını, dolayısıyla resmi kayıtların gerçek karı yansıtmayabileceğini, fakat Mahkememiz uygun gördüğü takdirde bilirkişi marifetiyle şirketin “reel cirosu ve net karı”nın hesaplanabileceğini, diğer iki şirket ortağının kar payı dağıtımından keyfi bir şekilde sarfınazar ettiklerini, bilindiği üzere kar payı dağıtımının hesaplama biçiminin TTK’nın 508. maddesinde belirtildiğini, şirket sözleşmesinde aksi belirtilmediği için davacı müvekkilinin şirket kar payının %50’sine hak kazandığını, bu kar payının yıllık bilançoya göre belirlendiğini, diğer şirket ortaklarının, davacı müvekkiline şirket payının hissesini devretmesi için ciddi derecede baskı yaptıklarını, öyle ki hissesini devretmesi için 100.000 TL gibi komik bir rakam teklif ettiklerini, dükkanın yeri ve konumu dikkate alındığında ve iştigal konusu piyasa da düşünüldüğünde, böyle bir şirket hissesini devralmak için ortalama 4.000.000 TL gibi rakamlar ödendiğini, kaldı ki bu kıymetteki bir şirketin kar payının da o derece yüksek olması gerektiğini, bu süreçte davacı müvekkilinin maddi olarak zarara uğradığını, şirket ortalığından kaynaklı olarak hiçbir gelir elde edemediği gibi, şirketin işleyişini ve bu ortaklıktan oluşabilecek sorumluluklarını dahi en ince ayrıntısına kadar bilmediğini beyanla müvekkili adına olan %50 hisseye düşen 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018 yılları kar payından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL’nin işleyecek olan ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davada derdestlik itirazlarının olduğunu, davacının … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası ile ortaklıktan çıkmak istediğini ve bu davada ayrılma akçesi dahil tüm haklarını talep ettiğini, Mahkemece davacının şirketten ayrılması için gerekli tüm hakların hesaplandığını, davanın devam ettiğini ancak davacının iş bu davada da aynı taleplerde bulunduğunu, bilindiği üzere tarafları veya konusu bakımından halihazırda görülmekte olan bir davanın aynı veya bir başka mahkeme önünde ikinci kez açılması yasağının derdestlik itirazı olarak düzenlendiğini, Mahkememiz dosyasındaki taleplerle … 12 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki talepler aynı mahiyette olmakla derdestlik teşkil ettiğini, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacının TTK’nın 608. maddesi gereğince kar payı isteme hakkı olmadığını, kar payının sadece net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabileceğini, kâr payı dağıtımına ancak kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebileceğini, müvekkili şirketin yedek akçelerinin ayrılmadığını, davacının şirketten çıkmak istemesi nedeniyle de tüm sermaye payı, ayrılma bedeli olarak kendisine ödeneceğinden müvekkili şirketin sermayesi yarıya inecek olup bu ödemelerin malvarlığı kaybına sebebiyet vereceğini, dolayısıyla ortada dağıtılacak bir kar payı olmadığını, üstelik davacının 2018 yılında açtığı dava ile müvekkili şirketten ayrılmak istediğini ve şirketteki esas sermaye payının gerçek karşılığını talep ettiğini, dolayısıyla 2018 yılında artık şirketten ayrılma iradesini gösterdiğini, bu nedenle de çıkma talep ettiği 2018 yılından itibaren müvekkili şirketten kar payı talep etmesinin mümkün olmadığını, şirket sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe, kâr payının esas sermaye payının itibarî değerine oranla hesaplandığını, davacının 2018 tarihi itibarıyla esas sermayesi karşılığında ayrılık akçesi adı altında tüm haklarını alacağını, bu nedenlerle kar payı talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu beyanla öncelikle davanın derdestlik nedeniyle usulden ve aksi halde esası itibarıyla reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Asıl davada, Dava haklı sebeple limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payına ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilafın davalı münkir olup, davacının şirketten haklı sebeplerle çıkma şartlarının oluşup oluşmadığı, varsa haklı sebeplerinin ne olduğu ve haklı sebeple çıkma şartlarının oluşması halinde çıkma payının tespiti ile kendisine ne kadar çıkma payının ödenmesi noktalarında toplandığı görülmüştür.
Birleşen davada Dava, Limited Şirket ortağının kar payı talebine ilişkindir. … 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin …E.sayılı dosyası ile her iki davadaki taleplerinin birbiri ile bağlantılı olması sebebiyle bir davada verilecek kararın diğerini etkileyeceği ve talebin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinden davalar arasında irtibat bulunduğu, yargılamalarının birlikte yürütülmesi ve delillerin birlikte tartışılması gerektiği kanaatine varıldığından HMK’nın 166. maddesi gereğince birleştirildiği görüldü.
Davalı şirketin sicil dosyası, Davalı şirketin son bilançosu, Davalı şirkete ait taşınır ve taşınmaz mallara alacak ve borçlara ilişkin liste ile varsa marka patent ve fikri hakkına ilişkin bilgi ve belgeler, dosyaya celp edilmiştir.
Mahkememizin 12/04/2019 tarihli ara kararı ile davacının kayyım atanması talebinin yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce Davacı tarafın çıkma payı tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişilerin 17/01/2020 tarihli raporunda özetle;
Mali Değerlendirme;
Davacının davalı şirkete ortak olduğu 2011 yılından dava dönemi olan 2018 yılı tarih aralığında geçen 8 yılda ana faaliyeti dışında başla bir gelir kaynağı bulunmadığı,
İncelenen 8 yıllık dönemde mali tabloların istikrarlı olduğu, dönemsel bazda dalgalanmaların dahi bulunmadığı, şirketin özvarlıklarını koruduğu.
“Yıllar itibari ile satışların düzenli olarak artış gösterdiği, yapılan faaliyet karı oranı hesabında her yılın yaklaşık % 2 oranında faaliyet karı ile seyrine devam ettiği,
– Vergi ve SGK prim borçlarının dönemsel olarak ödendiği, davalı şirketin geçmiş dönem ödenmeyen vergi ve SgK borçlarının olmadığı,
-Davacının faaliyet konusu itibari ile nıhai tüketiciye hitap etliği, 8 yıllık dönemde devamlı kurumsal Müşterilerin sadece … ile … Şirketi olduğu, ancak bu kurumlara dahi yapılan satışların genel satışlar içinde önemli bir varlık göstermediği, bu nedenle cari hesaplarında süreklilik arz eden kurumsal yapılardan kaynaklı Müşteriler portföyü bulunmadığını söylemenin yanlış olmayacağı, davalı şirket borçlarının ticari mal alımlarından kaynaklı olduğu,
-Şirketin 31.12.2014 tarihli bilançosundan itibaren banka veya finansal kurumlara borcunun bulunmadığı, önceki dönem banka borç tularlarının önem arz eden tutarlar olmadığı,
-Davacının davalı şirketten ayrılmaya karar verdiği 2018 yılı 3’er aylık gelir tabloları incelendiğinde önceki yıllardan farklı sıra dışı mali durumların ortaya çıkmadığı,
-Davalı şirketin aktif kayıtlarında bina, daire, dükkan şeklinde gayrimenkul olmadığı, şirket demirbaşlarının dükkanda kullarılan stand, dolap. masa vs. eşyalardan oluştuğu, şirket aktifinde 2011 yılından beri 36.167.73 TL değerinde bir adet taşıt aracının kayıtlı olduğu, bu aracın aynı değerle 2018 yılında da kayıtlı olduğu, ancak yapılan incelemede bu aracın 2015 yılında satılarak yerine 2. El … plakalı … kamyonet tipi aracın satın alındığının öğrenilmiş olup. muhasebe kayıtlarında eski araç satışının yapılmadığı ve yeni araç alımının da kayda geçmediğinin anlaşıldığı, yeni araç alımına ait bir faturaya ulaşılamamakla beraber temin edilen araç sözleşmesinde satış bedelinin 73.950,00 TL olduğunun görüldüğü, kayıtlarda var olan ancak 2015’de satılmış olan aracın ise satış evraklarına ulaşılamamakla beraber aracın 2005 model … model araç olduğunun belirtildiği,
-Bilanço kayıtlarında görülen araç kaydının hatalı olmasına rağmen ayrılma akçesi hesabının eski aracın satış yeni aracın alım kaydı yapılmadığından ve belgelere de ulaşılamadığından mevcut durum üzerinden/resmi bilanço bilgilerinden yapılmak zorunda kalındığı,
– Yukarıda ayrıntısı verildiği üzere 2019 yılında … Şirketi’nın kurulduğu, 2019 yılı 2. Yarısında 4 adet fatura ile davalı şirketten …’a kdv dahil toplam 245.837,30 TL satış yapıldığı, ancak davalı şirketin 2019 yılı ticari defterlerinin henüz yazdırılmadığı, bilgisayar ortamı ile fatura suretlerinden bilgi sahibi olunduğu, gelinen aşamada davacı için bu faturaların ortağı olduğu firma için gelir kaydedildiği,
“-Dava dilekçesi ile ortaklıktan ayrılma talebinde bulunmakla beraber sadece davali şirketin günde ortalama 12.000,00 TL -15.000,00 TL ciro yaptığı, bunların bir çoğunun elden nakit alındığı, dolayısıyla resmi kayıtların gerçek karı yansıtmayabileceğini, eleştirisinde bulunulduğu, öte yandan davacı vekilinin 29.03.2019 tarihli beyan dilekçesinde bu kez davacının bildiği kadarı ile şirketin ortalama 120.000,00 TL-140,000,00 TL arası kazanç elde ettiği şeklinde bir ifadeye yer verdiği, ancak belli bir süre belirtilmeyen bu rakamın anlamlı kalmadığı,
-Davacının 2018 yılında miras yolu ile intikal eden davalı şirket ortaktıktaki sermaye payını 2013 yılında diğer 3 ortaktan hisse alımı ile ortalık payını yükselttiği, davacının bu hareketi ile davalı şirket ortaklığından memnun olduğunun sonucuna varılması gerektiği, davacının şirket gelirlerinin gerçeği yansıtmadığı eleştirinin ispat editebilir olmadığı, ispat edilmesi halinde davalı şirketin vergisel anlamda devleti zarara uğrattığının anlaşılacağı, davacının böyle bir görüşe varması halinde ortağı olduğu ve fiilen çalıştığı davalı işyerinde bunu düzeltmek için hareketsiz kalmasının açıklanamaz olduğu, vergisel kayba yol açan fiilden davacının bizzat çalıştığı düşünüldüğünde ortak olarak sorumluluğunun olacağı,
-Davacının davalı şirkele ait son 6 aydır bilgilere ulaşılamadığı şeklindeki eleştirisinin kabul edilemez olduğu, ilgili vergi dairesine giderek beyannamelere ulaşılabileceği, ayrıca davalı şirketin yetkili mali müşavirliğine başvurulması halinde de bu bilgilerin verilmesi gerektiğinin 3568 sayılı yasaya göre çalışan SMMM tarafından bilinmiş olması gerektiği, öte yandan davalı şirketin mali tablolarının zaten sürprizli olmadığı, davacının ayrılma dönemi 2018 yılt geçici vergi beyannamelerinde de durumun anlaşıldığı,
– Davalı işyerinin kira olduğu, dava dönemi olan 10/2018 döneminde aylık kira ödemesinin ortak dışı bir başka kişiye aylık net 2.500,00 TL olarak ödendiği,
-İncelenen dönemde ticari defterlere yansıyan bir kar dağıtımının olmadığı,
-Sayın Mahkeme tarafından davacının davasının kabulü halinde; davalı şirketin taplam 200.000,00 TL ödenmiş sermayesinin bulunduğu, davacının %50 oran ve 100.000,00 TL sermaye tutarı ile davalı şirkete ortak olduğu, 31.12.2018 tarihli bilançoda toplam 441.712,83 TL özkaynaklardan 10.740,49 TL yasal yedeklerin tenzili sonrası 430.972,34 TL tutarın %50 oranı olan 215.486,17 TL tutarın ayrılma akçesi olarak talep edebileceği, dava tarihinin 08.10.2018 olduğu bilinmekle beraber şirket muhasebe kayıt sisteminde bu tarih itibari ile bilanço oluşturmanım olanaksızlığı ile daha sağlıklı olan 31.12.2018 tarihli kesinleşen bilançolardan hareket edildiği,
-Davalı şirketin celp edilen banka kayıtları incelendiğinde yapılan örneklemelerde birebir kayıtlar ile uyumlu olmadığı saptanmakla beraber, firmanın gelirlerinin miktarını etkileyecek bir sonucun olmayacağı, ” şeklinde ifade edilebilecek görüş ve kanaate varılmıştır.
