Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/741 E. 2019/1208 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/741 Esas
KARAR NO : 2019/1208

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/08/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili …’nin faaliyet gösterdiği alanda davalı ile sözleşme imzalayarak davalıya ait iş yerine fırın v.s yapma hususunda anlaştıklarını, bu sözleşme hükümlerine göre davalı tarafın ücretin yarısını peşin, kalan yarısını da iş tesliminde yapacağını, davalı tarafın söz konusu ödemeyi yapmadığını ve işin aksamaya başladığını, ancak dönem içinde peyder pey ödemeler yapıldığını, müvekkilinin de işi yaptığını, iş yapımı devam ederken davalı ve vekili yapılmış olan sözleşmeyi kaybettiklerini, bunu muhasebeleştirmek için sözleşmenin hukuka uygun bir dille yazılmış olması gerektiğini belirterek aynı olduğu iddia olunan sözleşmeyi müvekkiline imzalattıklarını ve sanki ilk sözleşme gibi 23.09.2017 tarihini yazdıklarını, söz konusu işin teslim tarihi geldiğinde davalı tarafın işin teslimini istediğini ancak müvekkilinin ödeme yapılmadan malların teslimini gerçekleştirmeyeceğini beyan ettiğini, çünkü yapılması gereken ilk ödemenin geç yapılması nedeniyle dışarıda yapılan işlere ödeme yapılmadığını, bu işleri de yapan kişilerin de dolar arasındaki kur farkından dolayı ek ödeme istemeleri nedeniyle aradaki farkın da kendilerine ödenmesi gerektiğini bildirdiğini, bunun üzerine davalı söz konusu ödemeyi yapacağını ancak bu ödeme yapılması halinde malın tesliminin gerçekleşmemesi ihtimaline karşılık teminat senedi imzalanmasını istediğini, müvekkilinin mal hazır olduğundan ödeme yapılması durumunda gecikme olmayacağı için söz konusu teminat senedini imzalamaya hazır olduğunu söylediğini, bunun üzerine davalı gayrimenkulü olan bir kefil istemiş ve o sırada dükkanda bulunan dünürü müvekkili …’den bunu talep ettiğini, müvekkili …’in de hem sözleşmeyi hem de senedi imzaladığını, davalı tarafça her ne kadar kur farkından kaynaklanan bedeli ödeyeceğinini belirtmiş ise de sözleşmede belirtilen bakiye bedeli bir gün ara ile iki havale ile ödediğini, müvekkilinin söz konusu makineleri alarak teslim tarihinden bir gün önce davalının kurulmasını istediği iş yerine getirdiğini, ancak davalıya daha önce verilen ölçülerde kapı ve makinenin gireceği yerin ölçülere uygun yaptırılmadığına ilişkin makinenin içeri sokulamadığını, bunun üzerine müvekkilinin söz konusu tadilatın yapılmasını istediğini, söz konusu siparişlerin tekrar geri götürülmesi ve geri getirilmesinin maliyet olarak tadilat maliyetinden daha fazla tuttuğu için müvekkilinin söz konusu tadilatı da cebinden yaptırdığını, tüm malzemelerin yerleştirilmesine rağmen davalı tarafından elektrik, su ve doğalgaz açılmadığı için makine ve siparişlerin denenemediğini ve doğal olarak teslim edilemediğini, davalı tarafından elektrik, su ve doğalgaz bağlantıları yapıldıktan sonra 26.03.2018 tarihinde tüm bağlantıların yapılarak işin teslim edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin söz konusu yerde bir tutanak tutarak 19.01.2018 tarihinde gelindiği, daha sonra 26.03.2018 tarihinde işin bitirildiğine dair davalı vekilinden imzalı belge aldıklarını, tüm bunlara rağmen işin tesliminden sonra davalı tarafın verilmiş olan teminat senedini haksız ve mesnetsiz olarak icra takibine koyduğunu ve gecikme halinde günlük 3.000,00 TL tazminat ödenir hükmü gereğince günlük 3.000,00 TL zararları olduklarını belirterek bu zararların tazmininin talep edildiğini, davalı tarafın babasının takibi düşüreceğim beyanı üzerine itiraz etmediklerini, ancak takibin devam ederek müvekkiline ait konuta kıymet takdiri yapılarak 440.000,00 TL kıymet biçildiğini ve müvekkiline ait aracı sattırdıklarını, sözleşmede açıkça teminat senedi olarak verilmiş olan bononun kambiyo senedine haiz olmadığından takibin iptali gerektiğini, açıklanan nedenlerle; Müvekkilinin mağdur olmaması için dava sonuçlanıncaya kadar teminat istemeden tedbir kararı verilerek takibin durdurulmasına, davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğinden dolayı gecikme yaşanmış olması nedeniyle borcun olmadığının tespiti ile takibin iptaline, mahkeme aksi kanaatte ise davalının günlük zararının hesaplanarak bir değer çıkarılmasına ve bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin ödemelerini sözleşmeye uygun ve zamanında yerine getirdiğini, davacıların sözleşmede taahhüt ettikleri tarihte malzemeleri teslim etmediklerini, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmediklerini, davacıların dolar artışından dolayı müvekkilinden ek ödeme talep edemeyeceklerini ve bu hususun da sözleşmede yer alan edimleri ortadan kaldırmadığını, davacılar malzemeler restorana getirilmeden önce defalarca restorana uğradığını ve ölçü aldıklarını, ancak bu ölçülerin göz kararına dayandığını, imzalanan sözleşmeye göre malzemelerin yerleştirilmesi ve kullanıma hazır edilmesinin davacılara ait olduğunu, bu nedenle kaybedeline zamanın müvekkiline isnat edilemeyeceğini, davacıların icra dosyasına herhangi bir itirazlarının olmadığını, takibe konu bonoda teminata ilişkin bir ibarenin bulunmadığını, kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini içerdiğini, tüm bu nedenlerle; davanın reddine, karşı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve sair tüm evraklar hep birlikte incelenmiştir.
Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına konu borcun olmamdığı iddiası ile menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememizce 04/07/2019 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
Davada uyuşmazlığın; davacı ve davalı taraf arasında imzalanan eser sözleşmelerine dayalı olarak başlatılan icra takibinde, davacının davalıya borçlu olup olmadığı, icra takibine konu senedin teminat senedi olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Taraf iddia ve savunmaları ile dosyaya sunulan belge ve deliller kapsamında bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle; Davacının, Davalı tarafa ait restaurantın iç kısmına ait yapım işlerini üstlendiği, taraflar arasında 23/09/2017 tarihi yazılı iki ayrı sözleşme imzalandığı, taraflarca imzalanan 15/04/2018 tarihli tutanak ile davalıya ait restaurantın mutfağının imalatı ile ilgili işi yapan davacı tarafından sözleşmede belirtilen ve taahhüt edilen ürünler 19/01/2018 tarihinde bir kısmı getirilerek, kalan kısmı 26/03/2018 tarihinde ürünlerin tamamı davalıya teslim edildiği, 23/09/2018 tarihinde faturanın en geç 25/04/2018 tarihine kadar teslim edileceği kararlaştırıldığı, davalı tarafça 18/01/2018 tarihinde 15.000,00-TL, 30/11/2017 tarihinde 16.600,00-TL, 19/09/2017 tarihinde 20.000,00-TL ödeme yapıladığı, davacılar tarafından davalıya 75.000,00-TL bedelli 20/01/2018 vade tarihli bono verildiği, taraflar arasında bir eser sözleşmesi bulunduğu, Davacının ikinci sözleşmeyi sözleşmeyi aldatılarak imzaladığını beyan ettiği ancak dosya kapsamında aldatma fiilinin varlığına yönelik olarak ispat yükünün yerine getirildiğine yönelik bir ispat aracına rastlanılmadığı, ayrıca davacının tacir olduğu ve tacir olmaya ilişkin hükümlere tabi olduğu, dolayısıyla ikinci (aynı tarihli olmasına rağmen) sözleşmenin aldatma sebebiyle iptal edilebilir olduğu sonucuna ulaşılmadığı, değerlendirmenin bu sözleşme doğrultusunda yapıldığı, davacı yüklenicinin edimini zamanında ifa etmediği, edimini zamanında ifa etmemesine gerekçe olarak davalının işyerinin ölçülerinin ürüne uymaması, doğalgaz/elektrik/su aboneliklerinin yapılmamasının gösterildiğini, teknik incelemede de belirtildiği üzere yüklenicinin işin uzmanı olması sebebiyle ölçülerin alınması ve ürünün teslimi ile teknik hususların (sözleşmede yer almamış olsa bile) yüklenicinin yükümlülüğü olduğu (TBK m. 471/11), davalı iş sahibinin ise aboneliklerin vergi kaydı açılmamasına bağlı olarak yapılamadığı, bunun nedeninin ise yüklenicinin süresinde ürünleri teslim edememesi olarak belirtildiği, ancak tarafların birlikte imzaladıkları 15.04.2018 tarihli tutanakla ürünlerin bir kısmının 19.01.2018 tarihinde diğer kısmının ise 26.03.2018 tarihinde teslim edildiğini belirttikleri, şu halde 19.01.2018 tarihinde davalı iş sahibinin yüklenicinin temerrüdünden doğan haklarını kullanmak yerine kısmi ifayı kabul ettiği (TBK m. 473/1), bu nedenle bu tutanağın ürünlerin tamamlanıp montajı ile teslimin gerçekleşmesini 26.03.2018 tarihine kadar uzattıkları bir erteleme sözleşmesi olarak kabulünün gerektiği, dosya kapsamındaki herhangi bir belgede ceza koşulu açısından (somut olayda ifaya ekli ceza koşulu söz konusu olduğu için) edimin çekince ile kabul edildiğine ilişkin bir belgeye rastlanmadığı (TBK m. 179/11), Bonodaki ve taraflar arasındaki ikinci sözleşmede yer alan teminat amacıyla verileceği düzenlenen senedin lehdarı, düzenlenme tarihi, vade tarihi, bedel olarak tüm özelliklerinin aynı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede açıkça anılan senedin yüklenici tarafından işi 20.01.2018 saat 12:00′ a kadar teslim etmesiyle birlikte kendisine iade edileceğinin düzenlendiği, takibe konu senedin bir teminat senedi olduğu”, hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraf arasından temel ilişkinin eser sözleşmesine dayalı olduğu, davacının davalı ait restaurantın iç kısım işlerini yüklendiği, aynı tarihi taşıyan iki sözleşme yapıldığı, davalı tarafça icra takibine konu edilen senedin, taraflar arasındaki ikinci sözleşmede yer alan teminat amacıyla verileceği düzenlendiği, senedin lehdarı, düzenlenme tarihi, vade tarihi, bedel olarak tüm özelliklerinin aynı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede açıkça anılan senedin yüklenici tarafından işi 20.01.2018 saat 12:00′ a kadar teslim etmesiyle birlikte kendisine iade edileceğinin düzenlendiği, takibe konu senedin bir teminat senedi olduğu, her ne kadar davacı tarafça sözleşmede yer alan sürede davacı tarafça iş teslim edilememiş ise de tarafların birlikte imzaladıkları 15.04.2018 tarihli tutanakla ürünlerin bir kısmının 19.01.2018 tarihinde, diğer kısmının ise 26.03.2018 tarihinde teslim edildiğini belirttikleri, şu halde 19.01.2018 tarihinde davalı iş sahibinin yüklenicinin temerrüdünden doğan haklarını kullanmak yerine kısmi ifayı kabul ettiği (TBK m. 473/1), bu nedenle bu tutanağın ürünlerin tamamlanıp montajı ile teslimin gerçekleşmesini 26.03.2018 tarihine kadar uzattıkları bir erteleme sözleşmesi olarak kabulünün gerektiği, ifaya ekli ceza koşulu söz konusu olduğu için dosya kapsamındaki herhangi bir belgede ceza koşulu açısından edimin ihtirazi kayıt ile kabul edildiğine ilişkin bir belge sunulmadığından, davalının davacı taraftan cezai şart talebinde bulunamayacağı, dolayısıyla teminat senedi niteliğindeki senedi takibe koyarak davacıdan talepte bulunmayacağı, davalının davacılardan bu yönüyle bir alacağı mevcut olmadığına kanaat edilerek, davacıların davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile davacının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ve takibe dayanak senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 5.207.58 TL karar harcından peşin alınan 1.301,90 TL’nin mahsubu ile geri kalan 3.905,68 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacının yaptığı 4.421,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 8.735,80 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleşinceye kadar yapılacak giderlerin davacı gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştikten sonra bakiye gider avansının istek halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

HARÇ BEYANI / YARGILAMA GİDERİ /
5.207,58 TL İ.H 1.343,00 TL İlk masraf
1.301,90 TL P.H / 3.000,00 TL Bilirkişi ücreti
3.905,68 TL Bakiye harç 78,50 TL Tebligat gideri /
4.421,50 TL