Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/832 E. 2019/1219 K. 23.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/832 Esas
KARAR NO : 2019/1219

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2018
KARAR TARİHİ : 23/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket ile davalı …A.Ş arasında 4 adet sayacı için 2 adet 05.12.2017 tarihli Elektrik Tedarik Sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafın sözleşmenin 4.6.maddesine aykırı davrandığını, sözleşmenin 4.6.maddesi uyarınca davalı tarafın vermekle yükümlü olduğu 600.000,00 TL tutarındaki kesin süresiz banka teminat mektubu veya nakit olarak temin edilmesi gerektiği öncelikle iletişimde kullanılan e-mail adresi ve iletişim kanalları ile bildirildiğini ancak dönüş alınamadığını, akabinde … Noterliği’nin 16.03.2018 tarihli ihtarname ile bildirildiğini ve ihtarname ile belirtilen sürede teminatın yatırılması aksi halde aboneliğin fesh edileceğinin ve ceza koşulunun uygulanacağının ihtar edildiğini, ihtara rağmen davalı tarafından teminat şartının gerçekletirilmediğini ve… Noterliği’nin 27.03.2018 tarihli ihtarnamesi ile hukuki gerçeğe ve açık sözleşmeye aykırı beyanlar ile müvekkilinin yasal taleplerine ilişkin sözleşme mesnetsiz iddialarda bulunulduğunu, davalı tarafın bu ihtarnamesine karşı müvekkili tarafından …Noterliğinin 03.04.2018 tarih… yevmiye numaralı ihtarame ile davalı tarafa sözleşmeye göre teminat talep edebilme durumunun belgelendirme şartına bağlanmadığını, teminat tamamlama yükümlülüğünün gerçekleşmediğinden sözleşmenin 3.1.maddesi gereğince faturalandırmanın ulusal tarife üzerinden yapıldığını, sözleşmenin kalan zamanında indiriminin sıfırlanarak sözleşmesinin yenilenmiş olduğu gibi hususların ihbar edildiğini, ancak tüm ihtarlara rağmen davalı şirket tarafından üzerine düşen yükümlülüğün yerine getirilmediğini ve teminat borcunun ifa edilmediğini, bu nedenle de sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini ve davalı tarafa her bir sayacı için ayrı ayrı hesaplama yapılarak ceza faturalarının keşide edilerek gönderildiğini, ancak davalının söz konusu faturalara itiraz ederek fatura bedellerini ödemediğini, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalı tarafın takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması ve Yargıtayın 2016 tarihli güncel içtihat ve kararları doğrultusunda %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde; Uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, öncelikle yetki bakımından davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin ticari faaliyet kapsamında ihtiyaç duyulan elektrik enerjisini davacı şirketten temin ederek 4 adet sayaç üzerinden abonelik oluşturduğunu, bu amaçla taraflar arasında enerji alımına ilişkin sözleşme ile birlikte aboneliklerin oluşturularak davacı şirket portföyüne geçirildiğini, davacı şirketin sözleşmede EPDK tarafından yayınlanan tarife üzerinden %3 oranında indirim yaparak tüketilen enerji bedelini fatura edeceğini taahhüt ettiğini, nitekim tüketilen elektrik bedellerinin sözleşmeye uygun olarak müvekkili şirkete fatura edildiğini ve fatura bedellerinin zamanında eksiksiz olarak müvekkili şirket tarafından ödenerek kapatıldığını, davacı tarafın her ne kadar sözleşmede yer alsa da müvekkili şirketten herhangi bir teminat talep etmeksizin abonelikleri kendi portföyüne geçirdiğini ve anlaşmaya uygun şekilde ulusal tarife üzerinden %3 indirim uygulayarak fatura ettiğini, ancak müvekkili şirket tarafından ödemelerin düzenli ve eksiksiz yapılmasına ve ödemeyle ilgili en ufak bir gecikme yada risk oluşmamasına rağmen davacı tarafın … Noterliği’nin 16.03.2018 tarih, … yevmiye numaralı ihtarı ile sözleşmenin 4.6. maddesine dayanarak müvekkili şirkette gördüğü ödeme riski nedeniyle 660.000,00 TL nakit teminatın ödenmesini aksi halde sözleşmenin 3.1 ve 6.3.maddelerinin ihlal edilmiş sayılacağının ve ulusal tarife üzerinden enerji tüketiminin faturalandırılacağının ihtarname ile müvekkiline bildirildiğini, ihtarnameye cevap olarak …Noterliği’nin 27.03.2018 tarih ve… yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderilerek ulusal tarifeye geçilmesinin taraflar arasındaki sözleşme ve yasaya aykırı olacağının bildirildiğini, davacı şirketin … Noterliği’nin 14.05.2018 tarihli ihtarnamesiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, fesih nedeniyle 4 adet aboneliğin 01.06.2018 tarihi itibariyle portföyden çıkarıldığını ve sözleşmedeki cezai şart bedellerini talep ettiğini belirttiklerini, 4 adet fatura düzenlenerek müvekkiline gönderildiğini, faturaların haksız ve kötü niyetli düzenlendiğinden bahisle müvekkili şirket tarafından itiraz edilerek noter ihttarı ekinde faturaların davacıya iade edildiğini, bu arada davacı şirket tarafından cezai şart adı altındaki faturalara ve ayrıca bu faturalara ek olarak 55.735,48 TL’lik icrai cezai şart adı altında bir bedelin de İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu edildiğini, takibe itiraz edildiğinden huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığını, açılan davanın haksız olduğunu, davacı tarafın dürüslük kurallarına aykırı davrandığını, inkar tazminatı talebinin yasal dayanağının olmadığını, davacının takip tarihine kadar faiz talebi ile talep ettiği faiz oranının da yasal olmadığını, açıklanan nedenlerle; öncelikle yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesine, davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki ihtilafın davacının davalıdan sözleşmeden kaynaklı cezai şart talep edip edemeyeceği, cezai şartın talep edilmesinin dürüstlük kuralına, hakkın kötüye kullanılmaması ilkesine uygun olup olmadığı, cezai şart hükümlerinin genel işlem şartı olup olmadığı ve geçerli olup olmadığı, davacının faiz isteyip isteyemeyeceği, icra tazminatı talep edip edemeyeceği, alacağın likit olup olmadığı ve davacının kötü niyetli olup olmadığı ile takibin yetkili icra dairesinde yapılıp yapılmadığı, davanın yetkili mahkemede açılıp açılmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Davalının icra dairesine yetkisine itirazının, İİK.50.madde ve taraflar arasındaki sözleşmenin 8.ve HMK. 17. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
Davalının mahkemenin yetkisine itirazının, taraflar arasındaki sözleşmenin 8.ve HMK. 17. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
Dosyamıza getirtilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 529.254,92-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, İİK.67.maddesinde yazılı 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların defter ve eki belgeleri de incelenmek suretiyle davacının davalıdan takip tarihi itibariyle talep edebileceği sözleşmeden kaynaklı bir alacağının olup olmadığı, varsa ferileri ile birlikte miktarının belirlenmesi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişilerden SMMM … ve Sözleşme bilirkişisi… 11/10/2019 tarihli raporda,
Taraflar arasındaki hukuki sorunun, davacının aralarındaki elektrik enerjisi satış sözleşmeleri uyarınca, teminat talep etme hakkının bulunup bulunmadığı, bulunduğu sonucuna varılırsa bu hakkın MK m. 2 hükmüne uygun kullanılıp kullanılmadığı, sözleşmelerin GİK içerip içermediği ve bunun sonuçlarının belirlenmesinden ibaret olduğu,
Davalının sözleşme m. 4.6 hükmünün uygulanabilmesi için ödeme riskinin belgelendirilmesi gerektiğini beyan ettiği, hükmün ifadesinde böyle bir zorunluluk bulunmadığı, hükmün ifadesinde (lafzında) belgelendirmeye ilişkin bir zorunluluk bulunmamasının, davacının dilediği zaman ödeme riskine dayanarak teminatın tamamlanması veya ek teminat isteyebilmesi şeklinde anlaşılmaması gerektiği, ek teminat talep edilebilmesi için ödeme riskinin bulunması gerektiği, hükmün 2. cümlesinde, abone’den kaynaklı ticari risklere karşılık ek ve yeni teminat talebi İçin abonenin ödeme sorunlarının veya sözleşme bitişindeki son aktif faturalarının, piyasa maliyetlerinin, kâr kaybı ve cezai şart risklerinin, önceki tedarikçisindeki fatura tutarlarının seviyesinin de göz önünde tutulacağının belirlendiği,
Taraflar arasındaki sözleşmelerin “Abonenin Yükümlülükleri” başlıklı m. 6.3. hükmü uyarınca, abonenin, kural olarak sözleşme m. 4.6 hükmündeki risk söz konusu olmasa bile sözleşmenin kurulmasıyla teminat verme borcu altına girdiği, teminatın sözleşmenin kurulması sırasında alınabileceği gibi sözleşme süresince de talep edilebileceği, davacının da dava dilekçesinde anılan hükmü tekrar ettiği, teminat talebi için riskin şart olmayacağını belirttiği ancak davalıya tebliğ edilen … Noterliği, … yevmiye numaralı ve 16.3.2018 tarihli ihtarnamede, sözleşmenin m. 4.6 hükmüne dayanarak teminat talep edildiği, bu hükümde ise ödeme riski görüldüğü takdirde yeni ve ek teminat talep edilebileceğinin belirtildiği, davacının sözleşmenin feshine dayanak yaptığı ihtarnamede ileri sürdüğü sebep ile bağlı olduğu, ödeme riski kavramının, düzenlendiği m. 4.6/c.2 hükmünde geniş olarak ele alındığı, ödeme riskinin belirlenmesinde yalnızca ödeme sorunları değil bunun yanında veya dışında sözleşme bitişindeki son aktif faturalarının, piyasa maliyetlerinin, kâr kaybı ve cezai şart risklerinin, önceki tedarikçisindeki fatura tutarlarının seviyesinin de göz önünde tutulacağının belirtildiği, bu nedenle davalının iddia ettiği gibi salt ödememe riskinin bulunmamasının, ek teminat talep edilmesine engel olmadığı,
Davalının, davacının teminat talep etme hakkını borca aykırılık yaratmak için MK m. 2 Dürüstlük Kuralarına aykırı şekilde kullandığını, davacı ile aralarındaki sözleşmenin GİK içerdiğini beyan ettiği, davacının amacının sözleşmedeki indirimin kaldırılması olduğunu, kural olarak ödeme riski söz konusu olduğunda tahsil edilmeme riskine karşılık sözleşmenin feshedilmesi gerektiğini ancak dava konusu olayda davacının banka garantisinden faydalanarak fatura bedellerinin indirimsiz tahsiline çalışıldığını, davacının bu davranışının MK m. 2 Dürüstlük Kuralına aykırı olduğunu savunduğu daha önce belirtildiği üzere davalının iddia ettiği gibi salt ödememe riskinin bulunmamasının, ek teminat talep edilmesine engel olmadığı, sözleşmede (m. 3.1) hiçbir niteleme yapılmaksızın herhangi bir borca aykırı davranılması halinde davacının indirimsiz faturalandırma hakkına sahip olduğunun düzenlendiği, Somut olaydaki sözleşmenin düzenlemelerinin davalı abone açısından davacıya göre daha ağır olduğu, davacıya alelade borca aykırılıklarda dahi fesih ve indirim hakkı tanındığı, buna karşılık abonenin fesih hakkının söz konusu olmadığı, sözleşmede abonenin yükümlülükleri başlığı altında bir bölüm olmasına rağmen tedarikçinin yükümlülüklerinin ayrı başlık altında açıkça düzenlenmediği, ceza bedeli ödeme koşullarının yalnızca abone açısından düzenlendiği, tüm masrafların abone tarafından ödeneceği şeklinde örneklerini çoğaltılabileceğimiz hükümlerde görülmekte ise davacının indirimsiz tarifeye geçmek için teminat talep ederek borca aykırılık yaratmaya çalıştığı konusunda dosya kapsamındaki belgeler ışığında kesin bir sonucuna ulaşılamadığı, nihai takdirin Sayın Mahkemede olduğu,
Davalının aynı zamanda sözleşmenin GİK içerdiği, davacının uyuşmazlık konusu olayda dayandığı sair sözleşme hükümlerinin müzakere edilmediğini, tek taraflı düzenlendiğini, yazılmamış sayılması gerektiğini; yazılmış sayılsa bile TBK m. 25 uyarınca hakim tarafından denetlenmesi gerektiğini, hükümlerin taraflar arasındaki menfaat dengesini …2’ye aykırı olarak bozduğunu iddia ettiği, raporda yer verilen gerekçeler ışığında uyuşmazlığa konu sözleşmenin hükümlerinin GİK niteliği taşıdığı sonucuna varıldığı, davacı tarafından davalının sözleşmenin içeriği konusunda aydınlatıldığı ve davalının da bu hususu kabul ederek Müşteri Bilgi Formunu imzalandığı, GİK’in yazılmamış sayılması için aranan bilgilendirilmeme, müzakere edilmeme, aydınlatılmama şeklindeki olumsuz koşulların oluşmadığı, Sayın Mahkemenin de aynı görüşte olması halinde yazılmamış sayılma yaptırımı uygulanmayacağı, taraflar arasındaki sözleşmenin m. 4.6 hükmünde davacının ödeme riski söz konusu olduğunda ek teminat talep edebileceği, ödeme riski konusunun hükmün ikinci cümlesinde geniş anlamda kullanıldığı, borçlu abonenin ödeme güçlükleri dışındaki etkenlerin de ödeme riski kapsamında değerlendirilebileceği, bu konuda herhangi bir ölçüt olmadığı, abonenin bu talebi yerine getirmemesinin borca aykırılık oluşturacağı, bu doğrultuda (4.6 hükmü ile bağlantılı) m. 7.2 uyarınca davalı aboneyi portföyden çıkarabileceği eş deyişle sözleşmeyi feshedebileceği, kar kaybı ve ceza bedeli talep edebileceği, buna ek olarak m. 3.1 uyarınca tedarikçinin içinde bulunan aydan itibaren bildirime gerek olmaksızın aboneyi satış tarifesi üzerinden indirimsiz faturalandırabileceği, bunun yanında tüm indirimlerin iade edilmesini ve ek olarak bu borçlara ait gecikme zammını sözleşmenin 4.2 hükmünde belirlenen oranlarda talep edebileceğinin düzenlendiği, tüm sözleşmelerde taraflar aleyhine hükümler bulunabileceği ancak aleyhe hükümlerin GİK teşkil etmesi halinde bu hükümlerin karşı tarafın durumunu MK m. 2 Dürüstlük Kuralına aykırılık oluşturacak şekilde ağırlaştırması halinde TBK m. 25 uyarınca (takdiri-MK m. 4) kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olduğu, Sayın Mahkeme tarafından da yukarıda anılan düzenlemelerin MK m. 2 Dürüstlük Kuralına aykırı şekilde davalının aleyhine olduğu ve onun durumunu ağırlaştırdığı sonucuna varması halinde 4.5 ve onunla bağlantılı yukarıda sayılan hükümlerinin TBK m. 25 uyarınca kesin hükümsüz hale geleceği; aksi halde sözleşmedeki düzenlemelerin geçerli sayılacağı,
Düzenlemelerin TBK m. 25’e aykırı olmadığı ve geçerli sayıldığının kabul edilmesi halinde, sözleşme uyarınca m. 7.2’deki koşullar oluştuğunda, 7.1 hükmünde düzenlenen ceza koşulunun talep edilebileceği, bu hallerden birinin de abonenin portföyden çıkarılması olduğu, somut olayda da abonenin portföyden çıkarılması konusunda bildirim yapıldığının davalıya ihtar edildiği, davacı şirketin, davalıdan 55.735,49 TL tutarına ceza koşulu bedelini sözleşmenin m. 7.2 hükmündeki 7.1 hükmüne atıf dolayısıyla, m. 7.2’nin 4.2 hükmüne atıfla belirlediği aylık %5 oranındaki gecikme zammı olan 9.057,02 TL’yi talep edebileceği, ticari işlerde TBK’de yer alan faiz oranı sınırlamalarının uygulanmayacağının kabul edildiği, ceza koşulunun kural olarak feri niteliği gereği sözleşmenin sona ermesi halinde talep edilemeyeceği ancak tarafların bunun aksini kararlaştırabileceği nitekim m. 7.2 hükmünde de sözleşmenin sona ermesi haline özgü ceza koşulu düzenlemesi yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Şeklinde görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyetinde bulunan Elektrik Mühendisi … 11/10/2019 tarihli ayrık raporunda,
a)Dava Konusu Faturaların Nitelikleri;
Dava konusu faturalar, elektrik enerjisi satışına ilişkin değildir. Dava konusu faturalar; cezai şart, icra cezası ve bunların faizine ilişkin olup salt (mutlak) ceza niteliğindedir.
b)Davalının Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Faturaları Düzenli Ödeyip Ödemediği :
Davalı, elektrik enerjisi satışına ilişkin faturaları, DBS ile zamanında ve eksiksiz ödemiştir.
c)Davacının Davalıdan Cezai Şart Talep Edip Edemeyeceği Hususu:
Sözleşmenin 7.2. Maddesinde; “Davacının, sözleşmenin 7. /. Maddesinde anılan cezai şartı uygulama hakkı vardır ” denilmektedir. Ancak, atıf yapılarak sözleşmenin 7.2. Maddesinde sayılan ihlal hükümlerine sözleşmenin 7.1. Maddesinde anılan cezai şart uygulanamaz. Çünkü, sözleşmenin 7.1. Maddesindeki cezai şart, sadece ve sadece, sözleşmenin davalı tarafından feshedilmesi veya işyerini tahliye etmesi veya başka bir tedarikçi tarafından talep edilmesi durumlarında söz konusudur. Davalı, sözleşmeyi feshetmemiş, işyerini tahliye etmemiş ve başka bir tedarikçi tarafından talep edilmemiştir. Bu nedenle, davacı şirket, davalıdan 464.462,42 TL cezai şart bedelini talep edemeyecektir.
d)Davacı Şirketin Davalıdan İcra Cezası Talep Edip Edemeyeceği:
Davacı, cezai şartın %12’si olan 55.735,49 TL icra cezası olarak tahakkuk ettirmiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere davalıya cezai şart tahakkuk ettirilmediğinden icra cezası da söz konusu değildir. Dolayısıyla, davacı, davalıdan 55.735,49 TL icra cezası talep edemeyecektir.
e)Davacı Şirketin Davalıdan Gecikme Zammı Talep Edip Edemeyeceği:
Davacı, 9.057,02 TL gecikme zammı tahakkuk ettirmiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere davalıya cezai şart ve icra cezası tahakkuk ettirilemeyeceğinden gecikme zammı işletilemez. Bu nedenle, davacı şirket, davalıdan 9.057,02 TL gecikme zammı talep edemeyecektir. şeklinde ayrık görüşünü bildirmiştir.
Dava taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile sözleşmede kararlaştırılan cezai şarttan kaynaklı alacağa ve ferilerine ilişkin yapılan icra takibinin itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması, taraflar arasındaki sözleşme, icra takip dosyası, alınan detaylı, gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu bilirkişi raporu uyarınca davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça, davalıya gönderilen ihtarnamede taraflar arasındaki sözleşmenin 4.6 maddesindeki “tedarikçi, aboneden ödeme riski gördüğü zaman ve durumlarda son 12 ay içerisinde yapmış olduğu tüm sayaçlarının en yüksek toplam tüketim miktarının 2 katı üzerinden hesaplanacak olan teminatı aboneden sözleşme madde 6.3 çerçevesinde talep EDEBİLİR. Tedarikçi abonenin ödeme sorunlarını veya sözleşme bitişindeki son aktif faturalarını, piyasa maliyetlerini, kar kaybı ve cezai şart risklerini, önceki tedarikçisindeki fatura tutarlarının seviyesini de göz önünde tutarak, aboneden kaynaklı ticari risklerine karşılık her daim yeni ve ilave teminat isteme hakkına sahiptir. Abone ödemelerine ve ticari risklerine karşı olan bu teminatı vermeyi kabul eder. Teminatlar, abonenin her türlü doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil eder. Abonenin teminat eksiği olması durumu tedarikçinin madde 4.5 ve 6.3’deki hakları ile birlikte sözleşme ihlali olarak değerlendirilecektir” hükmü uyarınca sözleşmeyi feshetmiş olup bu fesih sebebi dışına çıkamaz. Buna göre de bu sözleşme hükmüne göre sözleşme yönünden teminat şartlarının oluşup oluşmadığının ve oluşmuş ise Medeni Kanun 2. Maddesi çerçevesinde sözleşmede yer almasına rağmen, bunun bir hak olmasına rağmen bunun dürüstlük kuralına aykırı kullanılıp kullanılmadığının da denetlenmesi gerekir.
Davalı tarafça, davacının sözleşmedeki cezai şart hükümlerine dayalı olarak takibe konu ettiği alacak için davacı tarafın hakkın kötüye kullanılması, dürüstlük kuralına aykırı davranılması suretiyle cezai şart almak için sözleşmede öngörülen şartların, ödeme risklerinin gerçekleşmemiş olmasına rağmen, sırf bu amaçla sözleşmeyi feshetmek için teminat talep ettiğini, oysa ödeme riskinin bulunmadığını zira faturalarının doğrudan borçlanma sistemi ile (DBS) banka tarafından ödendiğini, ve ödeme garantisi bulunduğunu buna rağmen teminat talep edilmesinin dürüst davranma ilkesine uygun olmadığı zira davacının sözleşmenin başında teminat talep etmediğini bu nedenle de bu durumun cezai şart talebine kılıf hazırlamak amacı ile dile getirilerek davacı tarafça sözleşmenin feshi ile cezai şart talep edildiğinden bahisle bu durumun Medeni Kanunun 2. Maddesine aykırılık oluşturduğundan ve yine taraflar arasındaki sözleşmenin Genel İşlem Şartlarını içermesi sebebi ile yazılmamış sayılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep ettiği dikkate alınarak tüm bu yönlerinde denetlenmesi gerekmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin birden fazla kez yapılacak sözleşmeler niteliğinde TİP sözleşme hüviyetinde bulunduğu ve Genel İşlem Şartlarını içerdiği ancak davalının sözleşme öncesi bu hükümler yönünden bilgilendirilmiş olması nedeni ile TBK. 21. Maddesi uyarınca yazılmamış olma şartının gerçekleşmemiş olduğuna kanaat getirilmiştir.
Genel İşlem Şartları içeren sözleşmenin özellikle 4.6, 6.3, 6.4 ve 7. Maddesinin davalı aleyhine olduğu sabit olduğundan ancak davalı tarafın indirimli tarifeden elektrik satın almasına ilişkin fatura bedellerinin davacı yönünden ödenmesi hususunun doğrudan borçlanma sistemi ile (DBS) banka tarafından ödenmesinin garanti edilmiş olması hususu dikkate alındığında sözleşmede bu hüküm bulunmasına rağmen ve ödemenin DBS sistemi ile garanti edilmiş olmasına rağmen davacı tarafın ödeme konusunda davalının herhangi bir riskinin bulunmaması, davalının daha önce ödenmemiş faturasının olmaması dikkate alındığında sözleşmede her zaman talep edebileceğine ilişkin hüküm olmasına rağmen riski bulunmadan ve baştan talep edilmemiş olmasına rağmen bilahire davalıdan talep edilmiş olmasının sözleşmenin bulunduğu safha ve tarafların sözleşmeyi işletme süreçleri dikkate alındığında dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceğine, davacının teminat ısrarının Medeni Kanun 2. Maddesine aykırılık oluşturduğuna kanaat getirilmiştir. Zira davalının ödenmemiş bir faturasının olmaması ve ödeme riskinin davacı tarafça ispatlanamaması, aksine davalı fatura borçlarının DBS sistemi üzerinden garanti edilmiş olmasına rağmen teminat ısrarında bulunulmasının gerekçelerinin davacı tarafça ortaya konulamamış olduğu, davalıdan teminat ısrarında bulunulmasının teminatın davalı tarafça nakit karşılanması halinde miktar itibari ile davalı yönünden ciddi bir yük getireceği keza teminat mektubu şeklinde yerine getirilmesinin de teminat mektubununu alınabilmesi için bankaya sunulması gereken kontr teminatlarının olması gerektiği ve ayrıca teminat mektubunun masraflar yönünden de davalı yönünden yük oluşturacağı ve bu durumun MK. 2.’ye aykırı iken ayrıca teminatın karşılanmaması halinde davacı tarafın başkaca yaptırım imkanları varken doğrudan sözleşmeyi feshe gitmesinin davalının dile getirdiği gibi cezai şart almaya dönük ve oluşan piyasa şartları nedeni ile de sözleşmeyi feshedip indirimli fiyattan davalıya elektrik tedarik yükümlülüğünden kurtulurken aynı zamanda davalıdan sözleşmeyi feshetmiş olması nedeni ile cezai şart alma gayesini de güttüğü bu hususun hakkın kötüye kullanılması ilkesine aykırı olduğu ve mahkememizce korunmaması gerektiğine kanaat getirilmiştir. Davacı tarafça, davalının ispatlanamamış herhangi bir riskinin bulunmadığı, ödenmemiş veya geç ödenmiş herhangi bir faturasının olmamasına rağmen bir an için sözleşme hükmü uyarınca teminat talep edilebileceği kabul edilse bile bu teminatın karşılanmaması halinde davacının sözleşme 6.3 son cümlesi uyarınca iyi niyetli davranışın içerisinde olduğunu gösterecek olan “abonenin teminat eksiği bulunduğu sürece, tedarikçi, tarife üzerinden satışa devam etme…” hükmünü işletmesi ve yine sözleşmenin 7.2 maddesindeki “abonenin, sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal etmesi veya mevzuat hükümlerine uymaması, sözleşme boyunca herhangi bir faturasını son ödeme tarihinden önce kısmen veya tamamen ödememiş olması veya madde 4.3, 4.5, 4.6 veya madde 6.3, 6.7 ve 6.8’de belirtilen koşulların sağlanmamış olması halinde, tedarikçinin aboneyi portföyden çıkartma hakkı vardır” şeklindeki hükümler uyarınca davalıyı teminat yatırmamış olmasından dolayı portföyden çıkartması veya indirimsiz, tarife üzerinden elektrik tedarik imkanı var iken bu sözleşme hükümlerini de işletmemiş olmasının davacı tarafın Medeni Kanun 2. Maddesine aykırı davrandığına kanaat getirilmiş ve bu nedenle de davalıdan sözleşmenin feshi ile cezai şart ve ferilerini talep edemeyeceğine kanaat getirilmiş bu nedenle de davasının reddine karar verilmiştir.
Açılmış olan itirazın iptali davasında davacının davası reddedilmiş olmasına rağmen davalı tarafça, davacının İİK. 67. Maddesi uyarınca açıkça davacının takibinde kötü niyetli olduğu, davalının zararına hareket ettiği ispatlanamamış olduğundan, davacının aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş bu nedenle de şartları oluşmadığından davalı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM
1-Davacının davasının reddine,
2-Şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 6.392,09 TL’den düşümü ile geri kalan 6.347,69 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına
5-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Asgari Ücret Tarifesi gereği 35.120,20 TL ücret takdirine, bunun davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
E-imza
Üye …
E-imza
Üye …
E-imza
Katip …
E-imza