HUKUKİ İNCELEME VE DEĞERLENDİRME
Huzurdaki dava hukuki niteliği itiharıyla TTK md. 638 f. 2’ye istinaden açılmış haklı sebeplere dayalı olarak ortaklıktan çıkma davasıdır.
Mülga TTK’da olduğu gibi 6102 s. TTK’da da limited şirket artağının çıkma hakkı, haklı seheplerin varlığına bağlı olarak ortağın kişiliğinin korunması gereği mutlak ve berteraf edilemeyen bir hak olarak düzenlenmiştir.
TTK m.638 uyarınca;
“1.Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli
şartlara bağlayabilir.
2. Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”
Öte yandan çıkma hakkı bir bildirim hakkı şeklinde değil; Limited şirketi de koruma amacıyla mahkemeden talep etme hakkı şeklinde öngörülmüştür. Huzurdaki davada davacı, davalı şirketin %50 hissesine sahip olup, şirkette idare ve temsil yetkisi bulunmamaktadır.
Limited şirketlere özgü olarak düzenlenen 638. maddedeki çıkma talebinin haklı bir sebebe dayanması gerekmektedir. Ancak anılan yasa maddesinde haklı nedenler sayılmadığı gibi, davalı şirket ana sözleşmesinde de bu husus düzenlenmediğinden, haktı nedenlerin varlığının hakim tarafından değerlendirilerek saptanması gerekir. Pay sahipleri arasında kişisel çekişmeler bir sermaye şirketi olan limited şirketlerde kural olarak haklı sebep teşkil etmezler. Haklı sebebin nesnel olması aranır. Bununla birlikte bazı durumlarda şahıslar arasındaki ilişkiler de belirli bir ölçüde dikkate alınız. Örneğin aile tipi şirketlerde boşanmalar, aile üyeleri arasındaki çekişmeler, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklar, yine az sayıda ortağı olan küçük şirketlerde ortaklar arasındaki şahsi nitelikteki hüsumet ya da eşit paylara sahip olunan şirketlerde pat durumu haklı sebep olarak kabuL edilebilir.
Huzurdaki dosyada davacı alacaklı olduğunu, şirkete alınmadığını ve karın dağıtılmadığını haklı sebep olarak ileri sürmektedir.
Yukarıda yapıları incelemelerde davacının dava dışı şirket ortakları ile akrabalık ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan mali incelemede şirket karının ise 2011 yılından bu yana dağıtılmadığı görülmektedir. Bilindiği üzere ticaret ortaklıklarının nihai amacı kar elde etmek ve bunu ortaklarına dağıtmaktır. Bu amaca ulaşmak için ortaklığın bütün organları çaba harcarlar. Şirketlerin nihai amacından doğan bu kar payı ortaklar açısından müktesep hak teşkil eder (TTK md. 331, 452), Şirket kar elde amacını terk edemez, saptıramaz, izlenmesini erteleyemez. Bununla birlikte bu hakkın sınırsız olarak kullanılması da söz konusu değildir (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku, (1. Bası,İstanbul 2009, Nr. 899 vd.). Bir başka anlatımla karın dağıtımına ilişkin ana sözleşmede ve kanunda öngörülen birtakım sınırlamalara uyulmak gerekir. Karın dağıtımına ilişkin karar münhasıran genel kurulun yetkisinde olup, istisnai hallerde karın dağıtılmamasına karar verilmesi mümkündür. Kar payı ortakların müktesep haklarından olduğundan bunu sınırlamaya yönelik istisnai düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Davacının 2011 yılından bu yana kardan pay almaması çıkma hakkının kullanımı bakımından haklı bir sebep teşkil eder.
Dolayısıyla akraba olan şirket ortakları arasındaki güvensizlik ortamı, davacının 2011 yılımdan bu yana kardan pay alamaması, haklı sebepler olarak kabul edilebilir. Kaldı ki; davalı şirketin talebi de davacının şirketten çıkarılması yönünde olup, şirketin ticari hayatının devamı bakımından da davacının şirketteki payının verilerek çıkarılmasının uygun bir çözüm olacağı düşünülmektedir.
Son olarak TTK md. 641’e istinaden ortağın şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haiz olduğunu ve bu tutarın davacı bakımından yukarıdaki gibi hesaplandığını belirtmek gerekir. Ayrılma akçesi ortağın ister TTK md. 636 f.3’e istinaden uygun çözüm çerçevesinde ortaklıkları çıkmasına, isterse de TTK md. 640 f.3’e istinaden mahkeme kararıyla ortaklıktan çıkarılmasına karar verilsin TTK md. 641’e istinaden Ödenmesi gereken tutardır.
Ayrılma akçesinin gerçek değeri genel kabul gören yöntemlerle işletme değerinin saptanması ile bulunur. Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre ortaklıktan çıkarılmasına karar verilen ortağın payının, karar tarihine en yakın tarihteki şirket aktifi rayiç değerinin belirlenerek hesaplanması gerekir.
Çıkarılan ortağın kusuru ortağa ödenecek tazminat miktarında bir azalmaya sebebiyet vermez.
Tüm bu hususlar dikkate alınarak davacı ortağın çıkma/çıkarma payı yukarıdaki gibi hesaplanmıştır.
NETİCE VE KANAAT .
Yukarıda arz ettiğimiz mali ve hukuki değerlendirmeler ve gerekçeler ışığında açıklanan nedenlerle her türlü Hukuki Tavsif ve Nihai Kararın Takdiri Yüce Mahkeme’ ye ait olmak üzere;
-Davacının TTK md. 638 f. 2’ye istinaden ortaklıktan çıkma telebinin kabulü için gerekli şartların mevcut olduğu,
-Sayın Mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde davacının alabileceği ayrılma akçesinin 215.486,17 TL tutar olabileceği, şeklinde görüş ve kanaatlerini sunmuşlardır.
Taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
-Daha önce rapor sunan bilirkişi heyetine, işletme/muhasebe öğretim görevlisi bilirkişi Mehmet Hanifi Ayboğa’nın da eklenerek, taraf vekillerinin 6 nolu celsedeki rapora karşı beyanları ile, davacı vekilinin rapora itirazları da gözetilerek, itirazları karşılar mahiyette, gerekçeli denetime elverişli olacak şekilde, (davacı tarafın, hesabın yanlış yapıldığı, hava parasının değerlendirilmesi gerektiği, banka hesaplarındaki paraların dikkate alınması gerektiği, emsal iş yerlerinin cirosunun incelenmesi gerektiği yönündeki itiraz başlıklarının ve araç ile ilgili sunulan itiraz ve belgelerin de değerlendirilerek) ayrılma akçesi hesabı hakkında heyet halinde ek rapor düzenlenmeleri istenilmiştir.
Bilirkişi heyeti mahkememize sundukları 08/09/2021 tarihli ek raporda özetle;
Davalı Şirketin Kaydi Özvarlığı — Rayici Özvarlığı
Aktif Toplamı 807.862,12 TL 998.647,25 TL
Pasif Toplamı (-) -366.149,29 TL -366.149,29 TL
Toplam 441.712,83 TL 632.497,96 TL

Sayın Mahkeme tarafından davacının davasının kabulü halinde; davacının TTK.m.641 mucibi davalı şirketin 31.12.2018 t. rayici bilançosuna göre toplam 200.000,00 TL ödenmiş sermayesinin bulunduğu, davacının % 50 oran ve 100.000,00 TL sermaye tutarı ile davalı şirkete ortak olduğu, 31.12.2018 tarihli rayici bilançoda toplam 632.497,96 TL %50’si olan (632.497,96×0,50-) 346.248,98 TL tutarında ayrılma akçesi talep edebileceği,
KİRA SÖZLEŞMESİNİN DEVRİNDEN KAYNAKLANABİLECEK HAVA PARASI
Davalı işyerinin kira olduğu, dava dönemi olan 10.2018 döneminde aylık kira ödemesinin ortakdışı bir başka kişiye aylık net 2.500,00 TL olarak ödendiği, Davalı şirketin “Rüstempaşa Mah. Kalçin Sokak No:17-F Tahtakale Eminönü/İstanbul” adresinde ticari faaliyete bulunduğu, şirket demirbaşlarının dükkanda kullanılan stant, dolap, masa vs. Eşyalardan oluştuğu, dava dosyası ile sabittir.
Davacı vekili, kira sözleşmesinin devri halinde davalı şirketçe alınacak hava parasının da ayrılma akçesi hesabına dahil edilmesi gerektiğini öne sürerek kök rapora itiraz etmiştir.
2011’de yürürlükten kalkan 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun uyarınca hava parası istemek hapis cezasını gerektiren bir suçtu. Ancak artık kiraladığı işyerini ve kira sözleşmesini devretmek isteyen bir kiracının makul miktarlarda hava parası istemesinin önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Zira sözleşme serbestisi çerçevesinde artık devralacak kiracıdan hava parası istenebileceği gibi, bir iş gördürme, bir şey satın almaya bağlama gibi sayısız birçok türde edim talep edilebilir. Üstelik haklı bir sebep olmadıkça işyeri malikinin bu devre itiraz etme hakkı da bulunmamaktadır. Yine de bu serbesti, iyi niyetle bağdaşmayan birtakım fahiş meblağların istenebileceği anlamına da gelmemektedir.
Normal şartlarda bir kira sözleşmesinin devri için hem kiracının hem de kiraya verenin onay vermesi gerekmektedir. Ancak Kanun, bir istisna olarak işyeri kiralarının devrinde kiraya verenin (haklı bir sebebi olmadığı sürece) onay vermesini zorunlu kılmaktadır.
Bu doğrultuda mülk sahibi; kiracının, bölgede oluşturduğu bilinirliğin karşılığı olarak bir meblağ istemesini engelleyemeyecektir. Ancak kiracıdan bağımsız olarak değeri artan bir taşınmazın devri için kiracının fahiş bir hava parası istemesini hukuk düzeni korumayacaktır.
> Dava konusu olayda, davalı şirketçe halihazırda kiracısı bulunduğu işyerinde mevcut kiracılık hakkının devri hususunda herhangi bir devir sözleşmesi akdedilmemiştir.
> Kiracılık hakkının devrinde elde edilecek hava parası henüz tahakkuk ve tahsil edilmemiştir. Potansiyel (olası) bir kazanç konumunda olmakla davacı muhtemel bir hava parasının ayrılma akçesine dahil edilmesini talep edemeyecektir.
DAVALI ŞİRKETİN BANKALARDAKİ PARASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Davalı şirketin 31.12.2018 itibariyle davadışı bankalardaki parası toplam 11.824,21 TL olmakla işbu paranın bankalarda gereği gibi değerlendirilmediğine yönelik iddiaları özün ilkesi yönünden ayrılma akçesinin tayin ve tespiti konusundaki bilirkişi görüşünü önceli; değiştirici nitelik taşımadığı, anlaşılmıştır.
SONUÇ
Dava dosyası üzerinde yapılan ek inceleme sonucu bilirkişi görüşü;
1. Davacının TTK md. 638/f-2’ye istinaden ortaklıktan çıkma talebinin kabulü için gerekli şartların mevcut olduğu,
2. Sayın Mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde 200.000 TL sermayeli davalı şirkette % 50 paydaş olan davacının davalı şirketten talep edebileceği ayrılma akçesinin (692.497,96×0,50-) 346.248,98 TL olabileceği, şeklinde ek görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Bilirikişi ek raporunun taraflara tebliğ edildiği, taraflarca beyan ve itirazların sunulduğu görülmüştür.
Ek rapor sonrası 16. ATM’nin… Esas sayılı dosyasında birleştirme kararı verildiği ve dosyanın mahkememize gönderilmiş olduğu görüldü. Dosyanın incelenmesinde tarafların aynı olduğu, davanın davacının davalı şirketten alamadığını iddia ettiği kar payının ve kendisine ait sermayenin hesaplanarak davacı şirketten tahsili talebine ilişkin olduğu, dosyada ön inceleme duruşmasının yapılmış olduğu görüldü.
Dosyanın bilirkişilere yeniden tevdii ile, mahkememiz dosyasındaki ortaklıktan çıkma ve ayrılma akçesi talepleri de gözetilip, birleşen 16 ATM dosyası yönünden de inceleme yapılarak, davacı vekilinin bilirkişi ek raporuna karşı sunduğu itiraz dilekçesi de değerlendirilerek, birleşen dosyada davacının talep ettiği sermaye ve kar payına ilişkin inceleme yapılıp, davacının sermayesini ve kar payını talep edebilme koşullarının oluşup oluşmadığına dair ek rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Bilirkişiler mahkememize sundukları 28/01/2022 tarihli 2.Ek raporda özetle
1. Davacının TTK md. 638/f2’ye istinaden ortaklıktan çıkma talebinin kabulü için gerekli şartların mevcut olduğu,
2. Sayın Mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde 200.000 TL sermayeli davalı şirkette % 50 paydaş olan davacının davalı şirketten talep edebileceği ayrılma akçesinin (692.497,96×0,50-) 346.248,98 TL olabileceği,
Birleşen dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonucu bilirkişi görüşü;
Davacının davalı şirketteki sermaye payı (100.000 TL) ve şirketteki birikmiş kar payı (115.169,82 TL) olmak üzere toplam 215.169,82 TL tutarında alacak talebinde bulunabilmesi için gerekli kanuni şartların oluşmadığı, şeklinde 2.ek görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Taraflarca 2.ek rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Davacı vekili tarafından Islah dilekçesi sunulduğu ve ıslah harcının yatırıldığı anlaşılmıştır.
12 nolu celse ara kararı uyarınca davalı vekilinin beyan dilekçesi ve ekinde 3 adet davacının adı ve imzasının görüldüğü muvafakatname başlıklı bir miktar paraların icra dosyaları borcu için mahkememizden verilecek karardan oluşacak alacaktan mahsup edilmek üzere ödenmesine dair davalı şirkete hitaben yazılmış dilekçeler sunulmuş olduğu görülmüş, bu husus 13 nolu celsede davacı vekiline sorulmuş ve davacı vekili” Davalı tarafça sunulan belgeler muvafakatname başlıklı belgeler olup, ödemeye dair dekont makbuz niteliğinde bir belge sunulmamıştır. Yapılan ödemelerin yaklaşık iki yıl önce olduğu iddia edilmekte olup, bu zamana kadar bu ödemelere ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmamıştır. Kötü niyetli olarak bizim ıslah ve harç tamamlama işlemlerini yapmamız beklenmiştir. Yargılamaya uzatmaya matuftur. Davanın raporda belirlenen miktar üzerinden kabulünü talep ederiz” şeklinde beyanda bulunmuş, davacı vekili de söz alarak, “davacı asil ile görüştük. Davalının beyanlarında geçen ödemeleri aldığını bize beyan etti. Bu hususta verilecek kararda taktir mahkemenindir. Verilecek kararda bu ödemelerin mahsubu halinde talep artırım ile dava değeri bilirkişi raporunda belirtilen miktara göre tarafımızca yapılıp harcı yatırıldığından ve davalı tarafın yaklaşık iki yıl önce yapılmış ödemeleri yapmış olduğumuz ıslah ve talep artırım sonrasında ileri sürmüş olduğu da gözetilerek mahsup edilecek kısım yönünden aleyhimize vekalet ücreti ve yargılama gideri yüklenmemesini talep ederiz” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre; asıl davadaki talebin haklı sebeple limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsiline ilişkin olduğu, birleşen davada ise aynı limited şirkete ilişkin kar payı tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Asıl dava yönünden davacı ortaklıktan çıkmak istemekte, davalı şirket te davacının ortaklıktan çıkmasını kabul etmektedir. Bu hususlar ile birlikte çıkma talebi değerlendirildiğinde ve davacının ileri sürdüğü sebeplerin de mahkememizce haklı sebep olarak görüldüğünden çıkma talebi kabul edilmiş ve bilirkişiler tarafından hesaplanan ve mahkememizce de yerinde görülen ayrılma akçesinin (692.497,96×0,50-) 346.248,98 TL olduğu kanaatine varılmış, hesaplanan bu miktardan, mahkememizin son celsesindeki beyanlara da yansıyan ve davacı vekili tarafından da kabul edilen ve mahkememiz dosyasındaki alacağa mahsuben ödendeği anlaşılan 3 adet (davacının imzasının bulunduğu belgelerdeki ödeme miktarı toplamı olan 121.334,40 TL düşüldüğünde geriye kalan miktar olan 224.914,58 TL üzerinden ayrılma akçesi yönünden, ıslah miktarından az olduğundan kısmen kabule dair hüküm kurulmuştur.
Davacı tarafından da kabul edilen bu ödemeler, ıslah tarihinden önce olduğundan ve kısmen kabul kararı verildiğinden, ıslah yapılırken bu ödemelerin düşülerek ıslah talebinde bulunulması gerektiği için davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunmuştur.
Birleşen dosyadaki kar payının ödenmesi talebine ilişkin olarak, davacı, davalı şirketten 205.317,01 TL (geçmiş yıllar karı) ve 25.022,63 TL (2018 yılı
dönem karı) olmak üzere toplam 230.339,64 TL tutarındaki şirket karının şirketteki
%50 payına isabet eden (230.339,64×0,50=) 115.169,82 TL nın kendisine ödenmesini
talep etmekte ise de, kar payı hakkının alacak olarak talep edilebilmesi için, kar dağıtımı konusunda genel kurulun karar vermesi gerektiğinden ve Ortaklar Kurulu tarafından TTK.m.616/1-e hükmü gereği kar payının dağıtılması
hakkında karar verilmesi şart olduğundan davacı kanunen şirketteki kar paylarının doğrudan kendisine ödenmesi talebinde bulunamayacak olup birleşen davadaki talebi reddedilmiştir.
HÜKÜM : Açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile, davacı …’in, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı, … Şirketi’nin ortaklığından haklı sebeple çıkmasına,
2-Asıl dava yönünden hesaplanan 224.914,58 TL çıkma payının (2.103,00 TL’sine dava tarihinden, 222.811,58 TL’sine ıslah tarihi olan 19/03/2022 tarihinden itibaren) işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Birleşen … 16. ATM’nin … esas sayılı dosyası üzerinden açılan davanın reddine,
4-Asıl dava yönünden;
a-Dava konusu olup, kabul edilen değer üzerinden alınması gereken 15.363,91 TL harçtan önceden davacıdan alınan peşin harç 54,40 TL ve tamamlama harcı 5.877,16 TL harcın mahsubu ile kalan 9.432,35 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye aktarılmasına,
b-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 155,00 TL, bilirkişi ücreti 7.500,00 TL olmak üzere toplam 7.655,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 64,95) 4.971,92 TL yargılama gideri ve peşin harç 54,40 TL ve tamamlama harcı 5.877,16 TL olmak üzere toplam 10.903,48 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
c-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 24.194,02 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
d-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan 15.476,77 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya ödenmesine,
5-Birleşen dava yönünden;
a-Alınması gerekli harç 80,70 TL olup, peşin alınan 54,40 TL ve 59,30 TL den mahsubu ile fazla alınmış olan 33,00 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya iadesine,
b-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı şirket yetkilisin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 31/03/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza