Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/704 E. 2019/998 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/704 Esas
KARAR NO: 2019/998

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/09/2013
KARAR TARİHİ: 24/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ofisinin mimarlık ve dekorasyon hizmetlerini yaptığını, bu hizmetin ifası neticesinde faturayı davalıya keşide ettiğini, ancak davalı şirketin kötüniyetli bir tacir gibi hareket ettiğini, faturaya itiraz ettiğini belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ve ücreti vekaletle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından düzenlenen faturanın gerçeğe aykırı olduğunu, davacı tarafından yüklenilen işlemler gereği gibi yapılmadığını, tamamlanmadığı ve müvekkile teslim edilmediğini, davacı tarafın yüklendiği işleri gereği gibi yapmadığını, eksik bıraktığını, davacı taraf çalışanlarının işin başında durmadığını, müvekkili şirketin bu halde kendi personeline ek mesai yaptırdığı ve tadilat ve eksik işler için bir çok masraf yaptırmak durumunda kaldığını belirterek davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalının ofisine yapılan tadilat giderlerinin kısmen ödenmediği iddiasıyla açılmış alacak isteğine ilişkindir.
Mahkememizin … Esas, … Karar sayılı kararı ile davacı tarafından davalıya ait işyerine bir kısım tadilat ve imalatlar yapıldığı, taraflar arasında yapılan işlere ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığı, yapıldığı iddia edilen işlere ilişkin davacı tarafından düzenlenen faturaya davalı tarafından itiraz edildiği, mahkememizce yerinde inceleme sonucu düzenletilen bilirkişi raporlarında yapıldığı ileri sürülen ve gösterilen işlerin tespit edildiği, denetime uygun ve itirazları karşılar mahiyette bulunan 2.bilirkişi raporunda imalatlar toplamının yapıldığı tarih itibariyle belirlendiği, davalı tarafın savunması ve yerinde tespitle belirlenen hatalı imalatlar nedeniyle %1 nesafet kesintisi yapılmasının uygun bulunduğu, dava tarihinden önce davalı tarafından davacıya muhtelif tarihli nakit ve çekler karşılığı ödenen 55.000 TL nin toplam bedelden düşüldüğü anlaşılmış olmakla, oluşan kanaat sonucu davanın kısmen kabulüne, 81.986,55 TL nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş olup, kararın temyiz edilmesi sonucu Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/2174 Esas, 2018/2276 Karar sayılı ve 30/05/2018 tarihli ilamı ile “…Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesinde (818 sayılı mülga Borçlar Kanununun 366.maddesi); “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, iş bedeli konusunda taraflar da anlaşmamışlarsa, iş bedelinin, yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmasa da sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu konusunda bir ihtilâf yoktur. Bu sebeple, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından ve işin bedeli önceden kararlaştırılmayıp iş bedeli taraflar arasında çekişme konusu olduğuna göre dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesi uyarınca iş bedelinin yapıldığı yılın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve belirlenen bu iş bedelinden de iş sahibi tarafından yasal delillerle ispatlanan ödemelerin düşülerek sonuca gidilmesi gerekir. Mahkemece, bu yönde bir incelemeye dayanmayan hesaplama yöntemi uygun olmayan ve çelişkiler içeren rapora göre karar verildiği anlaşılmakta olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281/3. maddesi uyarınca raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve maddi gerçeğin açıklığa çıkarılması açasından dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine çelişkili raporla karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun olarak seçilecek konusunda uzman bilirkişiler kurulunca inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden işin yapıldığı yıl piyasa rayiçlerine göre iş bedelini belirleyen, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınarak,raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi suretiyle ve kazanılmış hak ilkeleri de gözetilerek hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.” gerekçesi ile bozulmuş olmakla, dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiş ve bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Davacı vekili 13/12/2018 tarihli celsede beyanında “Yargıtay aşamasında davalı ile anlaştık, sulh ve ibra sözleşmesi imzaladık, alacağımıza karşılık davalı taraf 55.000,00-TL ve 60.000,00-TL’lik iki ayrı çek verildi, bildiğim kadarıyla çekler de ödenmiştir, ayrıca taraflar protokolde birbirlerinden vekalet ücreti ve yargılama giderleri almayacaklarını belirlemişlerdir, protokolü sunacağım, ayrıca karşı taraftan da beyanları sorulsun” şeklinde beyan sunmuş ve taraflar arasında imzalanan 09/06/2016 tarihli protokolü ibraz etmiştir.
09/06/2016 tarihli “Sulh ve İbra Protokolü” başlıklı belgenin incelenmesinde; davacının alacaklı, davalının borçlu olarak yer aldığı, sözleşmenin konusunun İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas, … Karar sayılı ilamına konu alacağın ifası ve tarafların birbirini karşılıklı ibraları olarak belirtildiği, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile alakalı Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası karşılığında 115.000,00 TL ödenmesi konusunda tarafların mutabık kaldıklarının, borçlu olan davalının … numaralı 08/08/2016 tarihli 55.000,00 TL bedelli ve … numaralı 08/10/2016 tarihli 60.000,00 TL bedelli iki adet çek teslim edeceğinin belirtildiği, taraf vekillerinin karşılıklı olarak vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan ettikleri ve protokolün alacaklı davacı vekili, borçlu davalı vekili, alacaklı davacı ile tanık Mustafa Akçınar tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. Davalı şirket adına protokol eklenerek, protokol içeriğine itirazı olup olmadığını iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize bildirmesi, aksi halde protokol içeriğini kabul etmiş sayılacağı ihtarı içerir tebligat çıkartılmış ve 05/08/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça herhangi bir itiraz sunulmamıştır. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davacı tarafından eser sözleşmesi kapsamında yapılan iş bedellerinin ödenmediği iddiası ile tahsili istemiyle işbu dava açılmış ise de taraflar arasında imzalanan 09/06/2016 tarihli “Sulh ve İbra Protokolü” ile davacıya ödemenin yapıldığı ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M :
1-Taraflar arasında imzalanan 09/06/2016 tarihli protokol kapsamı itibariyle dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
3-Protokol kapsamında vekalet ücreti talep edilmeyeceği karşılıklı olarak beyan edildiğinden vekalet ücreti taktitine yer olmadığına,
4-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 44,40 TL harcın, peşin alınan 2.393,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.348,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Mahkememizin bozma öncesi … esas, … karar sayılı ilamı gereği Hisar Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğüne gönderilen … harç nolu harç tahsil müzekkeresinin işlemsiz iadesinin istenilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin talebi doğrultusunda yokluğunda, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR