Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/819 E. 2023/797 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/618 Esas
KARAR NO:2023/790

DAVA:Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/09/2014
KARAR TARİHİ:19/10/2023

Mahkememizden verilen 25/05/2017 tarih ve 2014/… Esas 2017/… sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2020 tarih ve 2017/… Esas 2020/… Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili şirket hakkında …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile haksız ve kötüniyetli olarak ilamsız icra takibi başlattığını, Yapılan takipte ödeme emrinin usulsüz bir şekilde TK. 35. Maddeye göre tebliğ edildiğini, ve müvekkili şirketin olmayan bir borç nedeniyle borçlandırıldığını, araçlarının üzerine haciz konulduğunu, mahkemenin uygun göreceği bir teminat veya dosya borcunun tamamının dosyaya depo edilmesi karşılığında müvekkil şirket araçlarındaki hacizlerin kaldırılmasını, yapılan haksız ve kötüniyetli takip nedeniyle müvekkil şirketin bankalarla olan kredi ilişkilerinde ciddi zarara uğradığını, bankaların takip tehdidine maruz kaldığını, tüm bu sebeplerle müvekkil şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile müvekkil şirket araçları üzerinde bulunan haciz ve yakalama kararlarının kaldırılmasını, müvekkili şirket hakkında başlatılan takibin iptaline karar verilerek davalının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davacı tarafa karşı başlatmış olduğu takibin ve ödeme emrinin haklı ve usulüne uygun olduğunu, müvekkilinin ticari defterlerinin taraflar arasındaki ticari ilşiki ve müvekkilinin alacağının varlığını kanıtladığını, müvekkili ile davacı arasındaki uyuşmazlığın mal taşıma sözleşmesinden kaynaklanan bedelin ödenmemesinden kaynaklandığını, davacı tarafın maldaki gümrük sorunu nedeniyle malı teslim alamadığı için müvekkilinin yapmış olduğu bu masrafları ödemekten kaçındığını ancak malın Türkiye’ye kabul edilmemesinde müvekkile atılacak bir suçun bulunmadığını, davacı tarafa yapılan icra takibinin haklı ve yerinde olduğunu, sunulan tüm bu sebeplerle, haksız ve yersiz açılan davanın reddine, müvekkil lehine %40’tan olmamak üzere tazminata karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME:
Dava İİK’nun 72. Maddesine göre açılmış menfi tespit davası olup, davacı taraf davalının yapmış olduğu icra takibinde belirtilen miktarda borcunun bulunmadığını ve icra dosyasına ödemiş olduğu paranın davalıdan istirdadını talep etmiştir.
Dava konusu miktarın talep edildiği …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış olup, incelenmesinde; alacaklının işbu dosyamızın davalısı, borçlunun işbu dosyamızın davacısı, alacak kalemlerinin 3.324,00 Euro asıl alacak 335,50 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.659,50 Euro olduğu olduğu görülmüştür.
Bilirkişiler Raporlarında; ”Olayda Yunanistan/Türkiye arası navlun, gönderenin verdiği talimat ya da davacı ile davalı arasındaki anlaşmaya istinaden davacı tarafından ödendiyse bile; Davacı taşıyıcının yükü teslim engeliyle karşılaşmış olması ve bu durumda CMR 15 ve 16 maddeleri kapsamında talimat aldığına ve bu doğrultuda hareket ettiğine ilişkin bir verinin dosyada yer almaması sebebiyle, bekleme masrafı ve geri dönüş navlununa ilişkin davacıdan talepte bulunamayacağı hususundaki kanaatimizi sayın mahkemenin nihai taktir ve değerlendirmelerine sunarız” şeklinde görüş beyan etmişlerdir.
Mahkememizce verilen kararda her ne kadar davalı taraf, müvekkili ile davacı arasındaki uyuşmazlığın mal taşıma sözleşmesinden kaynaklanan bedelin ödenmemesinden kaynaklandığını, davacı tarafın maldaki gümrük sorunu nedeniyle malı teslim alamadığı için müvekkilinin yapmış olduğu bu masrafları ödemekten kaçındığını ancak malın Türkiye’ye kabul edilmemesinde müvekkile atılacak bir suçun bulunmadığını beyan etmiş olsa da, yapılan bilirkişi incelemesinde, davacı taşıyıcının yükü teslim engeliyle karşılaşmış olması ve bu durumda CMR 15 ve 16 maddeleri kapsamında talimat aldığına ve bu doğrultuda hareket ettiğine ilişkin bir verinin dosyada yer almaması sebebiyle, bekleme masrafı ve geri dönüş navlununa ilişkin davacıdan talepte bulunamayacağı belirlenmiş olup, bilirkişi raporunun dosya içeriğine, mevzuat ve uygulamalar göre yerinde olup hüküm kurmaya elverişli olduğunun mahkememizce de kabul edilmesi karşısında, davacı tarafın davalı tarafın başlatmış olduğu icra takibi dosyasında belirtilen miktarlarda borcu olmadığının tespitine karar verilmiş ve %20 tazminata hükmedilmiş İstanbul Bölge Adliye 16 HD’nin 09/10/2020 tarih ve 2017/5619 Esas 2020/1658 Karar sayılı ilamında “Somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalının yükü teslim edememe sebebinin anlaşılamadığı, taşıyıcının yükü teslim engeli ile karşılaşmış olması CMR 15,16 maddeleri gereğince talimat alındığına ilişkin belge sunulmadığı gerekçesi ile davalının davacıdan bekleme masrafı ve geri dönüş navlununa ilişkin talepte bulunamayacağı yönünde görüş belirtilmiştir.
Davalı vekili ise, malın laboratuarda tahlil edildiğini, beyan edilen mal ile taşınan malın yanlış beyan edilmesi nedeni ile davacıya idari para cezası kesildiğini, bunun üzerine davacının yetkilendirdiği müşavirinin malın mahrecine iadesini talep ettiğini belirterek rapora itirazını sunmuştur.
Bu durumda Gümrük İdaresi tarafından gönderilen evrakların (davacı firmaya kesilen ceza, davacı firmanın müşavirine ait mahrece iade yazsı…vb) bilirkişi tarafından neden dikkate alınmadığı anlaşılamadığından, bilirkişi heyetinden gümrükteki beklemenin ve malın teslim edilmemesinin hangi sebepten kaynaklandığının net bir şekilde tespiti ile davacının sorumlu olduğunun tespiti halinde ise bedelin uygun olup olmadığı hususunda asıl alacak ve faiz hesaplaması içerir ek rapor alınması ve neticeten mal teslim edilmediğinden CMR hükümlerinin değil TTK genel hükümlerinin uygulanarak değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin bu yönü ile kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-a-6 md gereğince kaldırılmasına” şeklinde bozularak mahkemeye iade edilmiştir.
Dosya bozma ilamındaki hususlarda tek tek ve ayrıntılı olarak değerlendirilmek sureti ile ek rapor hazırlaması için bilirkişiye tevdi edilmiş bilirkişi ek raporunda “Davacı ve davalı arasında taşımacılık konulu ticari bir ilişki bulunduğu, bu kapsamda, davalının, davacı yana taşımacılık hizmeti verdiği ve karşılığında alacağının tahsili amacı ile fatura düzenlediği anlaşılmaktadır. Huzurdaki davanın, davalı yana herhangi bir borcun bulunmadığı iddiası ile ikame edildiği görülmektedir. Davalı yan davaya cevabında; davacı yana ait malların taşınmasında oluşan masrafların tahsil edilemediğini beyan etmiştir. Dava, menfi tespit davasıdır. Sayın Mahkemenin 2017-426 k.sayılı kararı ile, davacının ….İcra hüküm kurulduğu görülmüştür. Dosyada mübrez İstanbul BAM 16.Hukuk Dairesi’nin 2017-5619 esas, 2020-1658 k.sayılı kararında ise, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dosya içeriğinde mevcut 08.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda; “bekleme masrafı ve geri dönüş navlununa ilişkin davacıdan talepte bulunamayacağı” yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Dosyada bulunan ek bilirkişi raporunda ise; “….mavlun bedeli olarak 824,00 Euro ve bekleme ücreti olarak da 2.200,00 Euro olmak üzere toplam 3.024,00 Euro alacağın, davalının – davacıdan – tahsilinin hakkı bulunduğu” yönünde kanaat oluştuğu görülmüştür. Sayın Mahkemenizce, tarafların itirazlarını tek tek ve hukuki ve mevzuata ilişkin dayanakları ile birlikte değerlendirmek ve kaldırılan karardan önceki dosyada alınan 08.11.2016 tarihli bilirkişi raporu ile aradaki çelişkileri gidermeye yönelik rapor tanzimi istenmiştir. Nitekim Sayın mahkemenizce oluşturulan heyet bu konuda dosyada Mübrez raporu vermiştir. Bununla birlikte SMMM … yerine Mali bilirkişi olarak atandığımızdan iş bu raporda tekrar olmaması bakımından teknik görüşlere yer verilmemiştir. Buna göre; Dosyada mübrez 17.11.2021 teslim alınma tarihli Dr. … ve SMMM … tarafından tanzim edilen raporun Lojistik Teknik kısmına katılarak davalının davacından talep ettiği alacak miktarı olan 3.024 Euro kaydi alacağı olduğu, Ancak 635 Euro bekleme ücreti yönünden haklı olmadığı teknik görüşünden hareketle hesaplanacak faizin 14,64 Euro olacağı, Davacının borcunu ödediği varsayımından hareketle; davalından 650,14 Euro alacaklı olacağı sonuç ve kanaatine teknik bilirkişi Dr.Öğr.Üyesi …’in dosyadaki görüşlerine tamamen iştirak ederek varılmıştır.” şeklinde ek rapor sunmuştur.
Netice olarak, her ne kadar davalı taraf, müvekkili ile davacı arasındaki uyuşmazlığın mal taşıma sözleşmesinden kaynaklanan bedelin ödenmemesinden kaynaklandığını, davacı tarafın maldaki gümrük sorunu nedeniyle malı teslim alamadığı için müvekkilinin yapmış olduğu bu masrafları ödemekten kaçındığını ancak malın Türkiye’ye kabul edilmemesinde müvekkile atılacak bir suçun bulunmadığını beyan etmiş alınan bilirkişi raporunda Lojistik Teknik kısmına katılarak davalının davacından talep ettiği alacak miktarı olan 3.024 Euro kaydi alacağı olduğu, Ancak 635 Euro bekleme ücreti yönünden haklı olmadığı teknik görüşünden hareketle hesaplanacak faizin 14,64 Euro olacağı, Davacının borcunu ödediği varsayımından hareketle; davalından 650,14 Euro alacaklı olacağı , bilirkişi raporunun dosya içeriğine, mevzuat ve uygulamalar göre yerinde olup hüküm kurmaya elverişli olduğunun mahkememizce de kabul edilmesi karşısında, davacının kötü niyet tazminat talebinin yargılama sonucu ortaya çıkması nedeniyle davalının da kötü niyet tazminat talebinin davacının alacağından bahisle icra takibi başlatmasında haksız olmadığı nedeniyle kötü niyet tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davacının …. İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyasında talep edilen 3.324 EURO asıl alacak miktarının 300 EURO’luk kısmından ve 335,50 EURO işlemiş faiz kısmından olmak üzere toplamda 635,50 EURO kısmından dolayı davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, FAZLAYA İLİŞKİN TALEBİN reddine,
2- Davacının ve davalının kötü niyet tazminatı isteminin yasal şartları oluşmadığından ayrı ayrı reddine,
3-Alınması gerekli 751,64 TL karar ve ilam harcından peşin alın 187,95 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 563,69 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 430,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre (% 15,77) 67,81 TL yargılama gideri ve 107,12 TL peşin harç olmak üzere toplam 84,71 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinden, davalıdan tahsiline karar verilenden hariç kalan miktarın kısmen kabul- kısmen red dolayısıyla davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 1.949,72 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğininden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 9.277,64 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davacıya ödenmesine,
8-Karar kesinleşene kadar yapılacak yargılama giderlerinin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı 19/10/2023

Katip …

Hakim …