Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/535 E. 2019/1018 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2018/535 Esas
KARAR NO: 2019/1018

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/01/2017
KARAR TARİHİ: 05/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 22.04.2011 tarihli inşaat sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme uyarınca davalının, müvekkilinin banka hesabına peyder pey bir yıl içinde 120.000 TL.para havale ettiğini, davalının bu ödemeyi banka marifetiyle yaptığını, sadece 10.000 TL.yi elden verdiğini, davalının verdiği toplam paranın 130.000 TL.olduğunu, elle yazılan taahhütnameye göre 120.000 TL.ve 30.000 TL.senetlerin müvekkili tarafından davalıya alınan paranın ve yapılacak olan işlerin teminatı amacıyla boş ve açık olarak verildiğini, müvekkilinin sözleşme doğrultusunda işi yapmaya başladığını ve işi belli oranda yaptığını ancak davalının müvekkiline saldırarak darp etmiş olup tarafların bu kavga sebebiyle Mahkemelik olduğundan işin mevcut müvekkilinin yaptığı haliyle kalarak taraflar arasındaki iş ilişkisinin kendiliğinden bu şekilde sonlandığını, davalının kendisine teminat olarak boş olarak sunulan senetleri mutabakata aykırı olarak tüm eksik yönlerini doldurarak kambiyo senetleri vasfına getirerek Bakırköy …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibi açtığını, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığı halde hakkında açılan bu icra takibi ile borçlu duruma düştüğünü, davalının toplam 120.000 TL.ödediği halde 150.000 TL.üzerinden icra takibine giriştiğini, 10.000 TL.lik senet için de ayrı bir takip açtığını, böylelikle toplam takip miktarının 160.000 TL.olduğunu, davalının fazladan hiç hak ve alacağı olmadığı halde 40.000 TL.lik fazla icra takibi açtığını, bu fazlalık kısım olan 40.000 TL.nin borçtan düşürülmesini talep ettiklerini, huzurdaki işbu davanın müvekkilinin gerçek borç ve alacak durumunu ortaya çıkarmak amacıyla takas ve mahsuplarının yapılmasını sağlamak ve davalı alacaklının gerçek alacağının dışındaki miktarların iptalini sağlamak amacıyla adaleti sağlamak amacıyla işbu davanın açıldığını beyan ederek taleplerinin kabulü ile takas mahsup talebinin kabulüne, müvekkilinin yaptığı iş, bedelsiz kalan kısım ve ödemelerin toplamı olan 127.275,00 TL.olduğunun tespiti ile iş yapma ve ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek ticari faizlerinin de hesaplanarak borçtan düşülerek bulunacak toplam miktar kadar davacı alacağının iptaline karar verilmesini, müvekkilinin davalıya 127.275,00 TL.borçlu olmadığının tespitine, bu miktarın ve işlemiş faizlerinin borçtan düşürülmesine, davalının %20 kötü niyet tazminatı ödemesine hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep

CEVAP : huzurdaki açılmış bulunan işbu davanın ticari nitelikli hizmet sözleşmesinden kaynaklanan bir dava olmadığını, bu davanın kötü niyetli davacının (borçlu) müvekkilinden borç alarak alıp imzaladığı senetleri ödememek için başvurduğu ayak oyunu olduğunu, müvekkilinin davacıya borç para verdiğini, kendisinden emre muharrer senetler aldığını, günü geldiğinden senetler ödenmediğinden icra takipleri yapıldığını, en son olarak da davacıya (borçlu) beyanlarının esas alarak teminat karşılığında tedbir verdiğini, oysa bu alacak konusunda kesinleşmiş mahkeme kararları mevcut olduğunu, kesinleşen karara karşı açılmış olan bu davanın esasa girilmeden reddi gerektiğini beyan ederek tüm yasal ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacının, davalıya borçlu olduğuna dair kesinleşmiş kararlar olmasına rağmen açılmış bulunan bu davanın reddine, verilen tedbir kararından dönülerek kaldırılmasına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, hükmedilecek tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi kapsamında düzenlenen bonolar nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Dava, asliye hukuk mahkemesinde açılmış ise de İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin …Esas, … Karar sayılı kararı ile “Davanın kambiyo senedi niteliğinde bulunan bonolar nedeniyle başlatılan icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti istemine yönelik olup TTK.4/a madde uyarınca Türk Ticaret Kanununda düzenlenen kambiyo senedinden kaynaklanan uyuşmazlıkta davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine” karar verildiği, kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği ve dosyanın Mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 22/04/2011 tarihli eser sözleşmesi düzenlenmiş olup, dava konusu senetlerin ise bu sözleşme kapsamında verildiği davacı tarafından iddia edilmektedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/1593 Esas, 2018/3866 Karar sayılı ilamı dosyamıza emsal mahiyette olup; “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yukarıda yapılan açıklama nezdinde somut olaya baktığımızda; aralarında düzenlenen kat karşılığı düzenlenen bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istenmiş olup, davacı arsa sahibinin ticari işletmesiyle ilgili bir iş söz konusu değildir. Dolayısıyla nisbi ticari dava söz konusu değildir. Yine TTK’nın 4/son maddesinde düzenlenen hususlardan veya diğer kanunlarda yer alan hususlardan kaynaklanan bir davada söz konusu değildir. Dolayısıyla mutlak ticari davadan söz konusu değildir. Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğuna ve iddianın ileri sürülüş biçimi bakımından senedin eser sözleşmesinin teminatı olarak verildiği ileri sürüldüğünden görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir. Mahkemece görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası incelenerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu gerekçe ile bozulması gerekirken zuhulen onandığı karar düzeltme aşamasında yapılan incelemede anlaşıldığından karar düzeltme isteminin bu yönden kabulüyle kararın bozulması gerekmiştir. Dava tarihi itibariyle davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, tarafların sıfatı ve temel ilişkinin eser niteliğine göre görevli mahkeme ticaret mahkemesi olmayıp, asliye hukuk mahkemesidir. Davanın dayanağı olan kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti, davanın ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Mahkemece görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken, esasın incelenip davanın reddi doğru olmamış, karar bu gerekçe ile bozulması gerekirken zuhulen onandığı, bu kez yapılan incelemede karar düzeltme istediğinin kabulü ile kararın bozulması uygun bulunmuştur…” şeklinde karar verilmiştir, dosyamız kapsamında da tarafların tacir olmadığı, taraflar arasındaki işin ticari iş olmadığı, dava konusu senetlerin eser sözleşmesi kapsamında verildiği yani taraflar arasındaki temel ilişkinin TBK 470.vd maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup bu nedenle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu kanaatine varıldığından Mahkememizin karşı görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda;
1-HMK.114/1-c ve 115/.maddeleri uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Görevli Mahkeme İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan Mahkememizin karşı görevsizliğine, kararın kesinleşmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine ancak karşı görevsizlik kararı yönünden taraflarca kanun yoluna başvurulmaması halinde görevli mahkemenin tayini için dosyanın ilgili istinaf dairesine gönderilmesine,
3-Tarafların görevsizlik kararına karşı istinaf yoluna başvurmaları ve Mahkememizce verilen görevsizlik kararının uygun bulunması durumunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde tarafların Mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının daha önce görevsizlik kararı veren İstanbul… Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Tarafların kararı istinaf yoluna başvurmaksızın kesinleştirmeleri halinde, dosyanın İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararının kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi sonucu Mahkememize gönderilmiş olması dikkate alınarak HMK’nın 21. Maddesi gereğince görev uyuşmazlığı giderilerek görevli mahkemenin belirlenmesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
5-Sair hususların görev uyuşmazlığı giderildikten sonra görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)

BU EVRAK 5070 SAYILI KANUN GEREĞİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞTIR