Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/873 E. 2022/134 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/873 Esas
KARAR NO : 2022/134

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2018
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil… A.Ş. ile Davalı… arasında 30.11.2016 başlangıç tarihli Üyelik ve Profesyonel Hizmetler Sözleşmesi imzalandığı, ilk entegrasyon çalışması müvekkil şirketin site altyapı sağlayıcısı … Teknoloji/… ile… arasında bir entegrasyon bulunmadığından dolayı şirket içerisindeki ekip tarafından site altyapısının kodlarına müdahale edilerek yapıldığı, ancak bu kodlar ile …altyapısı arasında bazı performans sorunlarına sebep olmuş ve bunun üzerine müvekkil şirket tarafından … firmasına bu entegrasyonu yapmaları için talepte bulunulduğu, akabinde davalı şirket ile … firması entegrasyon için görüşmelere başladığı, ancak bu görüşmeler üzerinden aylar geçmesine rağmen entegrasyon sağlanamadığı, müvekkil şirket söz konusu hizmeti kendi yazdığı kodlarla, performans sorunlarına rağmen kullanmaya devam ettiği, davalı şirket yetkilisi tarafından verilen cevapta da görüldüğü üzere en azından Aralık ve Ocak ayı faturalarının ödenmesi talep edildiği, söz konusu sorunun çözümü için de başka bir personel yönlendirildiği, sorun yine çözülememiş ve müvekkil şirket de hizmeti 28.02.2018 tarihinde tamamen durdurduğu, sözleşmeyi geriye etkili olarak bir de 10.05.2018 tarihinde KEP üzerinden gönderilen mail ile geriye etkili olarak feshettiği, …ise sözleşme kapsamında hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmemiş olup, sözleşme feshedilmiş olmasına rağmen haksız olarak vermediği hizmet için İstanbul … İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı dosyasıyla 27.984,88 TLlik fatura alacağı üzerinden icra takibi başlattığı, müvekkil de icra tehdidi altında söz konusu dosya borcunu ödemek zorunda kaldığı, bu itibarla davalı şirketin, müvekkil şirketin fesih beyanını dikkate almadan, hizmet vermediği halde sözleşme kapsamında fatura alacağını talep etmesi ve bu yönde icra takibi yapması hukuka aykırı olup, müvekkilin icra tehdidi altında ödediği bu bedelin istirdatı gerektirdiği, dolayısıyla haksız takip nedeni ile ödeme yapmak zorunda kalan müvekkilimiz adına bu davayı açmak gerektiği, müvekkilin hukuken dayanağı olmayan borç nedeni ile ödemek zorunda kaldığı 34.474,52 TL tutarındaki paranın istirdadını talep etmek zarureti doğduğu, yukarıda açıklanan nedenler ve resen dikkate alınacak hususlar ile müvekkilin ödemek zorunda kaldığı 34.474,52 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı, dava dilekçesinde, icra tehdidi altında borcu ödediğini belirterek işbu davayı ikame ettiğini, bu iddialar tamamen asılsız ve hayatı olağan akışına aykırı olduğu, işbu davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyada da görüleceği üzere müvekkil şirket tarafından davacıya ödeme emri tebliğ edildiği, tebliğden itibaren 7 gün içerisinde icra takibini durdurma imkanı varken durdurmadığı, Davacı borcunu ödediği, dolayısıyla ortada icra tehdidi altında bir ödeme bulunmadığı, davacı, icra takibini bilebilecek durumda olduğu, iddiaların aksine müvekkil şirket, davacıya vermesi gereken hizmeti eksiksiz yerine getirdiği, davacı, müvekkil şirketin pazarlama, bilgilendirme ve müşteri takip sistemlerine ait, lisansı müvekkil şirkete ait programın bedelini ödeyerek kullanım hakkını satın aldığı, kısacası, sistem bir “abonelik/üyelik” temeli üzerinden işlemekte, abonelik ile ilgili hizmetlerden yararlanmak tamamı ile Davacının insiyatifinde olduğu, davacı sisteme abone olduğu sürece abonelik hizmet bedelini müvekkil şirkete ödemek zorunda olduğu, 2015 yılından itibaren müvekkil şirket tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği, önceki beyanlarımızda da belirttiğimiz üzere, davacı 2015 yılından itibaren müvekkil şirketten hizmet aldığı, daha sonra müvekkil şirketten hizmet alamadığını belirttiği, fakat, davacı hiçbir şekilde talep ettiği hangi hizmete karşılık hangi hususun müvekkil şirket tarafından yerine getirilmediğini ispatlayamadığı, somut delillerle ortaya koyamadığı, davacının iddiaları tamamı ile soyut, ispata muhtaç iddialar olduğu, dava dilekçesinde iddia edilen, fesih yapıldığına, fesih iradesinin müvekkil şirkete ulaştığına ilişkin iddiaları kabul edilemeyeceği, yukarıda açıklanan ve resen gözetilecek nedenlerle; tümü ile haksız ve hukuka aykırı davanın tüm ferileri ile birlikte esastan reddine, dava harç, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yazılım programı hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak sebebiyle davalı tarafından yapılan davacı aleyhine yapılan icra takibinde ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Uyuşmazlığın olan taraflar arasında akdedilen “Üyelik ve Profesyonel Hizmetler Sözleşmesi” gereğince davalının edimini gereği gibi eksiksiz ifa edip etmediği, davacının bedel ödeme edim yükümlülüğünün oluşup oluşmadığı davalı tarafından davalı aleyhine yapılan icra takibinin yerinde olup olmadığı, icra takibi nedeniyle davacı tarafından ödenen bedelin istirdatı koşullarının olup oluşmadığı hususlarında olduğu, uyuşmazlığın çözümü için uyuşmazlığın davalı tarafça davacıya sağlanması gereken sistem entegrasyon sorunu nedeniyle doğduğu gözetildiğinde ilk olarak söz konusu sözleşme uyarınca teknik olarak sistem entegrasyonun sorunsuz çalışmasının davalının yükümlülüğünde olup olmadığı, davalının yükümlülüğünde ise söz konusu hizmetin gereği gibi ifa edilip edilmediği, üçüncü kişi tarafından entegrasyon yapıldığı iddiası sebebiyle teknik olarak bu hususun mümkün olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak davalı tarafça sözleşme gereği edim yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği, getirilmiş ise ne oranda yerine getirildiği, eksik veya ayıplı ifa bulunup bulunmadığı, davalı tarafın bedel talep hakkına sahip olup olmadığı hususlarının tespiti için taraf bilgisayarları ve yazılım sistemi ile taraf ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyeti sunmuş olduğu 25/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlüğü süresince sağlanması gereken …sorunu nedeniyle doğduğu, öncelikle söz konusu sözleşme uyarınca, teknik olarak… davalının yükümlülüğü olup olmadığı, entegrasyon davalının yükümlülüğünde ise gereği gibi ifa edilip edilmediği, üçüncü kişi tarafından … yapıldığı beyanı karşısında teknik olarak bu hususun mümkün olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, heyetimiz teknik konuda uzman sayın üyesi tarafından, raporda belirtildiği üzere bir tespit yapılamadığı, dolayısıyla davalının hizmet verilmesine ilişkin edimi açısından gereği gibi ifanın var olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılamadığı, her ne kadar davalı tarafından sözleşmede, üye olma süresi boyunca bedel ödeneceğinin kararlaştırıldığı dolayısıyla davacının hizmetten yararlanıp yararlanmamasının ücret ödeme borcuna etki etmeyeceği beyan edilmişse de davacının iddia ettiği gibi hizmetten faydalanamamanın … yapılamaması ve bu konuda davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesine dayanması halinde borcun gereği gibi ifa edilmediği sonucuna ulaşılabileceği, Sözleşmenin “Gerekçeli Fesih” başlıkh, m. 11.4 hükmünde, bir tarafın 30 gün öncesinde yazılı bildirimde bulunarak sözleşmenin esasının ihlal edildiğini ve bu durumun giderilmesini bildirmesi gerektiği ve bu süre sonuna kadar ihlal giderilmez ise bu halde fesih hakkını kullanabileceğinin düzenlendiği, davacının bu gerekçeye dayanarak sözleşmeyi sona erdirdiğine ilişkin yazılı bir beyanı bulunduğu, sözleşmenin m. 11.4 kükmünde belirlenen fesih hakkmın hem bir ihlale dayanması hem ihlalin sona erdirilmesi bakımından Sayın Mahkemenin de kabulü halinde geçerlik koşullarına bağlandığı (sözleşme m, 12.1, TTK m.18/1N), dosya kapsamında TTK m. 18/HHi uyarınca, sözleşmenin iptali talebi ile sözleşme sona erdirildiği, fesih hakkının kullamılabilmesi için de karşı tarafa ihlalin giderilmesi bakımından süre verilmesi şartı arandığı, somut otayda taraflar arasındaki yazışmalar incelendiğinde, entegrasyon konusunda bir sorun yaşandığından baksedilmekle birlikte, bunun giderilmesinin talep edildiği, (giderilip giderilmediği belirlenememekle birlikte), (eğer var ise) bu ihlalin ortadan kaldırılması için 30 günlük süre verildiğine ilişkin bir beyana rastlanmadığı, taraflar arasındaki 8.2.2018 tarihli yazışma doğrultusunda, entegrasyonun sorunun uzun süreden beri devam ettiği beyanının yer aldığı, bu yazışmalar doğrultusunda taraflar arasındaki sözleşmenin uygulanması süresinde entegrasyon sorunundan (var ise/tespit edilebilirse) davalının haberdar olduğu ve bu nedenle ayrıca yazılı bildirimin aranmasının MK m. 2 uyarınca dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı sonucuna varılması halinde feshin geçerlik koşulları bakımından tamamlandığının kabul edilebileceği, Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise m. 11.4 hükmü uyarınca feshin geçerlik koşullarınım oluşmadığı sonucuna varılacağı, bu sonuçların teknik bakımdan entegrasyon sorununun var olup olmadığının belirlenmesi ve entegrasyonun yapılmasının davalının yükümlülüğü kapsamında olduğunun ve sorunun giderilmediği hususlarının tespit edilmesi şartı ile anlam ifade edeceği, son olarak fesih beyanının kayıtlı kep adresinden 9.5.2018 tarihinde gönderildiği tespit edilmekle, fesih beyanının ancak bu tarihten sonra ileriye etkili hüküm ifade edeceği, yukarıdaki bilgiler doğrultusunda, somut olaydaki uyuşmazlıkta teknik bakımdan değerlendirme yapılamayan hususların varlığı nedeniyle mali incelemede ayrıntısıyla tespit edilen ödenmiş bedellerin iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda sonuca varılamadığı görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.” şeklinde tespit ve görüş bildirildiği,
Mahkememizce dosyanın ek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyetinin sunmuş olduğu 18/01/2021 tarihli Bilirkişi ek raporunda özetle; “…Teknik inceleme neticesinde, entegrasyon kelimesinin belirsiz bir şekilde kullanıldığı, yazılım mühendisliğinde anlaşıldığı anlamıyla entegrasyondan bahsediliyorsa şu anki mevcut verilerle entegrasyon tespitinin yapılmasının zor olduğu, farklı bir anlamdan bahsediliyorsa bunun açık açık belirtilmesi gerektiği, satın alınan yazılım hizmetinin davacı için özel olarak üretilmeyen hazır bir hizmet olmasından dolayı olduğu gibi davacı sistemlerinde çalışıp çalışmayacağına, hata ortaya çıkıp çıkmayacağına davacı tarafından karar verilmesi gerektiği, yine de hizmet üzerinde test yapılmak isteniyorsa davacı tarafından sözleşme içerisinde test için belli bir süreye ihtiyaç duyulduğuna ve bu süre içerisinde yapılan testlerde ortaya çıkan hataların düzeltilmesi için işlemlerin yapılmasının gerektiğine dair maddelerin eklenmesinin gerektiği kanaatine varıldığı, teknik inceleme neticesinde, entegrasyon kelimesinin belirsiz bir şekilde kullanıldığı, yazılım mühendisliğinde anlaşıldığı anlamıyla entegrasyondan bahsediliyorsa şu anki mevcut verilerle entegrasyon tespitinin yapılmasının zor olduğu, farklı bir anlamdan bahsediliyorsa bunun açık açık belirtilmesi gerektiği, satın alınan yazılım hizmetinin davacı için özel olarak üretilmeyen hazır bir hizmet olmasından dolayı olduğu gibi davacı sistemlerinde çalışıp çalışmayacağına, hata ortaya çıkıp çıkmayacağına davacı tarafından karar verilmesi gerektiği, yine de hizmet üzerinde test yapılmak isteniyorsa davacı tarafından sözleşme içerisinde test için belli bir süreye ihtiyaç duyulduğuna ve bu süre içerisinde yapılan testlerde ortaya çıkan hataların düzeltilmesi için işlemlerin yapılmasının gerektiğine dair maddelerin eklenmesinin gerektiği kanaatine varılmıştır. Mali İnceleme İle; (kök rapora karşı mali inceleme tespitlerine tarafların bir itirazı olmadığından kök rapordaki tespitlerde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.) 28.02.2018 tarihli … seri/sıra no.lu, 6.996,22 TL bedelli ve 14.03.2018 vadeli fatura, 31.03.2018 tarihli …seri/sıra no 6.996.22 TL bedelli ve 14 04 2018 vadeli fatura, 30,04.2018 tarihli … seri/sıra no.lu, 6.996,22 TL bedelli ve 14.05.2018 vadeli fatura, No.lu faturalardan kaynaklı cari hesap bakiyesinin oluşturduğu, Tarafların 2017 ve 2018 yılları incelendiğinde aslen bir uyuşmazlığın olmadığı, aradaki tek farkın davacı tarafından takibe konu edilen davacı şirket tarafından 30.04 2018 tarihli … seri/sıra no.lu, 6.996,22 TL bedelli ve 14.05.2018 vadeli faturanın ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklı olduğu, davacı şirketin kayıtlarına almadığı bu faturayı 03.05.2018 tarihinde …kargo ile iade ettiği, takibe konu diğer 3 faturaya itiraz ve iade olmadığı ve ticari defterlere işlendiği, Davalı tarafından toplam talep edilen ana para alacağının davacının kayıtlarına almadığı 30.04,2018 tarihli … seri/sıra no.lu ve 6.996,22 TL bedelli fatura dahil 2798488 TL tutarın oluşturduğu, davacının icra takip dosyasında kayıtlarına almadığı 30,04.2018 tarihli fatura dahil talep edilen ödemeyi diğer faiz, icra giderleri ile toplam 3447452 TL olarak ödediği, bu ödenen 34.474 52 TL bedelin davaya konu olduğu, yapılan ödeme ile davalı şirketin ticari defterlerinde davacıya ait bir borç/alacak bakiyesinin kalmadığı, davacı şirketin kayıtlarına almadığı ancak icra dosyasında ödemesini yapmış olduğu 30,04 2018 tarihli … seri/sıra nolu, 6.996,22 TL bedelli faturadan ötürü bu kez 15901.002 no lu cari hesap ekstresinde alacaklı duruma geçtiği, davacı şirketin bu hesapta 7.310,19 TL alacaklı olduğu, ancak olması gereken alacak bakiyesinin en fazla fatura bedeli olan 6.996,22 TL olması gerektiği, bu kayıt hatasının icra dosyasında ana para alacağı dışında diğer faiz, vekalet ücreti vs. diğer masrafların da ödenmiş olmasından kaynaklı ödemelerin gider yazılması yerine cari hesap alacağı olarak kısmen gösterilmiş olmasından kaynaklı olduğu, netice olarak davacının davalıdan en fazla kayıtlarda göstermesi gereken alacak tutarının 6.996,22 TL olabileceği, davacı şirketin takip konusu 4 adet faturayı, söz edilen icra dosyasına diğer takip masrafları ile birlikte 34 47452 TL olarak 23.07.2018 tarihinde ödediği tespiti yapıldığı, görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.” yönünde tespit ve görüşlere yer verildiği,
Mahkememizce teknik hususların tetkik ve tespiti için teknik bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmekle rapor tanziminin istendiği, teknik bilirkişi tarafından sunulan 23/05/2021 tarihli raporda özetle; “…Yapılan yerinde inceleme neticesinde incelenen ofiste dava konusu ile ilgili herhangi bir bilgisayarın ya da cihazın bulunmadığı, ofiste bulunan tek bilgisayarın içerisinde de dava konusu ile ilgili herhangi bir yazılım/program/uygulamanın bulunmadığı görüldüğü kanaatine varıldığı belirtilmiştir.” şeklinde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Bu kapsamda somut olayımıza baktığımızda; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince davalı tarafın davacı şirket için yazılım hizmeti sunmayı, davacı tarafın ise bunun karşılığı olarak para ödeme edimini yüklendiği, davacı tarafça sözleşme gereği edimin davalı tarafından gereği gibi ifa edilmediği iddia edilmiş, davalı tarafça ise söz konusu hizmetin verildiği savunması yapılmış, davalı tarafça hizmet gereği davacı adına aylık olarak düzenlenen hesap kullanım ücreti, lisans ücreti, e-posta takviye modülü vs. açıklamalarını içeren rutin olarak verilen hizmetlere ilişkin olarak;
31.01.2018 tarihli … seri/sıra no.lu, 6.996,22 TL bedelli ve 14 .02.2018 vadeli fatura,
28.02.2018 tarihli … seri/sıra no.lu, 6.996,22 TL bedelli ve 14 03 2018 vadeli fatura
31.03.2018 tarihli…seri/sıra no.lu, 6.996,22 TL bedelli ve 14.04.2018 vadeli fatura,
30.04 2018 tarihli …seri/sıra no.lu, 6.996,22 TL bedelli ve 14.05.2018 vadeli fatura, faturalardan kaynaklı cari hesap bakiyesinin oluşturduğu, davalı tarafından davacı … aleyhine İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında talep edilen ana para alacağı olan 27.984,88 TL üzerinden icra takibi yapıldığı takip sırasında dosya borcunun davacı tarafından ödendiği anlaşılmkatadır. Her ne kadar yukarıda ayrıntılarına yer verilen bilirkişi raporlarındaki teknik inceleme ve tespitler kapsamında dosyanın mevcut durumu, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerindeki boşluklar sebbeiyle davalının edimini gereği yerine getirip getirmediği saptanamamış ise de; her iki tarafın da ticari defter ve kayıtlarında takibe konu faturaların kayıtlı olduğu, yalnızca 30/04/2018 tarihi 6.996,22 TL bedelli faturanın davacının kaydında bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafça her ay düzenli olarak adına tahakkuk ettirilen faturaların ödendiği bu hali ile davalının ayıplı ifasına ilişkin bir itiraz, talep veya ihbarının olmadığı gözetildiğinde davacının sözleşme gereği hizmet aldığının kabulünün gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca borçlu-davacı somut olayda takip konusu parayı (borcu) ihtirazi kayıt öne sürmeden ödeme emrine itiraz süresi içinde ödediğinden İİK.nun 72.maddesine göre menfi tespit ve istirdat istemli dava açamaz. Çünkü borçlunun henüz itiraz etme imkanı bulunduğu bir dönemde yaptığı ödeme, cebri icra tehdidi altında yapılmış bir ödeme değildir. Davacının söz konusu icra takibine itiraz ederek takibi durdurma imkanı varken dosya borcunu ödeyerek kapatmış olduğu dikkate alındığında işbu istirdat davasının görülebilmesi şartı olan icra tehdidi altında icra dosya borcunu ödediğinden de söz edilemeyeceği gözetilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 80,70 TL ilam harcının peşin alınan 588,74-TL’den düşümü ile geri kalan 508,04‬-‬TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 5.171,18-TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır