Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/861 E. 2022/918 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2018/861 Esas
KARAR NO:2022/918

DAVA:Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/09/2018
KARAR TARİHİ:02/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı taraf arasında akaryakıt işletmeciliği hususunda 04.02.2016 tarihli ve 10.04.2017 tarihine kadar geçerli bayilik sözleşmesi ve yine aynı tarihli çerçeve protokol akdedildiğini, sözleşme bedelinin 216.827,89.-TL tutarında yatırım katılım bedeli/gayri maddi haklar bedeli iade borcu olduğunu, bayide söz konusu iade alacağının ödenmesinden müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu kabul, beyan ve taahhüt etmiş olduğunu, davalının 04.02.2016 tarihli müteselsil kefaletname ile … Petrot LTD.ŞTİ.’nin 216.827,89.-TL tutarındaki gayri maddi haklar bedeli iade borcunu ve bu borcuna ödeme tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 15 faizini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, Dava dışı … Akaryakıt A.Ş.’nin bahsi geçen yatırım bedeli iadesi alacağının müvekkil şirkete 4.2.2016 tarihinde temlik ettiğini ve davalı tarafın, alacağın temlikinden haberdar olduğunu, davalı ile akdedilen bayilik sözleşmesi ve ekleri 10.04.2017 tarihinde sona erdiğini, taraflar arasında yeni bir anlaşma yapılmadığını, davalı tarafından keşide edilen … 1.Noterliğinin 31.03.2017 tarih ve 3548 yevmiye nolu ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin yenilenmeyeceğini müvekkil şirkete bildirdiğini,04.02.2016 tarihli çerçeve protokolün 7.3 maddesinde kabul ve taahhüt ettiği şekliyle 175.670,74.-TL’yi … Petrol Ltd.Şti.’ne 10.04.2017 tarihinde muacceliyet kesbedeceği tarih olarak kabul edilecek, işbu bayilik sözleşmesi ve eklerinin sonra erme tarihi itibariyle Nakden ve defaten söz konusu bedeli Ödeme tarihinden itibaren başlayarak % 15 faizi ile birlikte ödemekle yükümlü olduğunu belirterek iadesi taahhüt edilen yatırım katılım bedelinin 15.07.2008 tarihinden itibaren % 15 faizi ile birlikte ve yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle;Davacının aleyhe olan beyanlarını ve iddialarını kabul etmediklerini, davacı tarafın iddia etmiş olduğu hususları ispat yükü altında olup, dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiç birinin, usul ve yasa düzenlemeler çerçevesinde, iddia edilenleri ispata elverişli olmadığını, davacının iddia ve davasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kefilin sorumluluğunda zamanaşımı bulunduğunu, bu sürenin asıl borçlunun tabi olduğu süreye bağlı olacağını, borç sözleşmesi yapıldığı tarihten itibaren 10 yıl içinde almaz ve herhangi bir yasal takip de başlatmazsa, 10 yıl içinde borç zamanaşımına uğrayacağından kefilin sorumluluğu da ortadan kalkacağını, bu nedenle zamanaşımı itirazları bulunduğunu, kefalet sözleşmesinin, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabileceğini. kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şart olduğunu, belge asıllarının dosyaya sunulması halinde buna ilişkin her türlü itiraz ve beyan haklarımızı ve delil sunma haklarımızı saklı tuttuklarını, kefalet sözleşmesinin feriliğin sonucu olarak asıl sözleşmeden etkileneceğini, asıl borcun sona ermesi, azalması kefilin sorumluluğunu etkileyeceğini, kefilin borcun aslından kefalet sözleşmesinde gösterilen azami tutarla sorumlu olacağını, davacının davasını ve iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla piyasadaki ve müvekkilin bulunduğu mıntıkadaki koşulların davacı tarafından bilinmesine rağmen tek taraflı olarak hazırlanan ve imzalatılan evrakların geçerliliğinin ve kabul edilebilirliğinin dürüstlük ilkesi ve diğer ilkeler göz önüne alınması gerektiğinin açık olduğunu, Müvekkilin edimlerini bütün özveriye rağmen yerine getirmiş olup, müvekkile ait atfı kabil hiçbir kusurun olmadığının açık olduğunu, müvekkilin sorumlu tutulabilmesi için edimlerini gereği gibi yerine getirmemek bakımından davalının kusurlu olması gerekeceğini, müvekkilin akaryakıt satmak için elinden gelen bütün özveriyi gösterdiğini, ancak davacının edimleri ve koşulları sağlamak hususunda hiçbir sorumluluğunu yerine getirmeden, piyasa ve ekonomik koşullar ile enerji sektöründeki şartlar ile de uyuşmayan , gerçekler ile de bağdaşmadan ifanın imkansız olduğu da belli iken davacının bir takım gerçek dışı iddia ve beyanlar ile taleplerde bulunmasının kabul edilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla asgari alım miktarının bayiin açıkça aleyhine ve onun durumunu güçleştirici miktarda olmasının hayli açık olup davacının güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle geçmişe yönelik bu mıntıkada bu kadar bir satımın olmadığını bilmesine rağmen bu şekilde bir taahhüt alması ve imzalatmasının tek taraflı olup piyasa gerçekleri ile de uyuşmadığını, işbu davada mahkemeyi yetkili kılacak yasal veya sözleşmesel bir düzenleme bulunmadığını, müvekkilin yerleşim yerinin … olması sebebiyle … mahkemelerinin yetkili olduğunu tüm bu nedenlerle davanın öncelikli olarak yetkisilik nedeniyle reddine, müvekkil hakkında açılmış bulunan usul ve esasa aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi nedeniyle alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilaf ; taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesine dayalı olarak geçerli bir kefaletin bulunup bulunmadığı, var ise ne miktarda olduğu, davacının alacağını talep edip edemeyeceği, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davalının yetki itirazı mahkememizce değerlendirilmiş, HMK 17, sözleşmenin 40.maddeleri uyarınca reddine karar verilmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi, kefaletnameler, temliknameler, ihtarnameler, faturalar, ticari defter ve kayıtlar, tanık, bilirkişi deliline dayandırılmıştır. Yargılama aşamasında tanık bildirilmemiştir.
İddia, savunma, taraflarca sunulan bilgi ve belgeler, mahkememizce celp edilen bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiştir.
Davalı taraf adresinin … ilinde bulunması nedeniyle … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor sunulmasına yönelik talimat yazılmış, … 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/37 talimat sayılı dosyasından alınan raporda özetle; tevdi edilen dosya kapsamındaki sözleşmeler ve ekindeki kefalet sözleşmesine ve davalı …’nin yasal defterlerin yerinde incelemesine göre davalı …’nin 175.670,74.-TL miktarındaki iade borç miktarına kefil olduğu ancak kefaletin yasal defterlere yansıtılmadığının tespit edildiğini,
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itirazlarını sunulmuştur. Mahkememizce bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazlar değerlendirilmiş ve … Asliye Hukuk Mahkemesine yeniden talimat yazılarak, davalı … ve … Petrol….Ltd.Şti’nin ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun olarak tutup tutmadığı, defterlerin birbirini teyit eder nitelikte olup olmadığı ve davacı ile davalı … ve dava dışı … Petrol arasında ticari ilişkinin hangi tarihte başladığı, ne kadar sürdüğü, borç ve alacak durumlarının da tespiti için ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan ek raporda özetle; Davalı … ile davacı arasındaki ticari ilişkinin başlangıç tarihi tarafına tevdi edilen defter ve belgelere göre 01.03.2016 tarihi olup, taraflar arasında ticari ilişki 28.02.2017 tarihinde sona erdiğini, davalı yanın yasal defterinin işletme defteri olmasından dolayı taraflar arasındaki borç alacak ilişkisine ilişkin bir değerlendirme yapılamadığını … Petrol Ltd.Şti.’nin Davacıdan 2016 hesap döneminde 32.686.69.-TL (KDV Hariç Mal/Hizmet) satın aldığını, yasal defter kayıtlarına göre davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, tarafıma tevdi edilen yasal defter ve belgelere göre … Petrol Ltd.Şti.’nin davacı ile ticari ilişkisinin 07.01.2016 tarihinde başlayarak 10.02.2016 tarihinde sona erdiği bu tarihten sonra herhangi bir ticari ilişkinin söz konusu olmadığını, 2016 hesap döneminde 2015 hesap döneminden devir dâhil 702.356,97.-TL ticari mal satın aldığını, 59.714,11.-TL gelir elde ettiğini, satılan Ticari malların maliyeti ve İşletme giderleri toplamının 76.944,30.-TL olduğunu ve 31.12.2016 bilançosunda 17.230,19.-TL zararın söz konusu olduğunu, neticeten davalı …’nin 175.670,74.-TL miktarındaki iade borç miktarına kefil olduğu ancak kefaletin yasal defterlere yansıtılmadığının tespit edildiği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Mahkememiz ara kararı doğrultusunda davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak birleştirici rapor sunulmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyetince düzenlenen raporda özetle; tüm dosya münderecatı ve tarafların kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde takdiri mahkemeye ait olmak üzere
Mali İnceleme İle,. Davacı tarafından düzenlenen faturaların Yasal Defterlerinde yer aldığını, defterlerin yasaların emrettiği şekilde tutulduğunu, faturalarla ilgili Mali idareye yapılması gereken bildirimlerin süresinde yapıldığını, açılış ve kapanış kayıtlarının Kanun öngördüğü süreler içinde yapıldığını, Davacı lehine delil olma kuvvetine sahip olduğunu, davaya konu edilen alacağın Davalının, asıl borçlu (… … Ltd. Şti) Lehine, … ve Akpetgaz ile tesis ettiği ticari ilişkisi kapsamında muaccel hale gelmiş ve gelecek her türlü borçlarına istinaden imzaladığı müteselsil Kefaletnameden kaynaklı olarak açıldığını, davacının takip tarihi (25.09.2018) itibari Davaya konu edilen 175.670,74 TL tutar kadar davalı taraftan kefaletnameden kaynaklı olarak alacaklı görüldüğünü, taraflar arasında müteselsil Kefaletnameden kaynaklı olarak davacının talebi doğrultusunda “Ödeme tarihi itibari” ile yıllık %15 faiz talebine istinaden tarafımızdan hesaplanan Faiz tutarının 263.758,35 TL olmakla birlikte, davalının ödeyeceği faiz tutarının davalının ekonomik mahvına sebep vereceğini, davalı tarafa ait Bilirkişi incelesinde paylaşılan Mali veriler ışığında Davalının küçük esnaf kategorisinde yer alabilecek mali verilere sahip olduğunu, Bu Mali veriler ışığı altımda Anapara ödemesinde dahi zorlanabileceğini, mevcut borcun davalının ödeyebileceği tutarın üzerinde olduğunu, takdirin mahkemeye ait olduğunu, sayın mahkemenin yetkisinde olmak üzere en fazla ödeyebileceği faiz tutarının 10.000.-TL”a olabileceğini,
Genel Değerlendirme Bakımından,
Somut olayda hukuki sorunun davacının, davalıdan müteselsil kefalet sözleşmesine dayanan geçerli bir alacak hakkı bulunup bulunmadığına ilişkin olduğunu, dosya kapsamındaki belgeler doğrultusunda yapılan incelemede, borcun kaynağının … … Ltd. Şti ile … Petrol arasındaki 18.7.2007 tarihli sözleşme olduğunun anlaşıldığını, dosya kapsamında … … Ltd. Şti ile … Petrol arasındaki 18.7.2007 tarihli sözleşmenin bulunmadığını, ancak … ile … Petrol-… arasındaki 4.2.2016 tarihli Çerçeve Protokol m. 7 hükmünde, işbu çerçeve sözleşmeden önce kurulmuş olan 18.7.2007 tarihli … … Ltd. Şti ile … Petrol arasındaki bayilik sözleşmeleri ve eklerine atıf yapıldığını, 18.7.2007 tarihli sözleşme kapsamında 15 yıl süreli intifa hakkı karşılığında nakden ve defaten ödenen yatırım katılım bedelinin iade edileceği ve bu iade alacağının ödenmesinden bayinin de müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunun düzenlendiği, taraflar arasında söz konusu 18.7.2007 tarihli sözleşmenin varlığı konusunda bir tartışma bulunmadığını görülmekle Mahkemenin de kabulü ile 216.827,89 TL’lik iade borcunun kefalet sözleşmesinden önce (18.7.2007 tarihli sözleşmeden) doğduğu ve bu iade borcunun 4.2.2016 tarihinde davacıya devredildiğini, alacağın devriyle birlikte kefalet sözleşmesinden doğan alacak hakkını ileri sürme yetkisinin devralana geçtiği (TBK m. 189), davalının ayrıca eşin rızası bulunmadığı için kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürdüğünü, eşin rızası başlıklı TBK m. 584 hükmüne, 28.03.2013 tarihinde 6455 sayılı Kanun m. 77 hükmü ile üçüncü fıkranın eklendiği, eklenen fıkranın “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz” şeklinde olduğunu, şu hâlde TBK m. 584 hükmünün, 28.3.2013 tarihinden itibaren üç fıkra haline geldiği ve bu hali ile yürürlükte olduğunu, davalının müteselsil kefil sıfatı ile yer aldığı kefalet sözleşmesinin ise 21.1.2016 tarihli olduğunu, …’nin, … Petrol Ticari İşletmesinin sahibi ve yetkilisi olmadığı konusunda dosya kapsamında bir beyana rastlanmadığı, Sayın Mahkemenin kabulü halinde TBK m. 584/11I uyarınca kefalet sözleşmesinin kurulmasında eşin rızasının alınmasına gerek olmayan hallerden birinin söz konusu olduğu görülmekle kefalet sözleşmesinin geçerli olduğunun düşünüldüğü görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Yapılan beyan ve itirazlar mahkememizce değerlendirilmiş, ek rapor alınması hususunda dosya bilirkişi heyetine yeniden tevdi edilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda özetle; kök raporda 21.1.2016 tarihinde yapılmış olan müteselsil kefaletname bakımından yapılan değerlendirmede, … ile … Petrol-… arasındaki 4.2.2016 tarihli Çerçeve Protokol m. 7 hükmünde, işbu çerçeve sözleşmeden önce 18.7.2007 tarihinde … … Ltd. Şti ile … Petrol arasındaki bayilik sözleşmeleri ve ekleri çerçevesinde, 15 yıl süre ile kurulmuş olan intifa hakkı karşılığında nakden ve defaten ödenen yatırım katılım bedelinin iade edileceği ve bu iade alacağının ödenmesinden bayinin de müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunun düzenlendiği, her ne kadar iade alacağının dayandığı sözleşme (18.7.2007 tarihli sözleşme) dosya kapsamında yer almasa da bu sözleşmeye davacı ile davalı arasındaki 4.2.2016 tarihli sözleşmede atıf yapıldığı ve taraflar arasında söz konusu 18.7.2007 tarihli sözleşmenin varlığı konusunda bir tartışma bulunmadığı görüldüğünden nihai takdir yetkisinin mahkemede olduğu belirtilerek değerlendirme yapıldığını, şöyle ki mahkeme, 4.2.2016 tarihli sözleşmede atıf yapılan 18.7.2007 tarihli sözleşmenin, yazılı metin olarak dosyada bulunmamasına rağmen, bu sözleşmeye 4.2.2016 tarihli sözleşmede yer verilmesinden hareketle sözleşmenin varlığı ve geçerliğini kabul eder ise alacağın kefalet sözleşmesinden önce doğduğunun kabul edileceğini, ancak mahkemenin 4.2.2016 tarihli sözleşmede 18.7.2007 tarihli sözleşmeden bahsedilmesine ve bu sözleşmeye atıf yapılmasına rağmen 17.7.2007 tarihli sözleşmenin yazılı metninin dosyada bulunmamasına dayalı olarak geçerli olarak kurulmuş bir sözleşmeden bahsedilemeyeceğine hükmederse bu halde alacağın varlığından bahsedilemeyeceğini, davalının da iddiasının bu yönde olduğunu, kök raporda da belirtildiği üzere bu konuda nihai takdirin Mahkemede olduğu görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Somut olayda, davacı tarafından düzenlenen faturaların yasal defterlerinde yer aldığı, defterlerin yasaların emrettiği şekilde tutulduğu, faturalarla ilgili Mali idareye yapılması gereken bildirimlerin süresinde yapıldığı, açılış ve kapanış kayıtlarının Kanun öngördüğü süreler içinde yapıldığı, davacı lehine delil olma kuvvetine sahip olduğu anlaşılmış olup davaya konu edilen alacağın davalının, asıl borçlu (… … Ltd. Şti) lehine, … ve Akpetgaz ile tesis ettiği ticari ilişkisi kapsamında muaccel hale gelmiş ve gelecek her türlü borçlarına istinaden imzaladığı Müteselsil Kefaletnameden kaynaklı olarak açıldığı, davacının takip tarihi (25.09.2018) itibari davaya konu edilen 175.670,74 TL tutar kadar davalı taraftan kefaletnameden kaynaklı olarak alacaklı görüldüğü, taraflar arasında Müteselsil Kefaletnameden kaynaklı olarak davacının talebi doğrultusunda “Ödeme tarihi itibari” ile yıllık %15 faiz talebine istinaden hesaplanan faiz tutarının 263.758,35 TL olduğu, dosya kapsamındaki belgeler doğrultusunda yapılan incelemede, borcun kaynağının … … Ltd. Şti ile … Petrol arasındaki 18.7.2007 tarihli sözleşme olduğunun anlaşıldığı, dosya kapsamında … … Ltd. Şti ile … Petrol arasındaki 18.7.2007 tarihli sözleşmenin bulunmadığı, ancak … ile … Petrol-… arasındaki 4.2.2016 tarihli Çerçeve Protokol m. 7 hükmünde, işbu çerçeve sözleşmeden önce kurulmuş olan 18.7.2007 tarihli … … Ltd. Şti ile … Petrol arasındaki bayilik sözleşmeleri ve eklerine atıf yapıldığı, 18.7.2007 tarihli sözleşme kapsamında 15 yıl süreli intifa hakkı karşılığında nakden ve defaten ödenen yatırım katılım bedelinin iade edileceği ve bu iade alacağının ödenmesinden bayinin de müteselsil kefil olarak sorumlu olduğunun düzenlendiği, taraflar arasında söz konusu 18.7.2007 tarihli sözleşmenin varlığı konusunda bir tartışma bulunmadığı görülmekle 216.827,89 TL’lik iade borcunun kefalet sözleşmesinden önce (18.7.2007 tarihli sözleşmeden) doğduğu ve bu iade borcunun 4.2.2016 tarihinde davacıya devredildiği, alacağın devriyle birlikte kefalet sözleşmesinden doğan alacak hakkını ileri sürme yetkisinin devralana geçtiği (TBK m. 189), davalının ayrıca eşin rızası bulunmadığı için kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürdüğü, eşin rızası başlıklı TBK m. 584 hükmüne, 28.03.2013 tarihinde 6455 sayılı Kanun m. 77 hükmü ile üçüncü fıkranın eklendiği, eklenen fıkranın “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz” şeklinde olduğu, Şu hâlde TBK m. 584 hükmünün, 28.3.2013 tarihinden itibaren üç fıkra haline geldiği ve bu hali ile yürürlükte olduğu, davalının müteselsil kefil sıfatı ile yer aldığı kefalet sözleşmesinin ise 21.1.2016 tarihli olduğu, …’nin, … Petrol Ticari İşletmesinin sahibi ve yetkilisi olmadığı konusunda dosya kapsamında bir beyana rastlanmadığı, TBK m. 584/11I uyarınca kefalet sözleşmesinin kurulmasında eşin rızasının alınmasına gerek olmayan hallerden birinin söz konusu olduğu görülmekle kefalet sözleşmesinin geçerli olduğuna kanaat getirilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile 175.670,74 TL’nin 15/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek %15 faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli olan 12.000,06 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.000,00 TL harcın mahsubu ile eksik olan 9.000,06 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 3.041,12 TL ilk masraf, yargılama aşamasında yapılan tebligat, posta ücreti ve bilirkişi ücreti 3.575,00 TL olmak üzere toplam 6.616,12 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 27.350,61 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde istek halinde ilgililere İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.02/11/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır