Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/634 E. 2022/965 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/634 Esas
KARAR NO:2022/965

DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/08/2017
KARAR TARİHİ:16/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin …, Azerbaycan ve İran bölgelerinde bayileri vasıtasıyla davalıdan satın aldığı ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini; davacı şirketin davalıdan satın aldığı ürünlerin satışını söz konusu bölgelerde gerçekleştirebilmek için taraflar arasında “Serbest Ticaret Bölgesi Üzerinden İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” adı altında ve geçerliliği en az iki yıl olan Distribütörlük Sözleşmeleri imzalandığını, taraflar arasında … bölgesi için en son imzalanan Distribütörlük Sözleşmesinin 30.10.2015 tarihinde imzalanan “Serbest Ticaret Bölgesi Üzerinden İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” olduğunu, sözleşmenin 9.1 maddesinde söz konusu sözleşmenin 31.12.2017 tarihine kadar geçerliliğinin bulunduğunun düzenlendiğini, sözleşmenin yenileme zamanının geldiğinde davalı tarafından davacı şirkete imzalanması için 25.12.2017 tarihinde e-mail ve ekinde 25.12.2017 tarihli “İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” başlıklı Distribütörlük Sözleşmesinin gönderildiğini ve sözleşmenin aslının da kargo ile davacı şirkete gönderileceğini, davacı şirketin söz konusu sözleşmen arak (müzakere edilmesine izin vermeyerek) davalı şirkete geri gönderilmesinin gerektiği davalı şirket tarafından davacı şirkete imzalanması için gönderilen 25.12.2017 tarihli “İhraç Kayıtlı Satış sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin maddelerinin incelendiğinde, söz konusu sözleşmenin birçok maddesinin taraflar arasında imzalanan 30.10.2015 tarihli “Serbest Ticaret Bölgesi Üzerinden İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” nin maddelerinden farklı olduğu, tek taraflı olarak davalı lehine düzenlenen ve davacı şirket aleyhine hükümler içeren maddelerin bulunduğu ve davacı şirket tarafından davalı aleyhine İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile acılan Azerbaycan bölgesi için portföy tazminatı istemli davada davalı lehine delil yaratacak bir kısım maddelerin eklendiğinin tespit edildiğini; söz konusu sözleşmenin gönderildiği tarih olan 25.12.2017 tarihinde ayrıca sözleşmenin konusu olan ürünlerin yeni birim fiyatlarının da davacı şirkete gönderildiğini, ürünlerin yeni birim fiyatlarının eski birim fiyatlarına oranla fahiş derecede yükseltildiğinin görüldüğünü, sözleşme taslağının çok geç gönderildiğini, bu nedenle davacı şirketin satış ve kar kaybı yaşadığını, davacı şirket tarafından satın alınan ürünlerin fiyatlarının iç piyasa fiyatlarından fazla olarak belirlendiğini, davacı şirketin ciro prim oranın %10 ve ilave %1,5 olması gerekirken,davalının tek taraflı olarak davacının ciro prim oranını düşürerek %06’ya indirdiğini, bu nedenle 2017 yılına ilişkin ciro prim alacaklarının toplam %11,5 oranından hesaplanarak davacı şirkete aynı gün içinde ödenmesini, sözleşmenin imzalanana kadar davalının davacı şirkete ürün tedarik etmeye devam etmesini, eski sözleşmenin yürürlükte olduğunun kabulü ile … bölgesinde davacı şirketin satışının sürdürülmesi için davalının tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği hususlarının … 9. Noterliği’nin 13.02.2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini; davacı şirketin … bölgesinde davalının münhasır distribütörü olarak faaliyette bulunabilmek için çeşitli yatırımlar yaptığı gibi, davalının ürünlerinin satışını gerçekleştirmek için personel de çalıştırdığını, dolayısıyla davalı tarafından sözleşmenin imzalanmasının sürüncemede bırakılması nedeniyle davacı şirketin yaptığı yatırımlara masraf yapmak zorunda kaldığı halde söz konusu yatırımlardan yararlanamadığını ve personele de maaş ödemek zorunda kaldığını; davalının haklı ve geçerli bir nedene dayamaksızın taraflar arasındaki Distribütörlük Sözleşmesi’nin imzalanmasını sürüncemede bırakması nedeniyle davacı şirketin ciro primi kaybı ile kazanç kaybının da bulunduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm talep, dava ve sair hakları ile denkleştirme tazminatına ilişkin talep ve dava haklarının da saklı kalmak kaydıyla; taraflar arasında akdedilmek için dava tarafından tek taraflı olarak hazırlanan 25.12.2017 tarihli “İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” adı altında imzalatılmak istenen Distribütörlük Sözleşmesi’nin haksız şartlar taşıyan ve işbu dilekçelerinde belirtikleri maddelerinin işbu dilekçelerinde belirttikleri şekilde düzenlenerek muarazanın men’ine; 25.12.2017 tarihli “İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” adı altında imzalatılmak istenen Distribütörlük Sözleşmesi’nin mahkeme tarafından düzenlenen maddeleri ile taraflar arasında geçerli sayılarak hüküm doğurmasına, davalının asıl amacının 25.12.2017 tarihli “İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” adı altında düzenlenen Distribütörlük Sözleşmesi’ni sürüncemede bırakarak imzalamamak ve bu sayede davacı şirketin sözleşmeyi feshetmesinin sağlanmak istenmesi nedeniyle davacı şirketin … bölgesinde yaptırdığı ve davalıdan satın aldığı ürünlerin satışını gerçekleştirmek için hazır bulundurduğu yatırımlar için masraflar yaptığından şimdilik 20.000,00 TL tazminat alacaklarının sözleşmenin başlangıç tarihi olan 01.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; taraflar arasında uzun yıllardır sürmekte olan ticari ilişkide yıllık bazda belirli tutarda belirlenen hedef cironun tutturulması halinde davacı şirkete ciro hedefine göre değişen oranlarda prim verildiğinden ve taraflar arasında Distribütörlük Sözleşmesi’nin henüz imzalanmadığından davacının 2018 yılında hedef ciroyu da tutturamamasının gündeme geleceğinden şimdilik 15.000,00 TL ciro primi ile taraflar arasında yeni sözleşme imzalanamaması nedeniyle davacı şirketin kazanç kaybının da bulunduğundan şimdilik 15.000,00 TL kazanç kaybına ilişkin toplam 30.000,00 ‘TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davacı şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu sözleşmenin bir satış sözleşmesi olup, özel hukuk kurallarına tabi olduğunu, sözleşme taraflarının eşit konumdaki, hatta …’a ihracat bilgisi ve tecrübesi bakımından davacının daha güçlü olduğunu, iki bağımsız tacir tüzel kişi olduğu, dolayısıyla kişilerin diledikleri sözleşmeyi geçerli olarak yapabilmek hususunda sahip oldukları özgürlüğün, hakim tarafından Muarazanın giderilmesini teminen tarafların iradesi yerine geçerek karar vermesi suretiyle yargı yoluyla kısıtlanamayacağını, dava konusu sözleşme hükümlerinin, davacı şirket ile daha önce müzakere edilmiş, hüküm ve koşulları da kabul edilmiş olan anlaşma şartları ile paralel olduğundan, sadece operasyonel sebeplerle yapılan değişiklikleri içerir şekilde kendilerine sözleşmenin iletildiğini, 31.12.2017 tarihinde sonra eren ve davacının talebi üzerine “… şekerleri” ürünlerinin ihracı için davacı şirketin … Serbest Bölgesi Şubesi ile imzalanan 30/10/2015 tarihli “Serbest Ticaret Bölgesi Üzerinden İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” taraflarca detaylıca müzakere edildiğini ve imzalandığını, dava konusu olan taslak “İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” davacı, kendisinin (ana şirket) olarak taraf olacağı ve serbest ticaret bölgesi dışından ihracat yapacak şekilde yapılmasını talep etmesi üzerine hazırlandığını, ihracat organizasyonu sözleşmelerin gözden geçirilerek güncellenmesinin yapıldığının da davacı şirkete iletildiğini, davacıya gönderdikleri 25.12.2017 tarihli “İhraç Kayıtlı sözleşmesi” ndeki hükümlerin çoğunun önceki sözleşmede de aynen yer aldığını, genel işlem koşulu niteliğinde hükümlerin mevcut olmadığını; davalı şirketin ticari işleyiş şekline ve stratejisine göre sözleşme formatlarının ve maddelerinin revizesinin normal olduğunu; sadece tek bir üründe Love is fiyatlarının değiştiğini, bu zammın davacı özelinde yapılmadığını: sona eren sözleşmede fiyat belirleme yetkisinin davalı şirkete ait olup, ürün fiyatlarının tek taraflı bildirim ile de değiştirilmekte olduğunu; ekonomik gelişmelerin ve kur artışlarının da dikkate alındığında günümüz şatlarında fiyat artışının yapılmadan fiyat sabitleyerek yıllarca satış yapılmasının ticari hayatın olağan akışına ters olduğunu; davalı şirketin Türkiye’den …’a mal satışına engel olabilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı gibi, hangi firmanın …’a mal sattığını da bilmediğini, taraflar arasındaki 30.10.2015 tarihli Serbest Ticaret Bölge Üzerinden İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesindeki sözleşme hükmü gereğince 31.12.2017 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, davalı şirket ile davacı şirket arasında, iddia edildiğinin aksine Distribütörlük veya Tek Satıcılık Sözleşmesinin bulunmadığı gibi acentelik veya tekel hakkı veren sürekli bir sözleşme ilişkisinin de olmadığını; davacı ile davalı şirket arasındaki ilişkinin bir alım-satım ilişkisi olup, söz konusu sözleşmesinin 31.12.2017 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, bu nedenle davacının, tazminat, kazanç kaybı ve ciro primi talep ve dava edemeyeceğini, ayrıca davacı şirketin, İran Distribütörü olduğu iddiasının da doğru olmadığını, davalı şirketin ürünlerini İran’da uzun yıllardan beri … İnş. Nak. Gıda Tic. A.Ş. tarafından satıldığını, davacıya sadece … firmasından alınan izne dayanılarak … Draje ürün için İran Bölgesinde yetkinin verildiğini, daha sonra … Draje’nin davalı şirketin ürün portföyünden kaldırıldığı için … satışı için verilen yetkinin eylemli olarak geçersiz hale geldiğini, … için ise davacı ile davalı şirket arasında 30.10.2015 tarihli Serbest Ticaret Bölgesi Üzerinden İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi imzalanmış olup, bu sözleşmenin sadece …’ı kapsadığını, davacının personeline boşuna her ay düzenli ödeme yaptığını iddia etmekte ise de, bu iddianın doğru olmadığını; davacının bu iddiası ile ilgili herhangi bir belge ve somut delil sunmadığını, esasen, davacının …’da birçok üretici firma ile Orient firması aracılığı ile çalıştığından, kendi müşteri çevresine, diğer üretici firmaların benzeri ürünlerini satmakta ve işine devam etmekte olduğunu, bu itibarla personeline ödeme yapmasının doğal olup, bunu davalı şirketten talep etmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının ciro primine ilişkin iddiaları tamamen asılsız olduğunu, Sözleşmenin 31.12.2017 tarihinde sona ermiş ve yeni sözleşme imzalanmamış olduğundan, davacının 2018 yılı için ciro primi talebi haksız ve mesnetsiz olduğunu; davacının halen 2017 yılında aldığı ürünleri … pazarına satmakta olup, bir an için 2018 yıli için geçerli bir Sözleşme bulunduğu varsayılsaydı bile, mal alması hayatın olağan akışına ters olduğunu; davacının ciro prim oranının 94104-941,5 ile toplamda 4011,50 olduğu iddiası doğru olmadığını, davalı şirket ile … Serbest Bölge Şubesi arasında imzalanan 30/10/2015 tarihli “Serbest Ticaret Bölgesi Üzerinden İhraç Kayıtlı Satış Sözleşmesi” kapsamında serbest bölge üzerinden satış yapılması nedeniyle, 2015 yılında davalı şirketin ek destek olarak … Serbest Bölge Şubesine sabit bir bedel ödediğini; ancak, sonrasında davacı serbest bölgeyi kullanmayacağını … Dış Ticaret Ltd. Şti. üzerinden ihraç kayıtlı olarak satışına devam edeceğini bildirdiğini, bu doğrultuda, aslında davacı artık serbest bölge üzerinden satış yapmadığı için söz konusu ek destek bedeli davalı şirket tarafından tamamen kaldırabilecekken, bunun yerine davalı şirket iyiniyetli olarak 2016 yılında ek destek ödemesini ciro bazlı prim sistemine giydirmiş ve buna göre davacı satış hedefini %100 gerçekleştirirse %10 ciro primi ve satış hedefini ve %105 gerçekleştirirse ek %1,5 ciro primi ödeneceğini davacıya bildirildiğini, 2017 yılında ise, belirlenen 1.000.000 USD tutarındaki hedef ciro, davacının isteği üzerine 600.000 USD” ye düşürülmüş ve davacı artık serbest bölge üzerinde satış yapmadığı için 2017 yılı için davacının satış hedefini %100 gerçekleştirmiş olması kaydıyla ciro primi oranı %6 olarak belirlendiğini, Davacının satış hedefini 90105 olarak gerçekleşmesi halinde ise %1,5 oranında ilave ciro primi verilmesi kararlaştırıldığını, dolayısıyla, davalı şirketin, davacının talebi üzerine davacının hedefine ulaşabilmesi ve ciro primine hak kazanabilmesi için iyiniyetli olarak hedefi düşürdüğünü, buna göre, davacının 2017 yılında toplam 620.000 USD’lik ciro gerçekleştirmiş olduğundan, 906 oranında ciro primine hak kazanmış ve ilave %1,5 ciro primine hak kazanmadığını tüm bu nedenlerle davanın esastan reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava sözleşmeden kaynaklı alacak davasıdır.
….Asliye Ticaret Mahkemesinin … sayılı kararı gereğince, mahkeme dosyalarının, mahkememizin … esas sayılı dosyasının taraflarının ve dava konusunun aynı olduğu, aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu, gerekçesiyle HMK 166 maddesi uyarınca dosyaların birleştirilmesine, yargılamanın Mahkememizin … esas sayılı dosyasından devamına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı vekilince birleşen dosyanın tefriki talep edilmiş, mahkememiz ara kararı ile mahkememiz dosyası ile birleşen İst. 4. ATM 2018 467 sayılı dosyasının her ne kadar tarafları aynıysa da ticari ilişkideki bölgelerin farklı olduğu, yapılacak incelemede karışıklığa neden olabileceği dikkate alınarak bu dosyadan tefrikine karar verilmiştir.
Tefrik sonrasında mahkememizin işbu esasına kaydedilen dosyada yargılamaya devam olunmuştur.
İddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemlerine ait taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış olup, 16/12/2019 tarihli talimat raporunda özetle; Mahkemenin 2018/634 Esas sayılı dava dosyası ve ekleri ve davacı şirketin 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 hesap dönemlerine ait Yevmiye Defteri ve Defterlerinin hep birlikte incelendiğini, yapılan inceleme sonucunda davacı şirketin dava konusu dönemlere ait ticari defterlerin tasdiklerinin yasal düzenlemelere uygun olarak yapılmış oldukları (2015 hesap dönemi yevmiye defteri hariç) tespit edildiğini, davacı şirketin kurulmadan önce davalı şirketle ticari ilişki içinde bulunan … … işletmesine ait ticari defterlerin incelendiğini buna göre …. … … ticari işletmesine ait 2013 ve 2014 takvim yıllarına ait ticari defterler üzerinde yapılan incelemelerde, söz konusu ticari defterlere ait tasdiklerin yukarıda ayrıntıları verilen yasal düzenlemelere uygun olarak yapılmış olduklarının tespit edilmiş olup, 2015 takvim yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı, söz konusu yıla ait Defteri Kebir (büyük defter) ise yerinde inceleme aşamasında tespit edilemediğinden üzerinde inceleme yapılamadığını, netice itibariyle tespiti yapılabilen dönemlere ait davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılan prim ödeme tutarlarının (davacı şirketin …’daki temsilcisi konumundaki … adlı firması üzerinden) 324.075,01 TL (121.445,00 USD) olduğu tespit edildiğini, (Bu tutarların üzerinden hesaplanmış olduğunu, davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlenmiş olan belgeler dava dosyası kapsamına dahil edilmişlerdir.) diğer taraftan dava konusu olup, davacı şirket tarafından aralarındaki ticari ilişkiye ilişkin bayilik sözleşmesinin davalı şirketin tek taraflı feshi ile sona ermesinden kaynaklandığı iddia edilen kâr kaybı ile prim tutarı kaybının olup olmadığı veya ne tutarda olduğunun tespiti için öncelikle taraflar arasındaki fesih öncesi mevcut sözleşme şartları dikkate alınarak (mahkemenizin 26.06.2019 tarih ve 2 no’lu celsesinde belirtilen sektör ve sözleşme bilirkişileri tarafından yapılacak tespitler doğrultusunda) yukarıda ayrıntılı olarak tespit edilen kâr tutarlarına göre hangi oranlarda prim ödeneceğine dair taraflar arasında kararlaştırılmış olan kazanca esas prim oranlarının (”0 olarak) belirlenmesi gerekeceği ve ancak bu tespit yapıldıktan sonra varsa kazanç veya prim tutarı kayıplarının tespit edilebileceği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş , taraflarca rapor karşı beyan ve itirazlar sunulmuştur.
Bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlar değerlendirilmiş, davalı tarafın rapora karşı itirazları doğrultusunda ve davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında özellikle …’a yapılan satışlara ait kayıtların ayrıştırılarak ve bu satışlara ait kayıtlardaki faturalarında ayrıca listelenmek suretiyle ve itirazları da karşılayacak şekilde ek rapor aldırılmasına kanaat getirilmiştir.
Talimat mahkemesince alınan 05/04/2021 tarihli ek raporda özetle; Dava dosyasının, davalı tarafın sunmuş olduğu itiraz dilekçesinin hep birlikte incelendiğini, sonuç olarak, davacı yan tarafından dava konusu dönemler (2013, 2014, 2015,|2016 ve 2017) itibariyle doğrudan veya Serbest Bölge aracılığıyla … da temsilciliğini yapan Oricnt firması adına düzenlemiş olan ve davalı şirket ürünlerini içeren tüm faturalar toplamının ;
*2013 yılında 1.747.747,33 TL, 906.276,69 USD,
* 2014 yılında 1.670.674,87 TL, 766.170,97 USD,
*2015 yılında 1.876.077,75 TL, 678.033,00 USD,
* 2016 yılında 3.264.751,83 TL, 1.063.046,72 USD,
*2017 yılında 3.833.998,64 TL, 1.048.353,73 USD olduğu,
Yapılan bu tespitler çerçevesinde, dava konusu yıllar itibariyle tüm faturalar toplamının ise 12.393.250,42 TL, 4.461.881,41 USD tutarında olduğu sonucuna varıldığı, görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Alınan talimat raporu sonrasında taraf iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davalı ticari defter ve kayıtları incelenerek 2017 tarihli sözleşmenin davacı tarafça bildirilen maddelerinin, davacı aleyhine genel işlem şartı taşıyıp taşımadığı, sözleşmenin imzalanmamasında davacı veya davalının kusurunun bulunup bulunmadığının, 2015 tarihli eski sözleşmenin yürürlükte olup olmadığı, davalının ürün tedariki sağlama hususunda yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı, ürün fiyatlarında aynı iş kolunda faaliyet gösteren firma fiyatları da göz önüne alınarak fahiş bir artırım olup olmadığı, davacının yaptığı yatırım giderleri, ciro primi ve kazanç kaybının varsa ne miktarda olduğu, davacının talepte bulunup bulunamayacağı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin acentelik veya tek satıcılık sözleşmesi niteliğinde bulunup bulunmadığı hususlarının tespit edilerek rapor sunulmak üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetince sunulan raporda özetle; nihai takdirin Mahkemeye ait olmak üzere denkleştirme tazminatı/portföy tazminatı koşullarının oluşmadığı yönünde bir değerlendirme yapılabileceğini, Sözleşmenin 9.1hükmüne göre İşbir sözleşmenin, 30/10/2015 ile 31/12/2017 taribleri arasında yürürlükte olup, süresi sonunda/ kendiliğinde sona ereceğinin kararlaştırılmış olduğunu, dolayısıyla sözleşmenin daha uzun bir zamana yayılacağı hususunda bir taahhüdün bulunmadığını, Sözleşmenin devamı için sunulan koşulların genel işlem koşulu niteliğinde olmasının davacıya sözleşmeyi imzalamaktan kaçınmasında haklı bir olgu olarak değerlendirilemeyeceği soncuna varılabileceği zira bir sözleşmenin genel işlem koşulu içermesinin ilgili genel işlem koşullarının hepsinin geçerli olacağı anlamına da gelmeyeceğini, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde genel işlem koşullarının kullanılabileceği ve bu nitelikte koşullara yer verilebileceğini, ne var ki bu koşulların ‘TBK md.20-25 maddeleri arasındaki denetime tabi olacağı ve bu denetim hükümlerinden TTBK md.23 deki yorum ve TBK md.25’deki gibi içerik denetimlerinin söz konusu olacağı ve genel olarak ifade etmek gerekirse genel işlem koşulu içeren bir sözleşmenin imzalanmış olmasının sözleşme içeriğinde yer alan koşulların ‘TBK md.23 ve ‘TBK md.25’deki denetimden muaf olacağı anlamına gelmeyeceği, neticeten sözleşmenin genel işlem koşulları içerdiğinden bahisle imzalanmaktan kaçınmanın haklı bir olgu olarak değerlendirilemeyeceği gibi sözleşme tarafının sözleşmeyi devam ettirmeme veya farklı koşullar devam ettirme özgürlüğünün bulunduğu yönünde bir yorum yapılabileceğini, Nihai takdiri Mahkemeye ait olmak üzere hemen yukarıda yer verilen 4. Nolu maddedeki yaklaşım ve düşünceler kabul görmeyip, davacının taleplerinin haklılığı yönünde karar verilecek olursa; Mahkeme tarafından davacı şirketin Kazanç Kaybı talep edebileceğine karar verilmesi durumunda, davacı şirketin talep edebileceği Kazanç Kaybı tutarının 200.628,13 TL olarak hesaplandığını, konunun hukuki değerlendirmesi hususundaki takdirin Mahkemeye ait olmak üzere;
*Ciro Primine ilişkin 600.000 USD tutarındaki hedef ciro’nun %100 gerçekleşmesi halinde %6, hedef cironun %105 gerçekleşmesi halinde ise %1,5 oranında ilave ciro priminin uygulanmasının doğru olduğunun Mahkeme tarafından kabul edilmesi durumunda; davalı şirket tarafından davacı şirkete 2017 yılında gerçekleşen satışların 619.743,42 USD tutarında olması, davacı şirket tarafından davalı şirkete %6 oranında Ciro Primi faturalarının düzenlenmiş olması ve Ciro Primi faturalarının davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olması (davalı şirketin, davacı şirketten olan cari hesap alacağından mabsup edilmiş olması), bununla birlikte gerçekleşen cironun %103 olması nedeniyle davacı şirketin ilave ciro primi talep edemeyeceğini, ancak, Ciro Primine ilişkin 600.000 USD tutarındaki hedef ciro’nun %100 gerçekleşmesi halinde %10 vehedef cironun %105 gerçekleşmesi halinde de %1,5 oranında ilave ciro priminin uygulanmasının doğru olacağının Mahkeme tarafından kabul edilmesi durumunda ise; gerçekleşen cironun %103 olması nedeniyle davacı şirketin %1,5 oranında ilave ciro primi talep edemeyeceğinden, davacı şirketin (%10-%6) %4 oranı üzerinden gerçekleşen 619.743,42 USD karşılığı davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı 2.289.432,07 TL’si için (2.289.432,07 TL x %4 =) 91.577,28 TL Ciro Primi talep edebileceği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Taraflarca rapora karşı beyan ve itirazlar değerlendirilmiş, itirazlar doğrultusunda ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda özetle; dava dosyasının ve kök rapora itirazların hep birlikte incelendiğini neticeten; Davacı şirket vekilinin, Bilirkişi Heyeti Kök Raporumuzdaki, “Kazanç Kaybına”, “Ürün Fiyatlarındaki Artışlara” ve “Yatırım Giderlerine” ilişkin yapmış olduğu itirazların incelenmesi neticesinde, mali yönden kök rapordaki hesaplamalarda, tespitlerde ve görüş değişikliği gerektirecek bir hususun bulunmadığını, davacı şirket vekilinin, Bilirkişi Heyeti Kök Raporundaki, “Teknik İnceleme ve Değerlendirme” ilişkin yapmış olduğu itirazların incelenmesi neticesinde, teknik yönden kök rapordaki hesaplamalarda, tespitlerde ve görüş değişikliği gerektirecek bir hususun bulunmadığını, Kök rapordaki, “Sözleşme hükümleri incelenecek olduğunda taraflar arasındaki ilişkinin bayilik/acentelik/tek satıcılık kapsamında değerlendirilemeyeceği yönünde bir sonuca varılabileceğini, heyette bulunan sektör bilirkişisinin taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin bayilik /acentelik /tek satıcılık sözleşmesi ilişkisi kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğine ilişkin bir yaklaşımının da bulunmadığı hususu dikkate alınacak olduğunda, nihai takdirin Mahkemeye ait olmak üzere denkleştirme tazminatı/portföy tazminatı koşullarının oluşmadığı ” yönünde bir değerlendirme yapılabileceği,” şeklindeki değerlendirmelerinde bir değişiklik olmadığı 25/12/ 2017 tarihli İhraç Kayıt Satış Sözlesmesi adı altında imzalatılmak istendiği beyan edilen sözleşmenin davacının revize talepleri dikkate alınarak sayın Mahkeme tarafından düzenlenen maddeleri ile tarafları arasında hüküm doğurması talebinin, sözleşme özgürlüğü bakımından değerlendirilmesinde, nihai takdirin Mahkemede olduğu görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
Somut olayda, Davalı … San. ve Tic. A.Ş.’nin incelenen 2015, 2016, 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin Elektronik Defter olarak tutulduğu; ticari defterlerinin açılış ve kapanış onamalarının TTK. Madde 64, 65 ve V.U.K. madde 220-226 uyarınca yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı, ticari defterlerin kayıt nizamının V.U.K. madde 215-219 ve Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri hükümlerine ve usulüne uygun olduğu; ticari defterlerinin birbirini doğruladığı, davalı şirketin, “170410100019” GTIP numaralı “Love Is” ürününe ilişkin 2018 yılındaki artışın sadece davacı şirket özelinde olmadığı, dava dışı diğer alıcı şirketlere de uygulandığının anlaşıldığı, dava dosyasında davalı şirket tarafından davacı şirkete fahiş fiyat uygulandığına ilişkin bir bilgi ya da belgeye de rastlanılmadığı, davacı şirket vekilinin dava dilekçesinde talep ettiği yatırım giderlerine ilişkin bir fatura veya benzeri belgeye dava dosyasında rastlanılmadığı, sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca tarafların, işbu Sözleşmenin hiçbir hükmünün taraflar arasında bir ortaklık, müşterek girişim, istihdam ya da acentelik ilişkisi teşkil etmediğini kabul ve beyan ettikleri ile sözleşme maddeleri ile taraflar arasındaki ilişki incelendiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin bayilik/acentelik/tek satıcılık kapsamında değerlendirilemeyeceğinin anlaşıldığı, sözleşmenin 9.1 hükmüne göre İşbu sözleşmenin, 30/10/2015 ile 31/12/2017 tarihleri arasında yürürlükte olup, süresi sonunda kendiliğinde sona ereceğinin kararlaştırılmış olduğu, dolayısıyla sözleşmenin daha uzun bir zamana yayılacağı hususunda bir taahhüdün bulunmadığı, sözleşmenin devamı için sunulan koşulların genel işlem koşulu niteliğinde olmasının davacıya sözleşmeyi imzalamaktan kaçınmasında haklı bir olgu olarak değerlendirilemeyeceği soncuna varılabileceği zira bir sözleşmenin genel işlem koşulu içermesinin ilgili genel işlem koşullarının hepsinin geçerli olacağı anlamına da gelmeyeceği, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde genel işlem koşullarının kullanılabileceği ve bu nitelikte koşullara yer verilebileceği, ne var ki bu koşulların TBK md.20-25 maddeleri arasındaki denetime tabi olacağı ve bu denetim hükümlerinden TBK md.23 deki yorum ve TBK md.25’deki gibi içerik denetimlerinin söz konusu olacağı ve genel olarak ifade etmek gerekirse genel işlem koşulu içeren bir sözleşmenin imzalanmış olmasının sözleşme içeriğinde yer alan koşulların TBK md.23 ve TBK md.25’deki denetimden muaf olacağı anlamına gelmeyeceği, neticeten sözleşmenin genel işlem koşulları içerdiğinden bahisle imzalanmaktan kaçınmanın haklı bir olgu olarak değerlendirilemeyeceği gibi sözleşme tarafının sözleşmeyi devam ettirmeme veya farklı koşullar devam ettirme özgürlüğünün bulunduğu, Ciro Primine ilişkin 600.000 USD tutarındaki hedef ciro’nun %100 gerçekleşmesi halinde %6, hedef cironun %105 gerçekleşmesi halinde ise %1,5 oranında ilave ciro priminin uygulanmasının doğru olduğunun kabul edildiği, davalı şirket tarafından davacı şirkete 2017 yılında gerçekleşen satışların 619.743,42 USD tutarında olması, davacı şirket tarafından davalı şirkete %6 oranında Ciro Primi faturalarının düzenlenmiş olması ve Ciro Primi faturalarının davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olması (davalı şirketin, davacı şirketten olan cari hesap alacağından mahsup edilmiş olması); bununla birlikte gerçekleşen cironun %103 olması nedeniyle davacı şirketin ilave ciro primi talep edemeyeceği anlaşıldığından davacının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu tüm taleplerinin reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesisi edilmiştir.
HÜKÜM:yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 853,88 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 773,18 TL harcın kararın kesinleşmesi ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır