Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/860 E. 2022/509 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/860 Esas
KARAR NO : 2022/509

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2017

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin … Şubesinden 14/07/2017 tarihinde araç satın aldığını, aracın 0 km olması ve aracı teslim aldığında davalıya duyduğu güven nedeni ile aracı incelemeden aldığını, müvekkilinin aracı aldıktan bir süre sonra aracın üzerinde ve çeşitli yerlerinde ezikler olduğunu farkettiğini, aracın ayıplı olduğunu gösterir fotoğraflarını çekerek satış temsilcisine gönderdiğini, ancak kendisine dönüş yapılmadığını bunun üzerine 19/07/2017 tarihinde … Müşteri Merkezine konuyu ilettiğini, 20/07/2017 tarihinde davalı …ile görüşen müvekkilinin görüşmeye aracı ile gittiğini, davalı şirketin müdürünün araçtaki ezikleri kontrol edip, göçükleri düzelten bir profesyonel ekip olduğunu, düzeltim yapıldıktan sonra aracın 5.000 ve 10.000 bakımlarını hediye etme teklifinde bulunduğu, müvekkilinin bunu reddederek aracın değişimini talep ettiğini, ancak değişim ile ilgili davalılardan geri dönüş alamadığını, bu nedenle … 46. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnamenin tebliğ olmasına rağmen müvekkiline yazılı bir geri dönüş yapılmadığını, sadece tebliğ tarihi olan 28/07/2017 tarihinde müvekkilinin davalılar tarafından arandığını, sözlü olarak değişim talebinin yerine getirilmeyeceğini, yalnızca aracın 5.000 ve 10.000 bakımlarını hediye edilebileceği bilgisinin verildiğini, müvekkilinin bu teklifi reddettiğini, aracın ayıpları yüzünden piyasa değerinin 2.el değerinde olacağını, müvekkilinin kusurunun bulunmamasına rağmen aracının değerinin düştüğünü, bu nedenle davalılar tarafından araç değişimi yapılmayacak ise aracın değer kaybının ve müvekkilinin yaşadığı elem ve üzüntü nedeni ile manevi tazminat taleplerinin olduğunu beyan ederek, davalı tarafların, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki kanun hükümleri uyarınca, ayıplı ve eksik ifa yapmış olması sebebiyle, öncelikle aracın yenisi ile değiştirilmesini, yenisi ile değiştirilirse aracın içerisine yapılan 3.500,00-TL masrafın müvekkile ödenmesini bu talebin kabul edilmemesi halinde, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL değer kaybı, 5.000,00-TL kazanç kaybı, 186,03-TL ihtarname masrafı ile ve davalıya duyulan güvenin sarsılması ve müvekkilinin yaşamış olduğu üzüntü nedeniyle, 15.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının tacir sıfatına haiz olduğunu, bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğunu, davacının satın aldığı aracı satış sırasında kontrol ettiğini, kendisine eksiksiz bir şekilde teslim edildiğini, aracı bu haliyle teslim almış olduğunu imzasını havi evrak ile beyan ettiğini, davacının aracı ayıpsız aldığına dair beyanından sorumlu olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile söz konusu ayıbın varlığı kabul edilse dahi, küçük bir müdahale ile giderilebilecek olması sebebi ile bu durumda en fazla bedel indirimi gerektirecek bir ayıp olarak kabul edilmesi gerektiğini, ancak davacının aracın yenisi ile değiştirilmesini talep etmesi davacının dava yolunu bir sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullanması sonucunu doğurduğunu, davacının manevi tazminat talebinin bulunduğunu, müvekkili şirketten manevi tazminat istemeyi gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını beyan ederek, haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı …vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görevsizlik nedeni ile davanın reddine karar verilerek dosyanın görevli Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesinin gerektiğini, davaya konu aracın ayıplı mal niteliğine haiz olmadığını, davacının aracı kendisinin ve teslim eden kişinin incelemeden aldığı beyanın gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından talep edilen maddi kalemlerin müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, manevi tazminat talebine ilişkin yasal şartların oluşmadığını, ayrıca ayıbı kabul etmemekle birlikte davaya dayanak sorun nedeniyle akitten dönme değerlendirilecekse de; iadeye konu olacak şekilde davacının bu zamana kadar aracı kullanmayla elde ettiği tüm ticari kazançların hesaplatılmak suretiyle son kertede araçtan faydalanmaya engel bir durumun olmadığı da göz edilerek her halükarda hak ve menfaatler dengesi gereği TBK’nun 227.madde hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini beyan ederek, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, esas bakımından ise haksız ve yersiz açılan davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRMELER;
Dava, davacı tarafından satın alınan aracın ayıplı çıkmasından bahisle aracın onarımı veya uğranılan zararın tazmini, olmadığı takdirde yeni bir araç ile değişimi ve manevi tazminat talebiyle açılan davadır.
TTK md 23/1-c hükmü ” Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
TBK md 223 ise “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır.
Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Açık kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere kanun koyucu ayıp halinde alıcıya bazı külfetler yüklemiştir. Alıcının basiretli tacir olması halinde ise açık ayıpların bildirilmesi için iki günlük süre öngörmüştür.
Somut olayın incelenmesinde davacının dava konusu aracı 14/07/2017 tarihinde satın aldığı, dava dilekçesine göre aracın tavanında olduğunu iddia ettiği eziklerin bildirimini 19/07/2017 tarihinde Fiat müşteri merkezine iletmiş, öncesinde satış temsilcisi ile görüşmeler yaptığını belirtmiş ise de görüşmelerin tarihi ve yapıldığına dair herhangi bir evrakın dosya arasında bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı firmalara müzekkere yazılarak davacı ile aralarında geçen telefon görüşmelerine ilişkin ses kayıtları istenilmiştir. Davacı ile davalılar arasındaki telefon görüşmelerine ilişkin ses kayıtları mahkememizce resen belirlenen CD çözüm uzmanı bilirkişi tarafından döküman haline getirilmiştir. Ses kaydının incelenmesinde davacının müşteri temsilcisi ile aracının bakım yaptırmak için servis bilgisi aldığı bunun dışında araçtaki ayıp ile ilgili herhangi bir bildirimde bulunmadığı görülmüştür.
Davalı şirketten davacının aracı teslim aldığı güne ait kamera kayıtları istenmiş ancak bu kayıtların bulunmadığı bilgisi verilmiştir.
Mahkememizce davacı yanca bildirilen tanıklardan görgüleri sorularak ifadeleri alınmıştır. Davacı tanığı … beyanında davacının dava konusu aracı işyerine getirdiği ilk gün hayırlı olsun ziyaretine gittiklerinde bahsedilen eziklerin bulunduğunu hatta öncesinde davacının sözlü olarak bu durumu kendilerine anlattığını beyan etmiş ancak aracın teslim alınma tarihi ile ilgili bir bilgisinin olmadığını belirtmiştir.
Diğer davacı tanığı … ise davacının kardeşi olduğunu, aracı davacı ile birlikte teslim aldıklarını 2,5 metre yüksekliğindeki aracın üst kısmına teslim alırken bakmadıklarını aracı teslim alıp işyerine geldikten sonra söz konusu göçük ve ezikleri gördüklerini bunun üzerine müşteri satış temsilcisi ile iletişime geçtiklerini bu ezikler dolayısı ile kendilerine ücretsiz tamirat ve 5.000 KM ve 10.000 KM bakımlarının verilmesini teklif ettiklerini davacının bunu kabul etmeyip değişim talep ettiğini karşı tarafın bu hususu düşünüp davacıya geri dönüş yapacağını ancak herhangi bir netice alınmadığını ve üzerinden yaklaşık 10-15 gün geçtikten sonra bir avukat ile görüşüp davalıya ihtarname gönderdiklerini belirtmiştir.
Türk Ticaret Kanunu m.12 “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” şeklinde düzenlenmiş ve “tacir”in tanımı yapılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu m.18/2 ise “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” denilmektedir. Kanun koyucu burada tacirlerin basiretli bir iş adamı gibi davranmalarını emretmektedir. Tacirler basiretsizliklerini bir mazeret olarak ileri süremezler ve ticari işletmesi ile ilgili faaliyetlerinin tümünde basiretli davranmak zorundadır. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü tacir olmanın sonuçları arasında yer almaktadır. Tacir, tacir sıfatına sahip olmayan kişiye göre ticari hayatta daha bilgilidir, sorumluluk sahibidir. Çünkü tacir ticaret alanıyla ilgili, bu alanda sıradan bir insandan çok daha fazla tecrübe ve bilgiye sahiptir. Öngörü yeteneği bu bilgi ve tecrübe birikimi dolayısıyla daha yüksektir. Bu nedenle tacir bilgisizliğini ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
TTK ve TBK’da belirtilen ayıba karşı tekeffül hükümleri ile basiretli tacire dair yapılan açıklamayı içerir hükümler bir arada değerlendirildiğinde tacir olan tarafın basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiği göz önüne alındığında davacının iddia ettiği açık ayıbın varlığının tespiti ve ispat külfetinin davacıda olduğu basiretli tacir olan davacının kanun öngördüğü sürede usulünce ayıp ihbar külfetini yerine getirmediği gibi davalı …’ın sunduğu 14/07/2017 tarihli teslim fişinde davacının eksiksiz hasarsız olarak aracı teslim aldığına dair evrak imzaladığı her ne kadar araçta teslim aldığı esnada fark etmediğini iddia ettiği ezikler olduğunu belirtse de teslim tutanağındaki imzası ve ayıba karşı bildirim külfetini yerine getirmediği anlaşılmakla davacının sözleşmeye konu aracı mevcut hali ile kabul ettiği değerlendirilmiş böylelikle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL peşin harcın başlangıçta alınan 515,51 TL harçtan mahsubu ile bakiye 434,81 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar lehine maddi tazminat talebi yönünden karar tarihine yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 8.015,00 TL vekalet ücretinin, manevi tazminat talebi yönünden karar tarihine yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile her bir davalıya yarı oranında verilmesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Karar kesinleştikten sonra artan gider avansının davacıya İADESİNE, Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın “Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik”in 207. maddesi uyarınca davacının bildireceği İBAN numarasına, İBAN numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan gider avansında kalan paradan karşılanmak üzere PTT vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürünce davacı tarafa iadesine,
7-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 216/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin talebi olmadıkça gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmamasına,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olarak davacı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/07/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza